Edip Yüksel 

1. Savaş ganimetleri hakkında senden soruyorlar. De ki "Ganimetler, ALLAH’ın ve elçisinindir." ALLAH’ı dinleyin, aranızı düzeltin. Gerçeği onaylıyorsanız, ALLAH’a ve elçisine uyun.

2. Gerçeği onaylayanlar öyle kimselerdir ki, ALLAH anıldığında yürekleri titrer, O’nun ayetleri kendilerine okunduğunda onayları artar ve Rab’lerine güvenirler.

3. Onlar ki namazı gözetirler ve kendilerine verdiğimiz rızıklardan yardım olarak verirler.

4. Böyleleri gerçek gerçeği onaylayanlardır. Onlar için Rab’leri yanında dereceler, bağışlanma ve tükenmez rızık vardır.

5. Nitekim Efendin seni belli bir planın gerçekleşmesi için evinden çıkarmıştı. Gerçeği onaylayanlardan bir grup bundan hoşlanmamıştı.

6. Gerçek ortaya çıkmasına rağmen, göz göre göre ölüme sürükleniyorlarmış gibi seninle onu tartışıyorlardı.

7. ALLAH iki gruptan birisini size söz vermişti; siz ise, güçsüz olanıyla karşılaşmayı istiyordunuz. Oysa ALLAH kelimeleriyle gerçeği gerçekleştirmek ve kâfirlerin ardını kesmeyi diliyor.

8. Ki suçlular hoşlanmasa da hakkı gerçekleştirsin ve haksızlığı ortadan kaldırsın.

9. Sizi kurtarması için Efendinize yalvarıyordunuz ve O da, "Ben sizi birbiri ardınca bin melek ile destekleyeceğim" diye size karşılık vermişti.

10. ALLAH bunu, ancak bir müjde olsun ve kalpleriniz yatışsın diye yaptı. Zafer yalnız ALLAH’tandır. ALLAH Üstündür, Bilgedir.

11. Kendisinden bir güvenlik olarak sizi bir uyuklama bürüyüp yatıştırıyordu. Sizi temizlemek, sapkının pisliğini (umutsuzluğu) sizden savmak, kalbinizi ikna etmek ve ayaklarınızı pekiştirmek için üzerinize gökten su indiriyordu.

12. Efendin meleklere, "Sizinle beraberim, gerçeği onaylayanları destekleyin. İnkârcıların yüreğine korku salacağım. Vurun boyunlara, vurun onların her parmağına" diye vahyediyordu.

13. Çünkü onlar ALLAH’a ve elçisine karşı aktif olarak savaştılar. Kim ki ALLAH ve elçisiyle savaşırsa elbette ALLAH’ın cezası çetindir.

14. İşte bunu tadın. Kâfirler için bir de ateş azabı var.

15. Ey gerçeği onaylayanlar, size karşı düşmanca harekâta geçen kâfirlerle karşılaştığınızda, onlara arkanızı dönmeyin.

16. Kim o gün, savaş taktiği veya başka bir birliğe katılma amacının dışında sırtını dönüp kaçarsa ALLAH’tan bir gazaba uğramıştır ve yeri de cehennemdir. Ne kötü bir duraktır.

17. Onları siz öldürmediniz, fakat ALLAH öldürdü. Attığın zaman da sen atmıyordun; ALLAH atıyordu. Fakat böylece gerçeği onaylayanları güzel bir sınavla sınadı. ALLAH İşitendir, Bilendir.

18. İşte böyle; ALLAH kâfirlerin planını bozar.

19. Zafer istiyorduysanız, işte size zafer geldi! Saldırmaktan vazgeçerseniz sizin için daha iyi olur. Dönerseniz biz de döneriz ve ordunuz sayıca çok da olsa sizden hiçbir şeyi savamaz. ALLAH gerçeği onaylayanlarla beraberdir.

20. Ey gerçeği onaylayanlar, ALLAH’a ve elçisine uyunuz. İşittiğiniz halde ondan yüz çevirmeyiniz.

21. İşitmedikleri halde, "İşittik" diyenler gibi olmayın.

