İlyas Yorulmaz 

1. HaMim.

2. Rahman ve Rahim olan Allah tarafından indirilmiştir.

3. Bilen bir toplum için, ayetleri Arapça okunuşla, ayrıntılı bir biçimde açıklanmış bir kitap.

4. Müjde veren ve uyaran bir kitap olduğu halde onların pek çoğu bu kitaptan yüz çevirdi. Sonra onlar hiç dinlemiyorlar.

5. Onlar "Kalplerimiz senin davetine karşı engellerle dolu, kulaklarımızda bir ağırlık ve seninle bizim aramızda bir perde var. Sen yapacağını yap, bizde yapacağımızı yapacağız" dediler.

6. Onlara deki "Bende sizin gibi bir insanım. Ancak bana, sizin ilahınızın tek bir ilah olduğu vahy ediliyor. Yalnızca O tek olan ilaha yönelin ve ondan bağışlanma dileyin. Allah’a ortak koşanların vay haline.

7. Zekâtlarını vermeyenler ve ahireti de inkâr edenler onlardır.

8. İman edip doğru ve güzel işler yapanlar için, bitmez tükenmez karşılıklar vardır.

9. Onlara deki "Yeryüzünü iki günde yaratanı siz mi inkâr ediyorsunuz? Alemlerin Rabbi O iken, O’na putları eşler mi koşuyorsunuz?

10. Yeryüzündeki dağları arzın üzerine yerleştirmiş, yeryüzünde pek çok bereketli rızıklar var etmiş ve dört günde, yeryüzünde bulunanlar için vakitlerini planlamıştır. (Bu bilgiler) araştırıp soranlar için böyledir.

11. Sonra, duman halindeki göğü yöneldi, göğe ve yere "İkinizde isteyerek veya istemeyerek bana gelin (itaat edin)" dedi. İkisi de "İsteyerek, gönülden itaat ederek geldik" dediler.

12. İki günde, göklerde yedi semanın var olasına hüküm verdi ve her bir semaya görevlerini yükledi. Dünyanın gökyüzünü lambalarla (güneş, ay ve yıldızlarla) kıyamete kadar onların yerini muhafaza ederek süsledi. Bunlar her şeyi bilen ve her şeye gücü yetenin planlamasıdır.

13. Bu bilgilerden ve hatırlatmalardan yüz çevirirlerse onlara deki "Ben, Ad ve Semud kavminin haberleri yokken aniden başlarına gelen felaketin bir benzerinin, aniden başınıza gelebilecek bir felaket ile sizi uyarıyorum. "

14. Allah dan başkasına kulluk etmeyesiniz diye, onlardan öncede ve onlardan sonrada elçiler gelmişti. Onlarda "Rabbimiz dileseydi, (sizi değil) bize melekleri elçi olarak gönderirdi. Biz kesinlikle sizinle gönderilmiş olanı (vahyi, kitabı) kabul etmeyip inkâr ediyoruz" dediler.

15. Ad kavmine gelince! Onlarda yeryüzünde haksız yere büyüklük taslamışlar ve "Bizden daha kuvvetli, güçlü kim var?" demişlerdi. Onlar Allah’ın kendilerini yarattığını görmüyorlar mı? Allah onlardan daha kuvvetli ve güçlüdür. Onlar yalnızca ayetlerimizi inkâr ediyorlar.

16. Dünya hayatında onlara alçaltıcı azabı tattırmak için, o uğursuz günlerde, üzerlerine soğuk bir felaket rüzgârı gönderdik. Ahiret azabı ise daha da alçaltıcı olup, asla onlara yardım edilmez.

17. Semud kavmine gelince! Onlara doğru yolu göstermiştik, onlarda körlüğü, doğru yola tercih ettiler. Kazandıkların karşılığında alçaltıcı azap onları yakalayıverdi.

18. Kendilerini korumuş olan iman edenleri bu azaptan kurtardık.

19. Allah’ın düşmanları, ateşte toplanıldıkları gün, sonrada düzenli bir hizaya sokulurlar.

20. Allah’ın düşmanları ateşin yanına geldiklerinde, kulakları gözleri ve derileri, yapmış oldukları kötülüklerden dolayı onların aleyhinde şahitlik yapacaklar.

21. Onlar derilerine "Niçin bizim aleyhimizde şahitlik yaptınız?" diye sorarlar. Derileri de "Her şeyi konuşturan Allah bizi de konuşturdu" dediler. Sizi ilk defa yaratan O dur ve O’na döndürüleceksiniz.

