ع س ي kökü Kur'an'da 62 defa geçmektedir.

AYETLER

KALEM
68:32

عَسَىٰ

ǎsā

belki

"Belki Rabbimiz, onun yerine daha hayırlısını verir; şüphesiz biz, yalnızca Rabbimiz’e rağbet eden kimseleriz."

MÜZZEMMIL
73:16

فَعَصَىٰ

feǎSā

karşı geldi

Fakat Firavun elçiye isyan etti, Biz de onu pek vahim bir tarzda (azapla) yakalayıverdik.

A'RAF
7:129

عَسَىٰ

ǎsā

umulur ki

Dediler ki "Sen bize gelmeden önce de, geldikten sonra da eziyete uğratıldık." (Musa) "Umulur ki, Rabbiniz düşmanınızı helak edecek ve sizleri yeryüzünde halifeler (egemenler) kılacak, böylece nasıl davranacağınızı gözleyecek" dedi.

A'RAF
7:185

عَسَىٰ

ǎsā

belkide

Onlar, göklerin ve yerin ’bağımlı olduğu egemenliğe ve sünnete’ (melekût) Allah’ın yarattığı şeylere ve ihtimal (verip) ecellerinin pek yaklaştığına bakmıyorlar mı? Bundan sonra onlar artık hangi söze inanacaklar?

CIN
72:23

يَعْصِ

yeǎ’Si

baş kaldırırsa

"(Benim görevim,) Yalnızca Allah’tan olanı ve O’nun gönderdiklerini tebliğ etmektir. Kim Allah’a ve O’nun elçisine isyan ederse, içinde ebedi kalıcılar olmak üzere onun için cehennem ateşi vardır."

MERYEM
19:14

عَصِيًّا

ǎSiyyen

bir zorba

Ana ve babasına itaatkardı ve isyan eden bir zorba değildi.

MERYEM
19:44

عَصِيًّا

ǎSiyyen

isyan etmiştir

"Babacığım, şeytana kulluk etme, kuşkusuz şeytan, Rahman (olan Allah)a başkaldırandır."

MERYEM
19:48

عَسَىٰ

ǎsā

umarım ki

"Sizden ve Allah’tan başka taptıklarınızdan kopup-ayrılıyorum ve Rabbime dua ediyorum. Umulur ki, Rabbime dua etmekle mutsuz olmayacağım."

TA-HA
20:93

أَفَعَصَيْتَ

efeǎSayte

karşı mı geldin?

"Niye bana uymadın, emrime baş mı kaldırdın?"

TA-HA
20:121

وَعَصَىٰ

ve ǎSā

ve karşı geldi

Böylece ikisi ondan yediler, hemen ardından ayıp yerleri kendilerine açılıverdi, üzerlerini cennet yapraklarından yamayıp-örtmeye başladılar. Adem, Rabbine karşı gelmiş oldu da şaşırıp-kaldı.

ŞU'ARA
26:216

عَصَوْكَ

ǎSavke

sana karşı gelirlerse

Eğer sana isyan edecek olurlarsa, artık de ki "Gerçekten ben, sizin yaptıklarınızdan uzağım."

NEML
27:72

عَسَىٰ

ǎsā

belki de

De ki "Belki de acele etmekte olduğunuzun (azabın) bir kısmı size yetişmiştir bile."

KASAS
28:9

عَسَىٰ

ǎsā

belki

Firavun’un karısı dedi ki "Benim için de, senin için de bir göz bebeği; onu öldürmeyin; umulur ki bize yararı dokunur veya onu evlat ediniriz." Oysa onlar (başlarına geleceklerin) şuurunda değillerdi.

KASAS
28:22

عَسَىٰ

ǎsā

umarım ki

Medyen’e doğru yöneldiğinde de "Umarım Rabbim, beni doğru bir yola yöneltip iletir" dedi.

