İlyas Yorulmaz 

1. Sana ganimetler hakkında soruyorlar. Deki "savaşlarda elde edilen ganimetler Allah ve resulüne aittir. Allah dan sakının (korunun), kendi aranızı (menfaat çekişmelerini) düzeltin ve inananlardan iseniz Allah’a ve O nun elçisine itaat edin. "

2. İnananlar öyle kimselerdir ki, Allah anıldığında kalpleri saygı ile titrer, onlara Allah’ın ayetleri okunduğunda imanları artar ve (yalnızca) Rablerine güvenip teslim olurlar.

3. O inanan kimseler namazlarını kılarlar ve onlara verdiğimiz rızıklardan da ihtiyaç sahiplerine verirler.

4. İşte gerçek inananlar böyle yapanlardır. Onların Rableri katında üstünlükleri, bağışlanmaları ve bitmez tükenmez rızıkları vardır.

5. Nitekim Rabbin seni belli bir planın gerçekleşmesi için evinden çıkarmıştı. İnananlardan bir grup bundan hoşlanmamıştı.

6. (Savaş için) Çıkmanın haklı nedenleri onlara açıklandıktan sonrada, onlar göz göre göre ölüme sevk ediliyorlarmış gibi (savaşılmaması için) seninle mücadele ediyorlar.

7. Allah size, düşman olan iki guruptan biri ile savaşacağınızı vaat edince, güçsüz olanlarla karşılaşmayı istediğiniz halde, diğer gurup ile sizi karşılaştırdı. Halbuki Allah, kelimeleri ile hakkın (vahiy ile vaat ettiği zaferin) gerçekleşmesini ve hakkı inkar edenlerin arkalarının (güçlerinin ve morallerinin) kesilmesini istiyor.

8. Günaha batmış kimseler istemeseler de, batıl yok olup, hakkın (Allah’ın dininin) gerçekleşmesi için (Allah güçlü olan gurupla sizi karşılaştırdı)

9. (Savaşta zor durumda kaldığınızda) Rabbinizden yardım istemiştiniz. Sonra Rabbiniz "Birbirine denk güçteki meleklerle elbette sizin imdadınıza yetişeceğim" diye cevap vermişti.

10. Allah’ın bu yardımı yalnızca bir müjdedir. Bu müjde, kalplerinizin yatışması içindir. (Şunu iyi bilin ki) Yardım etmek yalnızca Allah’ın elindedir. Elbetteki Allah en güçlü olan ve her şeyin hükmünü verendir.

11. Rabbinizin bir güvencesi olarak siz hafif bir uykuya dalmıştınız ve üzerinize gökten sizi tertemiz yapmak, şeytanın bulaştırdığı kirleri gidermek, kalplerinizi sağlamlaştırmak ve ayaklarınızı (düşman karşısında güçlü durarak) sabitleştirmek için yağmur indiriyordu.

12. Rabbin meleklere "Ben sizinle beraberim. O halde inananların kalplerini güçlendirin. Bende gerçeği inkar edenlerin kalplerine şüphe salacağım. O zaman sizde o inkârcıların boyunlarına vurun, vurun tüm parmaklarına" dedi.

13. Bu karşılık onların Allah ve elçisinin arasını ayırmalarındandır. Kim Allah ve elçisinin arasını ayırmaya kalkarsa, elbetteki Allah, cezası çok şiddetli olandır.

14. İşte bundan dolayı o cezayı tattılar. Muhakkak ki (dünyadaki azaptan başka) doğruları inkar edenler için (ahirette) ateşin azabı da vardır.

15. Ey İman edenler! Savaş için çıktığınızda, eğer gerçekleri inkar edenlerle karşılaşırsanız, onlara asla arkanızı dönmeyin.

16. Kim ki savaş taktiği olarak, diğer bir savaşan guruba katılmanın dışında, onlara arkasını dönüp kaçarsa, Allah’ın öfkesini satın almış olup, ahirette varacağı yer cehennemdir. Orası ne kötü bir dönüş yeri.

