KALEM 68:45
كَيْدِي
keydī
benim tuzağım
|
Ben, onlara süre tanıyorum. Elbette Benim düzenim (cezalandırmam) sapasağlamdır.
|
وَأُمْلِي لَهُمْ ۚ إِنَّ كَيْدِي مَتِينٌ
Ve umliy lehum inne keydiy metiynun.
|
FIL 105:2
كَيْدَهُمْ
keydehum
onların tuzaklarını
|
Onların ’tasarladıkları planlarını’ boşa çıkarmadı mı?
|
أَلَمْ يَجْعَلْ كَيْدَهُمْ فِي تَضْلِيلٍ
E lem yec’al keydehüm fı tadlıl
|
MÜRSELAT 77:39
كَيْدٌ
keydun
bir hileniz
|
Şayet kurabileceğiniz hileli bir düzeniniz varsa, durmaksızın bana karşı kurun.
|
فَإِنْ كَانَ لَكُمْ كَيْدٌ فَكِيدُونِ
Fein kane lekum keydun fekiyduni.
|
MÜRSELAT 77:39
فَكِيدُونِ
fekīdūni
haydi bana hile yapın
|
Şayet kurabileceğiniz hileli bir düzeniniz varsa, durmaksızın bana karşı kurun.
|
فَإِنْ كَانَ لَكُمْ كَيْدٌ فَكِيدُونِ
Fein kane lekum keydun fekiyduni.
|
TARIK 86:15
يَكِيدُونَ
yekīdūne
kuruyorlar
|
Doğrusu onlar, hileli bir düzen planlayıp kuruyorlar;
|
إِنَّهُمْ يَكِيدُونَ كَيْدًا
İnnehüm yekiydune keyden.
|
TARIK 86:15
|
Doğrusu onlar, hileli bir düzen planlayıp kuruyorlar;
|
إِنَّهُمْ يَكِيدُونَ كَيْدًا
İnnehüm yekiydune keyden.
|
TARIK 86:16
وَأَكِيدُ
veekīdu
ben de kuruyorum
|
Ben de bir düzen kurup hazırlıyorum.
|
وَأَكِيدُ كَيْدًا
Ve ekiydü keyden.
|
TARIK 86:16
|
Ben de bir düzen kurup hazırlıyorum.
|
وَأَكِيدُ كَيْدًا
Ve ekiydü keyden.
|
A'RAF 7:183
كَيْدِي
keydī
benim tuzağım
|
Onlara bir süre tanıyorum. Hiç şüphesiz Benim düzenim (cezalandırmam) sapasağlamdır.
|
وَأُمْلِي لَهُمْ ۚ إِنَّ كَيْدِي مَتِينٌ
Ve ümlı lehüm inne keydı metın
|
A'RAF 7:195
كِيدُونِ
kīdūni
bana tuzak kurun
|
Onların yürüyecek ayakları var mı? Ya da tutacakları elleri mi var? Veya görecek gözleri mi var? Yoksa işitecek kulakları mı var? De ki "Ortak koştuklarınızı çağırın, sonra bir düzen (tuzak) kurun da bana göz bile açtırmayın."
|
أَلَهُمْ أَرْجُلٌ يَمْشُونَ بِهَا ۖ أَمْ لَهُمْ أَيْدٍ يَبْطِشُونَ بِهَا ۖ أَمْ لَهُمْ أَعْيُنٌ يُبْصِرُونَ بِهَا ۖ أَمْ لَهُمْ آذَانٌ يَسْمَعُونَ بِهَا ۗ قُلِ ادْعُوا شُرَكَاءَكُمْ ثُمَّ كِيدُونِ فَلَا تُنْظِرُونِ
E lehüm ercülüy yemşune biha em lehüm eydiy yebtışune biha em lehüm a’yünüy yübsırune biha em lehüm azanüy yesmeune biha kulid’u şürakaeküm sümme kıduni fela tünzırun
|
TA-HA 20:60
كَيْدَهُ
keydehu
hilesini
|
Böylelikle Firavun arkasını dönüp gitti, hileli düzenini (yürütecek büyücüleri) biraraya getirdi, sonra geldi.
|
فَتَوَلَّىٰ فِرْعَوْنُ فَجَمَعَ كَيْدَهُ ثُمَّ أَتَىٰ
Fe tevella fir’avnü fe cemea keydehu sümme eta
|
TA-HA 20:64
كَيْدَكُمْ
keydekum
hilenizi
|
"Bundan ötürü, tuzaklarınızı biraraya getirin, sonra gruplar halinde gelin; bugün üstünlük sağlayan, gerçekten kurtuluşu bulmuştur."