22. ALLAH yanında, yaratıkların en kötüsü, akıllarını kullanmayan sağır ve dilsizlerdir.

23. ALLAH onlarda bir iyilik olduğunu görseydi, onlara işittirirdi. Onlara işittirseydi bile yine yüz çevirerek dönerlerdi.

24. Ey gerçeği onaylayanlar, size hayat verecek şeylere çağırdığında ALLAH’a ve elçisine yanıt verin. Bilin ki ALLAH kişi ile kalbi arasına girer ve O’nun huzuruna toplanacaksınız.

25. Sizden sadece zalimlere çatmakla kalmayacak olan sınavdan sakının. Bilesiniz ki ALLAH’ın cezası çetindir.

26. Sayıca az olduğunuz, yeryüzünde ezilip horlandığınız ve insanların sizi kapıp kaçıracaklarından korktuğunuz zamanları hatırlayın. O size barınak sağladı, sizi yardımıyla destekledi ve güzel şeylerden size rızıklar verdi ki şükredesiniz.

27. Ey gerçeği onaylayanlar, ALLAH’a ve elçisine ihanet etmeyin; sorumluluklarınıza bile bile ihanet etmiş olursunuz.

28. Bilesiniz ki mallarınız ve evlatlarınız sizin için bir sınavdır ve ALLAH’ın yanında büyük ödül vardır.

29. Ey gerçeği onaylayanlar, ALLAH’ı dinlerseniz, size doğruyu yanlıştan ayıracak anlayışı verir, kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. ALLAH Büyük Lütuf Sahibidir.

30. İnkârcılar seni etkisiz hale getirmek veya seni öldürmek ya da seni sürmek için planlar yapıyorlardı. Onlar plan kuruyorlarsa ALLAH da plan kuruyor. ALLAH plan kuranların en ustasıdır.

31. Ayetlerimizi dinledikleri zaman, "İşittik" diyorlardı, "İstesek biz de bunun bir benzerini getiririz. Bu, geçmişlerin efsanelerinden başka bir şey değil."

32. Hatta, "Efendimiz, bu senden gelen bir gerçek ise, üstümüze gökten taşlar yağdır veya başımıza acıklı bir azap getir" diyorlardı.

33. Sen onların arasında bulunduğun sürece ALLAH onlara azap edecek değildir. Onlar, bağışlanma dilerlerken de ALLAH onları cezalandıracak değildir.

34. Başkalarını Sınırlanmış Mescit’ten menederlerken neden ALLAH’ın azabını hak etmesinler? Oysa onlar onun koruyucuları değiller. Onun gerçek koruyucuları gerçeği onaylayanlardır; ancak çokları bunu bilmez.

35. Onların, Ev’deki namazları hile ve menetmekten başka bir şey değil. İnkârınızdan dolayı azabı tadın.

36. İnkâr edenler, insanları ALLAH yolundan menetmek için paralarını harcarlar ve daha da harcamaya devam edecekler. Fakat bu, sonradan kendileri için bir üzüntü kaynağı olacak ve ardından yenilecekler. İnkâr edenler cehenneme sürüleceklerdir.

37. Böylece ALLAH kötüyü iyiden ayırt eder, kötüleri üst üste koyup topluca yığar ve cehenneme yollar. İşte kaybedenler onlardır.

38. İnkâr edenlere söyle "Son verirlerse geçmişte yaptıkları bağışlanacaktır. Dönerlerse, daha öncekilerin yasası (sünneti) geçerlidir."

39. Baskı ve zulmü ortadan kaldırıncaya ve dini sadece ALLAH’a ait kılıncaya dek onlarla savaşın. Düşmanlığa son verirlerse, elbette ALLAH yaptıklarınızı Görür.

40. Dönerlerse, bilin ki sahibiniz ALLAH’tır. O en iyi Egemen/ Dost/Koruyucu (Mevla) ve en iyi Yardımcıdır.

41. Ayrım gününde, iki ordunun karşılaştığı günde kulumuza indirdiğimize ve ALLAH’a Gerçeği onaylıyorsanız, bilin ki elinize geçen her ganimetin beşte biri ALLAH’ın ve elçisinindir. Bu pay, akrabalar, öksüzler, yoksullar ve yolda kalmışların hakkıdır. ALLAH her şeye Güç Yetirendir.

