Harun Yıldırım 

1. Küfürlerinde bilinçli olarak ısrar edip Allah’ın yolundan alıkoyanların amellerini boşa çıkarmıştır.

2. İman edip salih amel işleyenler ve Muhammed’e indirilene –ki o Rabblerinden gelen hakkın ta kendisidir iman edenlerin ise günahlarını örtüpbağışlar ve hallerini düzeltipıslah eder.

3. İşte böyle; hiç şüphesiz, küfürlerinde bilinçli olarak ısrar edenler batıla uymuşlar; ve hiç şüphesiz iman edenler Rablerinden olan hakka uymuşlardır. İşte Allah insanlara misallerini böyle açıklar.

4. Öyleyse küfürlerinde bilinçli olarak ısrar edenlerle karşı karşıya geldiğiniz zaman, hemen boyunlarını vurun; sonunda onları iyice bozguna uğratıp zafer kazanınca da artık bağı sımsıkı tutun. Bundan sonra ya bir lutuf olarak veya bir fidye. Öyle ki savaş ağırlıklarını bıraksın. İşte böyle; eğer Allah dilemiş olsaydı, elbette onlardan intikam alırdı. Ancak sizleri birbirinizle denemesi içindir. Allah yolunda öldürülenlerin ise kesin olarak amellerini boşa çıkarmaz.

5. Onları doğru yolu iletecek ve hallerini düzeltecektir.

6. Ve onları kendilerine tanıttığı cennete girdirecektir.

7. Ey iman edenler, eğer siz Allah’a yardım ederseniz, O da size yardım eder ve ayaklarınızı sağlamlaştırır.

8. Küfürlerinde bilinçli olarak ısrar edenler ise, yüzükoyun düşüş onlara olsun; amellerini de boşa çıkartmıştır.

9. İşte böyle; çünkü onlar Allah’ın indirdiğini çirkin gördüler, bundan dolayı O da, onların amellerini boşa çıkardı.

10. Onlar, yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı ki, kendilerinden öncekilerin nasıl bir sona uğradıklarını görsünler. Allah onları yerle bir etti. O kafirler için de bunun bir benzeri vardır.

11. İşte böyle; çünkü Allah, iman edenlerin velisidir; kafirlerin ise velisi yoktur.

12. Şüphesiz Allah iman edip salih amel işleyenleri altlarından nehirler akan cennetlere girdirir. Küfürlerinde bilinçli olarak ısrar edenler ise, faydalanırlar ve hayvanların yemesi gibi yerler; ateş onlar için bir konaklama yeridir.

13. Seni sürüpçıkaran memleketinden kuvvet bakımından daha üstün nice memleketler vardır ki, biz onları helak ettik. Kendileri için bir yardımcıları da yoktu.

14. Şimdi Rabbinden apaçık bir belge üzerinde bulunan kimse, kötü ameli kendisine süslü ve çekici gösterilmiş ve kendi hevalarına uyan kimseler gibi midir?

15. Muttakilere va’dedilen cennetin misali; içinde bozulmayan sudan nehirler, tadı değişmeyen sütten nehirler, içenler için lezzet veren şaraptan nehirler ve süzme baldan nehirler vardır ve orda onlar için meyvelerin her türlüsünden ve Rablerinden bir mağfiret vardır. Hiç ateşin içinde daimi olarak kalan ve bağırsaklarını parça parça koparan kaynar sudan içirilen kimseler gibi olur mu?

16. Onlardan kimi gelip seni dinler. Nitekim yanından çıkıpgittikleri zaman, ilim verilenlere derler ki "O biraz önce ne söyledi?" İşte onlar; Allah, onların kalplerini mühürlemiştir ve onlar kendi hevalarına uymuşlardır.

17. Hidayeti bulmuş olanlara gelince; hidayetlerini artırmış ve takvalarını vermiştir.

18. Artık onlar kıyametsaatinin kendilerine apansız gelmesinden başkasını mı gözlüyorlar? İşte onun işaretleri gelmiştir. Fakat kendilerine geldikten sonra öğüt alıpdüşünmeleri onlara neyi sağlar?

19. Onun için bil ki; gerçekten Allah’tan başka hiç bir ilah yoktur. Hem kendi günahın, hem mü’min erkekler ve mü’min kadınlar için mağfiret dile. Şüphesiz Allah, sizin dönüpdolaşacağınız yeri bilir, konaklama yerinizi de.

