A'RAF 7:169
تَعْقِلُونَ
teǎ’ḳilūne
düşünmüyor musunuz?
|
Onların ardından yerlerine kitaba mirasçı olan birtakım ’kötü kimseler’ geçti. (Bunlar) Şu değersiz olan (dünya)ın geçici-yararını alıyor ve "Yakında bağışlanacağız" diyorlar. Bunun benzeri bir yarar gelince onu da alıyorlar. Kendilerinden Allah’a karşı hakkı söylemekten başka bir şeyi söylemeyeceklerine ilişkin kitap sözü alınmamış mıydı? Oysa içinde olanı okudular. (Allah’tan) Korkanlar için ahiret yurdu daha hayırlıdır. Hala akıl erdirmeyecek misiniz?
|
فَخَلَفَ مِنْ بَعْدِهِمْ خَلْفٌ وَرِثُوا الْكِتَابَ يَأْخُذُونَ عَرَضَ هَٰذَا الْأَدْنَىٰ وَيَقُولُونَ سَيُغْفَرُ لَنَا وَإِنْ يَأْتِهِمْ عَرَضٌ مِثْلُهُ يَأْخُذُوهُ ۚ أَلَمْ يُؤْخَذْ عَلَيْهِمْ مِيثَاقُ الْكِتَابِ أَنْ لَا يَقُولُوا عَلَى اللَّهِ إِلَّا الْحَقَّ وَدَرَسُوا مَا فِيهِ ۗ وَالدَّارُ الْآخِرَةُ خَيْرٌ لِلَّذِينَ يَتَّقُونَ ۗ أَفَلَا تَعْقِلُونَ
Fe halefe mim ba’dihim hayfüv verisül kitabe ye’huzune arada hazel edna ve yekulune se yuğferulena ve iy ye’tihim aradum mislühu ye’huzuh e lem yü’haz aleyhim mısakul kitabi el la yekulü alellahi illel hakka ve derasu ma fıh ved darul ahıratü hayrul lillezıne yettekun e fela ta’kılun
|
YASIN 36:62
تَعْقِلُونَ
teǎ’ḳilūne
düşünenlerden
|
Andolsun o, sizden birçok insan-neslini saptırmıştı. Yine de aklınızı kullanmıyor muydunuz?
|
وَلَقَدْ أَضَلَّ مِنْكُمْ جِبِلًّا كَثِيرًا ۖ أَفَلَمْ تَكُونُوا تَعْقِلُونَ
Ve lekad edalle minküm cibillen kesiyra efelem tekunu ta’kılun
|
YASIN 36:68
يَعْقِلُونَ
yeǎ’ḳilūne
akıllarını kullanmıyorlar mı?
|
Kime uzun ömür verirsek, yaratılışta onu tersine çeviririz. Yine de akıllarını kullanmayacaklar mı?
|
وَمَنْ نُعَمِّرْهُ نُنَكِّسْهُ فِي الْخَلْقِ ۖ أَفَلَا يَعْقِلُونَ
Ve men nüammirhü nünekkishü fil halk efela ya’kılun
|
FURKAN 25:44
يَعْقِلُونَ
yeǎ’ḳilūne
düşünüyorlar
|
Yoksa sen, onların çoğunu (söz) işitir ya da aklını kullanır mı sayıyorsun? Onlar, ancak hayvanlar gibidirler; hayır, onlar yol bakımından daha şaşkın (ve aşağı) dırlar.
|
أَمْ تَحْسَبُ أَنَّ أَكْثَرَهُمْ يَسْمَعُونَ أَوْ يَعْقِلُونَ ۚ إِنْ هُمْ إِلَّا كَالْأَنْعَامِ ۖ بَلْ هُمْ أَضَلُّ سَبِيلًا
Em tahsebü enne ekserahüm yesmeune ev ya’kılun in hüm illa kel en’ami bel hüm edallü sebıla
|
ŞU'ARA 26:28
تَعْقِلُونَ
teǎ’ḳilūne
düşünüyor
|
"Eğer aklınızı kullanabiliyorsanız, O, doğunun da, batının da ve bunlar arasında olan herşeyin de Rabbidir" dedi (Musa).
|
قَالَ رَبُّ الْمَشْرِقِ وَالْمَغْرِبِ وَمَا بَيْنَهُمَا ۖ إِنْ كُنْتُمْ تَعْقِلُونَ
Kale rabbül mesrikı vel mağribi ve ma beynehüma in küntüm ta’kılun
|
KASAS 28:60
تَعْقِلُونَ
teǎ’ḳilūne
aklınızı kullanmıyor musunuz?
|
Size verilen herşey, yalnızca dünya hayatının metaı ve süsüdür. Allah Katında olan ise, daha hayırlı ve daha süreklidir. Yine de, akıllanmayacak mısınız?
|
وَمَا أُوتِيتُمْ مِنْ شَيْءٍ فَمَتَاعُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَزِينَتُهَا ۚ وَمَا عِنْدَ اللَّهِ خَيْرٌ وَأَبْقَىٰ ۚ أَفَلَا تَعْقِلُونَ
Ve ma utıtüm min şey’in fe metaul hayatid dünya ve zınetüha ve ma ındellahi hayruv ve ebka e fe la ta’kılun
|
YUNUS 10:16
تَعْقِلُونَ
teǎ’ḳilūne
hiç düşünmüyor musunuz?
|
De ki "Eğer Allah dileseydi, onu size okumazdım ve onu size bildirmezdi. Ben ondan önce sizin içinizde bir ömür sürdüm. Siz yine de akıl erdirmeyecek misiniz?"