KASAS
28:67

فَعَسَىٰ

feǎsā

umulur

Ancak kim tevbe edip iman eder ve salih amellerde bulunursa artık kurtuluşa erenlerden olmayı umabilir.

İSRA
17:8

عَسَىٰ

ǎsā

belki

Umulur ki, Rabbiniz size merhamet eder, fakat siz (bozgunculuğa) dönerseniz Biz de (sizi aşağılık kılmaya ve cezalandırmaya) döneriz. Biz, cehennemi kafirler için bir kuşatma yeri kıldık.

İSRA
17:51

عَسَىٰ

ǎsā

belki de

"Ya da göğüslerinizde büyümekte olan (veya büyüttüğünüz) bir yaratık (olun)." Bizi kim (hayata) geri çevirebilir" diyecekler. De ki "Sizi ilk defa yaratan." Bu durumda sana başlarını alaylıca sallayacaklar ve diyecekler ki "Ne zamanmış o?" De ki "Umulur ki pek yakında."

İSRA
17:79

عَسَىٰ

ǎsā

umulur ki

Gecenin bir kısmında kalk, sana aid nafile olarak onunla (Kur’an’la) namaz kıl. Umulur ki Rabbin seni övülmüş bir makama ulaştırır.

YUNUS
10:15

عَصَيْتُ

ǎSaytu

karşı gelirsem

Onlara ayetlerimiz apaçık belgeler olarak okunduğunda, Bizimle karşılaşmayı ummayanlar, derler ki "Bundan başka bir Kur’an getir veya onu değiştir." De ki "Benim onu kendi nefsimin bir öngörmesi olarak değiştirmem benim için olacak şey değildir. Ben, yalnızca bana vahyolunana uyarım. Eğer Rabbime isyan edersem, gerçekten ben, büyük günün azabından korkarım."

YUNUS
10:91

عَصَيْتَ

ǎSayte

isyan etmiştin

Şimdi, öyle mi? Oysa sen önceleri isyan etmiştin ve bozgunculuk çıkaranlardandın.

HUD
11:59

وَعَصَوْا

ve ǎSav

ve karşı geldiler

İşte Ad (halkı) Rablerinin ayetlerini tanımayıp reddettiler. O’nun elçilerine isyan ettiler ve her inatçı zorbanın emri ardınca yürüdüler.

HUD
11:63

عَصَيْتُهُ

ǎSaytuhu

O’na isyan edersem

Dedi ki "Ey kavmim, görüşünüz nedir söyler misiniz? Eğer ben Rabbimden apaçık bir belge üzerindeysem ve bana Tarafından bir rahmet vermişse, bu durumda O’na isyan edecek olursam Allah’a karşı bana kim yardım edecektir? Şu halde kaybımı arttırmaktan başka bana (hiçbir yarar) sağlamayacaksınız."

YUSUF
12:21

عَسَىٰ

ǎsā

belki

Onu satın alan bir Mısırlı (aziz,) karısına "Onun yerini üstün tut (ona güzel bak), umulur ki bize bir yararı dokunur ya da onu evlat ediniriz" dedi. Böylelikle Biz, Yusuf’u yeryüzünde (Mısır’da) yerleşik kıldık. Ona sözlerin yorumundan (olan bir bilgiyi) öğrettik. Allah, emrinde galib olandır, ancak insanların çoğu bilmezler.

YUSUF
12:83

عَسَى

ǎsā

belki de

(Şehre dönüp durumu babalarına aktarınca o) "Hayır" dedi. "Nefsiniz sizi yanıltıp (böyle) bir işe sürüklemiş. Bundan sonra (bana düşen) güzel bir sabırdır. Umulur ki Allah (pek yakın bir gelecekte) onların tümünü bana getirir. Çünkü O, bilenin, hüküm ve hikmet sahibi olanın Kendisi’dir."

