ق ط ع kökü Kur'an'da 36 defa geçmektedir.

AYETLER

A'RAF
7:72

وَقَطَعْنَا

ve ḳaTaǎ’nā

ve kestik

Böylece onu ve onunla birlikte olanları Katımız’dan bir rahmet ile kurtardık. Ayetlerimizi yalan sayarak inanmamış olanların kökünü kuruttuk.

A'RAF
7:124

لَأُقَطِّعَنَّ

leuḳaTTiǎnne

elbette keseceğim

"Muhakkak ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim ve hepinizi idam edeceğim."

A'RAF
7:160

وَقَطَّعْنَاهُمُ

ve ḳaTTaǎ’nāhumu

ve biz onları ayırdık

Biz onları (İsrailoğulları’nı) ayrı ayrı oymaklar olarak on iki topluluk (ümmet) olarak ayırdık. Kavmi kendisinden su istediğinde Musa’ya "Asan’la taşa vur" diye vahyettik. Ondan on iki pınar sızıp-fışkırdı; böylece her bir insan- topluluğu su içeceği yeri öğrenmiş oldu. Üzerlerine bulutla gölge çektik ve onlara kudret helvası ile bıldırcın indirdik. (Sonra da şöyle dedik) "Size rızık olarak verdiklerimizin temiz olanlarından yiyin." Onlar Bize zulmetmedi, ancak kendi nefislerine zulmediyorlardı.

A'RAF
7:168

وَقَطَّعْنَاهُمْ

ve ḳaTTaǎ’nāhum

ve onları ayırdık

Onları yeryüzünde ayrı ayrı topluluklar olarak paramparça dağıttık. Kimileri salih (davranışlarda) bulunuyor, kimileri de bunların dışında olan aşağılıklardır. Onları iyiliklerle ve kötülüklerle imtihan ettik, ki dönsünler.

TA-HA
20:71

فَلَأُقَطِّعَنَّ

feleuḳaTTiǎnne

öyleyse ben keseceğim

(Firavun) Dedi ki "Ben size izin vermeden önce ona inandınız öyle mi? Şüphesiz o, size büyüyü öğreten büyüğünüzdür. O halde ben de sizin ellerinizi ve ayaklarınızı çapraz olarak keseceğim ve sizi hurma dallarında sallandıracağım. Siz de elbette, hangimizin azabı daha şiddetliymiş ve daha sürekliymiş öğrenmiş olacaksınız."

VAKI'A
56:33

مَقْطُوعَةٍ

meḳTūǎtin

tükenmeyen

Kesilip-eksilmeyen ve yasaklanmayan (meyveler).

ŞU'ARA
26:49

لَأُقَطِّعَنَّ

leuḳaTTiǎnne

mutlaka keseceğim

(Firavun) Dedi ki "Ona, ben size izin vermeden önce mi inandınız? Şüphesiz, o, size büyüyü öğreten büyüğünüzdür; öyleyse yakında bileceksiniz. Şüphesiz ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama kestireceğim ve sizin hepinizi gerçekten asıp-sallandıracağım."

NEML
27:32

قَاطِعَةً

ḳāTiǎten

kesip atan

Dedi ki "Ey önde gelenler, bu işimde bana görüş belirtin, siz (herşeye) şahidlik etmedikçe ben hiçbir işte kesin (karar veren biri) değilim."

YUNUS
10:27

قِطَعًا

ḳiTaǎn

parçalarıyla

Kötülükler kazanmış olanlar ise; her bir kötülüğün karşılığı, kendi misliyledir. Bunları bir zillet sarıp kaplar. Onları Allah’tan (kurtaracak) hiçbir koruyucu yok. Onların yüzleri, sanki bir karanlık gecenin parçalarına bürünmüş gibidir. İşte bunlar ateşin halkıdırlar; orada süresiz kalacaklardır.

HUD
11:81

بِقِطْعٍ

biḳiT’ǐn

bir vaktinde

(Elçiler) Dediler ki "Ey Lut, biz Rabbinin elçileriyiz. Onlar sana kesin olarak ulaşamazlar. Gecenin bir parçasında ailenle birlikte yürü (yola çık). Sakın, hiçbiriniz dönüp arkasına bakmasın; fakat senin karın başka. Çünkü onlara isabet edecek olan, ona da isabet edecektir. Onlara va’dolunan (azap) sabah vaktidir. Sabah da yakın değil mi?"

YUSUF
12:31

وَقَطَّعْنَ

ve ḳaTTaǎ’ne

ve kestiler

(Kadın) Onların düzenlerini işitince, onlara (bir davetçi) yolladı, oturup dayanacakları yerler hazırladı ve her birinin eline (önlerindeki meyveleri soymaları için) bıçak verdi. (Yusuf’a da) "Çık, onlara (görün)" dedi. Böylece onlar onu (olağanüstü güzellikte) görünce (insanüstü bir varlıkmış gibi gözlerinde) büyüttüler, (şaşkınlıklarından) ellerini kestiler ve "Allah’ı tenzih ederiz; bu bir beşer değildir. Bu, ancak üstün bir melektir" dediler.