|
قُلْ لَوْ شَاءَ اللَّهُ مَا تَلَوْتُهُ عَلَيْكُمْ وَلَا أَدْرَاكُمْ بِهِ ۖ فَقَدْ لَبِثْتُ فِيكُمْ عُمُرًا مِنْ قَبْلِهِ ۚ أَفَلَا تَعْقِلُونَ
Kul lev şaellahü ma televtühu aleyküm ve la edraküm bihı fe kad lebistü fıküm umüram min kablih e fela ta’kılun
|
YUNUS 10:42
يَعْقِلُونَ
yeǎ’ḳilūne
akıl etmiyorlarsa
|
Onlardan seni dinleyecekler vardır. Ama hiç duymayan -sağırlara -üstelik hiç akılları ermiyorsa- sen mi duyuracaksın?
|
وَمِنْهُمْ مَنْ يَسْتَمِعُونَ إِلَيْكَ ۚ أَفَأَنْتَ تُسْمِعُ الصُّمَّ وَلَوْ كَانُوا لَا يَعْقِلُونَ
Ve minhüm mey yestemiune ileyk e fe ente tüsmius summe ve lev kanu la ya’kılun
|
YUNUS 10:100
يَعْقِلُونَ
yeǎ’ḳilūne
akıl erdiremeyen(ler)
|
Allah’ın izni olmaksızın, hiç kimse için iman etme (imkanı) yoktur. O, akıl erdiremeyenlerin üzerine iğrenç bir pislik kılar.
|
وَمَا كَانَ لِنَفْسٍ أَنْ تُؤْمِنَ إِلَّا بِإِذْنِ اللَّهِ ۚ وَيَجْعَلُ الرِّجْسَ عَلَى الَّذِينَ لَا يَعْقِلُونَ
Ve ma kane li nefsin en tü’mine illa bi iznillah ve yec’alür ricse alellezıne la ya’kılun
|
HUD 11:51
تَعْقِلُونَ
teǎ’ḳilūne
akıl etmiyor musunuz?
|
Ey kavmim, ben bunun karşılığında sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim, beni yaratandan başkasına ait değildir. Akıl erdirmeyecek misiniz?
|
يَا قَوْمِ لَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ أَجْرًا ۖ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَى الَّذِي فَطَرَنِي ۚ أَفَلَا تَعْقِلُونَ
Ya kavmi la es’elüküm aleyhi ecra in ecriye illa alellezı fetaranı e fe la ta’kılun
|
YUSUF 12:2
تَعْقِلُونَ
teǎ’ḳilūne
anlayasınız
|
Gerçekten Biz, akıl erdirirsiniz diye, onu Arapça bir Kur’an olarak indirdik.
|
إِنَّا أَنْزَلْنَاهُ قُرْآنًا عَرَبِيًّا لَعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ
İnna enzelnahü kur’anen arabiyyel lealleküm ta’kılun
|
YUSUF 12:109
تَعْقِلُونَ
teǎ’ḳilūne
aklınızı kullanmıyor musunuz?
|
Biz senden önce, şehirler halkına kendilerine vahyettiğimiz kimseler dışında (başkalarını elçi olarak) göndermedik. Hiç yeryüzünde dolaşmıyorlar mı, ki kendilerinden öncekilerin nasıl bir sona uğradıklarını görmüş olsunlar? Korkup-sakınanlar için ahiret yurdu elbette daha hayırlıdır. Siz yine de akıl erdirmeyecek misiniz?
|
وَمَا أَرْسَلْنَا مِنْ قَبْلِكَ إِلَّا رِجَالًا نُوحِي إِلَيْهِمْ مِنْ أَهْلِ الْقُرَىٰ ۗ أَفَلَمْ يَسِيرُوا فِي الْأَرْضِ فَيَنْظُرُوا كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ ۗ وَلَدَارُ الْآخِرَةِ خَيْرٌ لِلَّذِينَ اتَّقَوْا ۗ أَفَلَا تَعْقِلُونَ
Ve ma erselna min kablike illa ricalen nuhıy ileyhim min ehlil kura e fe lem yesıru fil erdı fe yenzuru keyfe kane akıbetüllezıne min kablihim ve la darul ahırati hayrul lillezınettekav e fe la ta’kılun
|
EN'ÂM 6:32
تَعْقِلُونَ
teǎ’ḳilūne
düşünmüyor musunuz?
|
Dünya hayatı yalnızca bir oyun ve bir oyalanmadan başkası değildir. Korkup-sakınmakta olanlar için ahiret yurdu gerçekten daha hayırlıdır. Yine de akıl erdirmeyecek misiniz?
|
وَمَا الْحَيَاةُ الدُّنْيَا إِلَّا لَعِبٌ وَلَهْوٌ ۖ وَلَلدَّارُ الْآخِرَةُ خَيْرٌ لِلَّذِينَ يَتَّقُونَ ۗ أَفَلَا تَعْقِلُونَ
Ve mel hayatüd dünya illa leıbüv ve lehv ve leddarul ahıratü hayrul lillezıne yettekun e fe la ta’kılun
|
EN'ÂM 6:151
تَعْقِلُونَ
teǎ’ḳilūne
düşünürsünüz
|
De ki "Gelin size Rabbinizin neleri haram kıldığını okuyayım O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın, anne-babaya iyilik edin, yoksulluk-endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin. -Sizin de, onların da rızıklarını Biz vermekteyiz- Çirkin-kötülüklerin açığına ve gizli olanına yaklaşmayın. Hakka dayalı olma dışında, Allah’ın (öldürülmesini) haram kıldığı kimseyi öldürmeyin. İşte bunlarla size tavsiye (emr) etti; umulur ki akıl erdirirsiniz."
