Abdullah Parlıyan | |
---|---|
1. Ah, apansız gelecek dehşetiyle yürekleri koparacak felaket! |
الْقَارِعَةُ El kariah |
مَا الْقَارِعَةُ Mel kariah |
|
وَمَا أَدْرَاكَ مَا الْقَارِعَةُ Ve ma edrake mel kariah |
|
4. O gün insanlar kendilerini ateşlere atan, dağılıp uçuşan kelebeklere benzerler. |
يَوْمَ يَكُونُ النَّاسُ كَالْفَرَاشِ الْمَبْثُوثِ Yevme yekunün nasü kelferaşil mebsus |
وَتَكُونُ الْجِبَالُ كَالْعِهْنِ الْمَنْفُوشِ Ve tekunül cibalü kelıhnil menfuş |
|
فَأَمَّا مَنْ ثَقُلَتْ مَوَازِينُهُ Fe emma men sekulet mevazınüh |
|
فَهُوَ فِي عِيشَةٍ رَاضِيَةٍ Fe hüve fi ıyşetir radıyeh |
|
وَأَمَّا مَنْ خَفَّتْ مَوَازِينُهُ Ve emma men haffet mevazınüh |
|
9. onun ana kucağı gibi sığınacağı yeri, ana yurdu cehennem uçurumudur. |
فَأُمُّهُ هَاوِيَةٌ Fe ümmühu havıyeh |
وَمَا أَدْرَاكَ مَا هِيَهْ Ve ma edrake mahiyeh. |
|
نَارٌ حَامِيَةٌ Narun hamiyeh |