Mustafa İslamoğlu 

1. Elif-Lam-Mim!

2. Bu ilahi kelamın indirilişi, hiç kuşku yok ki alemlerin Rabbindendir.

3. Yine de onlar "Onu o uydurdu" diyorlar. Hayır! O Senin Rabbinden gelen bir hakikattir; senden önce kendilerine uyarıcı gelmemiş bir toplumu belki doğru yola gelirler diye uyarman içindir.

4. Gökleri, yeri ve bu ikisi arasındakileri altı aşamada yaratan, sonra da hükümranlık makamına kurulan Allah`tır; (hesap günü) sizi O`ndan koruyacak ne bir dost ne de bir kayırıcı bulamazsınız peki, hala ders almayacak mısınız?

5. Gökten yere kadar bütün bir oluşu O düzenler; en sonunda bütün bir oluş sizin hesabınıza göre bin yıl kadar süren bir O`na yükselir.

6. İşte idraki aşan hakiketleri de, idrak ve tecrübe edilebilen gerçekleri de bilen; (hem) her işinde mükemmel olan, (hem de) merhamet kaynağı olan yalnızca O`dur.

7. O her şeye yaratılış amacıyla en uyumlu olma ve kemalini bulma (yeteneğini) bahşetmiştir. Öyle ki, insan türünü yaratmaya (basit) bir balçıktan başlamıştır.

8. Sonra onun neslini yine (en az o kadar) basit bir sıvı özünden yaratmıştır.

9. Daha sonra onu yaratılış amacını gerçekleştirecek bir donanıma sahip kılarak Kendi ruhundan üflemiştir; derken sizi hem işitme ve görme, hem de duygu ve düşünce yetenekleriyle donatmıştır ne kadar da azınız şükrediyor.

10. Bir de kalkıp derler ki "Yani biz toprağın içinde kayıplara karışınca mı? Sahiden de biz yeniden yaratılacak mıyız?" Aslında (bu tavırlarıyla) onlar, Rablerinin huzuruna çıkıp (hesap vermeyi) inkar etmektedirler.

11. De ki "Sizin için görevlendirilmiş ölüm meleği (nasıl olsa) sizin canlarınızı alacak; en sonunda Rabbinize döndürüleceksiniz.

12. Günahı hayat tarzı haline getirenleri Rablerinin huzurunda başları eğik vaziyette (şöyle derken) bir görmeliydin "Rabbimiz, (İşte artık) gördük ve işittik! Şu halde bizi (dünyaya) geri döndür de iyi bir şeyler yapalım! Çünkü (yeniden dirilişe) ikna olmuş bulunuyoruz."

13. İmdi eğer Biz isteseydik, herkesi doğru yola (zorla) sokardık; fakat (bunu istemedik) ki, (iyiler kötülerden seçilsin de) tarafımdan verilmiş bulunan "Mutlaka cehennemi görünmeyen varlıkların ve insanların (kötüleriyle) tıka basa dolduracağım" sözü gerçekleşsin.

14. Haydi, bu buluşma gününü hatırlanmaya değer bulmadığınız için azabı tadın bakalım! Çünkü artık Biz de sizi hatırlanmaya değer bulmuyoruz. Haydi, yapmakta ısrar ettiklerinizden dolayı ebedi mahrumiyeti tadın!

15. Bizim ayetlerimize iman edenler, ancak kendilerine duyurulduğunda saygıyla yerlere kapanıp teslim olanlar ve Rablerinin aşkın yüceliğini hamd ile ananlardır zira onlar asla büyüklük taslamazlar.

16. Onlar yataklarından kalkarak tarifsiz bir korku ve büyük bir iştiyakla Rablerine yalvarırlar ve verdiğimiz rızıklardan infak ederler.

17. İşte, yapa geldiklerinden dolayı bir mükafat olarak, onları (cennette) ne türden göz kamaştırıcı sürprizlerin beklediğini kimse hayal dahi edemez.

18. Öyle ya hiç imanda sebat eden, hak yoldan sapan gibi muamele görür mü? Bunlar asla aynı olamazlar!

19. İman eden ve o imana uygun değer üretenlere gelince yapa geldiklerinden dolayı mükellef bir ikram olarak ağırlanacakları cennetler onların konağı olacaktır.

20. Hak yoldan sapanlara gelince artık onların da konaklayacakları yer ateş olacak; oradan ne zaman çıkmak isteseler, kendilerine "Oldum olası yalanlayıp durdurduğunuz ateşin azabını tadın!" denilerek oraya iade edilecekler.

21. Ama onlara, daha büyük mahrumiyeti tattırmadan önce daha yakın (dünya) mahrumiyetini kısmet elbette tattıracağız; umulur ki (yol yakınken) dönerler.

22. Kendisine Rabbinin ayetleri hatırlatıldığı halde, onlardan yüz çevirenden daha zalim, yani yaratılış gayesi dışında yaşayan kim olabilir? Bu şekilde, günaha batmış olanlardan biz, intikamımızı mutlaka alacağız.

23. Doğrusu Biz Musa`ya da vahiy iletmiştik şu halde onunla (aynı ortak paydada) buluşacağından asla tereddüdün olmasın! Zira Biz, o (vahyi) de İsrailoğulları için bir yol haritası kılmıştık.

24. Yine (unutma ki), zorluklara göğüs gerip ayetlerimize gönülden inandıkları zamanlarda, emrimizle içlerinden hidayete ulaştıran önderler çıkarmıştık.

25. Şüphesiz kıyamet günü anlaşmazlığa düştükleri konularda aralarında hüküm verecek olan elbet senin Rabbindir.

26. Şimdi kalıntılarında dolaştıkları kendilerinden önce yaşamış uygarlıklardan nicelerini helak etmiş olmamız onlar için yol gösterici olmadı mı? Kuşkusuz bunda da alınacak bir ders mutlaka vardır hala mı işitmeyecekler?

27. Kıraç toprağa suyu sevk edip de onunla kendilerinin ve hayvanlarının beslendiği bitkiler çıkardığımızı nasıl görmezler? Peki ama, daha da mı görmeyecekler?

28. Bir de diyorlar ki "Eğer doğru söylüyorsanız, bu (bahsi geçen) kesin hüküm ne zaman verilecek?"

29. De ki "Kesin hükmün verileceği gün inkarda ısrar edenlere ne imanları fayda verecek, ne de göz açtırılacak."

30. Şu halde boş ver onları da (kendi işine bak); madem onlar beklemeye razılar, sen (dünden) bekle!