FELAK 113:1
أَعُوذُ
eǔƶu
sığınırım ben
|
De ki Sabahın Rabbine sığınırım.
|
قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ الْفَلَقِ
Kul e’uzü birabbilfelak
|
NAS 114:1
أَعُوذُ
eǔƶu
sığınırım ben
|
De ki İnsanların Rabbine sığınırım.
|
قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ النَّاسِ
Kul e’uzü birabbinnas
|
A'RAF 7:200
فَاسْتَعِذْ
festeǐƶ
hemen sığın
|
Eğer sana şeytandan yana bir kışkırtma (vesvese veya iğva) gelirse, hemen Allah’a sığın. Çünkü O, işitendir, bilendir.
|
وَإِمَّا يَنْزَغَنَّكَ مِنَ الشَّيْطَانِ نَزْغٌ فَاسْتَعِذْ بِاللَّهِ ۚ إِنَّهُ سَمِيعٌ عَلِيمٌ
Ve imma yenzeğanneke mineş şeytani nezğun festeız billah innehu semiun alım
|
CIN 72:6
يَعُوذُونَ
yeǔƶūne
sığınırlardı
|
"Bir de şu gerçek var İnsanlardan bazı adamlar, cinlerden bazı adamlara sığınırlardı. Öyle ki, onların azgınlıklarını arttırırlardı."
|
وَأَنَّهُ كَانَ رِجَالٌ مِنَ الْإِنْسِ يَعُوذُونَ بِرِجَالٍ مِنَ الْجِنِّ فَزَادُوهُمْ رَهَقًا
Ve ennehu kane ricalun minel’insi ye’uzune biricalin minelcinni fezaduhum rehekan.
|
MERYEM 19:18
|
Demişti ki "Gerçekten ben, senden Rahman (olan Allah)a sığınırım. Eğer takva sahibiysen (bana yaklaşma)."
|
قَالَتْ إِنِّي أَعُوذُ بِالرَّحْمَٰنِ مِنْكَ إِنْ كُنْتَ تَقِيًّا
Kalet innı euzü bir rahmani minke in künte tekıyya
|
HUD 11:47
|
Dedi ki "Rabbim, bilgim olmayan şeyi Senden istemekten Sana sığınırım. Ve eğer beni bağışlamaz ve beni esirgemezsen, hüsrana uğrayanlardan olurum."
|
قَالَ رَبِّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ أَنْ أَسْأَلَكَ مَا لَيْسَ لِي بِهِ عِلْمٌ ۖ وَإِلَّا تَغْفِرْ لِي وَتَرْحَمْنِي أَكُنْ مِنَ الْخَاسِرِينَ
Kale rabbi innı euzü bike en es’eleke ma leyse lı bihı ılm ve illa tağfirlı ve terhamnı eküm minel hasirın
|
YUSUF 12:23
|
Evinde kalmakta olduğu kadın, ondan murad almak istedi ve kapıları sımsıkı kapatarak "İsteklerim senin içindir, gelsene" dedi. (Yusuf) Dedi ki "Allah’a sığınırım. Çünkü o benim Efendimdir, yerimi güzel tutmuştur. Gerçek şu ki, zalimler kurtuluşa ermez."
|
وَرَاوَدَتْهُ الَّتِي هُوَ فِي بَيْتِهَا عَنْ نَفْسِهِ وَغَلَّقَتِ الْأَبْوَابَ وَقَالَتْ هَيْتَ لَكَ ۚ قَالَ مَعَاذَ اللَّهِ ۖ إِنَّهُ رَبِّي أَحْسَنَ مَثْوَايَ ۖ إِنَّهُ لَا يُفْلِحُ الظَّالِمُونَ
Ve ravedethülletı hüve fı beytiha an nefsihı ve ğallekatil ebvabe ve kalet heyte lek kale meazellahi innehu rabbı ahsene mesvay innehu la yüflihuz zalimun
|
YUSUF 12:79
|
Dedi ki "Eşyamızı kendisinde bulduğumuzun dışında, birisini alıkoymamızdan Allah’a sığınırız. Yoksa bu durumda kuşkusuz biz zalim oluruz."
|
قَالَ مَعَاذَ اللَّهِ أَنْ نَأْخُذَ إِلَّا مَنْ وَجَدْنَا مَتَاعَنَا عِنْدَهُ إِنَّا إِذًا لَظَالِمُونَ
Kale meazellahi en ne’huze illa mev vecedna metaana ındehu inna izel le zalimun
|
MÜ'MIN 40:27
|
Musa dedi ki "Gerçekten ben, hesap gününe iman etmeyen her mütekebbirden, benim de Rabbim, sizin de Rabbinize sığınırım."
|
وَقَالَ مُوسَىٰ إِنِّي عُذْتُ بِرَبِّي وَرَبِّكُمْ مِنْ كُلِّ مُتَكَبِّرٍ لَا يُؤْمِنُ بِيَوْمِ الْحِسَابِ
Ve kale musa innı ustü bi rabbı ve rabbiküm min külli mütekebbiril la yü’minü bi yevmil hısab
|
MÜ'MIN 40:56
فَاسْتَعِذْ
festeǐƶ
sen sığın
|
Şüphesiz, kendilerine gelmiş bulunan hiçbir delil olmaksızın, Allah’ın ayetleri konusunda mücadele edenlere gelince; onların göğüslerinde kendisine ulaşamayacakları bir büyüklük (isteğin)den başkası yoktur. Artık sen Allah’a sığın. Şüphesiz O hakkıyla işiten, hakkıyla görendir.
