ق ر ر kökü Kur'an'da 38 defa geçmektedir.

AYETLER

KIYAMET
75:12

الْمُسْتَقَرُّ

l-musteḳarru

varıp durulacak yer

O gün, ’sonunda varılıp karar kılınacak yer (müstakar)’ yalnızca Rabbinin katıdır.

MÜRSELAT
77:21

قَرَارٍ

ḳarārin

bir karar yerine

Sonra onu savunması sağlam bir karar yerine yerleştirdik.

KAMER
54:3

مُسْتَقِرٌّ

musteḳirrun

yerini bulacaktır

Yalanladılar ve kendi heva (istek ve tutku)larına uydular; oysa her iş ’sonunda kendi amacına varıp karar kılacaktır.’

KAMER
54:38

مُسْتَقِرٌّ

musteḳirrun

kararlı

Andolsun onları bir sabah vakti erkenden, üzerlerinde kararını kılmış bir azap yakalayıp-bastırıverdi.

SAD
38:60

الْقَرَارُ

l-ḳarāru

durak

(Onlara uyanlar) Derler ki "Hayır, sizler; asıl size bir merhaba yok. Bunu (azabı) siz bizim önümüze sürdünüz. Ne kötü bir durak."

A'RAF
7:24

مُسْتَقَرٌّ

musteḳarrun

yerleşme

(Allah) Dedi ki "Kiminiz kiminize düşman olarak inin. Yeryüzünde belli bir vakte kadar sizin için bir yerleşim ve meta (geçim) vardır."

A'RAF
7:143

اسْتَقَرَّ

steḳarra

durursa

Musa tayin edilen sürede gelince ve Rabbi onunla konuşunca "Rabbim, bana göster, Seni göreyim" dedi. (Allah) "Beni asla göremezsin, ama şu dağa bak; eğer o yerinde karar kılabilirse, sen de Beni göreceksin." Rabbi dağa tecelli edince, onu paramparça etti. Musa bayılarak yere düştü. Kendine geldiğinde "Sen ne Yücesin (Rabbim). Sana tevbe ettim ve ben iman edenlerin ilkiyim" dedi.

YASIN
36:38

لِمُسْتَقَرٍّ

limusteḳarrin

karar bulacağı yere

Güneş de, kendisi için (tespit edilmiş) olan bir müstakarra doğru akıp gitmektedir. Bu, üstün ve güçlü olan, bilen (Allah)ın takdiridir.

FURKAN
25:24

مُسْتَقَرًّا

musteḳarran

kalacakları yer

O gün, cennet halkının kalacakları yer daha hayırlı, dinlenecekleri yer çok daha güzeldir.

FURKAN
25:66

مُسْتَقَرًّا

musteḳarran

bir karargahtır

"Şüphesiz o, ne kötü bir karargah ve ne kötü bir konaklama yeridir."

FURKAN
25:74

قُرَّةَ

ḳurrate

sevinci

Ve onlar "Rabbimiz, bize eşlerimizden ve soyumuzdan, gözün aydınlığı olacak (çocuklar) armağan et ve bizi takva sahiplerine önder kıl," diyenlerdir.

FURKAN
25:76

مُسْتَقَرًّا

musteḳarran

karargahtır

Orda ebedi olarak kalıcıdırlar; o, ne güzel bir karargah ve ne güzel bir konaklama yeridir.

MERYEM
19:26

وَقَرِّي

ve ḳarrī

ve aydın olsun

Artık, ye, iç, gözün aydın olsun. Eğer herhangi bir beşer görecek olursan, de ki "Ben Rahman (olan Allah)’ a oruç adadım, bugün hiç kimseyle konuşmayacağım."

TA-HA
20:40

تَقَرَّ

teḳarra

aydın olsun

"Hani kız kardeşin gezinip; "Onu(n bakımını) üstlenecek birini size haber vereyim mi?" demekteydi. Böylece, seni annene geri çevirmiş olduk ki, gözü aydın olsun ve hüzne kapılmasın. Sen bir insan öldürmüştün de, Biz seni tasadan kurtarmış ve seni ’esaslı bir denemeden geçirip-denemiştik.’ Medyen halkı arasında da yıllarca kalmıştın, sonra bir kader üzerine (buraya) geldin ey Musa."

NEML
27:40

مُسْتَقِرًّا

musteḳirran

yerleşmiş

Kendi yanında kitaptan ilmi olan biri dedi ki "Ben, (gözünü açıp kapamadan) onu sana getirebilirim." Derken (Süleyman) onu kendi yanında durur vaziyette görünce dedi ki "Bu Rabbimin fazlındandır, O’na şükredecek miyim, yoksa nankörlük edecek miyim diye beni denemekte olduğu için (bu olağanüstü olay gerçekleşti). Kim şükrederse, artık o kendisi için şükretmiştir, kim nankörlük ederse, gerçekten benim Rabbim Gani (hiçbir şeye ve kimseye ihtiyacı olmayan)dır, Kerim olandır.

