ع ه د kökü Kur'an'da 46 defa geçmektedir.

AYETLER

A'RAF
7:102

عَهْدٍ

ǎhdin

sözünde durma

Onların çoğunda ’verdikleri söze bağlılık’ görmedik, ama onların çoğunu fasıklar (yoldan çıkanlar) olarak gördük.

A'RAF
7:134

عَهِدَ

ǎhide

verdiği söz

Başlarına iğrenç bir azap çökünce, dediler ki "Ey Musa, Rabbine -sana verdiği ahid adına- bizim için dua et. Eğer bu iğrenç azabı üzerimizden çekip-giderirsen, andolsun sana iman edeceğiz ve İsrailoğulları’nı seninle göndereceğiz.

YASIN
36:60

أَعْهَدْ

eǎ’hed

ben and vermedim mi?

"Ey Ademoğulları, ben size and vermedim mi ki Şeytana kulluk etmeyin, çünkü, o, sizin için apaçık bir düşmandır;"

MERYEM
19:78

عَهْدًا

ǎhden

bir söz

O, gayba mı tanık oldu, yoksa Rahman (olan Allah)ın Katında(n) bir ahid mi aldı?

MERYEM
19:87

عَهْدًا

ǎhden

söz

Rahmanın Katında ahid almışların dışında (onlar) şefaate malik olmayacaklardır.

TA-HA
20:86

الْعَهْدُ

l-ǎhdu

süre

Bunun üzerine Musa, kavmine oldukça kızgın, üzgün olarak döndü. Dedi ki "Ey kavmim, Rabbiniz size güzel bir vaadde bulunmadı mı? Size (verilen) söz (ya da süre) pek uzun mu geldi? Yoksa Rabbinizden üzerinize kaçınılmaz bir gazabın inmesini mi istediniz de bana verdiğiniz sözden caydınız?"

TA-HA
20:115

عَهِدْنَا

ǎhidnā

biz emretmiştik

Andolsun, Biz bundan önce Adem’e ahid vermiştik, fakat o, unutuverdi. Biz onda bir kararlılık bulmadık.

İSRA
17:34

بِالْعَهْدِ

bil-ǎhdi

ahdi

Erginlik çağına erişinceye kadar, -o da en güzel bir tarz olması- dışında yetimin malına yaklaşmayın. Ahde vefa gösterin. Çünkü ahid bir sorumluluktur.

İSRA
17:34

الْعَهْدَ

l-ǎhde

ahd’den

Erginlik çağına erişinceye kadar, -o da en güzel bir tarz olması- dışında yetimin malına yaklaşmayın. Ahde vefa gösterin. Çünkü ahid bir sorumluluktur.

EN'ÂM
6:152

وَبِعَهْدِ

ve biǎhdi

ve tutun

"Yetimin malına, o erginlik çağına erişinceye kadar -o en güzel (şeklin) dışında- yaklaşmayın. Ölçüyü ve tartıyı doğru olarak yapın. Hiçbir nefse, gücünün kaldırabileceği dışında bir şey yüklemeyiz. Söylediğiniz zaman -yakınınız dahi olsa- adil olun. Allah’ın ahdine vefa gösterin. İşte bunlarla size tavsiye (emr) etti; umulur ki öğüt alıp-düşünürsünüz."

ZUHRUF
43:49

عَهِدَ

ǎhide

söz

Ve onlar dediler ki "Ey büyücü, sende olan ahdi (sana verdiği sözü) adına bizim için Rabbine dua et; gerçekten biz hidayete gelmiş olacağız."

NAHL
16:91

بِعَهْدِ

biǎhdi

ahdini

Ahidleştiğiniz zaman, Allah’ın ahdini yerine getirin, pekiştirdikten sonra yeminleri bozmayın; çünkü Allah’ı üzerinize kefil kılmışsınızdır. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızı bilir.

