Ahmet Varol 

1. Şüphesiz biz sana apaçık bir fetih verdik.

2. Böylece Allah senin geçmiş ve gelecek günahını bağışlasın, üzerindeki nimetini tamamlasın ve seni dosdoğru bir yola iletsin.

3. Ve Allah sana ulu bir zafer versin.

4. İmanlarına iman katmaları için mü’minlerin kalplerine güven indiren O’dur. Göklerin ve yerin askerleri Allah’ındır. Allah bilendir, hikmet sahibidir.

5. (Bütün bunlar) mü’min erkeklerle, mü’min kadınları içinde sonsuza kadar kalmaları üzere altından ırmaklar akan cennetlere sokması ve onların kötülüklerini örtmesi içindir. Bu, Allah katında büyük bir kurtuluştur.

6. Allah hakkında kötü zanda bulunan münafık erkeklerle münafık kadınlara ve müşrik erkeklerle müşrik kadınlara da azap etmesi için. Kötü felaket başlarına gelsin. Allah onlara gazab etmiş, onları lanetlemiş ve kendileri için cehennemi hazırlamıştır. Orası ne kötü bir varış yeridir.

7. Göklerin ve yerin askerleri Allah’ındır. Allah güçlüdür, hikmet sahibidir.

8. Biz seni şahit, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.

9. Ki Allah’a ve Peygamber’ine iman edesiniz, ona destek olasınız, ona saygı gösteresiniz ve sabah akşam O’nu (Allah’ı) tesbih edesiniz.

10. Sana bey’at edenler gerçekte Allah’a bey’at etmektedirler. Allah’ın eli onların ellerinin üzerindedir. Kim ahdini bozarsa kendi aleyhine bozmuş olur. Kim de Allah’a verdiği sözün gereğini yerine getirirse ona (Allah) büyük bir ecir verecektir.

11. ’Allah eğer size bir zarar dilerse veya bir yarar dilerse O’na karşı sizin için kim ne yapabilir? Hayır. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.’

12. Hayır. Siz Peygamber’in ve mü’minlerin ailelerine bir daha asla dönmeyeceklerini sandınız. Bu sizin kalplerinize çekici kılındı ve kötü zanda bulundunuz da helake uğramış bir topluluk oldunuz.

13. Kim Allah’a ve Peygamber’ine iman etmezse, şüphesiz biz inkar edenler için alevli bir ateş hazırlamışızdır.

14. Göklerin ve yerin mülkü Allah’a aittir. O dilediğini bağışlar, dilediğine de azab eder. Allah bağışlayandır, rahmet edendir.

15. ’Siz bizim arkamızdan gelemezsiniz. Allah daha önce böyle buyurdu.’ ’Hayır. Bizi kıskanıyorsunuz’ diyecekler. Hayır onlar ancak çok az anlayan kimselerdir.

16. ’Siz yakında çetin savaşçı bir kavme karşı çağrılacaksınız. Onlarla (ya) çarpışırsınız yahut onlar Müslüman olurlar. Eğer itaat ederseniz Allah size güzel bir ecir verir. Ama eğer daha önce yüz çevirdiğiniz gibi yüz çevirirseniz sizi acıklı bir azapla azaplandırır.

17. Köre güçlük yoktur, topala güçlük yoktur, hastaya güçlük yoktur. Kim Allah’a ve Peygamber’ine itaat ederse (Allah) onu altından ırmaklar akan cennetlere sokar. Kim de yüz çevirirse onu acıklı bir azapla azaplandırır.

18. Andolsun ki Allah, ağacın altında sana bey’at ederlerken mü’minlerden razı olmuş, onların kalplerinde olanı bilmiş böylece üzerlerine güven indirmiş ve kendilerine yakın bir fetih bahşetmiştir.

19. Ve alacakları birçok ganimetler (bahşetmiştir). Allah güçlüdür, hikmet sahibidir.

20. Allah size alacağınız birçok ganimetler vaadetti. Bunu size hemen verdi ve insanların ellerini sizden çekti. Ki bu, mü’minler için bir işaret olsun ve (Allah) sizi dosdoğru bir yola yöneltsin.

21. Sizin henüz güç yetiremedeğiniz ama Allah’ın (ilmiyle) kuşattığı başka (ganimetler) de (var). Allah her şeye güç yetirendir.

22. İnkar edenler sizinle savaşsalardı arkalarını dönüp kaçarlardı, sonra ne bir dost, ne de bir yardımcı bulurlardı.

23. Bu, Allah’ın öteden beri süregelen sünnetidir. Allah’ın sünnetinde bir değişiklik bulamazsın.

24. Onlara karşı size zafer verdikten sonra, Mekke yakınında onların ellerini sizden sizin ellerinizi onlardan çeken O’dur. Allah yaptıklarınızı görendir.

25. Onlar inkar eden ve sizi Mescidi Haram’dan, bekletilen kurbanları da yerlerine ulaşmaktan alıkoyanlardır. Eğer kendilerini bilmediğiniz mü’min erkeklerle mü’min kadınları çiğneyecek ve bu yüzden büyük sıkıntıya düşecek olmasaydınız (Allah Mekke’nin fethine izin verirdi. Böyle olması) Allah’ın dilediğini rahmetine sokması içindir. Eğer (mü’minler) seçilip ayrılmış olsalardı muhakkak içlerinden inkar edenleri acıklı bir azapla azaplandırırdık.

26. İnkar edenler kalplerine taasubu, o cahiliye taassubunu koyunca Allah da Peygamber’ine ve mü’minlere kendi güvenini indirdi ve onları takva sözüne bağlı kıldı. Onlar da zaten buna layık ve ehil idiler. Allah her şeyi bilendir.

27. Andolsun ki, Allah Peygamberinin rüyasını doğru çıkardı. Allah dilerse Mescidi Haram’a güven içinde, saçlarınızı traş etmiş ve (kiminiz de) kısaltmış olarak korkmaksızın gireceksiniz. (Allah) sizin bilmediğinizi bildi ve bundan önce yakın bir fetih nasip etti.

28. Peygamberini hidayetle ve onu bütün dinlere üstün kılmak için hak dinle gönderen O’dur. Şahit olarak Allah yeter.

29. Filizini çıkaran, onu güçlendiren, kalınlaşan ve böylece gövdesinin üzerine duran ekin gibi ki ekincilerin hoşuna gider. (Bu benzetme) inkarcıları onlarla öfkelendirmek içindir. Allah onlardan iman edip salih ameller işleyenlere bağışlama ve büyük bir ecir vaadetmiştir.