42. Hani siz vadinin beri yamacında, onlar da vadinin öte yamacında mevzilenmişti. Kervan da sizden daha aşağıda idi. Bu karşılaşmayı siz kararlaştırsaydınız karşılaşma konusunda anlaşmazlığa düşecektiniz. Oysa ALLAH, yapılması önceden planlanmış bir işi gerçekleştirmekte idi. Böylece, yok edilen, apaçık bir delille yok edilsin, yaşayan da apaçık bir delille yaşatılsın. ALLAH İşitendir, Bilendir.

43. ALLAH onları rüyanda sana az gösteriyordu. Onları sana çok gösterseydi, dağılacak ve o konuda çekişip duracaktınız. Fakat ALLAH (sizi) kurtardı. O, göğüslerin özünü bilendir.

44. Zamanı gelip kendileriyle karşılaştığınızda sizin gözlerinizde onları az gösteriyor, onların da gözlerinde sizi az gösteriyordu ki ALLAH önceden planlanmış işi gerçekleştirsin. İşler, sonunda ALLAH’a döner.

45. Ey gerçeği onaylayanlar bir ordu ile karşılaştığınızda dayanın ve ALLAH’ı çokça anın ki başarasınız.

46. ALLAH’a ve elçisine uyun, çekişmeyin, yoksa zayıflayıp gücünüzü yitirirsiniz. Güçlüklere karşı direnin. Elbette ALLAH sabredenlerle beraberdir.

47. ALLAH’ın yoluna engel olmak amacıyla, halka gösteriş yaparak yurtlarından çıkan o kendini beğenmişler gibi olmayın. ALLAH yaptıklarını çepeçevre Kuşatır.

48. Sapkın, işlerini onlara süslemiş ve "Bugün halktan kimse sizi yenemez, ben sizin yanınızdayım" demişti. İki ordu yüz yüze gelince de, topukları üzerine geri dönüp, "Sizinle bir ilgim yok, sizin görmediğinizi görüyorum ve ALLAH’tan korkarım. ALLAH’ın cezası çetindir" demişti.

49. İkiyüzlüler ve kalplerinde hastalık bulunanlar, "Bunları dinleri aldatmış" diyorlardı. Kim ALLAH’a güvenirse, kuşkusuz ALLAH Üstündür, Bilgedir.

50. İnkâr edenlerin canlarını melekler alırken bir görseydin! Yüzlerine ve arkalarına (saldıran ve kaçan düşmanlarınıza) vuruyorlardı "Tadın yakıcı azabı!"

51. "Bu, ellerinizin yaptığına karşılıktır. ALLAH elbette kullara zalim değildir."

52. Tıpkı Firavunun yandaşlarının ve onlardan öncekilerin gidişi gibi… ALLAH’ın ayetlerini inkâr ettiler. Günahlarından ötürü ALLAH da onları yakalayıp cezalandırdı. ALLAH Güçlüdür, cezası çetindir.

53. Zira, bir topluluk kendilerini değiştirmedikçe, ALLAH onlara verdiği nimetleri değiştirecek değildir. ALLAH İşitendir, Bilendir.

54. Örneğin, Firavunun yandaşları ve onlardan öncekiler gibi. Rab’lerinin ayetlerini yalanladılar. Biz de günahlarından ötürü onları yıkıma uğrattık. Firavunun yandaşlarını suda boğduk. Hepsi de zalim idiler.

55. ALLAH yanında yaratıkların en kötüsü kâfirlerdir; onlar gerçeği onaylamazlar.

56. Onlar, sen kendileriyle anlaşma yaptığın halde her defasında anlaşmalarını bozanlardır. Onlar erdemli davranmazlar.

57. Savaşta onları yakalarsan, onları arkalarındakilere ibret olacak şekilde darmadağın et. Belki ders alırlar.

58. Bir topluluğun ihaneti seni endişelendiriyorsa, sen de aynı şekilde (diplomatik ilişkiyi kesip) at. Kuşkusuz ALLAH hainleri sevmez.

