ق س م kökü Kur'an'da 34 defa geçmektedir.

AYETLER

KALEM
68:17

أَقْسَمُوا

eḳsemū

onlar yemin etmişlerdi

Gerçek şu ki, Biz o bahçe sahiplerine bela verdiğimiz gibi, bunlara da bela verdik. Hani onlar, sabah vakti (erkenden ve kimseye haber vermeden) onu (bahçeyi) mutlaka devşireceklerine dair and içmişlerdi.

TEKVIR
81:15

أُقْسِمُ

uḳsimu

yemin ederim

Artık hayır; yemin ederim (gündüz) sinip (gece) dönen (gezegen)lere,

FECR
89:5

قَسَمٌ

ḳasemun

bir yemin

Bunlarda, akıl sahibi olan için bir yemin var, değil mi?

NECM
53:22

قِسْمَةٌ

ḳismetun

bir taksimdir

Eğer böyleyse, bu, çarpık bir paylaşma.

KIYAMET
75:1

أُقْسِمُ

uḳsimu

and içerim

Hayır, kalkış (kıyamet) gününe and ederim.

KIYAMET
75:2

أُقْسِمُ

uḳsimu

and içerim

Ve yine hayır; kendini kınayıp duran nefse de and ederim.

BELED
90:1

أُقْسِمُ

uḳsimu

and içerim

Hayır; bu şehre yemin ederim,

KAMER
54:28

قِسْمَةٌ

ḳismetun

paylaştırılacağını

"Ve onlara, suyun aralarında kesin olarak pay edildiğini haber ver. Su alış sırası (kiminse, o) hazır bulunsun."

A'RAF
7:21

وَقَاسَمَهُمَا

ve ḳāsemehumā

ve onlara yemin etti

Ve "Gerçekten ben size öğüt verenlerdenim" diye yemin de etti.

A'RAF
7:49

أَقْسَمْتُمْ

eḳsemtum

yemin ettiğiniz

"Kendilerine Allah’ın bir rahmet eriştirmeyeceğine yemin ettiğiniz kimseler bunlar mıydı? (Cennettekilere de) Girin cennete. Sizin için korku yoktur ve mahzun olmayacaksınız."

FATIR
35:42

وَأَقْسَمُوا

ve eḳsemū

ve yemin ettiler

Yeminlerinin olanca güçleriyle, kendilerine bir uyarıcı-korkutucu gelecek olsa, ümmetlerinin herhangi birinden mutlaka daha doğru olacaklarına dair, Allah’a and içtiler. Ancak onlara bir uyarıcı-korkutucu geldiğinde (bu,) nefretlerinden başkasını artırmadı.

VAKI'A
56:75

أُقْسِمُ

uḳsimu

yemin ederim

Hayır, yıldızların yer (mevki)lerine yemin ederim.

VAKI'A
56:76

لَقَسَمٌ

leḳasemun

bir yemindir

Şüphesiz bu, eğer bilirseniz gerçekten büyük bir yemindir.

NEML
27:49

تَقَاسَمُوا

teḳāsemū

and içerek

Kendi aralarında Allah adına and içerek, dediler ki "Gece mutlaka ona ve ailesine bir baskın düzenleyelim, sonra velisine Ailesinin yok oluşuna biz şahid olmadık ve gerçekten bizler doğruyu söyleyenleriz, diyelim."

HICR
15:44

مَقْسُومٌ

meḳsūmun

ayrılmıştır

Onun yedi kapısı vardır; onlardan her bir kapı için bir grup ayrılmıştır.

HICR
15:90

الْمُقْتَسِمِينَ

l-muḳtesimīne

kısımlara ayıranlara

Parça ayırıcılarına indirdiğimiz gibi,

EN'ÂM
6:109

وَأَقْسَمُوا

ve eḳsemū

ve yemin ettiler

Olanca yeminleriyle, eğer kendilerine bir ayet gelse, kesin olarak ona inanacaklarına dair Allah’a yemin ettiler. De ki "Ayetler, ancak Allah Katındadır; onlara (mucizeler) gelse de kuşkusuz inanmayacaklarının şuurunda değil misiniz?

ZUHRUF
43:32

يَقْسِمُونَ

yeḳsimūne

bölüştürüyorlar

Senin Rabbinin rahmetini onlar mı paylaştırıyorlar? Dünya hayatında maişetlerini aralarında Biz paylaştırdık ve onlardan bir bölümü (diğer) bir bölümünü ’teshir etmesi için, bir bölümünü bir bölümü üzerinde derecelerle yükselttik. Rabbinin rahmeti; toplayıp-yığdıklarından daha hayırlıdır.

ZUHRUF
43:32

قَسَمْنَا

ḳasemnā

taksim ettik

Senin Rabbinin rahmetini onlar mı paylaştırıyorlar? Dünya hayatında maişetlerini aralarında Biz paylaştırdık ve onlardan bir bölümü (diğer) bir bölümünü ’teshir etmesi için, bir bölümünü bir bölümü üzerinde derecelerle yükselttik. Rabbinin rahmeti; toplayıp-yığdıklarından daha hayırlıdır.

ZARIYAT
51:4

فَالْمُقَسِّمَاتِ

felmuḳassimāti

taksim edenlere andolsun

Sonra iş(ler)i taksim edenlere andolsun.

