Abdullah Parlıyan | |
---|---|
وَالضُّحَىٰ Vedduha. |
|
2. karanlığı bastırdığı ve sakinleştiği vakit geceye andolsun ki, |
وَالَّيْلِ إِذَا سَجَىٰ Velleyli iza seca. |
مَا وَدَّعَكَ رَبُّكَ وَمَا قَلَىٰ Ma vedde’ake rabbüke ve ma kala. |
|
وَلَلْآخِرَةُ خَيْرٌ لَكَ مِنَ الْأُولَىٰ Ve lel’ahıretü hayrün leke minel’ula. |
|
5. Rabbin sana ahirette sevap, ikram, şefaat gibi şeyleri verdikçe verecek ve sen de razı olacaksın. |
وَلَسَوْفَ يُعْطِيكَ رَبُّكَ فَتَرْضَىٰ Ve lesevfe yu’tıyke rabbüke feterda. |
6. Ey peygamber! Seni yetim olarak bulup sana bir sığınak verip seni barındırmadık mı? |
أَلَمْ يَجِدْكَ يَتِيمًا فَآوَىٰ Elem yecidke yetiymen feava. |
وَوَجَدَكَ ضَالًّا فَهَدَىٰ Ve vecedeke dallen feheda. |
|
وَوَجَدَكَ عَائِلًا فَأَغْنَىٰ Ve vecedeke ’ailen feağna. |
|
9. O halde yetime haksızlık yapma veya yetime yüzünü ekşitme. |
فَأَمَّا الْيَتِيمَ فَلَا تَقْهَرْ Femmel yetiyme fela takher. |
10. Yardım isteyeni de hangi çeşit olursa olsun boş çevirme. |
وَأَمَّا السَّائِلَ فَلَا تَنْهَرْ Ve emmessaile fela tenher. |
وَأَمَّا بِنِعْمَةِ رَبِّكَ فَحَدِّثْ Ve emma binı’meti rabbike fehaddis. |