|
فَأَجْمِعُوا كَيْدَكُمْ ثُمَّ ائْتُوا صَفًّا ۚ وَقَدْ أَفْلَحَ الْيَوْمَ مَنِ اسْتَعْلَىٰ
Fe ecmiu keydeküm sümme’tu saffa ve kad eflehal yevme menista’la
|
TA-HA 20:69
|
"Sağ elindekini atıver, onların yaptıklarını yutacaktır; çünkü onların yaptıkları yalnızca bir büyücü hilesidir. Büyücü ise nereye varsa kurtulamaz."
|
وَأَلْقِ مَا فِي يَمِينِكَ تَلْقَفْ مَا صَنَعُوا ۖ إِنَّمَا صَنَعُوا كَيْدُ سَاحِرٍ ۖ وَلَا يُفْلِحُ السَّاحِرُ حَيْثُ أَتَىٰ
Ve elkı ma fı yemınike telkaf ma saneu innema saneu keydü sahır ve la yüflihus sahırü haysü eta
|
HUD 11:55
فَكِيدُونِي
fekīdūnī
haydi bana tuzak kurun
|
"O’nun dışındaki (tanrılardan). Artık siz bana, toplu olarak dilediğiniz tuzağı kurun, sonra bana süre tanımayın."
|
مِنْ دُونِهِ ۖ فَكِيدُونِي جَمِيعًا ثُمَّ لَا تُنْظِرُونِ
Min dunihı fekıdunı cemıan sümme la tünzırun
|
YUSUF 12:5
فَيَكِيدُوا
feyekīdū
sonra kurarlar
|
(Babası) Demişti ki "Oğlum, rüyanı kardeşlerine anlatma, yoksa sana bir tuzak kurarlar. Çünkü şeytan, insan için apaçık bir düşmandır."
|
قَالَ يَا بُنَيَّ لَا تَقْصُصْ رُؤْيَاكَ عَلَىٰ إِخْوَتِكَ فَيَكِيدُوا لَكَ كَيْدًا ۖ إِنَّ الشَّيْطَانَ لِلْإِنْسَانِ عَدُوٌّ مُبِينٌ
Kale ya büneyye la taksus rü’yake ala ıhvetike fe yekıdu leke keyda inneş şeytane lil insani adüvvüm mübın
|
YUSUF 12:5
|
(Babası) Demişti ki "Oğlum, rüyanı kardeşlerine anlatma, yoksa sana bir tuzak kurarlar. Çünkü şeytan, insan için apaçık bir düşmandır."
|
قَالَ يَا بُنَيَّ لَا تَقْصُصْ رُؤْيَاكَ عَلَىٰ إِخْوَتِكَ فَيَكِيدُوا لَكَ كَيْدًا ۖ إِنَّ الشَّيْطَانَ لِلْإِنْسَانِ عَدُوٌّ مُبِينٌ
Kale ya büneyye la taksus rü’yake ala ıhvetike fe yekıdu leke keyda inneş şeytane lil insani adüvvüm mübın
|
YUSUF 12:28
كَيْدِكُنَّ
keydikunne
sizin hilenizdir
|
Onun gömleğinin arkadan çekilip-yırtıldığını gördüğü zaman (kocası) "Doğrusu, bu sizin düzeninizden (biri)dir. Gerçekten sizin düzeniniz büyüktür" dedi.
|
فَلَمَّا رَأَىٰ قَمِيصَهُ قُدَّ مِنْ دُبُرٍ قَالَ إِنَّهُ مِنْ كَيْدِكُنَّ ۖ إِنَّ كَيْدَكُنَّ عَظِيمٌ
Felemma raaa kamısahu kudde min dübürin kale innehu min keydikünn inne keydekünne azıym
|
YUSUF 12:28
كَيْدَكُنَّ
keydekunne
sizin hileniz
|
Onun gömleğinin arkadan çekilip-yırtıldığını gördüğü zaman (kocası) "Doğrusu, bu sizin düzeninizden (biri)dir. Gerçekten sizin düzeniniz büyüktür" dedi.