|
قُلْ تَعَالَوْا أَتْلُ مَا حَرَّمَ رَبُّكُمْ عَلَيْكُمْ ۖ أَلَّا تُشْرِكُوا بِهِ شَيْئًا ۖ وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَانًا ۖ وَلَا تَقْتُلُوا أَوْلَادَكُمْ مِنْ إِمْلَاقٍ ۖ نَحْنُ نَرْزُقُكُمْ وَإِيَّاهُمْ ۖ وَلَا تَقْرَبُوا الْفَوَاحِشَ مَا ظَهَرَ مِنْهَا وَمَا بَطَنَ ۖ وَلَا تَقْتُلُوا النَّفْسَ الَّتِي حَرَّمَ اللَّهُ إِلَّا بِالْحَقِّ ۚ ذَٰلِكُمْ وَصَّاكُمْ بِهِ لَعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ
Kul tealev etlü ma harrame rabbüküm aleyküm ella tüşriku bihı şey’a ve bil valideyni ıhsana ve la taktülu evladeküm min imlak nahnü nerzükuküm ve iyyahüm ve la takrabül fevahışe ma zahera minha ve ma betan ve la taktülün nefselletı harramellahü illa bil hakk zaliküm vessaküm bihı lealleküm ta’kılun
|
SAFFAT 37:138
تَعْقِلُونَ
teǎ’ḳilūne
düşünmüyor musunuz?
|
Ve geceleyin. Yine de akıllanmayacak mısınız?
|
وَبِالَّيْلِ ۗ أَفَلَا تَعْقِلُونَ
Ve bil leyl e fe la ta’kılun
|
ZÜMER 39:43
يَعْقِلُونَ
yeǎ’ḳilūne
düşünmeyen
|
Yoksa Allah’tan başka şefaat ediciler mi edindiler? De ki "Ya onlar, hiçbir şeye malik değillerse ve akıl da erdiremiyorlarsa?"
|
أَمِ اتَّخَذُوا مِنْ دُونِ اللَّهِ شُفَعَاءَ ۚ قُلْ أَوَلَوْ كَانُوا لَا يَمْلِكُونَ شَيْئًا وَلَا يَعْقِلُونَ
Emittehazu min dunillahi şüfea’ kul e ve lev kanu la yemlikune şey’ev ve la ya’kılun
|
MÜ'MIN 40:67
تَعْقِلُونَ
teǎ’ḳilūne
aklınızı kullanırsınız
|
O’dur ki, sizi topraktan, sonra bir damla sudan, sonra bir alak’tan (embriyo) yarattı; sonra sizi bir bebek olarak çıkarmakta, sonra güçlü (erginlik) çağınıza erişmeniz, sonra da yaşlanmanız için size (belli bir ömür vermektedir). Sizden kiminin daha önce hayatına son verilmektedir; adı konulmuş bir ecele erişmeniz ve belki aklınızı kullanmanız için (Allah sizi böyle yaşatır).
|
هُوَ الَّذِي خَلَقَكُمْ مِنْ تُرَابٍ ثُمَّ مِنْ نُطْفَةٍ ثُمَّ مِنْ عَلَقَةٍ ثُمَّ يُخْرِجُكُمْ طِفْلًا ثُمَّ لِتَبْلُغُوا أَشُدَّكُمْ ثُمَّ لِتَكُونُوا شُيُوخًا ۚ وَمِنْكُمْ مَنْ يُتَوَفَّىٰ مِنْ قَبْلُ ۖ وَلِتَبْلُغُوا أَجَلًا مُسَمًّى وَلَعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ
Hüvellezı halekaküm min türabin sümme min nutfetin sümme min alekatin sümme yuhricüküm tıflen sümme li teblüğu eşüddeküm sümme li tekunu şüyuha ve minküm mey yüteveffa min kablü ve li teblüğu ecelem müsemmev ve lealleküm ta’kılun
|
ZUHRUF 43:3
تَعْقِلُونَ
teǎ’ḳilūne
düşünüp anlarsınız
|
Gerçekten Biz onu, belki aklınızı kullanırsınız diye Arapça bir Kur’an kıldık.
|
إِنَّا جَعَلْنَاهُ قُرْآنًا عَرَبِيًّا لَعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ
İnna cealnahü kur’anen rabiyyel lealleküm ta’kılun
|
CASIYE 45:5
يَعْقِلُونَ
yeǎ’ḳilūne
düşünen
|
Gece ile gündüzün ardarda gelişinde (veya aykırılığında), Allah’ın gökten rızık indirip ölümünden sonra yeryüzünü diriltmesinde ve rüzgarları (belli bir düzen içinde) yönetmesinde aklını kullanan bir kavim için ayetler vardır.
|
وَاخْتِلَافِ الَّيْلِ وَالنَّهَارِ وَمَا أَنْزَلَ اللَّهُ مِنَ السَّمَاءِ مِنْ رِزْقٍ فَأَحْيَا بِهِ الْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا وَتَصْرِيفِ الرِّيَاحِ آيَاتٌ لِقَوْمٍ يَعْقِلُونَ
Vahtilafil leyli ven nehari ve ma enzelellahü mines semai mir rizkın fe ahya bihil erda ba’de mevtiha ve tasıfir riyahi ayatül li kavmiy ya’kılun
|
NAHL 16:12
يَعْقِلُونَ
yeǎ’ḳilūne
aklını kullanan
|
Geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı sizin emrinize verdi; yıldızlar da O’nun emriyle emre hazır kılınmıştır. Şüphesiz bunda, aklını kullanabilen bir topluluk için ayetler vardır.