NEML
27:44

قَوَارِيرَ

ḳavārīra

şeffaf sırça-

Ona "Köşke gir" denildi. Onu görünce derin bir su sandı ve (eteğini çekerek) ayaklarını açtı. (Süleyman) Dedi ki "Gerçekte bu, saydam camdan olma düzeltilmiş bir köşk-zemindir." Dedi ki "Rabbim, gerçekten ben kendime zulmettim; (artık) ben Süleyman’la birlikte alemlerin Rabbi olan Allah’a teslim oldum."

NEML
27:61

قَرَارًا

ḳarāran

durulacak yer

Ya da yeryüzünü bir karar yeri kılan, onun arasında ırmaklar var eden ve ona (yeryüzü için) sarsılmaz dağlar yaratan ve iki deniz arasında bir ara-engel (haciz) koyan mı? Allah ile beraber başka bir İlah mı? Hayır onların çoğu bilmiyorlar.

KASAS
28:9

قُرَّتُ

ḳurratu

aydınlığı

Firavun’un karısı dedi ki "Benim için de, senin için de bir göz bebeği; onu öldürmeyin; umulur ki bize yararı dokunur veya onu evlat ediniriz." Oysa onlar (başlarına geleceklerin) şuurunda değillerdi.

KASAS
28:13

تَقَرَّ

teḳarra

aydın olması

Böylelikle, gözünün aydın olması, üzülmemesi ve gerçekten Allah’ın va’dinin hak olduğunu bilmesi için, onu annesine geri vermiş olduk. Ancak onların çoğu bilmezler.

HUD
11:6

مُسْتَقَرَّهَا

musteḳarrahā

onun karar kıldığı yeri

Yeryüzünde hiçbir canlı yoktur ki, rızkı Allah’a ait olmasın. Onun karar (yerleşik) yerini de ve geçici bulunduğu yeri de bilir. (Bunların) Tümü apaçık bir kitapta (yazılı)dır.

EN'ÂM
6:67

مُسْتَقَرٌّ

musteḳarrun

gerçekleşeceği bir zaman vardır

Her bir haber için ’kararlaştırılmış bir zaman (müstakar)’ vardır. Siz de bileceksiniz.

EN'ÂM
6:98

فَمُسْتَقَرٌّ

femusteḳarrun

(sizin için) bir karar

O, sizi tek bir nefisten yaratandır. (Sizin için) Bir karar (kalış) ve emanet (olarak konuluş) yeri vardır. Kavrayabilen bir topluluk için ayetleri birer birer açıkladık.

MÜ'MIN
40:39

الْقَرَارِ

l-ḳarāri

ebedi olarak durulacak

"Ey kavmim, gerçekten bu dünya hayatı, yalnızca bir meta (kısa süreli bir yararlanma)dır. Şüphesiz ahiret, (asıl) karar kılınan yurt odur."

MÜ'MIN
40:64

قَرَارًا

ḳarāran

durulacak yer

Allah, yeryüzünü sizin için bir karar, gökyüzünü bir bina kıldı; sizi suretlendirdi, suretinizi de en güzel (bir biçim ve incelikte) kıldı ve size güzel-temiz şeylerden rızık verdi. İşte sizin Rabbiniz Allah budur. Alemlerin Rabbi Allah ne Yücedir.

İBRAHIM
14:26

قَرَارٍ

ḳarārin

kararı (kökü)

Kötü (murdar) söz ise, kötü bir ağaç gibidir. Onun kökü yerin üstünden koparılmış, kararı (yerinde durma, tutunma imkanı) kalmamıştır.

İBRAHIM
14:29

الْقَرَارُ

l-ḳarāru

bir duraktır o

(Ki bu) Cehennemdir. Ona yaslanırlar. Ne kötü bir karar (yeridir) o!..

MÜ'MINUN
23:13

قَرَارٍ

ḳarārin

bir karar yerine

Sonra onu bir su damlası olarak, savunması sağlam bir karar yerine yerleştirdik.

MÜ'MINUN
23:50

قَرَارٍ

ḳarārin

oturmaya uygun

Biz, Meryem’in oğlunu ve annesini bir ayet kıldık ve ikisini barınmaya elverişli ve akar suyu olan bir tepede yerleştirdik.

SECDE
32:17

قُرَّةِ

ḳurrati

aydınlatıcı

Artık hiçbir nefis, yaptıklarına karşılık olmak üzere kendileri için gözler aydınlığı olarak nelerin (sayısız nimetlerin) saklandığını bilmez.