22. Kulaklarınızın, gözlerinizin ve derilerinizin o gün sizin aleyhinizde şahitlik yapmasına engel olamazsınız. Ancak siz, Allah’ın yaptıklarınızın pek çoğunu bilmediğini zannediyordunuz.

23. Bu, sizin Rabbiniz hakkında zannettiğiniz zanlar sizi helake sürükledi ve kaybedenlerden oldunuz.

24. Eğer onlar batıl inançlarında ısrar ederlerse (sabrederlerse), ateş onlar için kalacak yer olacaktır. (Hesap günü) Hatalarını düzeltmek isteseler de, kendilerine hatalarını düzeltme fırsatı verilecek değildir.

25. Bundan sonra onların kendileri gibi yakın arkadaşlarının olmasını sağladık. Arkadaşları daha önceki yaptıklarını ve daha sonra yapacaklarını onlara süslü ve güzel gösterdiler. Onlardan önce gelip geçmiş, gerek tanımadıkları (cin), gerekse tanıdıkları (ins) topluluklar için geçerli olan (Allah’ın yok etme vaadi) sözü, onlar içinde hak olmuş ve onlarda kaybedenlerden olmuşlardır.

26. Doğruları inkâr edenler kendi yandaşlarına "Bu Kur’an’ı dinlemeyin ve içindeki hükümleri yok sayın. Böylece galip gelebilirsiniz" demişlerdi.

27. Gerçek doğruları inkâr edenlere, azabın en şiddetlisini tattıracağız ve yapmış olduklarının en kötüsü ile onları cezalandıracağız.

28. İşte böyle! Allah’ın düşmanlarının cezası ateştir. Ayetlerimizi inkâr etmelerinden dolayı ateş, ceza olarak onların sürekli kalacakları mekândır.

29. Doğruları inkâr edenler "Rabbimiz bizi saptıran, gerek cinlerden (tanımadıklarımızdan) ve inslerden (tanıdıklarımızdan) olsun bize göster de, aşağılıklardan olmaları için her iki guruptan bizi saptıranları ayaklarımızın altına alalım" derler.

30. Şüphesiz ki Rabbimiz Allah dır deyip de, Allah’ın belirlediği doğru yolu takip edenler için "Korkmayın, üzülmeyin ve size vaat olunan cennetlerle sevinin" diye melekler inerler.

31. Melekler onlara "Biz dünya hayatında ve ahiret hayatında sizin yardımcılarınız ve yakınlarınız olacağız. Cennette nefislerinizin arzu edip iştahınızın çektiği ve çağrı yaptığınız her şey, sizin için vardır" derler.

32. Bağışlayan ve merhametli olan Rabbinizden indirilmiş (pek çok nimetler var).

33. Allah’a çağıran, doğru ve yararlı işler yapan ve "Ben müslüman olanlardanım" diyenden daha güzel sözlü kim olabilir.

34. Güzel olanla, kötü olan bir değildir. Sen en güzel olanla kötülüğü uzaklaştır. Seninle onun arasında düşmanlık olan birisi, sanki birden bire yardımcı bir dost olmuştur.

35. Bu başarıya, sabır ve inançla hareket edenlerden ve büyük bir istek ve arzuya sahip olanlardan başkası ulaşamaz.

36. Şeytandan sana yanlışlığa götürecek bir duygu bulaşırsa, hemen Allah’a sığın. Şüphesiz ki Allah her şeyi işiten ve her şeyi bilendir.

37. Gece, gündüz, güneş ve ay Allah’ın işaretlerindendir. Ne güneşe, nede aya secde etmeyin. Yalnızca onları yaratan Allah’a secde edin. Siz yalnızca O na kulluk edin.

38. Eğer insanlar Allah’a kulluk etmeye kibirlenirlerse, (şunu bilsinler ki) Allah’ın yanında olanlar (melekler), gece ve gündüz Rablerini yücelterek bütün eksiklerden tenzih ediyorlar ve kulluk etmekten de, hiç mi hiç bıkmıyorlar.

39. Sen toprağı kurumuş halde görürsün ve Allah toprağın üzerine su indirdiğinde, toprak harekete geçer ve üzerinde bitkiler çoğalmaya başlar. Bunda Rabbinin işaretleri vardır. Elbette ki arzı dirilten Allah, ölüleri de mutlaka diriltecektir. Allah her şeye gücü yetendir.