|
وَسَخَّرَ لَكُمُ الَّيْلَ وَالنَّهَارَ وَالشَّمْسَ وَالْقَمَرَ ۖ وَالنُّجُومُ مُسَخَّرَاتٌ بِأَمْرِهِ ۗ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَاتٍ لِقَوْمٍ يَعْقِلُونَ
Ve sehhara lekümül leyle ven nehara veş şemse vel kaner ven nücumü müsahharatüm bi emrih inne fı zalike le ayatil li kavmiy ya’kılun
|
NAHL 16:67
يَعْقِلُونَ
yeǎ’ḳilūne
aklını kullanan
|
Hurmalıkların ve üzümlüklerin meyvelerinden kurdukları çardaklarda hem sarhoşluk verici içki, hem güzel bir rızık edinmektesiniz. Şüphesiz aklını kullanabilen bir topluluk için, gerçekten bunda bir ayet vardır.
|
وَمِنْ ثَمَرَاتِ النَّخِيلِ وَالْأَعْنَابِ تَتَّخِذُونَ مِنْهُ سَكَرًا وَرِزْقًا حَسَنًا ۗ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَةً لِقَوْمٍ يَعْقِلُونَ
Ve min semaratin nehıyli vel a’nabi tettehızune minhü sekerav ve rizkan hasena inne fı zalike le ayetel li kavmiy ya’kılun
|
ENBIYA 21:10
تَعْقِلُونَ
teǎ’ḳilūne
aklınızı kullanmıyor musunuz?
|
Andolsun, size (bütün durumlarınızı kapsayan) zikrinizin içinde bulunduğu bir kitap indirdik. Yine de akıllanmayacak mısınız?
|
لَقَدْ أَنْزَلْنَا إِلَيْكُمْ كِتَابًا فِيهِ ذِكْرُكُمْ ۖ أَفَلَا تَعْقِلُونَ
Le kad enzelna ileyküm kitkaben fıhi zikruküm e fe la ta’kılun
|
ENBIYA 21:67
تَعْقِلُونَ
teǎ’ḳilūne
aklınızı kullanmıyor musunuz siz?
|
"Yuh size ve Allah’tan başka taptıklarınıza. Siz yine de akıllanmayacak mısınız?"
|
أُفٍّ لَكُمْ وَلِمَا تَعْبُدُونَ مِنْ دُونِ اللَّهِ ۖ أَفَلَا تَعْقِلُونَ
Üffil leküm ve li ma ta’büdune min dunillah efela ta’kılun
|
MÜ'MINUN 23:80
تَعْقِلُونَ
teǎ’ḳilūne
aklınızı kullanmıyor musunuz?
|
O, yaşatan ve öldürendir; gece ile gündüzün aykırılığı (veya ardarda gelişi) da O’nun (kanunu)dur. Yine de aklınızı kullanmayacak mısınız?
|
وَهُوَ الَّذِي يُحْيِي وَيُمِيتُ وَلَهُ اخْتِلَافُ الَّيْلِ وَالنَّهَارِ ۚ أَفَلَا تَعْقِلُونَ
Ve hüvellezı yuhyı ve yümiytü ve lehuhtilafül leyli ven nehar e fe la ta’kılun
|
MÜLK 67:10
نَعْقِلُ
neǎ’ḳilu
düşünseydik
|
Ve derler ki "Eğer dinlemiş olsaydık ya da akıl etmiş olsaydık, şu çılgınca yanan ateşin halkı arasında olmayacaktık."
|
وَقَالُوا لَوْ كُنَّا نَسْمَعُ أَوْ نَعْقِلُ مَا كُنَّا فِي أَصْحَابِ السَّعِيرِ
Ve kalu lev kunna nesme’u ev na’kılu ma kunna fiy ashabisse’ıyri.
|
RUM 30:24
يَعْقِلُونَ
yeǎ’ḳilūne
aklını kullanan
|
Size bir korku ve umut (unsuru) olarak şimşeği göstermesi ile gökten su indirmek suretiyle ölümünden sonra yeri onunla diriltmesi de, O’nun ayetlerindendir. Şüphesiz bunda, aklını kullanabilecek bir kavim için gerçekten ayetler vardır.
|
وَمِنْ آيَاتِهِ يُرِيكُمُ الْبَرْقَ خَوْفًا وَطَمَعًا وَيُنَزِّلُ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً فَيُحْيِي بِهِ الْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا ۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَاتٍ لِقَوْمٍ يَعْقِلُونَ
Ve min ayatihı yürıkümül berka havfev ve tameav ve yünezzilü mines semai maen fe yuhyı bihil erda ba’de mevtiha inne fı zalike le ayatil li kavmiy ya’kılun
|
RUM 30:28
يَعْقِلُونَ
yeǎ’ḳilūne
aklını kullanan
|
Size kendi nefislerinizden bir örnek verdi "Size rızık olarak verdiğimiz şeylerde, sağ ellerinizin malik olduklarınızdan, sizinle eşit olup kendi kendinizden korktuğunuz gibi kendilerinden de korktuğunuz (veya çekinip saygı duyduğunuz) ortaklar var mıdır? "İşte Biz, aklını kullanabilen bir kavim için ayetleri böyle birer birer açıklarız.