17. (Savaş esnasında) Onları siz öldürmüyordunuz, Allah öldürüyordu. (Düşmana atılan okları) siz atmıyordunuz, Allah atıyordu ki, böylece Allah inananları güzel bir sınavla denemiş oldu. Şüphe yok ki Allah her şeyi işiten ve her şeyi en iyi bilendir.

18. Şüphesiz Allah, aynı zamanda inkâr edenlerin planlarını da boşa çıkarmış oldu.

19. Eğer siz kesin bir zafer istiyorsanız, işte zafer size geldi. Eğer (eski batıl alışkanlıklarınızdan) vaz geçerseniz, sizin için hayırlı olur. Yok yine eski halinize dönerseniz, o zaman bizde döneriz. Ne kadar kalabalık olsanız da (Allah’a karşı) gurubunuz size fayda vermez. Allah (her zaman) inananların yanındadır.

20. Ey iman edenler! Allah’a ve O nun elçisine itaat edin. Elçiyi işitip dinlediğiniz halde (getirdiği vahiyden) yüz çevirmeyin.

21. Sakın ola ki dinlemedikleri halde işittik diyenler gibi olmayın.

22. Allah’ın yanında (yeryüzündeki) canlıların en şerlisi, sağırlar, dilsizler ve akletmeyen kimselerdir.

23. Eğer Allah onlarda hayır olduğunu bilseydi, onlara işittirirdi, Fakat onlara işittirse dahi onlar yinede yüz çevirip dönüp giderlerdi.

24. Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere çağırdığında, Allah ve elçisinin çağrısına icabet edin. Şunu iyi bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer. Şüphesiz O nun huzurunda toplanılacaksınız.

25. Sizden, yalnızca haksızlık yapanlara uğramayacak bir azaptan (fitne) korkun. Bilin ki Allah’ın cezası çok şiddetlidir.

26. Hatırlayın, siz yer yüzünde zayıf bırakılmış bir azınlıktınız ve insanların sizleri yakalayıp götürmesinden korkuyordunuz. Allah sizlere yerleşeceğiniz yurtlar verdi, sizleri yardımı ile destekledi ve şükredesiniz diye ter temiz rızıklarla sizi rızıklandırdı.

27. Ey iman edenler! Allah’a ve onun elçisine ihanet etmeyin ve size emanet edilen şeylere de (önemini) bildiğiniz halde ihanet etmeyin.

28. Şunu iyi bilin ki mallarınız ve evlatlarınız bir imtihan malzemesidir. Halbuki Allah’ın yanında bulacağınız karşılıklar daha büyüktür.

29. Ey İman edenler! Eğer Allah’ın cezasından korunursanız (yanlışlardan kaçınırsanız) Allah size doğru ile yanlışı birbirinden ayırma yeteneğini verir. Yaptığınız yanlışların üzerini örter ve sizi bağışlar. Allah büyük lütuf sahibidir.

30. Doğruları kabul etmeyen inkarcılar senin mücadeleni durdurmak yahut seni öldürmek veyahut da seni yurdundan çıkarmak için planlar hazırlıyorlardı. Onlar plan hazırladı, Allah da plan hazırladı. Allah plan hazırlayanların en hayırlısıdır.

31. Onlara ayetlerimiz okunduğunda dediler ki "Elbette ki (okunan ayetleri) işittik, biz istersek bu işittiğimiz ayetlerin benzerini söyleyebiliriz. İşittiklerimiz yalnızca önceki toplumlardan aktarılan masallardır. "

32. (Bundan sonra) "Ey Allahımız! Eğer elçinin bu bildirdikleri senin katından ise, gökten başımıza taş yağdır veya üzerimize açıklı bir azap gönder" dediler.

33. Sen onların içinde olduğun sürece, Allah’ın onlara azap etmesi mümkün değildir. Bağışlanmayı diledikleri sürece Allah onlara da azap etmez.