|
إِنَّ الَّذِينَ يُجَادِلُونَ فِي آيَاتِ اللَّهِ بِغَيْرِ سُلْطَانٍ أَتَاهُمْ ۙ إِنْ فِي صُدُورِهِمْ إِلَّا كِبْرٌ مَا هُمْ بِبَالِغِيهِ ۚ فَاسْتَعِذْ بِاللَّهِ ۖ إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ الْبَصِيرُ
İnnellezıne yücadilune fı ayatillahi bi ğayri sültanin etahüm in fı sudurihim illa kibrum ma hüm bi baligıyh festeız billah innehu hüves semıul besıyr
|
FUSSILET 41:36
فَاسْتَعِذْ
festeǐƶ
hemen sığın
|
Şayet sana şeytandan bir kışkırtma gelecek olursa, hemen Allah’a sığın. Çünkü O, işitendir, bilendir.
|
وَإِمَّا يَنْزَغَنَّكَ مِنَ الشَّيْطَانِ نَزْغٌ فَاسْتَعِذْ بِاللَّهِ ۖ إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ
Ve imma yenzeğanneke mineş şeytani nezğun festeız billah innehu hüves semıul alım
|
DUHAN 44:20
|
"Ve doğrusu ben, sizin taşa tutmanızdan benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan (Allah)a sığındım."
|
وَإِنِّي عُذْتُ بِرَبِّي وَرَبِّكُمْ أَنْ تَرْجُمُونِ
Ve innı uztü bi rabbı ve rabbiküm en tercumun
|
NAHL 16:98
فَاسْتَعِذْ
festeǐƶ
sığın
|
Öyleyse Kur’an okuduğun zaman, kovulmuş şeytandan Allah’a sığın.
|
فَإِذَا قَرَأْتَ الْقُرْآنَ فَاسْتَعِذْ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ
Fe iza kara’tel kur’ane festeız billahi mineş şeytanir racım
|
MÜ'MINUN 23:97
|
Ve de ki "Rabbim, şeytanın kışkırtmalarından Sana sığınırım."
|
وَقُلْ رَبِّ أَعُوذُ بِكَ مِنْ هَمَزَاتِ الشَّيَاطِينِ
Ve kur rabbi euzü bike min hemezatiş şeyatıyn
|
MÜ'MINUN 23:98
وَأَعُوذُ
ve eǔƶu
ve sığınırım
|
"Ve onların benim yanımda bulunmalarından da Sana sığınırım Rabbim."
|
وَأَعُوذُ بِكَ رَبِّ أَنْ يَحْضُرُونِ
Ve euzü bike rabbi ey yahdurun
|
BAKARA 2:67
|
Hani Musa kavmine "Allah, muhakkak sizin bir sığır kesmenizi emrediyor" demişti. "Bizi alaya mı alıyorsun?" dediler. (Musa) "Cahillerden olmaktan Allah’a sığınırım" dedi.
|
وَإِذْ قَالَ مُوسَىٰ لِقَوْمِهِ إِنَّ اللَّهَ يَأْمُرُكُمْ أَنْ تَذْبَحُوا بَقَرَةً ۖ قَالُوا أَتَتَّخِذُنَا هُزُوًا ۖ قَالَ أَعُوذُ بِاللَّهِ أَنْ أَكُونَ مِنَ الْجَاهِلِينَ
Ve iz kale musa li kavmihı innellahe ye’müruküm en tezbehu bekarah kalu etettehızüna hüzüva kale euzü billahi en ekune minel cahilın
|
ÂL-I İMRAN 3:36
أُعِيذُهَا
uǐyƶuhā
onu ısmarlıyorum
|
Fakat onu doğurduğunda -Allah onun ne doğurduğunu daha iyi bilirken- dedi ki "Rabbim, doğrusu bir kız (çocuğu) doğurdum. Erkek ise, kız gibi değildir. Ona Meryem adını koydum. Ben onu ve soyunu o taşa tutulmuş (kovulmuş) şeytandan Sana sığındırırım."
|
فَلَمَّا وَضَعَتْهَا قَالَتْ رَبِّ إِنِّي وَضَعْتُهَا أُنْثَىٰ وَاللَّهُ أَعْلَمُ بِمَا وَضَعَتْ وَلَيْسَ الذَّكَرُ كَالْأُنْثَىٰ ۖ وَإِنِّي سَمَّيْتُهَا مَرْيَمَ وَإِنِّي أُعِيذُهَا بِكَ وَذُرِّيَّتَهَا مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ
Fe lemma vedaatha kalet rabbi innı veda’tüha ünsa vallahü a’lemü bi ma vedaat ve leysez zekeru kel ünsa ve innı semmeytüha meryeme ve innı üıyzüha bike ve zürriyyeteha mineş şeytanir racım
|