|
ضَرَبَ لَكُمْ مَثَلًا مِنْ أَنْفُسِكُمْ ۖ هَلْ لَكُمْ مِنْ مَا مَلَكَتْ أَيْمَانُكُمْ مِنْ شُرَكَاءَ فِي مَا رَزَقْنَاكُمْ فَأَنْتُمْ فِيهِ سَوَاءٌ تَخَافُونَهُمْ كَخِيفَتِكُمْ أَنْفُسَكُمْ ۚ كَذَٰلِكَ نُفَصِّلُ الْآيَاتِ لِقَوْمٍ يَعْقِلُونَ
Darabe leküm meselem min enfüsiküm hel leküm mim ma meleket eymanüküm min şürakae fı ma razaknaküm fe entüm fıhi sevaün tehafunehüm ke hıyfetiküm enfüseküm kezalike nüfassılül ayati li kavmiy ya’kılun
|
ANKEBUT 29:35
يَعْقِلُونَ
yeǎ’ḳilūne
aklını kullanan
|
Andolsun, Biz akledebilecek bir kavim için orada apaçık bir ayet bırakmışızdır.
|
وَلَقَدْ تَرَكْنَا مِنْهَا آيَةً بَيِّنَةً لِقَوْمٍ يَعْقِلُونَ
Ve le kad terakna minha ayetem beyyinetel li kavmiy ya’kılun
|
ANKEBUT 29:43
يَعْقِلُهَا
yeǎ’ḳiluhā
onları düşünüp anlamaz
|
İşte bu örnekler; Biz bunları insanlara vermekteyiz. Ancak alimlerden başkası bunlara akıl erdirmez.
|
وَتِلْكَ الْأَمْثَالُ نَضْرِبُهَا لِلنَّاسِ ۖ وَمَا يَعْقِلُهَا إِلَّا الْعَالِمُونَ
Ve tilkel emsalü nadribüha lin nas ve ma ya’kılüha illel alimun
|
ANKEBUT 29:63
يَعْقِلُونَ
yeǎ’ḳilūne
düşünmezler
|
Andolsun onlara "Gökten su indirip de ölümünden sonra yeryüzünü dirilten kimdir?" diye soracak olursan, şüphesiz "Allah" diyecekler. De ki "Hamd Allah’ındır." Hayır, onların çoğu akletmiyorlar.
|
وَلَئِنْ سَأَلْتَهُمْ مَنْ نَزَّلَ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً فَأَحْيَا بِهِ الْأَرْضَ مِنْ بَعْدِ مَوْتِهَا لَيَقُولُنَّ اللَّهُ ۚ قُلِ الْحَمْدُ لِلَّهِ ۚ بَلْ أَكْثَرُهُمْ لَا يَعْقِلُونَ
Ve lein seeltehüm men nezzele mines semai maen fe ahya bihil erda mim ba’di mevtiha le yekulünnellah kulil hamdü lillah bel ekseruhüm la ya’kılun
|
RA'D 13:4
يَعْقِلُونَ
yeǎ’ḳilūne
aklını kullanan
|
Yeryüzünde birbirine yakın komşu kıtalar vardır; üzüm bağları, ekinler, çatallı ve çatalsız hurmalıklar da vardır ki, bunlar aynı su ile sulanır; ama ürünlerinde (ki verimde ve lezzette) bazısını bazısına üstün kılıyoruz. Şüphesiz, bunlarda aklını kullanan bir topluluk için gerçekten ayetler vardır.
|
وَفِي الْأَرْضِ قِطَعٌ مُتَجَاوِرَاتٌ وَجَنَّاتٌ مِنْ أَعْنَابٍ وَزَرْعٌ وَنَخِيلٌ صِنْوَانٌ وَغَيْرُ صِنْوَانٍ يُسْقَىٰ بِمَاءٍ وَاحِدٍ وَنُفَضِّلُ بَعْضَهَا عَلَىٰ بَعْضٍ فِي الْأُكُلِ ۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَاتٍ لِقَوْمٍ يَعْقِلُونَ
Ve fil erdı kıtaum mütecaviratüv ve cennatüm min a’nabiv ve zer’uv ve nehıylün sınvanüv ve ğayru sınvaniy yüska bi maiv vahıdiv ve nüfaddılü ba’daha ala ba’dın fil ükül inne fı zalike le ayatil li kavmiy ya’kılun
|
HAC 22:46
يَعْقِلُونَ
yeǎ’ḳilūne
düşünecekleri
|
Yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı, böylece onların kendisiyle akledebilecek kalpleri ve işitebilecek kulakları oluversin? Çünkü doğrusu, gözler kör olmaz, ancak sinelerdeki kalpler körelir.
|
أَفَلَمْ يَسِيرُوا فِي الْأَرْضِ فَتَكُونَ لَهُمْ قُلُوبٌ يَعْقِلُونَ بِهَا أَوْ آذَانٌ يَسْمَعُونَ بِهَا ۖ فَإِنَّهَا لَا تَعْمَى الْأَبْصَارُ وَلَٰكِنْ تَعْمَى الْقُلُوبُ الَّتِي فِي الصُّدُورِ
E fe lem yesıru fil erdı fe tekune lehüm kulubüy ya’kılune biha ev azanüy yesmeune biha fe innehü la ta’mel ebsaru ve lakin ta’mel kulubülletı fis sudur
|
BAKARA 2:44
تَعْقِلُونَ
teǎ’ḳilūne
aklınızı kullanmıyor musunuz?
|
Siz, insanlara iyiliği emrederken, kendinizi unutuyor musunuz? Oysa siz kitabı okuyorsunuz. Yine de akıllanmayacak mısınız?
|
أَتَأْمُرُونَ النَّاسَ بِالْبِرِّ وَتَنْسَوْنَ أَنْفُسَكُمْ وَأَنْتُمْ تَتْلُونَ الْكِتَابَ ۚ أَفَلَا تَعْقِلُونَ
E te’mürunen nase bil birri ve tensevne enfüseküm ve entüm tetlunel kitab e fe la ta’kılun
|
BAKARA 2:73
تَعْقِلُونَ
teǎ’ḳilūne
düşünürsünüz
|
Bunun için de "Ona (cesede, kestiğiniz ineğin) bir parçasıyla vurun" demiştik. Böylece, Allah ölüleri diriltir ve size ayetlerini gösterir; ki akıllanasınız.
