ج و ب kökü Kur'an'da 43 defa geçmektedir.

AYETLER

FECR
89:9

جَابُوا

cābū

oyan

Ve vadilerde kayaları oyup biçen Semud’a?

A'RAF
7:82

جَوَابَ

cevābe

cevabı

Kavminin cevabı "Yurdunuzdan sürüp çıkarın bunları, çünkü bunlar çokça temizlenen insanlarmış!" demekten başka olmadı.

A'RAF
7:194

فَلْيَسْتَجِيبُوا

fe lyestecībū

cevap versinler

Allah’tan başka taptıklarınız sizler gibi kullardır. Eğer doğru iseniz, hemen onları çağırın da size icabet etsinler.

FATIR
35:14

اسْتَجَابُوا

stecābū

cevap veremezler

Eğer onlara dua ederseniz, duanızı işitmezler, işitseler bile size cevap veremezler. Kıyamet gününde ise, sizin şirk koşmanızı tanımayacaklardır. (Bunu herşeyden) Haberi olan Allah gibi sana (hiç kimse) haber vermez.

NEML
27:56

جَوَابَ

cevābe

cevabı

Kavminin cevabı "Lut ailesini şehrinizden sürüp çıkarın. Temiz kalmak isteyen insanlarmış" demekten başka olmadı.

NEML
27:62

يُجِيبُ

yucību

yetişen

Ya da sıkıntı ve ihtiyaç içinde olana, Kendisi’ne dua ettiği zaman icabet eden, kötülüğü açıp gideren ve sizi yeryüzünün halifeleri kılan mı? Allah ile beraber başka bir İlah mı? Ne az öğüt-alıp düşünüyorsunuz.

KASAS
28:50

يَسْتَجِيبُوا

yestecībū

cevap veremezlerse

Buna rağmen sana icabet etmeyecek olurlarsa, artık bil ki, onlar, gerçekten kendi heva (istek ve tutku)larına uymaktadırlar. Oysa Allah’tan bir kılavuz (doğru yol gösterici) olmaksızın, kendi istek ve tutkularına (hevasına) uyandan daha sapık kimdir? Şüphesiz Allah, zulmeden bir kavme hidayet vermez.

KASAS
28:64

يَسْتَجِيبُوا

yestecībū

çağrısına cevap vermezler

Denir ki "Ortaklarınızı çağırın." Böylelikle çağırırlar, ama kendilerine cevap vermezler ve azabı görürler. Hidayet bulmuş olsalardı ne olurdu.

KASAS
28:65

أَجَبْتُمُ

ecebtumu

cevap verdiniz

O gün (Allah) onlara seslenerek "Gönderilen (elçilere) ne cevab verdiniz?" der.

İSRA
17:52

فَتَسْتَجِيبُونَ

fe testecībūne

çağrısına uyarsınız

Sizi çağıracağı gün, O’na övgüyle icabet edecek ve (dünyada) pek az bir süre kaldığınızı sanacaksınız.

YUNUS
10:89

أُجِيبَتْ

ucībet

kabul edildi

(Allah) Dedi ki "İkinizin duası kabul olundu. Öyleyse dosdoğru yolda devam edin ve bilgisizlerin yoluna uymayın."

HUD
11:14

يَسْتَجِيبُوا

yestecībū

cevap veremezlerse

Eğer buna rağmen size cevab vermezlerse, artık biliniz ki, o, gerçekten Allah’ın ilmiyle indirilmiştir ve O’ndan başka İlah yoktur. Öyleyse artık, siz Müslüman mısınız?

HUD
11:61

مُجِيبٌ

mucībun

kabul edendir

Semud (halkına da) kardeşleri Salih’i (gönderdik). Dedi ki "Ey kavmim, Allah’a ibadet edin, sizin O’ndan başka İlahınız yoktur. O sizi yerden (topraktan) yarattı ve onda ömür geçirenler kıldı. Öyleyse O’ndan bağışlanma dileyin, sonra O’na tevbe edin. Şüphesiz benim Rabbim, yakın olandır, (duaları) kabul edendir."

YUSUF
12:34

فَاسْتَجَابَ

festecābe

du’asını kabul etti

Böylece Rabbi, duasını kabul etti ve onların hileli düzenlerini kendisinden uzaklaştırdı. Çünkü O, işitendir, bilendir.

EN'ÂM
6:36

يَسْتَجِيبُ

yestecību

icabet eder

Ancak dinleyenler icabet eder. Ölüleri (ise,) onları da Allah diriltir. Sonra O’na döndürülürler.

SAFFAT
37:75

الْمُجِيبُونَ

l-mucībūne

kabul buyurmuştuk

Andolsun, Nuh Bize (dua edip) seslenmişti de, ne güzel icabet etmiştik.

MÜ'MIN
40:60

أَسْتَجِبْ

estecib

kabul edeyim

Rabbiniz dedi ki "Bana dua edin, size icabet edeyim. Doğrusu Bana ibadet etmekten büyüklenen (müstekbir)ler; cehenneme boyun bükmüş kimseler olarak gireceklerdir.