34. Mescidi Haramın koruyucuları onlar olmadıkları halde, (inananları) Mescidi Haram’a sokmamaları sebebiyle Allah’ın onlara azap etmesine onlar nasıl engel olabilirler. Halbuki Mescidi Haramın koruyucuları Allah dan korunan (mü’min) lerdir. Fakat onlardan pek çoğu bunları bilmiyorlar.

35. (Müşriklerin) Beytin içerisinde yaptıkları ibadet (namaz), yalnızca el çırpmak ve ıslık çalmaktır. "O halde, gerçek doğruları inkar etmeniz karşılığında tadın azabı" denir.

36. Doğruları inkar edenler, mallarını, insanları Allah’ın yolundan vaz geçirmek için harcıyorlar. Daha sonra da her dönemde bu uğurda harcama yapacaklar ama, hüsrana uğrayıp başaramayacaklar, sonrada mağlup olacaklar. Elbetteki hesap gününde gerçekleri inkar edenler cehennemde toplanılacaktır.

37. Allah temiz olanla pis olanları ayırt etmek için (insanları deniyor) ve pis olanların bazılarını diğer pis olanlarla aynı tutuyor ve onların hepsini kayda geçiriyor. Sonra bu kayıtlar cehennemde bire bir aynen uygulanıyor, böyleleri kendilerine yazık etmiş olanlardır.

38. Doğruları inkâr edenlere deki "Eğer inkârlarından vazgeçerlerse, geçmişte yaptıkları hatalar kendilerine bağışlanır. Eğer eski inkârlarına geri dönerlerse, Allah’ın koyduğu kesin hükümler (sünnet) nasıl uygulandı ise onlara da aynısı uygulanır. "

39. Bu çelişkiler (fitne) ortadan kalkıncaya ve dinin tamamı Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Eğer Allah’ın dini ile mücadele etmekten vaz geçerlerse, bilsinler ki Allah yaptıklarını görmektedir.

40. Eğer sizde vazgeçerseniz bilin ki Allah sizin koruyucunuzdur. O ne güzel koruyucu ve ne güzel yardımcıdır.

41. Eğer Allah’a ve iki topluluğun karşılaştığı gün, haklı ve haksızın birbirinden ayrıldığı günde, kulumuza indirdiğimize inanmışsanız, şunu iyi bilin ki, elde ettiklerinizin beşte biri Allah’ın, elçisinin, yakın akrabaların, yetimlerin, çalışamayacak durumda olan fakirlerin ve yolda kalmışlara aittir. Allah her şeye gücü yetendir.

42. Siz vadinin yakın tarafında, onlarda (düşman) vadinin uzak tarafında ve süvarilerde vadinin sizden daha aşağı tarafında idiler. Nerede ve ne zaman düşmanla karşılaşmak hususunda aranızda ihtilafa düştüğünüzde, aranızda anlaşma sağlasaydınız (daha iyi olurdu). Ancak Allah, kimin helak olup yok olacağına, kiminde galip gelip yaşayacağına açık bir şekilde hükmünü vermişti. Allah her şeyi işiten ve her şeyi bilendir.

43. Allah, uykunda onları sana az gösteriyordu. Eğer onları size kalabalık gösterseydi, o zaman gevşer ve bulunduğunuz yerde birbirinizle (kalabalık düşmanla savaşıp savaşmama hususunda) münakaşaya düşerdiniz. Ancak Allah size bırakmayıp savaşma kararına teslim olmanızı sağladı. Çünkü O, kalplerde olanları en iyi bilendir.

44. Düşmanla karşılaştığınızda Allah onları gözünüzde az, sizi de onların gözünde Allah’ın hükmünün yerine gelmesi için, azınlık (güçsüz) gösterdi. Bütün işler Allah’a döndürülür.

45. Ey iman edenler! Savaş için bir toplulukla karşılaştığınızda sebat gösterin ve Allah’ı çokça anın ki kurtuluşa eresiniz.