NAHL
16:38

وَأَقْسَمُوا

ve eḳsemū

ve yemin ettiler

Olanca yeminleriyle "Öleni Allah diriltmez" diye yemin ettiler. Hayır; bu, O’nun üzerinde hak olan bir vaidtir, ancak insanların çoğu bilmezler.

İBRAHIM
14:44

أَقْسَمْتُمْ

eḳsemtum

yemininizi

Azabın kendilerine geleceği gün (ile) insanları uyarıp-korkut ki, (o gün) zulmedenler, şöyle diyecekler "Bizi yakın bir süreye kadar ertele ki, Senin çağrına cevap verelim ve elçilere uyalım." Oysa daha önce, kendiniz için hiç zeval yoktur diye and içenler, sizler değil miydiniz?

ENBIYA
21:11

قَصَمْنَا

ḳaSamnā

kırıp geçirdik

Biz, zulmeden ülkelerden nicesini kırıp geçirdik ve bunun ardından bir başka kavmi meydana getirdik.

HAKKA
69:38

أُقْسِمُ

uḳsimu

yemin ederim

Hayır; gördüklerinize yemin ederim,

ME'ARIC
70:40

أُقْسِمُ

uḳsimu

yemin ederim ki

Artık, doğuların ve batıların Rabbine yemin ederim; Biz gerçekten güç yetireniz;

İNŞIKAK
84:16

أُقْسِمُ

uḳsimu

and içerim

Yoo, şafak-vaktine yemin ederim,

RUM
30:55

يُقْسِمُ

yuḳsimu

yemin ederler

Kıyamet-saatinin kopacağı gün, suçlu-günahkarlar, tek bir saatin dışında (dünya hayatı) yaşamadıklarına and içerler. İşte onlar böyle çevriliyorlardı.

NISA
4:8

الْقِسْمَةَ

l-ḳismete

(miras) taksim(in)de

(Mirası) Bölüşme sırasında yakınlar, yetimler ve yoksullar da hazır olursa, onları ondan rızıklandırın ve onlara güzel (maruf) söz söyleyin.

NUR
24:53

وَأَقْسَمُوا

ve eḳsemū

ve yemin ettiler

Yeminlerinin olanca gücüyle Allah’a and içtiler; eğer sen onlara emredersen (savaşa) çıkacaklar diye. De ki "And içmeyin, bu bilinen (örf üzere) bir itaattır. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır."

NUR
24:53

تُقْسِمُوا

tuḳsimū

yemin etmeyin

Yeminlerinin olanca gücüyle Allah’a and içtiler; eğer sen onlara emredersen (savaşa) çıkacaklar diye. De ki "And içmeyin, bu bilinen (örf üzere) bir itaattır. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır."

MAIDE
5:3

تَسْتَقْسِمُوا

testeḳsimū

ve kısmet (şans) aramanız

Ölü eti, kan, domuz eti, Allah’tan başkası adına kesilen, boğulmuş, vurulmuş, yüksek bir yerden düşmüş, boynuzlanmış yırtıcı hayvan tarafından yenmiş, -(henüz canlıyken yetişip) kestikleriniz hariç,- dikili taşlar üzerine boğazlanan (hayvanlar) ve fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı. Bunlar fısktır (günahla yoldan sapmadır.) Bugün inkara sapanlar, sizin dininizden (dininizi yıkmaktan) umut kesmişlerdir. Bugün size dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslam’ı seçip-beğendim. Kim ’şiddetli bir açlıkta kaçınılmaz bir ihtiyaçla karşı karşıya kalırsa’ -günaha eğilim göstermeksizin- (bu haram saydıklarımızdan yetecek kadar yiyebilir.) Çünkü Allah bağışlayandır, esirgeyendir.

MAIDE
5:53

أَقْسَمُوا

eḳsemū

yemin edenler

İman edenler "Olanca yeminleriyle elbette sizlerle birlik olduklarına ilişkin Allah’a yemin edenler bunlar mıdır? Onların bütün yapıp-ettikleri boşa çıkmıştır, böylece hüsrana uğrayanlar olmuşlardır" derler.

MAIDE
5:106

فَيُقْسِمَانِ

fe yuḳsimāni

yemin etsinler

Ey iman edenler, sizden birinize ölüm gelip çattığı zaman, vasiyet hazırlanışında, aranızda içinizden adaletli iki kişiyi (şahid tutun.) Veya yolculukta olup size ölüm musibeti gelip çatarsa, sizden olmayan başka iki kişiyi (şahid tutun. İkisini) Şayet kuşkulanacak olursanız namazdan sonra alıkoyarsınız, onlar da (size) "Akraba dahi olsa onu (yeminimizi) hiçbir değere değiştirmeyeceğiz ve Allah’ın şahidliğini gizlemeyeceğiz. Aksi takdirde biz elbette günahkarlardan oluruz" diye Allah adına yemin etsinler.

MAIDE
5:107

فَيُقْسِمَانِ

fe yuḳsimāni

yemin ederler

Eğer o ikisi aleyhinde kesin olarak günahı hak ettiklerine ilişkin bilgi sahibi olunursa, bu durumda haksızlığa uğrayanlardan iki kişi -ki bunlar buna daha hak sahibidirler- öbürlerinin yerine geçerler ve "Bizim şehadetimiz o ikisinin şehadetinden şüphesiz daha doğrudur. Biz haddi aşmadık, yoksa gerçekten zulmedenlerden oluruz" diye Allah’a yemin ederler.