20. İman edenler derler ki "Bir sûre indirilmeli değil miydi?" Fakat, içinde savaş zikri geçen bir sûre indirildiği zaman, kalplerinde hastalık olanların, üzerine ölüm baygınlığı çökmüş olanların bakışı gibi sana baktıklarını görürsün. Oysa onlara evla

21. İtaat ve ma’ruf sözdü. Fakat iş, kesinlik ve kararlılık gerektirdiği zaman, şayet Allah’a sadakat gösterselerdi, şüphesiz onlar için daha hayırlı olurdu.

22. Demek, iş başına geçip yönetimi ele alırsanız hemen yeryüzünde fesat çıkaracak ve akrabalık bağlarınızı koparıp parçalayacaksınız, öyle mi?

23. İşte böyleleri Allah’ın kendilerini lanetlediği, sağırlaştırdığı ve gözlerini kör ettiği kimselerdir.

24. Öyle olmasa Kur’an’ı iyiden iyiye düşünmezler miydi? Yoksa bir takım kalpler üzerinde kilitler mi vurulmuş?

25. Şüphesiz kendilerine hidayet açıkça belli olduktan sonra, gerisi geri dönenleri, şeytan kışkırtmış ve uzun emellere kaptırmıştır.

26. İşte böyle; çünkü gerçekten onlar, Allah’ın indirdiğini çirkin karşılayanlara dediler ki "Size bazı işlerde itaat edeceğiz." Oysa Allah sakladıkları şeyleri biliyor.

27. Öyleyse melekler, yüzlerine ve arkalarına vura vura canlarını aldıkları zaman nasıl olacak?

28. İşte böyle; çünkü gerçekten onlar, Allah’ı gazablandıran şeye uydular ve O’nu razı edecek şeyleri çirkin karşıladılar; bundan dolayı amellerini boşa çıkardı.

29. Yoksa kalplerinde hastalık bulunanlar, Allah’ın kinlerini hiç çıkarmayacağını mı sandılar?

30. Eğer biz dilersek, sana onları elbette gösteririz, böylelikle onları simalarından tanırsın. Andolsun, sen onları, sözlerin söyleniş tarzından da tanırsın. Şüphesiz Allah, amellerinizi bilir.

31. Andolsun, biz sizden mücahidlerle sabredenleri bilinceye kadar, deneyeceğiz ve haberlerinizi sınayacağız

32. Şüphesiz küfürlerinde bilinçli olarak ısrar edenler, Allah’ın yolundan alıkoyanlar ve kendilerine hidayet açıkça belli olduktan sonra Rasûl’e karşı gelipzorluk çıkaranlar, kesin olarak Allah’a hiçbir şeyle zarar veremezler. Onların amellerini boşa çıkaracaktır.

33. Ey iman edenler, Allah’a itaat edin, Rasûl’e itaat edin ve amellerinizi boşa çıkarmayın.

34. Şüphesiz küfürlerinde bilinçli olarak ısrar edenler, Allah’ın yolundan alıkoyanlar, sonra ölenler; işte Allah onlara kesinlikle mağfiret etmeyecektir.

35. Öyleyse siz, üstün iken, barışa çağırmak suretiyle gevşekliğe düşmeyin. Şüphesiz Allah sizinle beraberdir; amellerinizi asla eksiltmez.

36. Gerçekten dünya hayatı bir oyun ve bir eğlencedir. Eğer iman ederseniz ve sakınırsanız, ecirlerinizi verir ve mallarınızı da istemez.

37. Eğer (Allah) sizden onları (mallarınızı tümüyle) isteyip de zora salmış olsaydı, cimrilik ederdiniz, O da böylece kinlerinizi ortaya çıkarırdı.

38. İşte siz böylesiniz; Allah yolunda infak etmeye çağrılıyorsunuz; buna rağmen bazılarınız cimrilik ediyor. Kim cimrilik ederse, artık o, ancak kendi nefsine cimrilik eder. Allah ise Ğaniyy’dir; fakir olan sizlersiniz. Eğer siz yüz çevirecek olursanız, sizden başka bir kavmi getirir. Sonra onlar sizin benzeriniz de olmazlar.