|
فَقُلْنَا اضْرِبُوهُ بِبَعْضِهَا ۚ كَذَٰلِكَ يُحْيِي اللَّهُ الْمَوْتَىٰ وَيُرِيكُمْ آيَاتِهِ لَعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ
Fe kulnadribuhü bi ba’dıha kezalike yuhyillahül mevta ve yürıküm ayatihı lealleküm ta’kılun
|
BAKARA 2:75
عَقَلُوهُ
ǎḳalūhu
düşünüp akıl erdirdikten
|
Siz (Müslümanlar,) onların size inanacaklarını umuyor musunuz? Oysa onlardan bir bölümü, Allah’ın sözünü işitiyor, (iyice algılayıp) akıl erdirdikten sonra, bile bile değiştiriyorlardı.
|
أَفَتَطْمَعُونَ أَنْ يُؤْمِنُوا لَكُمْ وَقَدْ كَانَ فَرِيقٌ مِنْهُمْ يَسْمَعُونَ كَلَامَ اللَّهِ ثُمَّ يُحَرِّفُونَهُ مِنْ بَعْدِ مَا عَقَلُوهُ وَهُمْ يَعْلَمُونَ
E fetatmeune ey yü’minu leküm ve kad kane ferıkum minhüm yesmeune kelamellahi sümme yüharrifunehu mim ba’di ma akaluhü ve hüm ya’lemun
|
BAKARA 2:76
تَعْقِلُونَ
teǎ’ḳilūne
Aklınızı kullanmıyor musunuz?
|
İman edenlerle karşılaştıklarında "İman ettik" derler; kendi başlarına kaldıkları zaman ise, derler ki "Allah’ın size açtık (açıkladık)larını, Rabbiniz Katında size karşı bir belge olsun diye mi onlarla konuşuyorsunuz? Hala akıllanmayacak mısınız?"
|
وَإِذَا لَقُوا الَّذِينَ آمَنُوا قَالُوا آمَنَّا وَإِذَا خَلَا بَعْضُهُمْ إِلَىٰ بَعْضٍ قَالُوا أَتُحَدِّثُونَهُمْ بِمَا فَتَحَ اللَّهُ عَلَيْكُمْ لِيُحَاجُّوكُمْ بِهِ عِنْدَ رَبِّكُمْ ۚ أَفَلَا تَعْقِلُونَ
Ve iza leküllezıne amenu kalu amenna ve iza hala ba’duhüm ila ba’din kalu etühaddisunehüm bi ma fetehallahü aleyküm li yühaccuküm bihı ınde rabbiküm e fe la ta’kılun
|
BAKARA 2:164
يَعْقِلُونَ
yeǎ’ḳilūne
düşünen
|
Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün art arda gelişinde, insanlara yararlı şeyler ile denizde yüzen gemilerde, Allah’ın yağdırdığı ve kendisiyle yeryüzünü ölümünden sonra dirilttiği suda, her canlıyı orada üretip-yaymasında, rüzgarları estirmesinde, gökle yer arasında boyun eğdirilmiş bulutları evirip çevirmesinde düşünen bir topluluk için gerçekten ayetler vardır.
|
إِنَّ فِي خَلْقِ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَاخْتِلَافِ الَّيْلِ وَالنَّهَارِ وَالْفُلْكِ الَّتِي تَجْرِي فِي الْبَحْرِ بِمَا يَنْفَعُ النَّاسَ وَمَا أَنْزَلَ اللَّهُ مِنَ السَّمَاءِ مِنْ مَاءٍ فَأَحْيَا بِهِ الْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا وَبَثَّ فِيهَا مِنْ كُلِّ دَابَّةٍ وَتَصْرِيفِ الرِّيَاحِ وَالسَّحَابِ الْمُسَخَّرِ بَيْنَ السَّمَاءِ وَالْأَرْضِ لَآيَاتٍ لِقَوْمٍ يَعْقِلُونَ
İnne fı halkıs semavati vel erdı vahtilafil leyli ven nehari vel fülkilletı tecrı fil bahri bima yenfeun nase ve ma enzelellahü mines semai mim main fe ahya bihil erda ba’de mevtiha ve besse fıha min külli dabbetiv ve tasrıfir riyahı ves sehabil müsahhari beynes semai vel erdı le ayatil li kavmiy ya’kılun
|
BAKARA 2:170
يَعْقِلُونَ
yeǎ’ḳilūne
düşünmeyen
|
Ne zaman onlara "Allah’ın indirdiklerine uyun" denilse, onlar "Hayır, biz, atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye (geleneğe) uyarız" derler. (Peki) Ya atalarının aklı bir şeye ermez ve doğru yolu da bulamamış idiyseler?
|
وَإِذَا قِيلَ لَهُمُ اتَّبِعُوا مَا أَنْزَلَ اللَّهُ قَالُوا بَلْ نَتَّبِعُ مَا أَلْفَيْنَا عَلَيْهِ آبَاءَنَا ۗ أَوَلَوْ كَانَ آبَاؤُهُمْ لَا يَعْقِلُونَ شَيْئًا وَلَا يَهْتَدُونَ
Ve iza kıyle lehümüt tebiu ma enzellellahü kalu bel nettebiu ma elfeyna aleyhi abaena e ve lev kane abaühüm la ya’kılune şey’ev ve la yehtedun
|
BAKARA 2:171
يَعْقِلُونَ
yeǎ’ḳilūne
düşünmezler
|
İnkar edenlerin örneği bağırıp çağırmadan başka bir şey işitmeyip (duyduğu veya bağırdığı şeyin anlamını bilmeyen ve sürekli) haykıran (bir hayvan)ın örneği gibidir. Onlar, sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler; bundan dolayı akıl erdiremezler.