EN'ÂM
6:15

عَصَيْتُ

ǎSaytu

isyan edersem

De ki "Şüphesiz ben, Rabbime isyan edersem o büyük günün azabından korkarım."

ZÜMER
39:13

عَصَيْتُ

ǎSaytu

isyan edersem

De ki "Ben, Rabbime isyan ettiğim takdirde, büyük bir günün azabından korkarım."

KEHF
18:24

عَسَىٰ

ǎsā

umarım

Ancak "Allah dilerse" (inşaAllah yapacağım de). Unuttuğun zaman Rabbini zikret ve de ki "Umulur ki, Rabbim beni bundan daha yakın bir başarıya yöneltip-iletir."

KEHF
18:40

فَعَسَىٰ

feǎsā

umulur ki

"Belki Rabbim senin bağından daha hayırlısını bana verir, (seninkinin) üstüne gökten ’yakıp-yıkan bir afet’ gönderir de kaygan bir toprak kesiliverir."

KEHF
18:69

أَعْصِي

eǎ’Sī

karşı gelmem

(Musa) "İnşaAllah, beni sabreden (biri olarak) bulacaksın. Hiçbir işte sana karşı gelmeyeceğim" dedi.

NUH
71:21

عَصَوْنِي

ǎSavnī

bana karşı geldiler

Nuh "Rabbim, gerçekten onlar bana isyan ettiler; mal ve çocukları kendisine ziyandan başka bir şeyi artırmayan kimselere uydular."

İBRAHIM
14:36

عَصَانِي

ǎSānī

bana karşı gelirse

"Rabbim, gerçekten onlar insanlardan birçoğunu şaşırtıp-saptırdı. Bundan böyle kim bana uyarsa, artık o bendendir, kim bana isyan ederse elbette Sen, bağışlayansın, esirgeyensin."

HAKKA
69:10

فَعَصَوْا

fe ǎSav

karşı geldiler

Böylece Rablerinin elçisine isyan ettiler. Bu yüzden onları, şiddeti gittikçe artan bir yakalayışla yakaladı.

NAZI'AT
79:21

وَعَصَىٰ

ve ǎSā

ve karşı geldi

Fakat o, yalanladı ve isyan etti.

BAKARA
2:61

عَصَوْا

ǎSav

isyan etmeleri

Siz (ise şöyle) demiştiniz "Ey Musa, biz bir çeşit yemeğe katlanmayacağız, Rabbine yalvar da, bize yerin bitirdiklerinden bakla, acur, sarmısak, mercimek ve soğan çıkarsın." (O zaman Musa) "Hayırlı olanı, şu değersiz şeyle mi değiştirmek istiyorsunuz? (Öyleyse) Mısır’a inin, çünkü (orada) kendiniz için istediğiniz vardır" demişti. Onların üzerine horluk ve yoksulluk (damgası) vuruldu ve Allah’tan bir gazaba uğradılar. Bu, kuşkusuz, Allah’ın ayetlerini tanımazlıkları ve peygamberleri haksız yere öldürmelerindendi. (Yine) bu, isyan etmelerinden ve sınırı çiğnemelerindendi.

BAKARA
2:93

وَعَصَيْنَا

ve ǎSaynā

ve isyan ettik

Hani sizden misak almış ve Tur’u üstünüze yükseltmiştik (ve) "Size verdiğimize (kitaba) sımsıkı sarılın ve dinleyin" (demiştik). Demişlerdi ki "Dinledik ve baş kaldırdık." İnkarları yüzünden buzağı (tutkusu) kalplerine sindirilmişti. De ki "İnanıyorsanız, inancınız size ne kötü şey emrediyor?"

BAKARA
2:216

وَعَسَىٰ

veǎsā

olur ki bazen

Savaş, hoşunuza gitmediği halde üzerinize yazıldı (farz kılındı). Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz.

BAKARA
2:216

وَعَسَىٰ

ve ǎsā

ve olur ki

Savaş, hoşunuza gitmediği halde üzerinize yazıldı (farz kılındı). Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz.

