ش ر ب kökü Kur'an'da 39 defa geçmektedir.

AYETLER

MÜRSELAT
77:43

وَاشْرَبُوا

veşrabū

ve için

Yaptıklarınıza karşılık olmak üzere, afiyetle yiyin ve için.

KAMER
54:28

شِرْبٍ

şirbin

içme (sırası gelen)

"Ve onlara, suyun aralarında kesin olarak pay edildiğini haber ver. Su alış sırası (kiminse, o) hazır bulunsun."

SAD
38:42

وَشَرَابٌ

ve şerābun

ve içilecek

"Ayağını depret. İşte yıkanacak ve içecek soğuk (su, diye vahyettik.).

SAD
38:51

وَشَرَابٍ

ve şerābin

ve içki

İçinde yaslanıp-dayanmışlardır; orda birçok meyve ve şarap istemektedirler.

A'RAF
7:31

وَاشْرَبُوا

veşrabū

ve için

Ey Ademoğulları, her mescid yanında ziynetlerinizi takının. Yiyin, için ve israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez.

A'RAF
7:160

مَشْرَبَهُمْ

meşrabehum

içeceği yeri

Biz onları (İsrailoğulları’nı) ayrı ayrı oymaklar olarak on iki topluluk (ümmet) olarak ayırdık. Kavmi kendisinden su istediğinde Musa’ya "Asan’la taşa vur" diye vahyettik. Ondan on iki pınar sızıp-fışkırdı; böylece her bir insan- topluluğu su içeceği yeri öğrenmiş oldu. Üzerlerine bulutla gölge çektik ve onlara kudret helvası ile bıldırcın indirdik. (Sonra da şöyle dedik) "Size rızık olarak verdiklerimizin temiz olanlarından yiyin." Onlar Bize zulmetmedi, ancak kendi nefislerine zulmediyorlardı.

YASIN
36:73

وَمَشَارِبُ

ve meşāribu

ve içecekler

Onlarda kendileri için daha nice yararlar ve içecekler vardır. Yine de şükretmeyecekler mi?

FATIR
35:12

شَرَابُهُ

şerābuhu

içimi

İki deniz bir değildir. Şu, tatlı, susuzluğu keser ve içimi kolay; şu da, tuzlu ve acıdır. Ancak her birinden taze et yersiniz ve takınmakta olduğunuz süs eşyalarını çıkarırsınız. O’nun fazlından aramanız ve umulur ki şükretmeniz için gemilerin onda (denizde) suları yara yara akıp gittiğini görürsün.

MERYEM
19:26

وَاشْرَبِي

veşrabī

ve iç

Artık, ye, iç, gözün aydın olsun. Eğer herhangi bir beşer görecek olursan, de ki "Ben Rahman (olan Allah)’ a oruç adadım, bugün hiç kimseyle konuşmayacağım."

VAKI'A
56:54

فَشَارِبُونَ

fe şāribūne

sonra içecekler

Onun üzerine de alabildiğine kaynar sudan içeceksiniz.

VAKI'A
56:55

فَشَارِبُونَ

fe şāribūne

ve içecekler

Üstelik ’içtikçe susayan hasta develerin’ içişi gibi içeceksiniz.

VAKI'A
56:55

شُرْبَ

şurbe

içişi gibi

Üstelik ’içtikçe susayan hasta develerin’ içişi gibi içeceksiniz.

VAKI'A
56:68

تَشْرَبُونَ

teşrabūne

içtiğiniz

Şimdi siz, içmekte olduğunuz suyu gördünüz mü?

ŞU'ARA
26:155

شِرْبٌ

şirbun

su içme hakkı

Dedi ki "İşte, bu bir dişi devedir; su içme hakkı (bir gün) onun, belli bir günün su içme hakkı da sizindir."

ŞU'ARA
26:155

شِرْبُ

şirbu

su içme hakkı

Dedi ki "İşte, bu bir dişi devedir; su içme hakkı (bir gün) onun, belli bir günün su içme hakkı da sizindir."

YUNUS
10:4

شَرَابٌ

şerābun

bir içecek

Sizin tümünüzün dönüşü O’nadır. Allah’ın va’di bir gerçektir. İman edip salih amellerde bulunanlara, adaletle karşılık vermek için yaratmayı başlatan, sonra onu iade edecek olan O’dur. İnkar edenler ise, küfürleri dolayısıyla, onlar için kaynar sudan bir içki ve acı bir azap vardır.

EN'ÂM
6:70

شَرَابٌ

şerābun

bir içki

Dinlerini bir oyun ve eğlence (konusu) edinenleri ve dünya hayatı kendilerini mağrur kılanları bırak. Onunla (Kur’an’la) hatırlat ki, bir nefis, kendi kazandıklarıyla helake düşmesin; (böylesinin) Allah’tan başka ne bir velisi, ne bir şefaatçisi vardır; her türlü fidyeyi verse de kabul olunmaz. İşte onlar, kazandıkları nedeniyle helake uğrayanlardır; küfre saptıklarından dolayı onlar için çılgınca kaynar sular ve acıklı bir azap vardır.