YUSUF
12:50

قَطَّعْنَ

ḳaTTaǎ’ne

kesen

Hükümdar dedi ki "Onu bana getirin." Ona elçi geldiğinde (Yusuf) "Efendine (Rabbine) dön de ona sor "Ellerini kesen o kadınların durumu neydi? Doğrusu benim Rabbim, onların hileli düzenlerini gerçekten bilendir."

HICR
15:65

بِقِطْعٍ

biḳiT’ǐn

bir parçasında

"Hemen aileni gecenin bir bölümünde yola çıkar, sen de onların ardından git ve sizden hiç kimse arkasına bakmasın; emrolunduğunuz yere gidin."

HICR
15:66

مَقْطُوعٌ

meḳTūǔn

kesilecektir

Ve onlara şu emri verdik "Sabaha çıkarlarken onların arkası mutlaka kesilecektir."

EN'ÂM
6:45

فَقُطِعَ

feḳuTiǎ

böylece kesildi

Böylece zulmeden topluluğun kökü kurutuldu. Hamd, alemlerin Rabbi olan Allah’adır.

EN'ÂM
6:94

تَقَطَّعَ

teḳaTTaǎ

(bağlar) kesilmiş

Andolsun, sizi ilk defa yarattığımız gibi (bugün de) ’teker teker, yapayalnız ve yalın (bir tarzda)’ Bize geldiniz ve size lütfettiklerimizi arkanızda bıraktınız. İçinizden, gerçekten ortaklar olduklarını sandığınız şefaatçilerinizi şimdi yanınızda görmüyoruz. Andolsun, aranızdaki (bağlar) parçalanıp-koparılmıştır ve haklarında zanlar besledikleriniz sizlerden uzaklaşmıştır.

ENBIYA
21:93

وَتَقَطَّعُوا

veteḳaTTaǔ

ve parçaladılar

Onlar, işlerini kendi aralarında parça parça dağıttılar (dinlerinde bölünmeler yaptılar); hepsi Bize döneceklerdir.

MÜ'MINUN
23:53

فَتَقَطَّعُوا

feteḳaTTaǔ

fakat parçalayıp ayırdılar

Ancak onlar, işlerini kendi aralarında (farklı) kitaplar halinde böldüler; her bir grup, kendi ellerinde olanla yetinip sevinmektedir.

HAKKA
69:46

لَقَطَعْنَا

leḳaTaǎ’nā

keserdik

Sonra onun can damarını elbette keserdik.

ANKEBUT
29:29

وَتَقْطَعُونَ

ve teḳTaǔne

ve kesiyorsunuz

"Siz, (yine de) erkeklere yaklaşacak, yol kesecek ve biraraya gelişlerinizde çirkinlikler yapacak mısınız?" Bunun üzerine kavminin cevabı yalnızca "Eğer doğru söylüyor isen, bize Allah’ın azabını getir" demek oldu.

RA'D
13:4

قِطَعٌ

ḳiTaǔn

kıt’alar

Yeryüzünde birbirine yakın komşu kıtalar vardır; üzüm bağları, ekinler, çatallı ve çatalsız hurmalıklar da vardır ki, bunlar aynı su ile sulanır; ama ürünlerinde (ki verimde ve lezzette) bazısını bazısına üstün kılıyoruz. Şüphesiz, bunlarda aklını kullanan bir topluluk için gerçekten ayetler vardır.

RA'D
13:25

وَيَقْطَعُونَ

ve yeḳTaǔne

ve kesenler

Allah’a verdikleri sözü, onu kesin olarak onayladıktan sonra bozanlar, Allah’ın ulaştırılmasını emrettiği şeyi kesip-koparanlar ve yeryüzünde bozgunculuk çıkaranlar; işte onlar, lanet onlar içindir ve yurdun kötü olanı da onlar içindir.

RA'D
13:31

قُطِّعَتْ

ḳuTTiǎt

parçalandığı

Eğer kendisiyle dağların yürütüldüğü, yerin parçalandığı veya ölülerin konuşturulduğu bir Kur’an olsaydı (yine bu Kur’an olurdu). Hayır, emrin tümü Allah’ındır. İman edenler hala anlamadılar mı ki, eğer Allah dilemiş olsaydı, insanların tümünü hidayete erdirmiş olurdu. İnkar edenler, Allah’ın va’di gelinceye kadar, yaptıkları dolayısıyla ya başlarına çetin bir bela çatacak veya yurtlarının yakınına inecek. Şüphesiz Allah, verdiği sözden dönmez. (Veya miadını şaşırmaz.)