|
فَلَمَّا رَأَىٰ قَمِيصَهُ قُدَّ مِنْ دُبُرٍ قَالَ إِنَّهُ مِنْ كَيْدِكُنَّ ۖ إِنَّ كَيْدَكُنَّ عَظِيمٌ
Felemma raaa kamısahu kudde min dübürin kale innehu min keydikünn inne keydekünne azıym
|
YUSUF 12:33
كَيْدَهُنَّ
keydehunne
onların hilelerini
|
(Yusuf) Dedi ki "Rabbim, zindan, bunların beni kendisine çağırdıkları şeyden bana daha sevimlidir. Kurdukları düzeni benden uzaklaştırmazsan, onlara (korkarım) eğilim gösterir, (böylece) cahillerden olurum."
|
قَالَ رَبِّ السِّجْنُ أَحَبُّ إِلَيَّ مِمَّا يَدْعُونَنِي إِلَيْهِ ۖ وَإِلَّا تَصْرِفْ عَنِّي كَيْدَهُنَّ أَصْبُ إِلَيْهِنَّ وَأَكُنْ مِنَ الْجَاهِلِينَ
Kale rabbis sicnü ehabbü ileyye mimma yed’unenı ileyh ve illa tasrif annı keydehünne asbü ileyhinne ve eküm minel cahilın
|
YUSUF 12:34
كَيْدَهُنَّ
keydehunne
onların hilelerini
|
Böylece Rabbi, duasını kabul etti ve onların hileli düzenlerini kendisinden uzaklaştırdı. Çünkü O, işitendir, bilendir.
|
فَاسْتَجَابَ لَهُ رَبُّهُ فَصَرَفَ عَنْهُ كَيْدَهُنَّ ۚ إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ
Festecabe lehu rabbühu fe sarafe anhü keydehünn innehu hüves semıul alım
|
YUSUF 12:50
بِكَيْدِهِنَّ
bikeydihinne
onların tuzaklarını
|
Hükümdar dedi ki "Onu bana getirin." Ona elçi geldiğinde (Yusuf) "Efendine (Rabbine) dön de ona sor "Ellerini kesen o kadınların durumu neydi? Doğrusu benim Rabbim, onların hileli düzenlerini gerçekten bilendir."
|
وَقَالَ الْمَلِكُ ائْتُونِي بِهِ ۖ فَلَمَّا جَاءَهُ الرَّسُولُ قَالَ ارْجِعْ إِلَىٰ رَبِّكَ فَاسْأَلْهُ مَا بَالُ النِّسْوَةِ اللَّاتِي قَطَّعْنَ أَيْدِيَهُنَّ ۚ إِنَّ رَبِّي بِكَيْدِهِنَّ عَلِيمٌ
Ve kalel melikü’tunı bih fe lemma caehür rasulü kalercı’ila rabbike fes’elhü ma balün nisvetillatı katta’ne eydiyehünn inne rabbı bi keydihinne alım
|
YUSUF 12:52
|
(Yusuf aracıya şunu söyledi) "Bu, (itiraf Vezirin) yokluğunda gerçekten kendisine ihanet etmediğimi ve gerçekten Allah’ın ihanet edenlerin hileli-düzenlerini başarıya ulaştırmadığını kendisinin de bilip öğrenmesi içindi."
|
ذَٰلِكَ لِيَعْلَمَ أَنِّي لَمْ أَخُنْهُ بِالْغَيْبِ وَأَنَّ اللَّهَ لَا يَهْدِي كَيْدَ الْخَائِنِينَ
Zalike li ya’leme ennı lem ehunhü bil ğaybi ve ennellahe la yehdı keydel hainın
|
YUSUF 12:76
كِدْنَا
kidnā
bir çare öğrettik
|
Böylece (Yusuf) kardeşinin kabından önce onların kablarını (yoklamaya) başladı, sonra onu kardeşinin kabından çıkardı. İşte Biz Yusuf için böyle bir plan düzenledik. (Yoksa) Hükümdarın dininde (yürürlükteki kanuna göre) kardeşini (yanında) alıkoyamazdı. Ancak Allah’ın dilemesi başka. Biz dilediğimizi derecelerle yükseltiriz. Ve her bilgi sahibinin üstünde daha iyi bir bilen vardır.
