Ahmet Varol 

1. İnkâr eden ve Allah’ın yolundan alıkoyanların amellerini (Allah) boşa çıkarmıştır.

2. İman eden, salih ameller işleyen ve Muhammed’e indirilene -ki o Rablerinden (gelen) bir gerçektir- iman edenlerin kötülüklerini örtmüş ve durumlarını düzeltmiştir.

3. Bu, inkâr edenlerin bâtıla uymaları, iman edenlerin ise Rablerinden gelen gerçeğe uymaları dolayısıyladır. İşte Allah insanlara örneklerini böyle açıklar.

4. İnkâr edenlerle (savaşta) karşı karşıya geldiğinizde hemen boyunlarını vurun. Sonunda onları yenik düşürüp üstünlük sağladığınızda (esirleri) sıkı bağlara bağlayın. Artık bundan sonra ya lütufta bulunu(p serbest bırakı)n veya fidye karşılığı salıverin. Savaş ağırlıklarını bırakıncaya kadar (böyle sürdürün). İşte böyle. Allah dileseydi onlardan öc alırdı. Ancak sizi birbirinizle imtihan etmek için (böyle emrediyor). Allah yolunda öldürülenlerin ise (Allah) amellerini boşa çıkarmayacak.

5. Onları hidayete iletecek ve durumlarını düzeltecektir.

6. Onları kendilerine tanıttığı cennete sokacaktır.

7. Ey iman edenler! Siz eğer Allah’a yardım ederseniz O da size yardım eder ve ayaklarınızı sağlam tutar.

8. İnkâr edenlere gelince; yüzükoyun düşüş onlara olsun! (Allah) onların amellerini boşa çıkarmıştır.

9. Bu onların Allah’ın indirdiğinden hoşlanmamaları dolayısıyladır. O da, onların amellerini heder etti.

10. Onlar hiç yeryüzünde dolaşıp, kendilerinden önce yaşamış olanların sonlarının ne olduğunu görmediler mi? Allah onları kökten yok etti. Tüm Allah’tan gelen gerçekleri örtbas edenlere de, bunlara benzer azaplar vardır.

11. Bu, Allah’ın iman edenlerin dostu olması, inkâr edenlerin ise hiç dostlarının olmaması sebebiyledir.

12. Şüphesiz Allah iman edip salih ameller işleyenleri altlarından ırmaklar akan cennetlere sokar. İnkâr edenler ise (dünyada) zevklenirler ve hayvanların yediği gibi yerler. Ateş onların varacakları yerdir.

13. Seni çıkaran kasabandan daha güçlü nice kasabalar vardı ki onları helâk ettik. Onların bir yardımcıları da olmadı.

14. Rabbinin katından açık bir delil üzere bulunan, kötü işi kendine süslü gösterilen ve arzularına uyanlarla bir midir?

15. İçinde bozulmayan sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenler için lezzet veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar vardır. Onlar için orada her çeşit meyva ve Rablerinden bağışlama vardır. (Bu nimetler içinde olan) ateşin içinde sonsuza kadar kalacak olan ve kendilerine barsaklarını parça parça eden kaynar sudan içirilenler gibi olur mu?

16. ’Az önce ne söyledi?’ derler. İşte onlar Allah’ın kalplerini mühürlediği ve arzularına uymuş kimselerdir.

17. Doğru yola girenlere gelince, (Allah) onların doğruluklarını artırmış ve onlara takvalarını vermiştir.

18. Onlar kıyametin kendilerine ansızın gelmesinden başka bir şey mi bekliyorlar? İşte onun alametleri gelmiştir. (Kıyamet) kendilerine geldikten sonra öğüt almaları onlara ne yarar verir?

19. Bil ki, Allah’tan başka ilâh yoktur ve kendi günâhın için de, mü’min erkekler ve mü’min kadınlar için de bağışlanma dile. Allah dönüp dolaştığınız yeri de barındığınız yeri de bilir.

20. ’(Savaşa izin veren) bir sure indirilmeli değil miydi?’ Nitekim kesin hükümlü bir sure indirilip içinde çarpışmadan söz edilince kalplerinde hastalık olanların sana, üzerine ölüm baygınlığı çökmüş kimsenin bakışı gibi baktıklarını görürsün. Onlar için en uygun olan

21. İtaat ve güzel sözdü. İş kesinlik kazanınca Allah’a karşı doğruluk (sadakat) gösterselerdi muhakkak kendileri için daha hayırlı olurdu.

22. Demek yüz çevirirseniz yeryüzünde bozgunculuk çıkaracak, akrabalık bağlarını keseceksiniz öyle mi?

23. İşte onlar Allah’ın kendilerini lanetlediği, sağır kıldığı ve gözlerini kör ettiği kimselerdir.

24. Kur’an’ı düşünmüyorlar mı yoksa kalpler(inin) üzerinde kilitler mi var?

25. Kendilerine doğru yol belli olduktan sonra arkalarına dönenlere şeytan teşvikte bulunmuş ve onları uzun emellere kaptırmıştır.

26. ’Bazı işlerde size itaat edeceğiz’ demelerinden dolayıdır. Oysa Allah onların gizlediklerini bilir.

27. Öyleyse melekler onların arkalarına ve yüzlerine vurarak canlarını alırlarken nasıl olacak?

28. Bu, onların Allah’ı kızdıran şeylere uymaları ve O’nun rızasından hoşlanmamaları yüzündendir. Bu yüzden (Allah) amellerini boşa çıkardı.

29. Yoksa kalplerinde hastalık olanlar Alah’ın, kendilerinin kinlerini meydana çıkarmayacağını mı sandılar?

30. Dileseydik onları sana gösterirdik, sen onları simalarından tanırdın. Andolsun ki sen onları sözlerinin üslubundan tanırsın. Allah amellerinizi bilir.

31. Andolsun ki, sizi içinizden cihad edenleri ve sabredenleri bilinceye kadar deneyeceğiz. Haberlerinizi de sınayacağız.

32. Şüphesiz inkâr eden, Allah’ın yolundan alıkoyan ve doğru yol kendilerine belli olduktan sonra Peygamber’e karşı gelenler Allah’a hiçbir zarar veremezler ve (Allah) onların amellerini boşa çıkaracaktır.

33. Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, Peygamber’e itaat edin ve amellerinizi geçersiz kılmayın.

34. Şüphesiz inkâr edip Allah’ın yolundan alıkoyan sonra da kâfirler olarak ölenleri Allah bağışlamayacaktır.

35. Siz üstün olduğunuz halde gevşeklik gösterip barışa çağırmayın. Allah sizinledir. O sizin amellerinizi eksiltmeyecektir.

36. Dünya hayatı ancak bir oyun ve eğlencedir. Eğer iman eder ve sakınırsanız (Allah) size ecirlerinizi verir ve mallarınızı da istemez.

37. Eğer onu ister ve sizi sıkıştırırsa cimrilik edersiniz ve (bu) sizin kinlerinizi ortaya çıkarır.

38. İşte sizler böylesiniz. Allah yolunda harcamaya çağrılıyorsunuz ama içinizden bazıları cimrilik ediyor. Kim cimrilik ederse ancak kendine cimrilik etmiş olur. Allah zengindir, siz ise fakirsiniz. Eğer yüz çevirirseniz yerinize başka bir toplum getirir de sonra onlar sizin gibi olmazlar.