SAFFAT
37:46

لِلشَّارِبِينَ

lişşāribīne

içenler için

Bembeyaz; içenlere lezzet (veren bir içki).

KEHF
18:29

الشَّرَابُ

ş-şerābu

bir içecektir

Ve de ki "Hak Rabbinizdendir; artık dileyen iman etsin, dileyen inkar etsin. Şüphesiz Biz zalimlere bir ateş hazırlamışız, onun duvarları kendilerini çepeçevre kuşatmıştır. Eğer onlar yardım isterlerse, katı bir sıvı gibi yüzleri kavurup-yakan bir su ile yardım edilirler. Ne kötü bir içkidir o ve ne kötü bir destektir.

NAHL
16:10

شَرَابٌ

şerābun

içeceğ(iniz)

Sizin için gökten su indiren O’dur; içecek ondan, ağaç ondandır (ki) hayvanlarınızı onda otlatmaktasınız.

NAHL
16:66

لِلشَّارِبِينَ

lişşāribīne

içenler için

Sizin için hayvanlarda da elbette ibretler vardır, size onların karınlarındaki fers (yarı sindirilmiş gıdalar) ile kan arasından, içenlerin boğazından kolaylıkla kayan dupduru bir süt içirmekteyiz.

NAHL
16:69

شَرَابٌ

şerābun

bir içecek

Sonra meyvelerin tümünden ye, böylece Rabbinin sana kolaylaştırdığı yollarda yürü-uçuver. Onların karınlarından türlü renklerde şerbetler çıkar, onda insanlar için bir şifa vardır. Şüphesiz düşünen bir topluluk için gerçekten bunda bir ayet vardır.

MÜ'MINUN
23:33

وَيَشْرَبُ

ve yeşrabu

ve içiyor

Kendi kavminden, inkar edip ahirete kavuşmayı yalanlayan ve kendilerine, dünya hayatında refah verdiğimiz önde gelenler dedi ki "Bu, sizin benzeriniz olan bir beşerden başkası değildir, kendisi de sizin yediklerinizden yemekte ve içtiklerinizden içmektedir."

MÜ'MINUN
23:33

تَشْرَبُونَ

teşrabūne

sizin içtiğiniz-

Kendi kavminden, inkar edip ahirete kavuşmayı yalanlayan ve kendilerine, dünya hayatında refah verdiğimiz önde gelenler dedi ki "Bu, sizin benzeriniz olan bir beşerden başkası değildir, kendisi de sizin yediklerinizden yemekte ve içtiklerinizden içmektedir."

TUR
52:19

وَاشْرَبُوا

veşrabū

ve için

"Yaptıklarınızdan dolayı afiyetle yiyin ve için."

HAKKA
69:24

وَاشْرَبُوا

veşrabū

ve için

"Geride kalan günlerde, ’peşin olarak sunduklarınıza karşılık olmak üzere,’ afiyetle yiyin ve için."

NEBE
78:24

شَرَابًا

şerāben

içilecek bir şey

Orada ne serinlik tadacaklar, ne bir içecek.

MUTAFFIFIN
83:28

يَشْرَبُ

yeşrabu

içerler

Bir kaynak ki, yakınlaştırılmış (mukarreb) olanlar ondan içer.

İNSAN
76:5

يَشْرَبُونَ

yeşrabūne

içerler

Şüphesiz ki iyiler (ebrar), karışımı kafur olan bir kadehten içerler.

İNSAN
76:6

يَشْرَبُ

yeşrabu

içerler

Allah’ın kullarının kendisinden içtikleri bir kaynak; onu fışkırttıkça fışkırtıp akıtırlar.

İNSAN
76:21

شَرَابًا

şerāben

bir içki

Onların üzerinde hafif ipek ve ağır işlenmiş atlastan yeşil elbiseler vardır. Gümüşten bileziklerle bezenmişlerdir. Rableri onlara tertemiz bir şarab içirmiştir.

BAKARA
2:60

مَشْرَبَهُمْ

meşrabehum

kendi içecekleri yeri

(Yine) Hatırlayın; Musa kavmi için su aramıştı, o zaman Biz ona "Asanı taşa vur" demiştik de ondan on iki pınar fışkırmıştı, böylece herkes içeceği yeri bilmişti. Allah’ın verdiği rızıktan yiyin, için ve yeryüzünde bozgunculuk (fesad) yaparak karışıklık çıkarmayın.

BAKARA
2:60

وَاشْرَبُوا

veşrabū

ve için

(Yine) Hatırlayın; Musa kavmi için su aramıştı, o zaman Biz ona "Asanı taşa vur" demiştik de ondan on iki pınar fışkırmıştı, böylece herkes içeceği yeri bilmişti. Allah’ın verdiği rızıktan yiyin, için ve yeryüzünde bozgunculuk (fesad) yaparak karışıklık çıkarmayın.

