Gültekin Onan 

1. De ki "Bana gerçekten şu vahyolundu Cinlerden bir grup dinleyip de şöyle demişler "Doğrusu biz, (büyük) hayranlık uyandıran bir Kuran dinledik."

2. "O (Kuran), ’gerçeğe ve doğruya’ yöneltip iletiyor. Bu yüzden ona inandık. Bundan böyle rabbimize hiç kimseyi ortak koşmayacağız."

3. Elbette, rabbimizin şanı yücedir. O, ne bir eş edinmiştir, ne de bir çocuk."

4. "Doğrusu şu bizim beyinsizlerimiz, Tanrı’ya karşı ’bir sürü saçma şeyler’ söylemişler.

5. "Oysa biz, insanların ve cinlerin Tanrı’ya karşı asla yalan söylemeyeceklerini sanmıştık."

6. "Bir de şu gerçek var İnsanlardan bazı adamlar cinlerden bazı adamlara sığınırlardı. Öyle ki onların azgınlıklarını arttırırlardı."

7. "Ve onlar, sizin de sandığınız gibi Tanrı’nın hiç kimseyi kesin olarak diriltmeyeceğini sanmışlardı."

8. "Doğrusu biz göğü yokladık; fakat onu güçlü koruyucular ve şihablarla kaplı (doldurulmuş) bulduk."

9. Oysa gerçekte biz, dinlemek için onun oturma yerlerinde otururduk. Ama şimdi kim dinleyecek olsa, hemen kendisini izleyen bir şihab bulur."

10. "Doğrusu bilmiyoruz; yeryüzünde olanlara bir kötülük mü istendi, yoksa rableri kendileri için (doğruya iletici) bir hayır mı diledi?"

11. "Gerçek şu ki, bizden salih olanlar vardır ve bunun dışında (ya da aşağısında) olanlar da. Biz türlü türlü yolların fırkaları olmuşuz.

12. "Biz şüphesiz, Tanrı’yı yeryüzünde asla aciz bırakamayacağımızı, kaçmak suretiyle de O’nu hiçbir şekilde aciz bırakamayacağımızı anladık."

13. "Elbette biz, o yol gösterici (Kuran’ı) işitince, ona inandık. Artık kim rabbine inanırsa, o ne (ecrinin) eksileceğinden korkar ve ne de haksızlığa uğrayacağından."

14. "Ve elbette bizden müslüman olanlar da var, zulmedenler de. İşte (Tanrı’ya) teslim olanlar, artık onlar ’gerçeği ve doğruyu’ araştırıp bulanlardır."

15. Zulmedenler ise, onlar da cehennem için odun olmuşlardır.

16. Eğer onlar (insanlar ve cinler) yol üzerinde ’dosdoğru bir istikamet tuttursalardı’, mutlaka biz onlara bol miktarda su içirir (tükenmez bir rızık ve nimet verir)dik.

17. Ki, kendilerini bununla denemek için. Kim rabbinin zikrinden yüz çevirirse, (Tanrı), onu ’gittikçe şiddeti artan’ bir azaba sürükler.

18. Şüphesiz mescidler (yalnızca) Tanrı’ya aittir. Öyleyse, Tanrı ile beraber başka hiçbir şeye (ve kimseye) kulluk etmeyin.

19. Şu bir gerçek ki, Tanrı’nın kulu (olan Muhammed), O’na dua için kalktığında, onlar (müşrikler) neredeyse çevresinde keçeleşeceklerdi.

20. De ki "Ben gerçekten, yalnızca rabbime dua ediyorum ve O’na hiç kimseyi (ve hiçbir şeyi) ortak koşmuyorum."

21. De ki "Doğrusu ben, sizin için ne bir zarar, ne de bir yarar (irşad) sağlayabilirim.

22. De ki "Muhakkak beni Tanrı’dan (gelebilecek bir azaba karşı) hiç kimse asla kurtaramaz ve O’nun dışında asla bir sığınak da bulamam."

23. "(Benim görevim ) yalnızca Tanrı’dan olanı ve O’nun gönderdiklerini tebliğ etmektir. Kim Tanrı’ya ve O’nun elçisine isyan ederse içinde ebedi kalıcılar olmak üzere onun için cehennem ateşi vardır."

24. Sonunda onlar, kendilerine vadedileni gördükleri zaman, yardımcı olmak bakımından kim daha zayıfmış ve sayı bakımından kim daha azmış artık öğrenmiş olacaklardır."

25. De ki "Bilmiyorum, size vadedilen (kıyamet ve azab) yakın mı, yoksa rabbim onun için (uzun) bir müddet mi koymuştur?"

26. O, gaybı bilendir. Kendi gaybını kimseye açık tutmaz (ona muttali kılmaz.)

27. Ancak elçileri (peygamberleri) içinde razı olduğu (seçtikleri kimseler) başka. Çünkü O, bunun önüne ve arkasına izleyici (gözetleyici)ler dizer.

28. Öyle ki onların, rablerinden gelen risaleti (insanlara gönderilenleri) tebliğ ettiklerini bilsin. (Tanrı,) onların nezdinde olanları sarıp kuşatmış ve her şeyi sayı olarak da sayıp tesbit etmiştir.