46. Allah’a ve O nun elçisine itaat edin ve birbirinizle çekişmeyin. Sonra gevşersiniz de etkiniz, gücünüz tükenir. O halde sabredin, Allah sabredenlerle beraberdir.

47. Allah’ın dininden yüz çevirdikleri halde, insanlara gösteriş yaparak, çalımlı bir şekilde yurtlarından çıkanlar gibi olmayın. Allah onların yaptıklarını çepe çevre kuşatandır.

48. Şeytan onların yaptıklarını kendilerine süslü göstermişti ve onlara "Bugün insanlardan sizi yenecek kimseler yoktur. Bende size yakınım (destekliyorum)" demişti. Daha sonra savaşacak iki topluluk karşılıklı görülünce, tabanları üzerinde döndü ve desteklediği tarafa "Ben sizden uzaklaşıyorum ve ben sizin görmediklerinizi görüyorum, ayrıca ben Allah dan da korkuyorum" dedi. Allah hesabı çok şiddetli olandır.

49. Kalplerinde hastalık olan iki yüzlüler (inananlar için) "Dinleri onları şımarttı" dediler. Kim Allah’a güvenirse elbette ki Allah en güçlü olan ve her şeye hüküm verendir.

50. Keşke sen, meleklerin doğruyu inkar edenlerin yüzlerine ve sırtlarına vura vura canlarını alırlarken "Yakıcı azabı tadın" dediklerini görseydin.

51. Bu onlara yapılanlar, kendi elleri ile kazanmış olduklarının karşılığıdır. Yoksa Allah kullarına haksızlık yapıcı değildir.

52. Tıpkı Firavun ailesi ve ondan öncekilerin durumu gibi. Onlarda Allah’ın ayetlerini inkar etmişlerdi ve Allah da onları günahlarıyla birlikte yakalayıvermişti. Elbette ki Allah çok kuvvetli ve hesap görmesi de çok şiddetli olandır.

53. İşte bundan dolayı Allah, bir topluma vermiş olduğu nimetleri, o toplum kendi nefislerinde olanları değiştirmedikçe, değiştirecek değildir. Elbetteki Allah her şeyi işiten ve her şeyi bilendir.

54. Firavun ailesi ve onlardan öncekilerin durumu gibi. Onlar Rablerinin ayetlerini yalanlamış, bizde bundan dolayı firavun ailesini denizde boğmak suretiyle helak etmiştik, çünkü hepsi haksızlık yapan bir toplumdu.

55. Allah katında en kötü (şerli) canlılar doğruları inkar edenlerdir. Artık onlar iman etmezler.

56. Onlardan seninle antlaşma yapıp da, her seferinde antlaşmalarını bozanlar var ya, işte onlar sakınmayan kimselerdir.

57. Artık onları savaşta yakalarsan, onlara en ağır cezaları uygula ki, arkadan gelenler, belki bunlardan öğüt alırlar.

58. (antlaşma yaptığın) bir kavmin, hainlik etmesinden endişe edersen, sen de antlaşmayı bozduğunu aynı şekilde onlara bildir. Çünkü Allah hainleri sevmez.

59. Doğruları inkar edenler zannetmesinler ki (antlaşmalara ihanet ederek) öne geçtiler. Onlar (başlarına geleceklere) engel olamayacaklar.

60. Allah’ın da sizinde düşmanınız olanları korkutmak için, gücünüz yettiğince gerek kuvvet ve gerekse atlar hazırlayın ki, sizin bilmediğiniz, ama Allah’ın bildiği diğerleri de korksunlar. Allah yolunda her ne harcarsanız size geri ödenir ve asla haksızlığa uğratılmazsınız.

61. Eğer onlar barış yapmak isterlerse, sende barış yap ve Allah’a güven. Şüphesiz Allah her şeyi işiten ve her şeyi bilendir

62. Eğer onlar seni aldatmayı düşünüyorlarsa, (şunu iyi bil ki) elbette Allah sana yeter. O, seni ve inananları yardımı ile destekleyendir.