BAKARA
2:93

وَأُشْرِبُوا

ve uşribū

ve içirildi

Hani sizden misak almış ve Tur’u üstünüze yükseltmiştik (ve) "Size verdiğimize (kitaba) sımsıkı sarılın ve dinleyin" (demiştik). Demişlerdi ki "Dinledik ve baş kaldırdık." İnkarları yüzünden buzağı (tutkusu) kalplerine sindirilmişti. De ki "İnanıyorsanız, inancınız size ne kötü şey emrediyor?"

BAKARA
2:187

وَاشْرَبُوا

veşrabū

ve için

Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı. Onlar, sizin örtüleriniz, siz de onlara örtüsünüz. Allah, gerçekten sizin, nefislerinize ihanet etmekte olduğunuzu bildi, tevbenizi kabul etti ve sizi bağışladı. Artık onlara yaklaşın ve Allah’ın sizin için yazdıklarını dileyin. Fecir vakti, sizce beyaz iplik siyah iplikten ayırt edilinceye kadar yiyin, için, sonra geceye kadar orucu tamamlayın. Mescidlerde itikafta olduğunuz zamanlarda onlara (kadınlarınıza) yaklaşmayın. Bunlar, Allah’ın sınırlarıdır, (sakın) onlara yanaşmayın. İşte Allah, insanlara ayetlerini böylece açıklar; umulur ki sakınırlar.

BAKARA
2:249

شَرِبَ

şeribe

içerse

Talut, orduyla birlikte ayrıldığında dedi ki "Doğrusu Allah sizi bir ırmakla imtihan edecektir. Kim bundan içerse, artık o benden değildir ve kim de -eliyle bir avuç alanlar hariç- onu tadmazsa bendendir. Küçük bir kısmı hariç (hepsi sudan) içti. O, kendisiyle beraber iman edenlerle (ırmağı) geçince onlar (geride kalanlar) "Bugün bizim Calut’a ve ordusuna karşı (koyacak) gücümüz yok" dediler. (O zaman) Muhakkak Allah’a kavuşacaklarını umanlar (şöyle) dediler "Nice küçük topluluk, daha çok olan bir topluluğa Allah’ın izniyle galib gelmiştir; Allah sabredenlerle beraberdir."

BAKARA
2:249

فَشَرِبُوا

feşeribū

hepsi içtiler

Talut, orduyla birlikte ayrıldığında dedi ki "Doğrusu Allah sizi bir ırmakla imtihan edecektir. Kim bundan içerse, artık o benden değildir ve kim de -eliyle bir avuç alanlar hariç- onu tadmazsa bendendir. Küçük bir kısmı hariç (hepsi sudan) içti. O, kendisiyle beraber iman edenlerle (ırmağı) geçince onlar (geride kalanlar) "Bugün bizim Calut’a ve ordusuna karşı (koyacak) gücümüz yok" dediler. (O zaman) Muhakkak Allah’a kavuşacaklarını umanlar (şöyle) dediler "Nice küçük topluluk, daha çok olan bir topluluğa Allah’ın izniyle galib gelmiştir; Allah sabredenlerle beraberdir."

BAKARA
2:259

وَشَرَابِكَ

ve şerābike

ve içeceğine

Ya da altı üstüne gelmiş, ıssız duran bir şehre uğrayan gibisini (görmedin mi?) Demişti ki "Allah, burasını ölümünden sonra nasıl diriltecekmiş?" Bunun üzerine Allah, onu yüz yıl ölü bıraktı, sonra onu diriltti. (Ve ona) Dedi ki "Ne kadar kaldın?" O "Bir gün veya bir günden az kaldım" dedi. (Allah ona) "Hayır, yüz yıl kaldın, böyleyken yiyeceğine ve içeceğine bak, henüz bozulmamış; eşeğine de bir bak; (bunu yapmamız) seni insanlara ibret-belgesi kılmamız içindir. Kemiklere de bir bak nasıl biraraya getiriyoruz, sonra da onlara et giydiriyoruz?" dedi. O, kendisine (bunlar) apaçık belli olduktan sonra dedi ki "(Artık şimdi) Biliyorum ki gerçekten Allah, herşeye güç yetirendir."

MUHAMMED
47:15

لِلشَّارِبِينَ

lişşāribīne

içenlere

Takva sahiplerine va’dedilen cennetin misali (şudur) İçinde bozulmayan sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenler için lezzet veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar vardır ve orda onlar için meyvelerin her türlüsünden ve Rablerinden bir mağfiret vardır. Hiç (böyle mükafaatlanan bir kişi), ateşin içinde ebedi olarak kalan ve bağırsaklarını ’parça parça koparan’ kaynar sudan içirilen kimseler gibi olur mu?