NAHL
16:91

عَاهَدْتُمْ

ǎāhedtum

andlaşma yaptığınız

Ahidleştiğiniz zaman, Allah’ın ahdini yerine getirin, pekiştirdikten sonra yeminleri bozmayın; çünkü Allah’ı üzerinize kefil kılmışsınızdır. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızı bilir.

NAHL
16:95

بِعَهْدِ

biǎhdi

verdiğiniz sözü

Allah’ın ahdini ucuz bir değere karşılık satmayın. Eğer bilirseniz, Allah Katında olan sizin için daha hayırlıdır.

MÜ'MINUN
23:8

وَعَهْدِهِمْ

ve ǎhdihim

ve ahidlerine

(Yine) Onlar, emanetlerine ve ahidlerine riayet edenlerdir.

ME'ARIC
70:32

وَعَهْدِهِمْ

ve ǎhdihim

ve ahidlerini

(Bir de) Onlar, kendilerine verilen emanete ve verdikleri ahde (harfiyyen) riayet edenlerdir.

RA'D
13:20

بِعَهْدِ

biǎhdi

ahdini

Onlar Allah’ın ahdini yerine getirirler ve verdikleri kesin sözü (misakı) bozmazlar.

RA'D
13:25

عَهْدَ

ǎhde

verdikleri sözü

Allah’a verdikleri sözü, onu kesin olarak onayladıktan sonra bozanlar, Allah’ın ulaştırılmasını emrettiği şeyi kesip-koparanlar ve yeryüzünde bozgunculuk çıkaranlar; işte onlar, lanet onlar içindir ve yurdun kötü olanı da onlar içindir.

BAKARA
2:27

عَهْدَ

ǎhde

(verdikleri) sözü

Ki (bunlar) Allah’ın ahdini, onu kesin olarak onayladıktan sonra bozarlar, Allah’ın kendisiyle birleştirilmesini emrettiği şeyi keserler ve yeryüzünde bozgunculuk çıkarırlar. Kayba uğrayanlar, işte bunlardır.

BAKARA
2:40

بِعَهْدِي

biǎhdī

bana verdiğiniz sözü

Ey İsrailoğulları, size bağışladığım nimetimi hatırlayın ve ahdime bağlı kalın, ki Ben de ahdinize bağlı kalayım. Ve yalnızca Benden korkun.

BAKARA
2:40

بِعَهْدِكُمْ

biǎhdikum

size verdiğim sözü

Ey İsrailoğulları, size bağışladığım nimetimi hatırlayın ve ahdime bağlı kalın, ki Ben de ahdinize bağlı kalayım. Ve yalnızca Benden korkun.

BAKARA
2:80

عَهْدًا

ǎhden

bir söz (bu hususta)

Dediler ki "Sayılı günlerin dışında, ateş asla bize değmeyecektir." De ki "Allah Katından bir ahid mi aldınız? -ki Allah asla ahdinden dönmez- Yoksa Allah’a karşı bilmediğiniz bir şeyi mi söylüyorsunuz?"

BAKARA
2:80

عَهْدَهُ

ǎhdehu

sözünden

Dediler ki "Sayılı günlerin dışında, ateş asla bize değmeyecektir." De ki "Allah Katından bir ahid mi aldınız? -ki Allah asla ahdinden dönmez- Yoksa Allah’a karşı bilmediğiniz bir şeyi mi söylüyorsunuz?"

BAKARA
2:100

عَاهَدُوا

ǎāhedū

anlaştılarsa

Ne zaman bir ahidde bulundularsa, içlerinden bir bölümü onu bozmadı mı? Hayır, onların çoğu iman etmezler.

BAKARA
2:100

عَهْدًا

ǎhden

ahitle

Ne zaman bir ahidde bulundularsa, içlerinden bir bölümü onu bozmadı mı? Hayır, onların çoğu iman etmezler.

BAKARA
2:124

عَهْدِي

ǎhdī

ahdim

Hani Rabbi, İbrahim’i birtakım kelimelerle denemişti. O da (istenenleri) tam olarak yerine getirmişti. (O zaman Allah İbrahim’e) "Seni şüphesiz insanlara imam kılacağım" dedi. (İbrahim) "Ya soyumdan olanlar?" deyince (Allah) "Zalimler Benim ahdime erişemez" dedi.