63. İnananların kalplerini birbirine ısındıran da O dur. Sen yer yüzünde olanların tümünü onlar için harcasan da, onların kalplerini ısındıramazsın. Fakat Allah onların kalplerini ısındırdı. Muhakkak ki O, çok güçlü olan ve her şeyin hükmünü verendir.

64. Ey Peygamber (Haberci)! Sana ve inananlardan sana tabi olanlara Allah yeter.

65. Ey Peygamber! İnananları savaşa (psikolojik olarak hazırla) teşvik et. Eğer sizden sabreden yirmi kişi olursa, iki yüz kişiye galip gelirler. Eğer sizden sabır gösteren yüz kişi olursa, hakikati inkar eden bin kişiye galip gelirler. Çünkü onlar doğruyu anlamaya yanaşmayan bir topluluktur.

66. Allah sizin içinizdeki zafiyetleri bildiği için, bundan böyle (şu an) Allah sizden yükü hafifletti ve eğer sizden sabreden yüz kişi olursa, iki yüz kişiye galip gelir. Eğer sizden bin kişi olursa, Allah’ın izniyle iki bin kişiye galip gelir. Allah sabredenlerle beraberdir.

67. Peygamber için yer yüzünde yeterli hakimiyet (hem ekonomik ve askeri olarak) kurmadıkça, esir alması yoktur. Siz dünya hayatını istiyorsunuz, halbuki Allah (sizin için) ahiret’i istiyor. Allah en güçlü ve her şeyin hükmünü verendir.

68. Daha önce Allah dan yazılmış bir kitap (hüküm) olmasaydı, aldıklarınız (fidyeler) karşılığında size büyük bir azap dokunurdu.

69. Elde ettiğiniz ganimetlerden helal ve temiz olanları yiyiniz ve Allah dan sakının. Allah bağışlayıcı ve merhametli olandır.

70. Ey peygamber! Esirlerden elinizde olanlara deki "Eğer Allah sizin kalplerinizde hayır olduğunu bilseydi, bu savaşta kaybettiklerinizden daha hayırlı şeyleri size verirdi ve sizi bağışlardı. Allah bağışlayıcı ve merhametlidir.

71. Eğer sana ihanet etmek isterlerse ki, daha önceden de Allah’a ihanet etmişlerdi, sonra Allah onlardan intikam almıştı. Allah her şeyi en iyi bilen ve ona göre en iyi hükmü verendir.

72. Elbette ki iman edenler, hicret edenler ve malları ile canları ile Allah yolunda mücadele edenlerle, onlara kucak açanlar ve yardım edenler var ya, işte onlar birbirlerinin koruyucularıdırlar (velisi). İman ettikleri halde hicret etmeyenlerin üzerlerinde, hicret edinceye kadar senin hiçbir sorumluluğun yoktur. Eğer sizden din ile ilgili yardım talebinde bulunurlarsa, aranızda antlaşma bulunan toplulukların arasında yaşıyorlarsa onlara yardım edin. Allah yaptıklarınızı görüyor.

73. İnkârcılar da birbirlerinin dostudur. Bu emirlerin gereğini yapmazsanız, yeryüzünde bir karışıklık ve büyük bir bozulma olur.

74. İman edenler, hicret edip yurtlarını terk edenler ve Allah yolunda mücadele edenlerle, (muhacirlere) sığınma hakkı verip onlara yardım edenler var ya, işte gerçekten iman etmiş olanlar onlardır. Onlar için (ahirette Rablerinden) bağışlanma ve tertemiz rızıklar var.

75. Bundan (hicret olayından) sonra iman eden, hicret eden ve sizinle beraber Allah yolunda mücadele edenler de sizdendir. Allah’ın kitabında yakın akrabalar, diğerlerinden (insanlardan) daha önceliklidir. Şüphesiz Allah her şeyi en iyi bilendir.