ŞURA
42:16

اسْتُجِيبَ

stucībe

kabul ettikten

O’na icabet olunduktan sonra, Allah hakkında (sözde) ’deliller öne sürüp tartışanların’ delilleri, Rableri Katında geçersizdir. Onların üzerinde bir gazab vardır ve şiddetli azap onlaradır.

ŞURA
42:26

وَيَسْتَجِيبُ

ve yestecību

ve dileklerini kabul eder

O, iman edip salih amellerde bulunanlara icabet eder ve onlara Kendi fazlından arttırır. Kafirlere gelince; onlara şiddetli bir azap vardır.

ŞURA
42:38

اسْتَجَابُوا

stecābū

çağrısına gelirler

Rablerine icabet edenler, namazı dosdoğru kılanlar, işleri kendi aralarında şura ile olanlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak edenler,

ŞURA
42:47

اسْتَجِيبُوا

İstecībū

uyun

Allah’tan, geri çevrilmesi olmayan bir gün gelmeden evvel, Rabbinize icabet edin. O gün, sizin için ne sığınılacak bir yer var, ne sizin için inkar (etmeye bir imkan).

AHKAF
46:5

يَسْتَجِيبُ

yestecību

cevap veremeyecek

Allah’ı bırakıp kıyamet gününe kadar kendisine icabet etmeyecek şeylere tapandan daha sapmış kimdir? Oysa onlar, bunların tapmalarından habersizdirler.

AHKAF
46:31

أَجِيبُوا

ecībū

uyun

"Ey kavmimiz, Allah’a davet edene icabet edin ve O’na iman edin; günahlarınızdan bir kısmını bağışlasın ve sizi acı bir azaptan korusun."

AHKAF
46:32

يُجِبْ

yucib

uymazsa

"Kim Allah’a davet edene icabet etmezse, artık o, yeryüzünde (Allah’ı aciz bırakacak değildir ve onun O’ndan başka) velileri yoktur. İşte onlar, apaçık bir sapıklık içindedirler."

KEHF
18:52

يَسْتَجِيبُوا

yestecībū

cevap vermediler

(Kafirlere) "Benim ortaklarım sandığınız şeyleri çağırın" diyeceği gün; işte onları çağırmışlardır, ama onlar, kendilerine cevap vermemişlerdir. Biz onların aralarında bir uçurum koyduk.

İBRAHIM
14:22

فَاسْتَجَبْتُمْ

festecebtum

siz de da’vetime koştunuz

İş hükme bağlanıp-bitince, şeytan der ki "Doğrusu, Allah, size gerçek olan va’di va’detti, ben de size vaadde bulundum, fakat size yalan söyledim. Benim size karşı zorlayıcı bir gücüm yoktu, yalnızca sizi çağırdım, siz de bana icabet ettiniz. Öyleyse beni kınamayın, siz kendinizi kınayın. Ben sizi kurtaracak değilim, siz de beni kurtaracak değilsiniz. Doğrusu daha önce beni ortak koşmanızı da tanımamıştım. Gerçek şu ki, zalimlere acı bir azap vardır."

İBRAHIM
14:44

نُجِبْ

nucib

gelelim

Azabın kendilerine geleceği gün (ile) insanları uyarıp-korkut ki, (o gün) zulmedenler, şöyle diyecekler "Bizi yakın bir süreye kadar ertele ki, Senin çağrına cevap verelim ve elçilere uyalım." Oysa daha önce, kendiniz için hiç zeval yoktur diye and içenler, sizler değil miydiniz?

ENBIYA
21:76

فَاسْتَجَبْنَا

festecebnā

biz de kabul etmiştik

Nuh da; daha önce çağrıda bulunduğu zaman, Biz onun çağrısına cevap verdik, onu ve ailesini büyük bir üzüntüden kurtardık.

ENBIYA
21:84

فَاسْتَجَبْنَا

festecebnā

biz de kabul ettik

Böylece onun duasına icabet ettik. Kendisinden o derdi giderdik; ona Katımız’dan bir rahmet ve ibadet edenler için bir zikir olmak üzere ailesini ve onlarla birlikte bir katını daha verdik.

ENBIYA
21:88

فَاسْتَجَبْنَا

festecebnā

biz de kabul ettik

Bunun üzerine duasına icabet ettik ve onu üzüntüden kurtardık. İşte Biz, iman edenleri böyle kurtarırız.

ENBIYA
21:90

فَاسْتَجَبْنَا

festecebnā

kabul buyurduk

Onun duasına icabet ettik, kendisine Yahya’yı armağan ettik, eşini de doğurmaya elverişli kıldık. Gerçekten onlar hayırlarda yarışırlardı, umarak ve korkarak Bize dua ederlerdi. Bize derin saygı gösterirlerdi.

