Ahmet Varol 

1. ’Doğrusu biz hayret verici bir Kur’an dinledik.

2. O (Kur’an) doğruluğa iletiyor. Biz de ona iman ettik. Artık Rabbimize hiç kimseyi ortak koşmayacağız.

3. Muhakkak ki Rabbimizin şanı pek yücedir. O ne bir eş ne de çocuk edinmiştir.

4. Doğrusu bizim beyinsizimiz Allah hakkında saçma şeyler söylüyormuş.

5. Oysa biz insanların ve cinlerin Allah’a karşı yalan söylemeyeceklerini sanmıştık.

6. İnsanlardan bazıları, cinlerden bazılarına sığınırlardı; bu da onların azgınlıklarını artırırdı.

7. Onlar da sizin sandığınız gibi Allah’ın hiç kimseyi diriltmeyeceğini sanmışlardı.

8. Doğrusu biz göğü yokladık da onu güçlü bekçiler ve parlak ateşlerle doldurulmuş bulduk.

9. Oysa biz (daha önce, gayb haberlerini) dinlemek için orada bazı oturacak yerlere otururduk. Ama şimdi kim dinleyecek olursa kendisini izleyen parlak bir ateş(i karşısında) buluyor.

10. Bilmiyoruz, acaba yeryüzünde olanlar için bir kötülük mü istendi yoksa Rableri onlar için bir hayır mı diledi?

11. Gerçek şu ki, bizden salih olanlar da var, bunun aşağısında olanlar da. Biz, çeşit çeşit yollara ayrılmış gruplardık.

12. Biz, yeryüzünde Allah’ı aciz bırakamayacağımızı, (göğe) kaçmakla da O’nu aciz bırakamayacağımızı anladık.

13. Ve biz doğruluğa ileten (Kur’an)’ı duyunca ona iman ettik. Kim Rabbine iman ederse (sevabının) eksik verilmesinden de, haksızlığa uğratılmaktan da korkmaz.

14. Bizden Müslümanlar da var, haksızlık edenler (doğru yoldan sapanlar) da. Kim Müslüman olursa işte onlar doğruyu arayıp bulmuşlardır.

15. Haksızlık edenler ise cehennem için odun olmuşlardır.’

16. Gerçek şu ki onlar yolda dosdoğru gitselerdi onlara bolca su verirdik.

17. Bununla onları imtihan etmek için. Kim Rabbinin zikrinden yüz çevirirse onu zor bir azaba sokar.

18. Şüphesiz mescidler Allah’ındır. Öyleyse Allah’la beraber başkasına tapmayın.

19. Gerçekten Allah’ın kulu O’na ibadet için kalktığında onun üzerine üşüşerek neredeyse keçe gibi olacaklardı.

20. ’Ben ancak Rabbime dua ediyor ve O’na hiç bir şeyi ortak koşmuyorum.’

21. ’Ben size ne bir zarar, ne de bir yarar dokundurma gücüne sahibim.’

22. ’Hiç kimse beni Allah’tan (gelecek azaptan) kurtaramaz ve ben O’ndan başka sığınılacak birini de bulamam.

23. (Benim yaptığım) sadece Allah’tan geleni ve onun gönderdiklerini tebliğdir. Kim Allah’a ve peygamberine karşı gelirse onlar için içinde sonsuza kadar kalacakları cehennem ateşi vardır.

24. Nihayet o inkârcılar tehdit edildikleri azabı ve kıyamet saatini gördükleri zaman kimin yardımcı bakımından daha zayıf ve sayıca daha az olduğunu bilip öğreneceklerdir.

25. ’Size vaadedilen yakın mıdır yoksa Rabbim onun için uzun bir süre mi koyar bilemem.

26. O, gaybı bilendir. Kendi gaybını kimseye açmaz.

27. Ancak elçilerinden hoşnud oldukları müstesna. Çünkü O, bunun önüne ve arkasına gözetleyiciler koyar.

28. Öyle ki, Rablerinin risaletlerini (kendileri vasıtasıyla görderdiği hükümleri) tebliğ ettiklerini bilsin. (Allah) onlarda olanı kuşatmış ve her şeyi sayı olarak saymıştır.