Sadık Türkmen 

1. Elif, lâm, Mim.

2. Bunlar, Hikmet (problem çözme bilimi) ile donanmış, kitabın ayetleridir.

3. Iyi davrananlar için rehber ve rahmet olmak üzere!

4. Onlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler. Ve onlar kesin bir bilgiyle ahirete inanırlar.

5. Işte onlar, Rablerinden bir hidayet üzerindedirler. Ve onlar, kurtuluşa erenlerin ta kendileridirler.

6. Insanlardan öyle kimseler var ki; bilgisizce Allah’ın yolundan saptırmak ve onu eğlence edinmek için boş lâfı satın alırlar! İşte onlara, aşağılayıcı bir azap vardır.

7. Ona ayetlerimiz okunduğu zaman büyüklenerek yüz çevirdi. Sanki onları işitmemiş gibi, sanki kulaklarının içinde ağırlıklar varmış gibi! Onu, acıklı bir azap ile müjdele!

8. Şüphesiz iman edenlere ve faydalı bir işi en iyi şekilde yapanlara nimet cennetleri vardır.

9. Orada devamlı kalırlar. Allah’ın sözü gerçektir. O; üstün ve güçlüdür, doğru hüküm/karar verendir.

10. O; gökleri görebildiğiniz bir direk olmaksızın yarattı. Sizi sarsmasın diye, yeryüzüne ağırlıklar yerleştirdi. Ve orada her türlü canlıyı yaydı. Gökten su indirdik de orada her güzel çiftten bitirdik.

11. Işte bu, Allah’ın yaratışıdır! Haydi, Bana gösterin, O’ndan başkaları ne yarattı? Hayır, aksine zalimler, apaçık bir sapkınlık içindedirler.

12. Ant olsun, Biz Lokman’a hikmet/bilgelik verdik. "Allah’a şükret!" diyerek. Kim şükrederse ancak kendisi içindir. Kim de inkâr/nankörlük ederse; Şüphesiz ki Allah; zengindir, her türlü övgüye lâyıktır.

13. Hani lokman, oğluna öğüt vererek demişti "Ey yavrucuğum! Allah’a ortak/şirk koşma! Şüphesiz ki ortak koşmak en büyük zulümdür!"

14. Biz insana; ana babasına ‘iyilikle davransın’ diye bir görev verdik. Annesi onu, zorluk üstüne zorlukla taşımıştı. Onun sütten kesilmesi de iki yılda olmuştur "Bana (şükret) ve anababana da teşekkür et, dönüşünüz Bana/huzuruma/katımadır."

15. Eğer o ikisi; hakkında bilgin olmayan birtakım şeyleri, Bana ortak koşmaya zorlarlarsa, bu konuda onlara boyun eğme/itaat etme ve (bu durumda bile) onlara bu dünyada sahip çık/iyi bak. Ve Bana yönelen (nimet sahibi) kimselerin yoluna uy! Sonra dönüşünüz Banadır/Benim katımadır; yapmış olduğunuz şeyleri size haber veririm.

16. "ey yavrucuğum! Yaptığın şey, bir hardal çekirdeği ağırlığınca da olsa, bir kayanın içinde veya göklerde ya da yerin içinde bulunsa da Allah onu getirir. Şüphesiz Allah gizli ve ince şeyleri bilen/latif; herşeyden haberdar olan/habir’dir!"

17. "ey yavrucuğum! (Gönderilmiş kitaptan) ayetleri düşünerek namaz kıl, iyiyi emret, kötüden sakındır! Başına gelen şeylere sabret/dayan/yenmeye çalış. Şüphesiz bunlar, azmi gerektiren işlerdendir!

18. Insanlara yanağını bükme. Yeryüzünde çalım satarak/böbürlenerek yürüme; Allah böbürlenip kendini beğenen hiç kimseyi sevmez!

19. Yürüyüşünde doğal ol, sesini alçaltıp sakinleştir/bağırıp çağırarak konuşma! Çünkü, seslerin en çirkini eşeklerin sesidir!"