BAKARA
2:125

وَعَهِدْنَا

ve ǎhidnā

ve emretmiştik

Hani Evi (Ka’be’yi) insanlar için bir toplanma ve güvenlik yeri kılmıştık. "İbrahim’in makamını namaz yeri edinin", İbrahim ve İsmail’e de, "Evimi, tavaf edenler, itikafa çekilenler ve rüku ve secde edenler için temizleyin" diye ahid verdik.

BAKARA
2:177

بِعَهْدِهِمْ

biǎhdihim

andlaşmalarını

Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz iyilik değildir. Ama iyilik, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, Kitaba ve peygamberlere iman eden; mala olan sevgisine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, isteyip-dilenene ve kölelere (özgürlükleri için) veren; namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve ahidleştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler ile zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda sabredenler(in tutum ve davranışlarıdır). İşte bunlar, doğru olanlardır ve müttaki olanlar da bunlardır.

BAKARA
2:177

عَاهَدُوا

ǎāhedū

andlaşma yaptıkları

Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz iyilik değildir. Ama iyilik, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, Kitaba ve peygamberlere iman eden; mala olan sevgisine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, isteyip-dilenene ve kölelere (özgürlükleri için) veren; namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve ahidleştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler ile zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda sabredenler(in tutum ve davranışlarıdır). İşte bunlar, doğru olanlardır ve müttaki olanlar da bunlardır.

ENFAL
8:56

عَاهَدْتَ

ǎāhedte

sen andlaşma yaptığın

Bunlar, içlerinden antlaşma yaptığın kimselerdir ki, sonra her defasında ahidlerini bozarlar. Onlar sakınmazlar.

ENFAL
8:56

عَهْدَهُمْ

ǎhdehum

andlaşmalarını

Bunlar, içlerinden antlaşma yaptığın kimselerdir ki, sonra her defasında ahidlerini bozarlar. Onlar sakınmazlar.

ÂL-I İMRAN
3:76

بِعَهْدِهِ

biǎhdihi

sözünü

Hayır; kim ahdine vefa eder ve sakınırsa şüphesiz Allah da sakınanları sever.

ÂL-I İMRAN
3:77

بِعَهْدِ

biǎhdi

verdikleri sözü

Allah’ın ahdini ve yeminlerini az bir değere karşılık satanlar... İşte onlar; onlar için ahirette hiçbir pay yoktur, kıyamet gününde Allah onlarla konuşmaz, onları gözetmez ve onları arındırmaz. Ve onlar için acı bir azap vardır.

ÂL-I İMRAN
3:183

عَهِدَ

ǎhide

and verdi

"Allah bize ateşin yiyeceği bir kurban getirmedikçe hiçbir elçiye inanmamamız konusunda and verdi," diyenlere de ki "Şüphesiz, benden önce nice elçiler, apaçık belgeler ve söylediklerinizle geldi; eğer, siz doğru idiyseniz, o halde onları ne diye öldürdünüz?"

AHZAB
33:15

عَاهَدُوا

ǎāhedū

söz vermişler

Oysa andolsun, daha önce ’arkalarını dönüp kaçmayacaklarına’ dair Allah’a söz vermişlerdi; Allah’a verilen söz (ahid) ise, (ağır bir) sorumluluktur.

AHZAB
33:15

عَهْدُ

ǎhdu

verilen sözden

Oysa andolsun, daha önce ’arkalarını dönüp kaçmayacaklarına’ dair Allah’a söz vermişlerdi; Allah’a verilen söz (ahid) ise, (ağır bir) sorumluluktur.

AHZAB
33:23

عَاهَدُوا

ǎāhedū

verdikleri sözde

Mü’minlerden öyle erkek-adamlar vardır ki- Allah ile yaptıkları ahide sadakat gösterdiler; böylece onlardan kimi adağını gerçekleştirdi, kimi beklemektedir. Onlar hiçbir değiştirme ile (sözlerini) değiştirmediler.