BAKARA
2:246

عَسَيْتُمْ

ǎseytum

olurmu ki?

Musa’dan sonra İsrailoğulları’nın önde gelenlerini görmedin mi? Hani, peygamberlerinden birine "Bize bir melik gönder de Allah yolunda savaşalım" demişlerdi, O "Ya üzerinize savaş yazıldığı halde savaşmayacak olursanız?" demişti. "Bize ne oluyor ki Allah yolunda savaşmayalım? Ki biz yurdumuzdan çıkarıldık ve çocuklarımızdan (uzaklaştırıldık.)" demişlerdi. Ama onlara savaş yazıldığı (öngörüldüğü) zaman, az bir kısmı hariç yüz çevirdiler. Allah zalimleri bilir.

ÂL-I İMRAN
3:112

عَصَوْا

ǎSav

isyan etmişlerdi

Her nerede bulunurlarsa bulunsunlar -Allah’ın ipine ve insanların ipine (ahdine) sığınanlar başka- onlara zillet (zorluk damgası) vurulmuştur. Onlar, Allah’tan bir gazaba uğradılar da üzerlerine aşağılanma (damgası) vuruldu. Bu, Allah’ın ayetlerini inkar etmeleri ve peygamberleri haksız yere öldürmeleri nedeniyledir. (Yine) Bu, isyan etmeleri ve haddi aşmaları dolayısıyladır.

ÂL-I İMRAN
3:152

وَعَصَيْتُمْ

ve ǎSaytum

ve isyan ettiniz

Andolsun, Allah size verdiği sözünde sadık kaldı; siz O’nun izniyle onları kırıp-geçiriyordunuz. Öyle ki sevdiğiniz (zafer)i size gösterdikten sonra, siz yılgınlık gösterdiniz, isyan ettiniz ve emir hakkında çekiştiniz. Sizden kiminiz dünyayı, kiminiz ahireti istiyordu. Sonra (Allah) denemek için sizi ondan çevirdi. Ama (yine de) sizi bağışladı. Allah mü’minlere karşı fazl (ve ihsan) sahibi olandır.

AHZAB
33:36

يَعْصِ

yeǎ’Si

karşı gelirse

Allah ve Resûlü, bir işe hükmettiği zaman, mü’min bir erkek ve mü’min bir kadın için o işte kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Kim Allah’a ve Resûlü’ne isyan ederse, artık gerçekten o, apaçık bir sapıklıkla sapmıştır.

NISA
4:14

يَعْصِ

yeǎ’Si

karşı gelir

Kim Allah’a ve elçisine isyan eder ve onun sınırlarını aşarsa, onu da içinde ebedi kalacağı ateşe sokar. Onun için alçaltıcı bir azap vardır.

NISA
4:19

فَعَسَىٰ

feǎsā

bilinki

Ey iman edenler, kadınlara zorla mirasçı olmaya kalkışmanız helal değildir. Apaçık olan ’çirkin bir hayasızlık’ yapmadıkları sürece, onlara verdiklerinizin bir kısmını gidermeniz (kendinize almanız) için onlara baskı yapmanız da (helal değildir.) Onlarla güzellikle geçinin. Şayet onlardan hoşlanmadınızsa, belki, bir şey hoşunuza gitmez, ama Allah onda çok hayır kılar.

NISA
4:42

وَعَصَوُا

ve ǎSavu

ve karşı gelenler

O gün, küfre sapıp da elçiye isyan edenler, yerle bir olmayı ’severek-isteyecekler.’ Oysa Allah’tan hiçbir sözü gizleyemezler.