|
وَمَثَلُ الَّذِينَ كَفَرُوا كَمَثَلِ الَّذِي يَنْعِقُ بِمَا لَا يَسْمَعُ إِلَّا دُعَاءً وَنِدَاءً ۚ صُمٌّ بُكْمٌ عُمْيٌ فَهُمْ لَا يَعْقِلُونَ
Ve meselüllezıne keferu ke meselillezı yen’ıku bi ma la yesmeu illa düaev ve nidaa summüm bükmün umyün fe hüm la ya’kılun
|
BAKARA 2:242
تَعْقِلُونَ
teǎ’ḳilūne
düşünürsünüz
|
İşte Allah, size ayetlerini böyle açıklar; ki akıl erdiresiniz.
|
كَذَٰلِكَ يُبَيِّنُ اللَّهُ لَكُمْ آيَاتِهِ لَعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ
Kezalike yübeyyinüllahü leküm ayatihı lealleküm ta’kılun
|
ENFAL 8:22
يَعْقِلُونَ
yeǎ’ḳilūne
düşünmezler
|
Gerçek şu ki, Allah Katında, yerde debelenenlerin en kötüsü, (bir türlü) akıl erdirmez olan sağırlar ve dilsizlerdir.
|
إِنَّ شَرَّ الدَّوَابِّ عِنْدَ اللَّهِ الصُّمُّ الْبُكْمُ الَّذِينَ لَا يَعْقِلُونَ
İnne şerrad devabbi ındellahis summül bükmüllezıne la ya’kılun
|
ÂL-I İMRAN 3:65
تَعْقِلُونَ
teǎ’ḳilūne
düşünmüyor musunuz?
|
"Ey Kitap Ehli, İbrahim konusunda ne diye çekişip tartışıyorsunuz? Tevrat da, İncil de ancak ondan sonra indirilmiştir. Yine de akıl erdirmeyecek misiniz?"
|
يَا أَهْلَ الْكِتَابِ لِمَ تُحَاجُّونَ فِي إِبْرَاهِيمَ وَمَا أُنْزِلَتِ التَّوْرَاةُ وَالْإِنْجِيلُ إِلَّا مِنْ بَعْدِهِ ۚ أَفَلَا تَعْقِلُونَ
Ya ehlel kitabi lime tühaccune fı ibrahıme ve ma ünziletit tevratü vel incılü illa mim ba’dih e fela ta’kılun
|
ÂL-I İMRAN 3:118
تَعْقِلُونَ
teǎ’ḳilūne
düşünüyor
|
Ey iman edenler, sizden olmayanları sırdaş edinmeyin. Onlar size kötülük ve zarar vermeye çalışıyor, size zorlu bir sıkıntı verecek şeyden hoşlanırlar. Buğz (ve düşmanlıkları) ağızlarından dışa vurmuştur, sinelerinin gizli tuttukları ise, daha büyüktür. Size ayetlerimizi açıkladık; belki akıl erdirirsiniz.
|
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا بِطَانَةً مِنْ دُونِكُمْ لَا يَأْلُونَكُمْ خَبَالًا وَدُّوا مَا عَنِتُّمْ قَدْ بَدَتِ الْبَغْضَاءُ مِنْ أَفْوَاهِهِمْ وَمَا تُخْفِي صُدُورُهُمْ أَكْبَرُ ۚ قَدْ بَيَّنَّا لَكُمُ الْآيَاتِ ۖ إِنْ كُنْتُمْ تَعْقِلُونَ
Ya eyyühellezıne amenu la tettehızu bitanetem min duniküm la ye’luneküm habala veddu ma anittüm kad bedetil bağdaü min efvahihim ve ma tuhfı suduruhüm ekber kad beyyenna lekümül ayati in küntüm ta’kılun
|
HAŞR 59:14
يَعْقِلُونَ
yeǎ’ḳilūne
düşünmez
|
Onlar, iyice korunmuş şehirlerde veya duvar arkasında olmaksızın sizinle toplu bir halde savaşmazlar. Kendi aralarındaki çarpışmaları ise pek şiddetlidir. Sen onları birlik sanırsın, oysa kalpleri paramparçadır. Bu, şüphesiz onların akletmeyen bir kavim olmaları dolayısıyla böyledir.
|
لَا يُقَاتِلُونَكُمْ جَمِيعًا إِلَّا فِي قُرًى مُحَصَّنَةٍ أَوْ مِنْ وَرَاءِ جُدُرٍ ۚ بَأْسُهُمْ بَيْنَهُمْ شَدِيدٌ ۚ تَحْسَبُهُمْ جَمِيعًا وَقُلُوبُهُمْ شَتَّىٰ ۚ ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمْ قَوْمٌ لَا يَعْقِلُونَ
La yukatilunekum cemiy’an illa iy kuran muhassenetin ev min verai cudurin be’suhum beynehum şediydun tahsebuhum cemiy’an ve kulubuhum şetta zalike biennehum kavmun la ya’kılune.