HAC
22:15

لْيَقْطَعْ

lyeḳTaǎ’

kessin

Kim, Allah’ın ona, dünyada ve ahirette kesin olarak yardım etmeyeceğini sanıyorsa, göğe bir araç uzatsın sonra kesiversin de bir bakıversin, kurduğu düzen, onun öfkesini giderebilecek mi?

HAC
22:19

قُطِّعَتْ

ḳuTTiǎt

biçildi

İşte bunlar çekişen iki gruptur, Rableri konusunda çekiştiler. İşte o inkar edenler, onlar için ateşten elbiseler biçilmiştir; başları üstünden de kaynar su dökülür.

BAKARA
2:27

وَيَقْطَعُونَ

ve yeḳTaǔne

ve keserler

Ki (bunlar) Allah’ın ahdini, onu kesin olarak onayladıktan sonra bozarlar, Allah’ın kendisiyle birleştirilmesini emrettiği şeyi keserler ve yeryüzünde bozgunculuk çıkarırlar. Kayba uğrayanlar, işte bunlardır.

BAKARA
2:166

وَتَقَطَّعَتْ

veteḳaTTaǎt

kesildi

Öyle ki (o gün) kendilerine tabi olunanlar, kendilerine tabi olanlardan uzaklaşıp-kaçmışlardır. (Artık) Onlar azabı görmüşlerdir ve aralarındaki bütün bağlar (ve ilişkiler) de parçalanıp-kopmuştur.

ENFAL
8:7

وَيَقْطَعَ

ve yeḳTaǎ

ve kesmek

Hani Allah, iki topluluktan birinin muhakkak sizin olacağını vadetmişti; siz de güçsüz olanın sizin olmasını istiyordunuz. Oysa Allah, sözleriyle hakkın ve inkar edenlerin arkasını kesmek (kökünü kurutmak) istiyordu.

ÂL-I İMRAN
3:127

لِيَقْطَعَ

liyeḳTaǎ

kessin diye

(Ki bununla) İnkar edenlerin önde gelenlerinden bir kısmını kessin (helak etsin) ya da ’umutları suya düşmüşler olarak onları’ tepesi aşağı getirsin de geri dönüp gitsinler.’

HAŞR
59:5

قَطَعْتُمْ

ḳaTaǎ’tum

kesmeniz

Hurma ağaçlarından her neyi kesmişseniz veya kökleri üzerinde dimdik bırakmışsanız, (bu) Allah’ın izniyledir ve fasık olanları alçaltması içindir.

MUHAMMED
47:15

فَقَطَّعَ

feḳaTTaǎ

parça parça kesen

Takva sahiplerine va’dedilen cennetin misali (şudur) İçinde bozulmayan sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenler için lezzet veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar vardır ve orda onlar için meyvelerin her türlüsünden ve Rablerinden bir mağfiret vardır. Hiç (böyle mükafaatlanan bir kişi), ateşin içinde ebedi olarak kalan ve bağırsaklarını ’parça parça koparan’ kaynar sudan içirilen kimseler gibi olur mu?

MUHAMMED
47:22

وَتُقَطِّعُوا

ve tuḳaTTiǔ

ve koparacaksınız

Demek, ’iş başına gelip yönetimi ele alırsanız’ hemen yeryüzünde fesad (bozgunculuk) çıkaracak ve akrabalık bağlarınızı koparıp parçalayacaksınız, öyle mi?

MAIDE
5:33

تُقَطَّعَ

tuḳaTTaǎ

kesilmesi

Allah’a ve Resûlü’ne karşı savaş açanların ve yeryüzünde bozgunculuğa çalışanların cezası, ancak öldürülmeleri, asılmaları ya da elleriyle ayaklarının çaprazca kesilmesi veya (bulundukları) yerden sürülmeleridir. Bu, dünyadaki aşağılanmalarıdır, ahirette onlar için büyük bir azap vardır.

MAIDE
5:38

فَاقْطَعُوا

feḳTaǔ

kesin

Hırsız erkek ve hırsız kadının, (çalıp) kazandıklarına bir karşılık, Allah’tan, ’tekrarı önleyen kesin bir ceza’ olmak üzere ellerini kesin. Allah üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.

TEVBE
9:110

تَقَطَّعَ

teḳaTTaǎ

parçalanması

Onların kalpleri parçalanmadıkça, kurdukları bina kalplerinde bir şüphe olarak sürüp-gidecektir. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

TEVBE
9:121

يَقْطَعُونَ

yeḳTaǔne

bir geçmeleri

Küçük, büyük infak ettikleri her nafaka ve (Allah yolunda) aştıkları her vadi, mutlaka Allah’ın yaptıklarının daha güzeliyle onlara karşılığını vermesi için, (bunlar) onlar adına yazılmıştır.