|
فَبَدَأَ بِأَوْعِيَتِهِمْ قَبْلَ وِعَاءِ أَخِيهِ ثُمَّ اسْتَخْرَجَهَا مِنْ وِعَاءِ أَخِيهِ ۚ كَذَٰلِكَ كِدْنَا لِيُوسُفَ ۖ مَا كَانَ لِيَأْخُذَ أَخَاهُ فِي دِينِ الْمَلِكِ إِلَّا أَنْ يَشَاءَ اللَّهُ ۚ نَرْفَعُ دَرَجَاتٍ مَنْ نَشَاءُ ۗ وَفَوْقَ كُلِّ ذِي عِلْمٍ عَلِيمٌ
Fe bedee bi ev’ıyetihim kable viai ehıyhi sümmestahraceha min viai ehıyh kezalike kidna li yusüf ma kane li ye’huze ehahü fı dınil melikı illa ey yeşaellah nerfeu deracatim men neşa’ ve fevka külli zı ılmin alım
|
SAFFAT 37:98
كَيْدًا
keyden
bir tuzak kurmak
|
Böylelikle ona bir tuzak hazırlamak istediler. Oysa Biz, onları alçaltılmışlar kıldık.
|
فَأَرَادُوا بِهِ كَيْدًا فَجَعَلْنَاهُمُ الْأَسْفَلِينَ
Fe eradü bihı keyden fe cealnahümül esfelın
|
MÜ'MIN 40:25
|
Böylece, o, Katımız’dan kendilerine bir hak ile geldiği zaman, dediler ki "Onunla birlikte iman edenlerin erkek çocuklarını öldürün; kadınlarını ise sağ bırakın." Ancak kafirlerin hileli-düzeni boşa çıkmakta olandan başkası değildir.
|
فَلَمَّا جَاءَهُمْ بِالْحَقِّ مِنْ عِنْدِنَا قَالُوا اقْتُلُوا أَبْنَاءَ الَّذِينَ آمَنُوا مَعَهُ وَاسْتَحْيُوا نِسَاءَهُمْ ۚ وَمَا كَيْدُ الْكَافِرِينَ إِلَّا فِي ضَلَالٍ
Fe lemma caehüm bil hakkı min ındina kaluktülu ebnaellezıne amenu meahu vestahyu nisaehüm ve ma keydül kafirıne illa fı dalal
|
MÜ'MIN 40:37
|
"Göklerin yollarına. Böylelikle Musa’nın ilahına çıkabilirim. Çünkü ben, onun yalancı olduğunu sanıyorum." İşte Firavun’a, kötü ameli böyle çekici kılındı ve yoldan alıkonuldu. Firavun’un hileli-düzeni, ’yıkım ve kayıpta’ olmaktan başka (bir şey) olmadı.
|
أَسْبَابَ السَّمَاوَاتِ فَأَطَّلِعَ إِلَىٰ إِلَٰهِ مُوسَىٰ وَإِنِّي لَأَظُنُّهُ كَاذِبًا ۚ وَكَذَٰلِكَ زُيِّنَ لِفِرْعَوْنَ سُوءُ عَمَلِهِ وَصُدَّ عَنِ السَّبِيلِ ۚ وَمَا كَيْدُ فِرْعَوْنَ إِلَّا فِي تَبَابٍ
Esbabes semavati fe attalia ila ilahi müsa ve innı le ezunnühu kaziba ve kezalike züyyine li fir’avne suü amelihı ve sudde anis sebıl ve ma keydü fir’avne illa fı tebab
|
ENBIYA 21:57
لَأَكِيدَنَّ
leekīdenne
bir tuzak kuracağım
|
"Andolsun Allah’a, sizler arkanızı dönüp gittikten sonra, ben sizin putlarınıza muhakkak bir tuzak kuracağım."
|
وَتَاللَّهِ لَأَكِيدَنَّ أَصْنَامَكُمْ بَعْدَ أَنْ تُوَلُّوا مُدْبِرِينَ
Ve tellahi le ekıdenne asnameküm ba’de en tüvlelu müdbirın
|
ENBIYA 21:70
كَيْدًا
keyden
bir tuzak kurmak
|
Ona bir düzen (tuzak) kurmak istediler, fakat Biz onları daha çok hüsrana uğrayanlar kıldık.
|
وَأَرَادُوا بِهِ كَيْدًا فَجَعَلْنَاهُمُ الْأَخْسَرِينَ
Ve eradu bihı keyden fe cealnahümül ahserın
|
TUR 52:42
كَيْدًا
keyden
bir tuzak kurmak (mı?)
|
Yoksa hileli-bir düzen mi kurmak istiyorlar? Fakat (asıl) ‘o inkar edenler hileli-düzene düşecek olanlardır.