20. Görmediniz mi? Allah göklerde ve yerde bulunanları size boyun eğdirmiştir. Zahir/görünen/açık ve batın/görünmeyen/gizli nimetlerini size bol bol vermiştir. Yine de insanlar içinde bir bilgiye dayanmaksızın, kılavuzu olmadan ve aydınlatıcı bir kitabı bulunmadan, Allah hakkında tartışan/mücadele eden kimseler vardır!

21. Onlara; "Allah’ın indirdiklerine uyun" denilince, "Hayır!" dediler. "Biz ancak, atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeylere uyarız." Şeytan onları, alevli azaba çağırıyor olsa da mı?!

22. Her kim yüzünü Allah’a teslim ederse/çevirirse, güzel düşünerek/güzel davranarak; işte o, (sistem olarak) en sağlam kulpa/sisteme sarılmıştır. İşlerin sonucu Allah’a döner.

23. Kim de gerçeği bildiği halde üzerini örterse, artık onun inkârı/küfrü seni üzmesin! Onların dönüşü Bizim huzurumuzadır. O zaman, yaptıkları şeyleri onlara haber vereceğiz. Şüphesiz Allah göğüslerin özünü bilendir.

24. Onları az bir süre geçindiririz, sonra da kaba bir azaba sürükleriz.

25. Şayet onlara "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye sorsan, elbette "Allah!" derler. De ki "Övgü Allah içindir." Fakat, onların birçoğu bilmiyor.

26. Göklerde ve yerde ne varsa Allah’ındır! Şüphesiz Allah; zengindir, en güzel övgülere lâyık olandır.

27. Eğer yeryüzündeki ağaçlar kalem olsaydı, denizler de mürekkep olsa, arkasından yedi deniz daha ona katılsa, yine de Allah’ın kelimeleri tükenmez! Gerçekten Allah; Azizdir, Hakimdir.

28. Sizin yaratılışınız ve yeniden diriltilmeniz, yalnızca tek bir kişininki gibidir! Şüphesiz Allah; işitendir, görendir.

29. Görmedin mi? Allah geceyi gündüze ve gündüzü de geceye bağlayıp katıyor. Güneş’i ve Ay’ı boyun eğdirmiştir. Her biri belirli bir süreye kadar (dönerek) akıp gidiyor! Şüphesiz ki Allah yaptıklarınızdan haberdardır.

30. Bu böyledir; çünkü O Allah hakkın/gerçeğin ta kendisidir. O’ndan başka taptıkları ise elbette yalandır/batıldır! Şüphesiz Allah; çok yücedir, çok büyüktür!

31. Allah’ın nimetiyle (su ve rüzgar ile) akıp giden gemileri görmedin mi? Ayetlerden bazısını size göstermek için!.. Bunda pek sabırlı, çok şükreden herkes için ibretler vardır.

32. Kara bulutlar gibi dalgalar onları sardığı zaman, dini O’na has kılarak Allah’a yakarırlar; onları kurtarıp karaya çıkardığında ise içlerinden bir kısmı orta yolu tutar. Zaten Bizim ayetlerimizle ancak; gaddar ve nankör olanlar mücadele eder.

33. Ey insanlar! Rabbinizden sakının! Babanın çocuğunun yükünü yüklenemeyeceği, çocuğun da babasının yükünü yüklenemeyeceği o günden korkun! Şüphesiz, Allah’ın sözü gerçektir. Öyleyse dünya hayatında aldanmayın ve sakın çok aldatıcı (şeytan) sizi Allah’ın affına güvendirmesin!

34. Şüphesiz, kıyamet saatinin ilmi O’nun katındadır. O, yağmuru indirir ve rahimlerde olanı bilir. Hiç kimse yarın başına ne geleceğini bilmez. Hiç kimse arzın/yeryüzünün neresinde öleceğini de bilmez. Şüphesiz Allah bilendir, haberdar olandır!