Suat Yıldırım | |
---|---|
وَيْلٌ لِكُلِّ هُمَزَةٍ لُمَزَةٍ Veylül li külli hümezetil lümezeh. |
|
الَّذِي جَمَعَ مَالًا وَعَدَّدَهُ Ellezıcemea malev ve addedeh |
|
يَحْسَبُ أَنَّ مَالَهُ أَخْلَدَهُ Yahsebü enne malehu ahledeh |
|
4. Hayır! (Vazgeçsin bu hülyadan, malı kendisini kurtaramaz) Mutlaka o Hutame’ye fırlatılır. |
كَلَّا ۖ لَيُنْبَذَنَّ فِي الْحُطَمَةِ Kella le yümbezenne fil hutameh |
وَمَا أَدْرَاكَ مَا الْحُطَمَةُ Ve ma edrake mel hutameh |
|
6. (6-7) Allah’ın tutuşturulmuş bir ateşidir. Bir ateş ki ta kalplere kadar işleyip yakar. |
نَارُ اللَّهِ الْمُوقَدَةُ Narullahil mukadeh |
7. (6-7) Allah’ın tutuşturulmuş bir ateşidir. Bir ateş ki ta kalplere kadar işleyip yakar. |
الَّتِي تَطَّلِعُ عَلَى الْأَفْئِدَةِ Elleti tettaliu alel ef’ideh |
إِنَّهَا عَلَيْهِمْ مُؤْصَدَةٌ İnneha aleyhim mü’sadeh |
|
فِي عَمَدٍ مُمَدَّدَةٍ Fi amedim mümeddedeh |