59. Kâfirler, kurtulduklarını sanmasınlar. Kaçamazlar.

60. Onlar için elinizden gelen kuvvet ve binekler veya sanal bağlantılar hazırlayıp seferber edin. Böylece onlarla ALLAH’ın düşmanlarını, düşmanlarınızı ve onlardan başka bilmediğiniz, ancak ALLAH’ın bildiği kimseleri caydırırsınız. ALLAH yolunda ne harcarsanız size tam olarak ödenir ve hiç haksızlığa uğratılmazsınız.

61. Onlar barışa eğilim gösterirlerse sen de ona eğilim göster ve ALLAH’a güven. O, İşitendir, Bilendir.

62. Seni aldatmak isterlerse, ALLAH sana yeter. O ki seni yardımıyla ve gerçeği onaylayanlarla destekledi.

63. Ve onların kalplerini uzlaştırdı. Sen, yeryüzünde bulunanların hepsini harcasaydın bile kalplerini uzlaştıramazdın. Ancak, onların kalplerini ALLAH uzlaştırdı. O, Üstündür, Bilgedir.

64. Ey peygamber, ALLAH sana ve seni izleyen gerçeği onaylayanlara yeter.

65. Ey peygamber, gerçeği onaylayanları savaşa özendir. Sizden dirençli yirmi kişi olsa, iki yüz kişiyi yenebilir. Sizden yüz kişi, kâfirlerden bin kişiyi yenebilir. Çünkü onlar, anlamayan bir topluluktur.

66. Ancak, ALLAH sizde zayıflık bulunduğunu bildiğinden şimdi sizden yükü hafifletti. Sizden dirençli yüz kişi olsa, iki yüz kişiyi yenebilir. Sizden bin kişi olsa, ALLAH’ın izniyle iki bin kişiyi yenebilir. ALLAH sabredip direnenlerle beraberdir.

67. Hiçbir peygambere, yeryüzünde savaşa katılmaksızın esirler edinmesi yakışmaz. Siz bu dünyanın geçici malını istiyorsunuz; ALLAH ise (sizin için) ahireti ister. ALLAH Üstündür, Bilgedir.

68. ALLAH’ın daha önce koyduğu bir yasa olmasaydı aldıklarınızdan ötürü size büyük bir azap dokunacaktı.

69. Artık ele geçirdiğiniz ganimetleri helal ve temiz olarak yiyebilirsiniz. ALLAH’ı dinleyin. ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir.

70. Ey peygamber, elinizde bulunan esirlere de ki "ALLAH kalbinizde bir iyilik bilse, yitirdiklerinizden daha iyisini size verir ve sizi bağışlar. ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir.

71. Yok, sana ihanet etmek istiyorlarsa, zaten daha önce ALLAH’a ihanet etmişlerdi. Bunun üzerine onları yenik düşürdü. ALLAH Bilendir, Bilgedir.

72. Gerçeği onaylayanlar, ALLAH yolunda göç edenler, mallarıyla ve canlarıyla cihat edenler ve onları barındırıp onlara yardım edenler birbirlerinin dostudur. Gerçeği onayladığı halde sizinle birlikte göç etmeyenler göç edinceye kadar onlardan sorumlu değilsiniz. Ancak onlar, din bağından ötürü sizden yardım isterlerse, aranızda anlaşma bulunan bir topluma karşı olmaması koşuluyla kendilerine yardım etmelisiniz. ALLAH yaptıklarınızı Görendir.

73. İnkâr edenler de birbirlerinin dostudur. Bu emirleri uygulamazsanız, yeryüzünde kaos ve büyük bir fesat olur.

74. Gerçeği onaylayanlar, ALLAH yolunda göç edip çaba gösterenler ve onları barındırıp yardım edenler, işte bunlar gerçek gerçeği onaylayanlardır. Onlar için bağışlanma ve bol rızık vardır.

75. Sonradan gerçeği onaylayanlar, göç edenler ve sizinle birlikte çaba gösterenler de sizdendir. ALLAH’ın Kitabı’na göre akrabalar birbirlerine önceliklidir. ALLAH her şeyi Bilendir.