NISA
4:46

وَعَصَيْنَا

ve ǎSaynā

ve isyan ettik

Kimi Yahudiler, kelimeleri ’konuldukları yerlerden’ saptırırlar ve dillerini eğip bükerek ve dine bir kin ve hınç besleyerek "Dinledik ve karşı geldik. İşit, -işitmez olası- ve ’Raina’ bizi güt, bize bak" derler. Eğer onlar "İşittik ve itaat ettik, sen de işit ve ’Bizi gözet’ deselerdi, elbette kendileri için daha hayırlı ve daha doğru olurdu. Fakat Allah, onları küfürleri dolayısıyla lanetlemiştir. Böylece onlar, az bir bölümü dışında, inanmazlar.

NISA
4:84

عَسَى

ǎsā

umulur ki

Artık sen Allah yolunda savaş, kendinden başkasıyla yükümlü tutulmayacaksın. Mü’minleri hazırlayıp-teşvik et. Umulur ki Allah, küfredenlerin ağır-baskılarını geri püskürtür. Allah, ’kahredici baskısıyla’ daha zorlu, acı sonuçlandırmasıyla da daha zorludur.

NISA
4:99

عَسَى

ǎsā

umulur

Umulur ki Allah bunları affeder. Allah affedicidir, bağışlayıcıdır.

MUHAMMED
47:22

عَسَيْتُمْ

ǎseytum

belki de

Demek, ’iş başına gelip yönetimi ele alırsanız’ hemen yeryüzünde fesad (bozgunculuk) çıkaracak ve akrabalık bağlarınızı koparıp parçalayacaksınız, öyle mi?

MÜCADELE
58:8

وَمَعْصِيَتِ

ve meǎ’Siyeti

ve isyan

’Gizli toplantıların fısıldaşmalarından’ (kulis) men’ edilip sonra men’ edildikleri şeye dönenleri; günah, düşmanlık ve Peygamber’e isyanı (aralarında) fısıldaşanları görmüyor musun? Onlar sana geldikleri zaman, seni Allah’ın selamladığı biçimde selamlıyorlar. Ve kendi kendilerine "Söylediklerimiz dolayısıyla Allah bize azap etse ya." derler. Onlara cehennem yeter; oraya gireceklerdir. Artık o, ne kötü bir gidiş yeridir.

MÜCADELE
58:9

وَمَعْصِيَتِ

ve meǎ’Siyeti

ve karşı gelme

Ey iman edenler, kendi aranızda gizli konuşmalarda bulunacağınız zaman, bundan böyle günah, düşmanlık ve Peygamber’e isyanı fısıldaşıp-konuşmayın; birri (iyiliği) ve takvayı konuşun ve huzurunda toplanacağınız Allah’tan sakının.

HUCURAT
49:7

وَالْعِصْيَانَ

vel’ǐSyāne

ve isyanı

Ve bilin ki Allah’ın Resûlü içinizdedir. Eğer o, size birçok işlerde uysaydı, elbette sıkıntıya düşerdiniz. Ancak Allah size imanı sevdirdi, onu kalplerinizde süsleyip-çekici kıldı ve size inkarı, fıskı ve isyanı çirkin gösterdi. İşte onlar, doğru yolu bulmuş (irşad) olanlardır.

HUCURAT
49:11

عَسَىٰ

ǎsā

belki

Ey iman edenler, bir kavim (bir başka) kavimle alay etmesin, belki kendilerinden daha hayırlıdırlar; kadınlar da kadınlarla (alay etmesin), belki kendilerinden daha hayırlıdırlar. Kendi nefislerinizi (kendi kendinizi) yadırgayıp-küçük düşürmeyin ve birbirinizi ’olmadık-kötü lakablarla’ çağırmayın. İmandan sonra fasıklık ne kötü bir isimdir. Kim tevbe etmezse, işte onlar, zalim olanların ta kendileridir.

