Sadık Türkmen 

1. Allah, inkârcıların ve yolundan alıkoyanların işlerini boşa çıkarır.

2. Inananların, salih amel/faydalı işleri en iyi şekilde yapanların ve Rablerinden bir gerçek olarak; Muhammed’e indirilene inananların kötülüklerini örter ve durumlarını düzeltir.

3. Bu böyledir. Çünkü inkârcılar saçma olana uymakta ve inananlar ise Rablerinden gelen gerçeğe uymaktadırlar. İşte, Allah insanlara kendi durumlarını böyle anlatır.

4. Inkârda diretip dayatanlar; "Rabbimiz Allah" dediğiniz için, size savaş açanlarla savaşta karşılaştığınızda, onları etkisiz hale getirin. Sonunda onları güçsüz bıraktığınızda onları esir alın. Savaş sona erince; onları ya karşılıksız ya da fidye/bir bedel karşılığında salıverin. Allah dilemiş olsaydı, onları başka türlü cezalandırabilirdi. Bunun böyle olması, kiminizi kiminizle açığa çıkarmak içindir. Allah, iman ettikleri için öldürülenlerin işlerini boşa çıkarmaz.

5. Onları huzurlu hayata eriştirir, durumlarını düzeltir.

6. Onları kendilerine anlattığı cennete koyar.

7. Ey inananlar! Siz Allah’a (kullarına iyilik yaparak) yardım ederseniz O da size yardım eder, adımlarınızı sağlam bastırır.

8. Inkârcılar ise huzur bulamazlar! Allah onların işlerini boşa çıkarır.

9. Bu onların, Allah’ın indirdiğini beğenmediklerinden ötürüdür, bunun için işlerini boşa çıkarmıştır.

10. Yeryüzünde dolaşıp, kendilerinden önce olanların sonunun nasıl olduğuna bakmıyorlar mı? Allah onları yerin dibine geçirmiştir; inkârcılara da onların durumlarının benzeri vardır.

11. Ancak Allah inananların dostudur. İnkârcıların ise dostu yoktur.

12. Doğrusu Allah; inanan ve salih amel/faydalı işleri en iyi şekilde yapanları, içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyar. İnkâr edenlerin durakları ateş olduğu halde zevklenirler ve davarlar gibi yerler.

13. Nice kentler seni sürüp çıkaran kentten daha kuvvetli iken onları imha ettik. Yardım edenleri de bulunmadı.

14. Rabbinin katından açık bir elçilik belgesi olan kimse, kötü işi kendisine güzel görünen ve heveslerine uymuş olanlar gibi midir?

15. Allah’a karşı saygılı olanlara söz verilen cennet şöyledir Orada bozulmayan su ırmakları, tadı değişmeyen süt ırmakları, içenlere; (sarhoşluk değil) zevk (mutluluk) veren şarap ırmakları, süzme bal ırmakları vardır. Onlara orada her türlü meyve ve Rablerinden bağışlanma vardır. Bunların durumu, ateşte temelli kalan ve bağırsaklarını parça parça edip kaynar su içirilen kimselerin durumu gibi olur mu?

16. Onlarin içinde seni dinleyenler vardır; sonra senin yanından çıkınca mesajı kavramış kimselere; "Az önce ne demişti?" diye sorarlar. İşte (inkârlarından dolayı) bunların, (kalpleri üzerinde yeni bir huy/yapı oluşmuş) kalpleri stresle/bunalımla dolmuştur. Bunlar kendi heveslerine uyan kimselerdir.

17. Allah doğru yola gidenlerin doğruluklarını artırır ve onlara korunma gücü bahşeder.

18. Inkârcılar, Saat’in kendilerine ansızın gelip çatmasını mı bekliyorlar. Şüphesiz, onun alâmetleri belirmiştir. Kendilerine gelip çatınca hatırlamaları neye yarar?

19. Bil ki, Allah’tan başka İlah yoktur; hem kendinin, hem de inanmış erkek ve inanmış kadınların günahlarının bağışlanmasını dile. Allah; gezip dolaştığınız ve duracağınız yeri bilir.