HAC
22:5

وَنُقِرُّ

ve nuḳirru

ve tutarız

Ey insanlar, eğer dirilişten yana bir kuşku içindeyseniz, gerçek şu ki, Biz sizi topraktan yarattık, sonra bir damla sudan, sonra bir alak’tan (embriyo), sonra yaratılış biçimi belli belirsiz bir çiğnem et parçasından; size (kudretimizi) açıkça göstermek için. Dilediğimizi, adı konulmuş bir süreye kadar rahimlerde tutuyoruz. Sonra sizi bebek olarak çıkarıyoruz, sonra da erginlik çağına erişmeniz için (sizi büyütüyoruz). Sizden kiminizin hayatına son verilmekte, kiminiz de, bildikten sonra hiçbir şey bilmeme durumuna gelmesi için ömrün en aşağı ucuna (yaşlılığa) geri çevrilmektedir. Yeryüzünü kupkuru ölü gibi görürsün, fakat Biz onun üzerine suyu indirdiğimiz zaman titreşir, kabarır ve her güzel çiftten (ürünler) bitirir.

İNSAN
76:15

قَوَارِيرَا

ḳavārīrā

billur

Çevrelerinde gümüşten billur kablar, kupalar dolaştırılır.

İNSAN
76:16

قَوَارِيرَ

ḳavārīra

billurlar ki

Gümüşten billur kaplar ki, onları belli bir ölçüyle tespit etmişlerdir.

BAKARA
2:36

مُسْتَقَرٌّ

musteḳarrun

kalmak

Fakat şeytan, oradan ikisinin ayağını kaydırdı ve böylece onları içinde bulundukları (durum)dan çıkardı. Biz de "Kiminiz kiminize düşman olarak inin, sizin için yeryüzünde belli bir vakte kadar bir yerleşim ve meta vardır" dedik.

BAKARA
2:84

أَقْرَرْتُمْ

eḳrartum

kabul etmiştiniz

Hani sizden "Birbirinizin kanını dökmeyin, birbirinizi yurtlarınızdan çıkarmayın" diye misak almıştık. Sonra sizler bunu onaylamıştınız, hala (buna) şahitlik ediyorsunuz.

ÂL-I İMRAN
3:81

أَأَقْرَرْتُمْ

eeḳrartum

bunu kabul ettiniz mi?

Hani Allah peygamberlerden ’kesin bir söz (misak)’ almıştı "Andolsun size kitap ve hikmetten verip sonra size beraberinizdekini doğrulayan bir elçi geldiğinde, ona kesin olarak iman edecek ve ona yardımda bulunacaksınız." Demişti ki "Bunu ikrar ettiniz ve bu ağır yükümü aldınız mı?" Onlar "İkrar ettik" demişlerdi de "Öyleyse şahid olun, Ben de sizinle birlikte şahid olanlardanım" demişti.

ÂL-I İMRAN
3:81

أَقْرَرْنَا

eḳrarnā

kabul ettik

Hani Allah peygamberlerden ’kesin bir söz (misak)’ almıştı "Andolsun size kitap ve hikmetten verip sonra size beraberinizdekini doğrulayan bir elçi geldiğinde, ona kesin olarak iman edecek ve ona yardımda bulunacaksınız." Demişti ki "Bunu ikrar ettiniz ve bu ağır yükümü aldınız mı?" Onlar "İkrar ettik" demişlerdi de "Öyleyse şahid olun, Ben de sizinle birlikte şahid olanlardanım" demişti.

AHZAB
33:33

وَقَرْنَ

ve ḳarne

ve vakarla oturun

Evlerinizde vakarla-oturun (evlerinizi karargah edinin), ilk cahiliye (kadınları)nın süslerini açığa vurması gibi, siz de süslerinizi açığa vurmayın; namazı dosdoğru kılın, zekatı verin, Allah’a ve elçisine itaat edin. Ey Ehl-i Beyt, gerçekten Allah, sizden kiri (günah ve çirkinliği) gidermek ve sizi tertemiz kılmak ister.

AHZAB
33:51

تَقَرَّ

teḳarra

aydınlanmasına

Onlardan dilediğini geri bırakır, dilediğini de yanına alıp-barındırabilirsin; ayrıldıklarından, istek duyduklarına (dönmende) senin için bir sakınca yoktur. Onların gözlerinin aydınlanıp hüzne kapılmamalarına ve kendilerine verdiğinle hepsinin hoşnut olmalarına en yakın (en uygun) olan budur. Allah, kalplerinizde olanı bilir. Allah bilendir, halimdir.