ح ي ن kökü Kur'an'da 35 defa geçmektedir.

AYETLER

SAD
38:3

حِينَ

Hīne

zamanı

Biz kendilerinden önce, nice kuşakları yıkıma uğrattık da onlar feryad ettiler; ancak (artık) kurtulma zamanı değildi.

SAD
38:88

حِينٍ

Hīnin

bir süre

"Gerçekten onun haberini bir zaman sonra öğreneceksiniz."

A'RAF
7:24

حِينٍ

Hīnin

bir süreye

(Allah) Dedi ki "Kiminiz kiminize düşman olarak inin. Yeryüzünde belli bir vakte kadar sizin için bir yerleşim ve meta (geçim) vardır."

YASIN
36:44

حِينٍ

Hīnin

bir süreye

Ancak Bizden bir rahmet olması ve (onları) belirli bir zamana kadar yararlandırmamız başka.

FURKAN
25:42

حِينَ

Hīne

zaman

"Eğer onlara karşı kararlılık göstermeseydik, neredeyse bizi ilahlarımızdan saptıracaktı." Azabı görecekleri zaman, kim yol bakımından daha sapıkmış, öğreneceklerdir.

VAKI'A
56:84

حِينَئِذٍ

Hīneiƶin

o zaman

Ki o sırada siz (sadece) bakıp-durursunuz,

ŞU'ARA
26:218

حِينَ

Hīne

zaman

O, kıyam ettiğin zaman seni görüyor.

KASAS
28:15

حِينِ

Hīni

bir sırada

(Musa) Halkının haberi olmadığı bir zamanda şehre girdi, orda kavga etmekte olan iki adam buldu; bu kendi taraftarlarından, şu da düşmanlarından. Derken taraftarlarından olan, düşmanlarından olana karşı ondan yardım istedi. Bunun üzerine ona bir yumruk attı ve işini bitiriverdi. (Sonra da) "Bu şeytanın işindendir; o, gerçekten açıkça saptırıcı bir düşmandır" dedi.

YUNUS
10:98

حِينٍ

Hīnin

belli bir süre-

Ama (azap geldiği sırada) iman edip imanı kendisine yarar sağlamış -Yunus kavminin dışında- bir ülke olsaydı ya! Onlar iman ettikleri zaman dünya hayatında onlardan aşağılatıcı azabı kaldırdık ve onları belli bir zamana kadar yararlandırdık.

HUD
11:5

حِينَ

Hīne

ne zaman

Haberiniz olsun; gerçekten onlar, ondan gizlenmek için göğüslerini büker (Hak’tan kaçınıp yan çizer)ler. (Yine) Haberiniz olsun; onlar, örtülerine büründükleri zaman, O, gizli tuttuklarını da, açığa vurduklarını da bilir. Çünkü O, sinelerin özünde saklı duranı bilendir.

YUSUF
12:35

حِينٍ

Hīnin

bir süreye

Sonra onlarda (Yusuf’un iffetine ilişkin) delilleri görmelerinin ardından, mutlaka onu belli bir vakte kadar zindana atmak (görüşü)ağır bastı.

SAFFAT
37:148

حِينٍ

Hīnin

bir süreye

Sonunda ona iman ettiler, Biz de onları bir süreye kadar yararlandırdık.

SAFFAT
37:174

حِينٍ

Hīnin

bir süreye

Öyleyse sen, bir süreye kadar onlardan yüz çevir.

SAFFAT
37:178

حِينٍ

Hīnin

bir süreye

Sen bir süreye kadar onlardan yüz çevir.

ZÜMER
39:42

حِينَ

Hīne

sırasında

Allah, ölecekleri zaman canlarını alır; ölmeyeni de uykusunda (bir tür ölüme sokar). Böylece, kendisi hakkında ölüm kararı verilmiş olanı(n ruhunu) tutar, öbürüsünü ise adı konulmuş bir ecele kadar salıverir. Şüphesiz bunda, düşünebilen bir kavim için gerçekten ayetler vardır.

ZÜMER
39:58

حِينَ

Hīne

zaman

Ya da azabı gördüğü zaman "Benim için bir kere daha (dünyaya dönme fırsatı) olsaydı da, ihsan edenlerden olsaydım" (diyeceği günden sakının).

ZARIYAT
51:43

حِينٍ

Hīnin

bir süreye

Semud (kavmin)de de (ayetler vardır). Hani onlara "Belli bir süreye kadar yararlanın" denmişti.

NAHL
16:6

حِينَ

Hīne

zaman

Akşamları getirir, sabahları götürürken onlarda sizin için bir güzellik vardır.

NAHL
16:6

وَحِينَ

ve Hīne

ve zaman

Akşamları getirir, sabahları götürürken onlarda sizin için bir güzellik vardır.