40. Ayetlerimizi kasıtlı olarak saptıranlar, bize gizli kalacak değildir. Ateşin içine girecek olan mı daha hayırlıdır? Yoksa kıyamet gününe güven içinde gelen mi? Siz dünyada iken dilediğinizi yapın. Allah bütün yaptıklarınızı görendir.

41. Kendisine geldiğinde, öğütlerle dolu Kur’an’ı inkâr edenler bilsinler ki o, kesinlikle değerli bir kitaptır.

42. Batıl, o Kur’an’a önünden de arkasından da yaklaşamaz. O övgüye layık, her şeyin hükmünü veren tarafından indirilmiştir.

43. Sana söylenenler, senden önceki elçilere de söylenmişti. Şurası muhakkak ki Rabbin bağışlayıcı olduğu gibi, aynı zamanda acıklı bir cezayı de verendir.

44. Eğer biz bu Kur’an’ı yabancı bir dille onlara indirmiş olsaydık "Ayetleri açık anlaşılır olması gerekmez miydi? Arap olana yabancı bir dille mi indirilir?" derlerdi. Deki "O Kur’an iman edenler için yol gösterici ve şifadır. İnanmayanların kulaklarında bir ağırlık ve gözlerinde de bir körlük var. Sanki onlara uzak bir yerden çağırıyorlarmış gibi, duymuyorlar.

45. Musa’ya da daha önce kitap vermiştik de, o kitap hakkında ihtilafa düşüldü. Rabbinden daha önce verilmiş bir söz olmasaydı, ihtilaf edenlerin aralarında hüküm verilmiş olurdu. Elbette ki onlar o Kur’an hakkında şüphe ve tereddüt içerisindeler.

46. Kim doğru ve yararlı işler yaparsa kendisi için yapmıştır, kimde kötü bir iş yaparsa kendi aleyhinedir. Rabbin kullarına zulmedici değildir.

47. Kıyamet saatinin bilgisi Allah’a (döndürülür) aittir. Allah’ın izni olmadan, hiçbir meyve kabuğundan çıkamaz ve hiçbir dişi yavrusuna hamile kalamaz ve izni olmadan (doğuramaz) bırakamaz. Kıyamet günü onlara "Benim ortaklarım olduğunu söyledikleriniz nerede?" diye seslenilir. Onlarda "Sana ilan ediyoruz. Bizim, onların senin ortakların olduğuna dair hiçbir şahidimiz yok" derler.

48. Daha önce dünyada iken yalvardıkları ve ilah zannettikleri ortadan kayboldular. Artık onların, bugün kaçacak hiçbir yerleri yoktur.

49. İnsan mal istemekten hiç mi hiç bıkmaz usanmaz. Eğer insana bir şer dokunursa, hemen ümitsizliğe düşer.

50. Andolsun ki, kendisine dokunan bir zarardan sonra biz ona bir rahmet tattırırsak Bu, benim hakkımdır, kıyametin kopacağını sanmıyorum, Rabbime döndürülmüş olsam bile muhakkak O’nun katında benim için daha güzel şeyler vardır, der. Biz, inkâr edenlere yaptıklarını mutlaka haber vereceğiz ve muhakkak onlara ağır azaptan tattıracağız.

51. Biz insana bir nimet verdiğimizde sırt çevirir ve bizden uzaklaşarak yan çizer. Ona bir kötülük dokunduğunda, sanki devamlı dua ediyormuş gibi dua sahibi kesilir.

52. Onlara deki "Başınıza gelenler Allah’ın katından ise, sonra siz Allah dan geleni hep inkar etmişseniz, Allah’ın indirdiği vahiyden ayrılarak uzak kalmış birisinden, daha zalim kim olabilir ki.

53. Onlara kendi dışlarında ve kendi içlerinde ayetlerimizi elbette ki göstereceğiz. Taki, gerçekten hakkın (Allah dan gelenin) o olduğu, onlara açık seçik belli oluncaya kadar ayetlerimizi göstereceğiz. Rabbinin her şeye şahit olması onlara yetmiyor mu (da başka ilahlar arıyorlar)?

54. Onlar Rablerine kavuşacaklarına dair, şüphe içerisinde olmadılar mı? Gerçekten O Allah, her şeyi kuşatıcı değil midir?