HUCURAT
49:11

عَسَىٰ

ǎsā

belki

Ey iman edenler, bir kavim (bir başka) kavimle alay etmesin, belki kendilerinden daha hayırlıdırlar; kadınlar da kadınlarla (alay etmesin), belki kendilerinden daha hayırlıdırlar. Kendi nefislerinizi (kendi kendinizi) yadırgayıp-küçük düşürmeyin ve birbirinizi ’olmadık-kötü lakablarla’ çağırmayın. İmandan sonra fasıklık ne kötü bir isimdir. Kim tevbe etmezse, işte onlar, zalim olanların ta kendileridir.

TAHRIM
66:5

عَسَىٰ

ǎsā

belki de

Belki onun Rabbi, -eğer o sizi boşayacak olursa- ona yerinize sizlerden daha hayırlı Müslüman, mü’min, gönülden itaat eden, tevbe eden, ibadet eden, oruç tutan dul ve bakire eşler’ verir.

TAHRIM
66:6

يَعْصُونَ

yeǎ’Sūne

karşı gelmeyen

Ey iman edenler, kendinizi ve yakınlarınızı ateşten koruyun ki onun yakıtı insanlar ve taşlardır; üzerinde oldukça sert, güçlü melekler vardır. Allah kendilerine neyi emretmişse ona isyan etmezler ve emredildiklerini yerine getirirler.

TAHRIM
66:8

عَسَىٰ

ǎsā

umulur ki

Ey iman edenler, Allah’a kesin (nasuh) bir tevbe ile tevbe edin. Olabilir ki, Allah sizin kötülüklerinizi örter ve altından ırmaklar akan cennetlere sokar. O gün Allah, Peygamberi ve onunla birlikte iman edenleri küçük düşürmeyecektir. Nurları, önlerinde ve sağ yanlarında koşar-parıldar. Derler ki "Rabbimiz nurumuzu tamamla, bizi bağışla. Şüphesiz Sen, herşeye güç yetirensin."

MAIDE
5:52

فَعَسَى

feǎsā

belki

İşte kalplerinde hastalık olanları "Zamanın, felaketleriyle aleyhimize dönüp bize çarpmasından korkuyoruz" diyerek aralarında çabalar yürüttüklerini görürsün. Umulur ki Allah, bir fetih veya Katından bir emir getirecek de, onlar, nefislerinde gizli tuttuklarından dolayı pişman olacaklardır.

MAIDE
5:78

عَصَوْا

ǎSav

isyan etmeleri

İsrailoğulları’ndan inkar edenlere, Davud ve Meryem oğlu İsa diliyle lanet edilmiştir. Bu, isyan etmeleri ve haddi aşmaları nedeniyledir.

MÜMTEHINE
60:7

عَسَى

ǎsā

belki de

Belki Allah, sizlerle onlardan kendilerine karşı düşmanlık besledikleriniz arasında bir sevgi-bağı kılar. Allah, güç yetirendir. Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.

MÜMTEHINE
60:12

يَعْصِينَكَ

yeǎ’Sīneke

sana karşı gelmemeleri

Ey Peygamber, mü’min kadınlar, Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, çocuklarını öldürmemek, elleri ve ayakları arasında bir iftira düzüp-uydurmamak (gayri meşru olan bir çocuğu kocalarına dayandırmamak), ma’ruf (iyi, güzel ve yararlı bir iş) konusunda isyan etmemek üzere, sana biat etmek amacıyla geldikleri zaman, onların biatlarını kabul et ve onlar için Allah’tan mağfiret iste. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.

TEVBE
9:18

فَعَسَىٰ

feǎsā

umulur

Allah’ın mescidlerini, yalnızca Allah’a ve ahiret gününe iman eden, namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve Allah’tan başkasından korkmayanlar onarabilir. İşte, hidayete erenlerden oldukları umulanlar bunlardır.

TEVBE
9:102

عَسَى

ǎsā

belki

Diğerleri günahlarını itiraf ettiler, onlar salih bir ameli bir başka kötüyle karıştırmışlardır. Umulur ki Allah tevbelerini kabul eder. Hiç şüphesiz Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.