NAHL
16:80

حِينٍ

Hīnin

bir süre-

Allah, size evlerinizi (içinde) "güvenlik ve huzur bulacağınız yerler" kıldı; ve size hayvan derilerinden hem göç gününde, hem yerleşme gününde kolaylıkla taşıyabileceğiniz evler; yünlerinden, yapağılarından ve kıllarından bir zamana kadar giyimlikler-döşemelikler ve (ticaret için) bir meta kıldı.

İBRAHIM
14:25

حِينٍ

Hīnin

zaman

Rabbinin izniyle her zaman yemişini verir. Allah insanlar için örnekler verir; umulur ki onlar öğüt alır-düşünürler.

ENBIYA
21:39

حِينَ

Hīne

zamanı

O inkar edenler, yüzlerinden ve sırtlarından ateşi püskürtemeyecekleri ve hiç yardım alamayacakları zamanı bir bilselerdi.

ENBIYA
21:111

حِينٍ

Hīnin

bir süre-

"Bilemem; belki bu (sürenin açıklanmaması), sizin için bir (fitne) denemedir, (belki de) belli bir vakte kadar yararlanma (meta)dır."

MÜ'MINUN
23:25

حِينٍ

Hīnin

bir süreye

"O, kendisinde delilik bulunan bir adamdan başkası değildir, onu belli bir süre gözetleyin."

MÜ'MINUN
23:54

حِينٍ

Hīnin

bir süreye

Artık sen onları, belli bir süreye kadar kendi gafletleri içinde bırak.

TUR
52:48

حِينَ

Hīne

zaman

Artık, Rabbinin hükmüne sabret; çünkü gerçekten sen, Bizim gözlerimizin önündesin. Ve her kalkışında Rabbini hamd ile tesbih et.

RUM
30:17

حِينَ

Hīne

zaman

Öyleyse akşama girdiğiniz vakit de, sabaha erdiğiniz vakit de Allah’ı tesbih edip (yüceltin).

RUM
30:17

وَحِينَ

ve Hīne

ve zaman

Öyleyse akşama girdiğiniz vakit de, sabaha erdiğiniz vakit de Allah’ı tesbih edip (yüceltin).

RUM
30:18

وَحِينَ

ve Hīne

ve zaman

Hamd O’nundur; göklerde ve yerde, günün sonunda ve öğleye erdiğiniz vakit de.

İNSAN
76:1

حِينٌ

Hīnun

bir süre

Gerçek şu ki, insanın üzerinden, daha kendisi anılmaya değer bir şey değilken, uzun zamanlardan (dehr) bir süre (hin) gelip-geçti.

BAKARA
2:36

حِينٍ

Hīnin

bir süre

Fakat şeytan, oradan ikisinin ayağını kaydırdı ve böylece onları içinde bulundukları (durum)dan çıkardı. Biz de "Kiminiz kiminize düşman olarak inin, sizin için yeryüzünde belli bir vakte kadar bir yerleşim ve meta vardır" dedik.

BAKARA
2:177

وَحِينَ

ve Hīne

ve zamanında

Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz iyilik değildir. Ama iyilik, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, Kitaba ve peygamberlere iman eden; mala olan sevgisine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, isteyip-dilenene ve kölelere (özgürlükleri için) veren; namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve ahidleştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler ile zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda sabredenler(in tutum ve davranışlarıdır). İşte bunlar, doğru olanlardır ve müttaki olanlar da bunlardır.

NUR
24:58

وَحِينَ

ve Hīne

ve zaman

Ey iman edenler, sağ ellerinizin malik olduğu ile sizden olup da henüz erginlik çağına ermemiş olan (çocuk)lar, (odalarınıza girmek için şu) üç vakitte izin istesinler Sabah namazından önce, öğleyin üstünüzü çıkardığınız vakit ve yatsı namazından sonra. (Bu) Üçü sizin için mahrem (vakitleri)dir. Bunların dışında size de, onlara da bir sakınca yoktur; onlar yanınızda dolaşabilirler, birbirinizin yanında olabilirsiniz. İşte Allah, size ayetleri böyle açıklamaktadır. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

MAIDE
5:101

حِينَ

Hīne

vakit

Ey iman edenler, size açıklandığında sizi üzecek şeyleri sormayın; Kur’an indirildiği zaman sorarsanız, size açıklanır. Allah onu affetti. Allah bağışlayandır, (kullara) yumuşak olandır.

MAIDE
5:106

حِينَ

Hīne

sırasında

Ey iman edenler, sizden birinize ölüm gelip çattığı zaman, vasiyet hazırlanışında, aranızda içinizden adaletli iki kişiyi (şahid tutun.) Veya yolculukta olup size ölüm musibeti gelip çatarsa, sizden olmayan başka iki kişiyi (şahid tutun. İkisini) Şayet kuşkulanacak olursanız namazdan sonra alıkoyarsınız, onlar da (size) "Akraba dahi olsa onu (yeminimizi) hiçbir değere değiştirmeyeceğiz ve Allah’ın şahidliğini gizlemeyeceğiz. Aksi takdirde biz elbette günahkarlardan oluruz" diye Allah adına yemin etsinler.