ANKEBUT
29:24

جَوَابَ

cevābe

cevabı

Bunun üzerine kavminin (İbrahim’e) cevabı yalnızca "Onu öldürün ya da yakın" demek oldu. Böylece Allah onu ateşten kurtardı. Şüphesiz bunda, iman eden bir kavim için ayetler vardır.

ANKEBUT
29:29

جَوَابَ

cevābe

cevabı

"Siz, (yine de) erkeklere yaklaşacak, yol kesecek ve biraraya gelişlerinizde çirkinlikler yapacak mısınız?" Bunun üzerine kavminin cevabı yalnızca "Eğer doğru söylüyor isen, bize Allah’ın azabını getir" demek oldu.

RA'D
13:14

يَسْتَجِيبُونَ

yestecībūne

isteklerini karşılayamazlar

Hak olan çağrı (dua, ibadet) yalnızca O’na (olan)dır. Onların Allah’tan başka çağırdıkları ise, onlara hiçbir şeyle cevab veremezler. (Onların durumu) yalnızca, ağzına gelsin diye, iki avucunu suya uzatan(ın boşuna beklemesi) gibidir. Oysa ona gelmez. İnkar edenlerin duası, sapıklık içinde olmaktan başkası değildir.

RA'D
13:18

اسْتَجَابُوا

stecābū

buyruğuna uyanlar

Rablerine icabet edenlere daha güzeli vardır. O’na icabet etmeyenler ise, yeryüzündekilerin tümü ve bununla birlikte bir katı daha onların olsa mutlaka (kurtulmak için) bunu fidye olarak verirlerdi. Sorgulamanın en kötüsü onlar içindir. Onların barınma yerleri cehennemdir, ne kötü bir yaratıktır o!..

RA'D
13:18

يَسْتَجِيبُوا

yestecībū

uymayan(lar)

Rablerine icabet edenlere daha güzeli vardır. O’na icabet etmeyenler ise, yeryüzündekilerin tümü ve bununla birlikte bir katı daha onların olsa mutlaka (kurtulmak için) bunu fidye olarak verirlerdi. Sorgulamanın en kötüsü onlar içindir. Onların barınma yerleri cehennemdir, ne kötü bir yaratıktır o!..

BAKARA
2:186

أُجِيبُ

ucību

karşılık veririm

Kullarım Beni sana soracak olursa, muhakkak ki Ben (onlara) pek yakınım. Bana dua ettiği zaman dua edenin duasına cevap veririm. Öyleyse, onlar da Benim çağrıma cevap versinler ve Bana iman etsinler. Umulur ki irşad (doğru yolu bulmuş) olurlar.

BAKARA
2:186

فَلْيَسْتَجِيبُوا

felyestecībū

O halde onlar da karşılık versinler

Kullarım Beni sana soracak olursa, muhakkak ki Ben (onlara) pek yakınım. Bana dua ettiği zaman dua edenin duasına cevap veririm. Öyleyse, onlar da Benim çağrıma cevap versinler ve Bana iman etsinler. Umulur ki irşad (doğru yolu bulmuş) olurlar.

ENFAL
8:9

فَاسْتَجَابَ

festecābe

karşılık vermişti

Siz Rabbinizden yardım taleb ediyordunuz, O da "Şüphesiz Ben size birbiri ardınca bin melek ile yardım ediciyim" diye cevap vermişti.

ENFAL
8:24

اسْتَجِيبُوا

stecībū

çağrısına koşun

Ey iman edenler, size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’a ve Resûlü’ne icabet edin. Ve bilin ki muhakkak Allah, kişi ile kalbi arasına girer ve siz gerçekten O’na götürülüp toplanacaksınız.

ÂL-I İMRAN
3:172

اسْتَجَابُوا

stecābū

çağrısına uydular

Kendilerine yara isabet ettikten sonra, Allah ve elçisinin çağrısına icabet edenler, içlerinden iyilik yapanlar ve sakınanlar için büyük bir ecir vardır.

ÂL-I İMRAN
3:195

فَاسْتَجَابَ

festecābe

ve karşılık verdi

Nitekim Rableri onlara (dualarını kabul ederek) cevab verdi "Şüphesiz Ben, erkek olsun, kadın olsun, sizden bir işte bulunanın işini boşa çıkarmam. Sizin kiminiz kiminizdendir. İşte, hicret edenlerin, yurtlarından sürülüp-çıkarılanların ve yolumda işkence görenlerin, çarpışıp öldürülenlerin, mutlaka kötülüklerini örteceğim ve onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacağım. (Bu,) Allah Katından bir karşılık (sevap)tır. (O) Allah, karşılığın (sevabın) en güzeli O’nun Katındadır."

MAIDE
5:109

أُجِبْتُمْ

ucibtum

size cevap verildi

Allah, elçileri toplayacağı gün, şöyle diyecek "Size verilen cevap nedir?" Onlar da "Bizim bilgimiz yoktur; şüphesiz görünmeyenleri (gaybleri) bilen Sensin Sen."