Ahmet Varol 

1. Ha. Mim.

2. Kitab’ın indirilişi, güçlü ve hakim olan Allah tarafındandır.

3. Şüphesiz göklerde ve yerde mü’minler için ayetler vardır.

4. Sizin yaratılmanızda ve canlıların yeryüzünde yayılmasında, kesin olarak inanan kimseler için ibretler vardır.

5. Gece ile gündüzün birbiri ardınca gelmesinde, Allah’ın gökten rızık indirip onunla ölümünden sonra yeryüzünü diriltmesinde, rüzgarları yönlendirmesinde akıl eden bir topluluk için ayetler vardır.

6. Bunlar, Allah’ın, sana hak üzere okuduğumuz ayetleridir. Öyleyse onlar, Allah’tan ve ayetlerinden sonra hangi söze inanacaklar?

7. Çok yalancı, çok günahkar her kişinin vay haline!

8. Kendine Allah’ın ayetleri okunurken işitir; sonra büyüklük taslayarak onları hiç işitmemiş gibi (küfründe) direnir. Sen onu acıklı bir azapla müjdele.

9. Ayetlerimizden bir şey öğrendiğinde onu alaya alır. İşte onlar için aşağılayıcı bir azap vardır.

10. Arkalarında cehennem var. Kazandıkları da, Allah’tan başka edindikleri dostlar da kendilerinden bir şey savamaz. Onlar için büyük bir azap vardır.

11. Bu (Kur’an) bir hidayettir (doğru yola iletici bir rehberdir). Rablerinin ayetlerini inkar edenlere ise iğrenç olanından, acıklı bir azap vardır.

12. Allah, içinde emriyle gemilerin yürümesi ve O’nun lütfundan (rızık) aramanız için denizi sizin hizmetinize verendir. Umulur ki şükredersiniz.

13. Gökte ve yerde ne varsa hepsini kendinden (bir nimet olarak) sizin hizmetinize sundu. Şüphesiz bunda düşünen bir topluluk için ayetler vardır.

14. Allah’ın bir kavmi kazandıklarından dolayı cezalandırması için, Allah’ın (ceza) günlerini ummayanları (şimdilik) bağışlasınlar.

15. Kim bir salih amel işlerse bu kendi lehinedir. Kim de kötülük ederse yalnız kendi aleyhine sapıtır. Sonra Rabbinize döndürülürsünüz.

16. Andolsun biz, İsrail oğullarına Kitap, hüküm ve peygamberlik verdik, onları temiz şeylerle rızıklandırdık ve onları alemlere üstün kıldık.

17. Onlara bu işte açık deliller verdik. Onlar ancak kendilerine ilim geldikten sonra aralarındaki kinden dolayı ayrılığa düştüler. Şüphesiz Rabbin kıyamet günü, ayrılığa düştükleri hususlarda aralarında hüküm verir.

18. Sonra seni de bu işte bir şeriat üzere kıldık. Ona uy ve bilmeyenlerin arzularına uyma.

19. Doğrusu onlar Allah’tan (gelecek) hiçbir şeyi senden savamayacaklardır. Muhakkak ki zalimler birbirlerinin dostlarıdırlar. Allah da takva sahiplerinin dostudur.

20. Bu, insanlar için açık belgeler , kesin bilgiyle iman eden bir topluluk için bir hidayet rehberi ve rahmettir.

21. Yoksa kötülükleri işleyenler kendilerini, hayatları da ölümleri de bir olacak şekilde, iman edip salih ameller işleyenlerle bir tutacağımızı mı sandılar? Ne kadar kötü hüküm veriyorlar!

22. Allah gökleri ve yeri hak üzere yarattı. Öyle ki her cana kazandığının karşılığı verilsin. Onlara haksızlık edilmez.

23. Arzularını kendine ilah edinmiş ve Allah’ın kendisini bir bilgi üzere saptırdığı, kulağını ve kalbini mühürlediği, gözünün üstüne de bir perde çektiği kimseyi gördün mü? Artık onu Allah’tan sonra kim doğru yola iletebilir? Yine de düşünmüyor musunuz?

24. ’Bu (hayat), dünya hayatımızdan başka bir şey değildir. Ölür ve yaşarız. Bizi zamandan başkası helak etmiyor.’ Oysa onların bu hususta hiçbir bilgileri yoktur. Onlar sadece zanda bulunuyorlar.

25. ’Eğer doğru sözlüler iseniz atalarımızı getirin’ demelerinden başka bir şey değildir.

26. ’Allah sizi diriltir, sonra öldürür, sonra geleceğinde şüphe olmayan kıyamet gününde biraraya toplar. Ancak insanların çoğu bilmezler’.

27. Göklerin ve yerin hükümranlığı Allah’ındır. Kıyametin koptuğu gün, işte o gün batıl üzere olanlar hüsrana uğrarlar.

28. (O gün) her ümmeti dizüstü çökmüş görürsün. Her ümmet kendi kitabına çağrılır. ’Bugün yaptıklarınızın karşılığını göreceksiniz.’

29. ’Bu, size karşı gerçeği söyleyen kitabımızdır. Şüphesiz biz sizin yapmakta olduklarınızı yazıyorduk.

30. Rableri onları rahmetine sokar. İşte bu, apaçık kurtuluştur.

31. "Mesajlarım size tebliğ edilmemişmiydi? Aksine (edilmişti), ama siz küstahça böbürlenmiş ve günahkar bir toplum olmayı yeğlemiştiniz.

32. ’Biz kıyamet nedir bilmiyoruz. Sadece bir zanda bulunuyoruz ve kesin bir bilgiye dayanarak inanıyor değiliz’ demiştiniz.

33. Yaptıklarının kötülükleri karşılarına çıkmış ve alaya aldıkları şey kendilerini kuşatmıştır.

34. ’Siz bu gününüzle karşılaşmayı unuttuğunuz gibi biz de bugün sizi unuturuz. Barınağınız ateştir ve sizin için yardımcılar da yoktur.

35. Bu, Allah’ın ayetlerini alaya aldığınız ve dünya hayatı sizi aldattığı içindir.’ Artık bugün oradan çıkarılmazlar ve onlardan (Allah’ı) hoşnut edecek bir şey yapmaları da istenmez.

36. O halde hamd, göklerin Rabbi, yerin Rabbi, alemlerin Rabbi olan Allah’adır.

37. Göklerde ve yerde ululuk O’nundur. O güçlüdür, hikmet sahibidir.