FETIH
48:10

عَاهَدَ

ǎāhede

verdiği sözü

Şüphesiz sana biat edenler, ancak Allah’a biat etmişlerdir. Allah’ın eli, onların ellerinin üzerindedir. Şu halde, kim ahdini bozarsa, artık o, ancak kendi aleyhine ahdini bozmuş olur. Kim de Allah’a verdiği ahdine vefa gösterirse, artık O da, ona büyük bir ecir verecektir.

TEVBE
9:1

عَاهَدْتُمْ

ǎāhedtum

andlaşma yaptığınız

(Bu,) Müşriklerden kendileriyle antlaşma imzaladıklarınıza Allah’tan ve Resûlü’nden kesin bir uyarıdır.

TEVBE
9:4

عَاهَدْتُمْ

ǎāhedtum

andlaşma yaptığınız

Ancak müşriklerden kendileriyle antlaşma imzaladıklarınızdan (antlaşmadan) bir şeyi eksiltmeyenler ve size karşı hiç kimseye yardım etmeyenler başka; artık antlaşmalarını, süresi bitene kadar tamamlayın. Şüphesiz, Allah muttaki olanları sever.

TEVBE
9:4

عَهْدَهُمْ

ǎhdehum

andlaşmalarını

Ancak müşriklerden kendileriyle antlaşma imzaladıklarınızdan (antlaşmadan) bir şeyi eksiltmeyenler ve size karşı hiç kimseye yardım etmeyenler başka; artık antlaşmalarını, süresi bitene kadar tamamlayın. Şüphesiz, Allah muttaki olanları sever.

TEVBE
9:7

عَهْدٌ

ǎhdun

andlaşması

Mescid-i Haram yanında kendileriyle anlaştıklarınız dışında, müşriklerin Allah Katında ve Resûlünün katında nasıl bir ahdi olabilir? Şu halde o (anlaşmalı olanlar), size karşı (doğru) bir tutum takındıkça, siz de onlara karşı doğru bir tutum takının. Şüphesiz Allah, muttaki olanları sever.

TEVBE
9:7

عَاهَدْتُمْ

ǎāhedtum

andlaştıklarınız

Mescid-i Haram yanında kendileriyle anlaştıklarınız dışında, müşriklerin Allah Katında ve Resûlünün katında nasıl bir ahdi olabilir? Şu halde o (anlaşmalı olanlar), size karşı (doğru) bir tutum takındıkça, siz de onlara karşı doğru bir tutum takının. Şüphesiz Allah, muttaki olanları sever.

TEVBE
9:12

عَهْدِهِمْ

ǎhdihim

andlaşma yaptıktan

Ve eğer antlaşmalardan sonra, yine yeminlerini bozarlarsa ve dininize hınç besleyip-saldırırlarsa, bu durumda küfrün önderleriyle çarpışın. Çünkü onlar, yeminleri olmayan kimselerdir; belki cayarlar.

TEVBE
9:75

عَاهَدَ

ǎāhede

and içtiler

Onlardan kimi de "Andolsun, eğer bize bol ihsanından verirse gerçekten sadaka vereceğiz ve salihlerden olacağız" diye Allah’a ahdetmiştir.

TEVBE
9:111

بِعَهْدِهِ

biǎhdihi

sözünde

Hiç şüphesiz Allah, mü’minlerden -karşılığında onlara mutlaka cenneti vermek üzere- canlarını ve mallarını satın almıştır. Onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve öldürülürler; (bu,) Tevrat’ta, İncil’de ve Kur’an’da O’nun üzerine gerçek olan bir vaaddir. Allah’tan daha çok ahdine vefa gösterecek olan kimdir? Şu halde yaptığınız bu alış-verişten dolayı sevinip-müjdeleşiniz. İşte ’büyük kurtuluş ve mutluluk’ budur.