|
NUR 24:61
تَعْقِلُونَ
teǎ’ḳilūne
aklınızı kullanırsınız
|
Kör olana güçlük yoktur, topal olana güçlük yoktur, hasta olana da güçlük yoktur; sizin için de, gerek kendi evlerinizden, gerekse babalarınızın evlerinden, annelerinizin evlerinden, erkek kardeşlerinizin evlerinden, kız kardeşlerinizin evlerinden, amcalarınızın evlerinden, halalarınızın evlerinden, dayılarınızın evlerinden, teyzelerinizin evlerinden, anahtarına malik olduğunuz (yerlerden) ya da dostlarınızın (evlerin)den yemenizde bir güçlük yoktur. Hep birarada veya ayrı ayrı yemenizde de bir günah yoktur. Evlere girdiğiniz vakit, Allah tarafından kutlu, güzel bir yaşama dileği olarak birbirinize selam verin. İşte Allah, size ayetleri böyle açıklar, umulur ki aklınızı kullanırsınız.
|
لَيْسَ عَلَى الْأَعْمَىٰ حَرَجٌ وَلَا عَلَى الْأَعْرَجِ حَرَجٌ وَلَا عَلَى الْمَرِيضِ حَرَجٌ وَلَا عَلَىٰ أَنْفُسِكُمْ أَنْ تَأْكُلُوا مِنْ بُيُوتِكُمْ أَوْ بُيُوتِ آبَائِكُمْ أَوْ بُيُوتِ أُمَّهَاتِكُمْ أَوْ بُيُوتِ إِخْوَانِكُمْ أَوْ بُيُوتِ أَخَوَاتِكُمْ أَوْ بُيُوتِ أَعْمَامِكُمْ أَوْ بُيُوتِ عَمَّاتِكُمْ أَوْ بُيُوتِ أَخْوَالِكُمْ أَوْ بُيُوتِ خَالَاتِكُمْ أَوْ مَا مَلَكْتُمْ مَفَاتِحَهُ أَوْ صَدِيقِكُمْ ۚ لَيْسَ عَلَيْكُمْ جُنَاحٌ أَنْ تَأْكُلُوا جَمِيعًا أَوْ أَشْتَاتًا ۚ فَإِذَا دَخَلْتُمْ بُيُوتًا فَسَلِّمُوا عَلَىٰ أَنْفُسِكُمْ تَحِيَّةً مِنْ عِنْدِ اللَّهِ مُبَارَكَةً طَيِّبَةً ۚ كَذَٰلِكَ يُبَيِّنُ اللَّهُ لَكُمُ الْآيَاتِ لَعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ
Leyse alel a’ma haracüv ve la ala enfüsiküm en te’külu mim büyutiküm ev büyuti abaiküm ev büyuti ümehatiküm ev büyuti ıhvaniküm ev büyuti ehavatiküm ev büyuti a’mamiküm ev büyuti ammatiküm ev büyuti ahvaliküm ev büyuti halatiküm ev ma melektüm mefatihahu ev sadıkıküm leyse aleyküm cünahun en te’külu cemıan ev eştata fe iza dehaltüm büyuten fe sellimu ala enfüsiküm tehıyyetem min ındillahi mübaraketen tayyibeh kezalike yübeyyinüllahü lekümül ayati lealleküm ta’kılul
|
HUCURAT 49:4
يَعْقِلُونَ
yeǎ’ḳilūne
akıl etmezler
|
Şüphesiz, hücrelerin ardından sana seslenenler de, onların çoğu aklını kullanmıyor.
|
إِنَّ الَّذِينَ يُنَادُونَكَ مِنْ وَرَاءِ الْحُجُرَاتِ أَكْثَرُهُمْ لَا يَعْقِلُونَ
İnnellezıne yünaduneke miv verail hucürati ekseruhüm la ya’kılun
|
MAIDE 5:58
يَعْقِلُونَ
yeǎ’ḳilūne
düşüncesiz
|
Onlar, siz birbirinizi namaza çağırdığınızda onu alay ve oyun (konusu) edinirler. Bu, gerçekten onların akıl erdirmeyen bir topluluk olmalarındandır.
|
وَإِذَا نَادَيْتُمْ إِلَى الصَّلَاةِ اتَّخَذُوهَا هُزُوًا وَلَعِبًا ۚ ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمْ قَوْمٌ لَا يَعْقِلُونَ
Ve iza nadeytüm iles salatittehazuha hüzüvev ve leıba zalike bi ennehüm kavmül la ya’kılun
|
MAIDE 5:103
يَعْقِلُونَ
yeǎ’ḳilūne
akıl erdiremiyorlar
|
Allah Bahriye’den, Saibe’den, Vasiyle’den ve Ham’dan hiçbirini (meşru) kılmamıştır. Ancak inkar edenler, Allah’a karşı yalan düzüp-uyduruyorlar. Onların çoğu akıl erdirmezler.
|
مَا جَعَلَ اللَّهُ مِنْ بَحِيرَةٍ وَلَا سَائِبَةٍ وَلَا وَصِيلَةٍ وَلَا حَامٍ ۙ وَلَٰكِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا يَفْتَرُونَ عَلَى اللَّهِ الْكَذِبَ ۖ وَأَكْثَرُهُمْ لَا يَعْقِلُونَ
Ma cealellahü mim behıyrativ ve la saibetiv ve la vesıyletiv ve la hamiv ve lainnellezıne keferu yefterune alellahil kezib ve ekseruhüm la ya’kılun
|
HADID 57:17
تَعْقِلُونَ
teǎ’ḳilūne
aklınızı kullanırsınız
|
Bilin ki gerçekten Allah, ölümünden sonra yeryüzüne hayat verir. Şüphesiz Biz, umulur ki aklınızı kullanırsınız diye size ayetleri açıkladık.
|
اعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ يُحْيِي الْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا ۚ قَدْ بَيَّنَّا لَكُمُ الْآيَاتِ لَعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ
İ’lemu ennallahe yuhyiyl’arda ba’de mevtiha kado beyyenna lekumul’ayati le’allekum ta’kılune.
|