20. Inananlar, "ne olurdu bir Sûre indirilse!" derler. Fakat hükmü apaçık bir Sûre indirilip de, saldırganlara karşı savaştan söz edilince; kalplerinde hastalık olanların, ölüm baygınlığına girmiş kimsenin bakışı gibi, sana baktıklarını görürsün. O da onlara pek yakındır.

21. Itaat ve güzel bir söz onlar için daha hayırlıdır. İş ciddileşince Allah’a verdikleri söze bağlı kalsalardı, elbette kendileri için daha iyi olurdu.

22. Şimdi siz, eğer sırtınızı dönerseniz; yeryüzünde bozgunculuk çıkarmış, akrabalık bağlarını koparmış ve dolayısıyla (Allah’a) isyan etmiş olmaz mısınız?

23. Işte Allah’ın lânetlediği (rahmetinden dışladığı/azarladığı), gerçekleri duymak istemeyen ve gerçekleri görmek istemeyen kimseler bunlardır.

24. Onlar (anladıkları dilde) Kur’an’ı araştırıp inceleselerdi (veya ilgili/bağlantılı ayetlerle karşılaştırıp düşünselerdi) ya? Yoksa kalpleri (duygusal zekâları) üzerinde kilitler mi var?

25. Doğrusu, kendilerine doğru yol belli olduktan sonra gerisin geri (eski durumlarına) dönenler, şeytan gibi olmuşlar ve onlar ‘af ediliriz’ ümidine kapılmışlardır.

26. Doğrusu bu, Allah’ın indirdiğini beğenmeyenlere; "Biz bazı işlerde (çeşitli çıkarlar için) size itaat edeceğiz" demelerindendir. Allah onların gizlediklerini bilir.

27. Melekler onların yüzlerine ve sırtlarına vurarak canlarını alırken durumları nice olur?

28. Bu, Allah’ı gazaplandıran şeylere uydukları ve onun hoşnut olduğu şeyleri beğenmedikleri içindir. Allah da onların işlerini boşa çıkarmıştır.

29. Yoksa kalplerinde hastalık olanlar, Allah’ın kinlerini ortaya çıkarmayacağını mı sandılar?

30. Biz dileseydik, onları sana gösterirdik de sen onları yüzlerinden tanırdın. Andolsun, sen onları konuşma tarzlarından tanırsın. Allah yaptıklarınızı bilir.

31. Sizin aranızdan Allah yolunda mücadele edenleri ve sabredenleri öğreninceye kadar mutlaka deneyeceğiz. Sizin haberlerinizle deneyeceğiz.

32. Doğrusu inkârcılar, Allah yolundan alıkoyanlar ve doğru yol kendilerine belli olduktan sonra, elçiye karşı gelenler, Allah’a hiçbir zarar veremezler. O, onların işlerini boşa çıkaracaktır.

33. Ey İman edenler! Allah’a ve elçiye itaat edin ki, yaptığınız güzel ve hayırlı işleri boşa çıkarmayın.

34. Doğrusu inkâr edip, Allah yolundan alıkoyanları, sonra da inkârcı olarak ölenleri Allah bağışlamayacaktır.

35. Gevşemeyin, siz üstün olduğunuz durumlarda da barışa davet edin. Allah sizinle beraberdir, sizin işlerinizi eksiltmeyecektir.

36. Doğrusu dünya hayatı oyun ve bir oyalanmadır. Eğer inanır ve Allah’a karşı saygılı olursanız, O size ödüllerinizi verir ve O sizin mallarınızın tümünü de istemez.

37. Eğer sizden onları isteyip de sizi zorlasaydı, cimrilik ederdiniz. O da gizli eğilimlerinizi ortaya/açığa çıkarırdı.

38. Işte sizler, Allah’ın tavsiye ettiği şekilde harcamaya çağrılan kimselersiniz. Kiminiz cimrilik yapıyor, ama cimrilik yapan bilsin ki, ancak kendine karşı cimrilik etmiş olur. Allah zengindir (Allah almak için değil vermek için ister), siz ise fakirsiniz. Eğer yüz çevirirseniz; sizin gibi yapmayan başka bir ulusu yerinize (Liderliğe) getirir.