|
أَمْ يُرِيدُونَ كَيْدًا ۖ فَالَّذِينَ كَفَرُوا هُمُ الْمَكِيدُونَ
Em yuridune keyda fellezine keferu humul mekidun
|
TUR 52:42
الْمَكِيدُونَ
l-mekīdūne
tuzağa düşecek olanlar
|
Yoksa hileli-bir düzen mi kurmak istiyorlar? Fakat (asıl) ‘o inkar edenler hileli-düzene düşecek olanlardır.
|
أَمْ يُرِيدُونَ كَيْدًا ۖ فَالَّذِينَ كَفَرُوا هُمُ الْمَكِيدُونَ
Em yuridune keyda fellezine keferu humul mekidun
|
TUR 52:46
كَيْدُهُمْ
keyduhum
tuzakları
|
O gün, ne hileli-düzenleri kendilerine herhangi bir şeyle yarar sağlayacak, ne yardım görecekler.
|
يَوْمَ لَا يُغْنِي عَنْهُمْ كَيْدُهُمْ شَيْئًا وَلَا هُمْ يُنْصَرُونَ
Yevme la yuğni anhum keyduhum şey’ev ve la hum yunsarun
|
HAC 22:15
كَيْدُهُ
keyduhu
bu düzeni
|
Kim, Allah’ın ona, dünyada ve ahirette kesin olarak yardım etmeyeceğini sanıyorsa, göğe bir araç uzatsın sonra kesiversin de bir bakıversin, kurduğu düzen, onun öfkesini giderebilecek mi?
|
مَنْ كَانَ يَظُنُّ أَنْ لَنْ يَنْصُرَهُ اللَّهُ فِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ فَلْيَمْدُدْ بِسَبَبٍ إِلَى السَّمَاءِ ثُمَّ لْيَقْطَعْ فَلْيَنْظُرْ هَلْ يُذْهِبَنَّ كَيْدُهُ مَا يَغِيظُ
Men kane yezunnü el ley yensurahüllahü fid dünya vel ahırati felyemdüd bi sebebin iles semai sümmelyakta’ felyenzur hel yüzhibenne keydühu ma yeğıyz
|
ENFAL 8:18
|
İşte size böyle… Gerçekten Allah, kafirlerin hileli-düzenlerini boşa çıkarıcıdır.
|
ذَٰلِكُمْ وَأَنَّ اللَّهَ مُوهِنُ كَيْدِ الْكَافِرِينَ
Zaliküm ve ennellahe muhinü keydil kafirın
|
ÂL-I İMRAN 3:120
كَيْدُهُمْ
keyduhum
onların tuzağı
|
Size bir iyilik dokununca tasalanırlar, size bir kötülük isabet ettiğindeyse buna sevinirler. Eğer siz sabreder ve sakınırsanız, onların ’hileli düzenleri’ size hiçbir zarar veremez. Şüphesiz, Allah, yapmakta olduklarını kuşatandır.
|
إِنْ تَمْسَسْكُمْ حَسَنَةٌ تَسُؤْهُمْ وَإِنْ تُصِبْكُمْ سَيِّئَةٌ يَفْرَحُوا بِهَا ۖ وَإِنْ تَصْبِرُوا وَتَتَّقُوا لَا يَضُرُّكُمْ كَيْدُهُمْ شَيْئًا ۗ إِنَّ اللَّهَ بِمَا يَعْمَلُونَ مُحِيطٌ
İn temsesküm hasenetün tesü’hüm ve in tüsıbküm seyyietüy yefrahu biha ve in tasbiru ve tetteku la yedurruküm keydühüm şey’a innellahe bi ma ya’melune mühıyt
|
NISA 4:76
|
İman edenler Allah yolunda savaşırlar; inkar edenler ise tağut yolunda savaşırlar öyleyse şeytanın dostlarıyla savaşın. Hiç şüphesiz, şeytanın hileli-düzeni pek zayıftır.
|
الَّذِينَ آمَنُوا يُقَاتِلُونَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ ۖ وَالَّذِينَ كَفَرُوا يُقَاتِلُونَ فِي سَبِيلِ الطَّاغُوتِ فَقَاتِلُوا أَوْلِيَاءَ الشَّيْطَانِ ۖ إِنَّ كَيْدَ الشَّيْطَانِ كَانَ ضَعِيفًا
Ellezıne amenu yükatilune fı sebılillah vellezıne keferu yükatilune fı sebılit tağuti fe katilu evliyaeş şeytan inne keydeş şeytani kane daıyfa
|