و ذ ر kökü Kur'an'da 45 defa geçmektedir.

AYETLER

KALEM
68:44

فَذَرْنِي

feƶernī

bana bırak

Artık bu sözü yalan sayanı sen Bana bırak. Biz onları, bilmeyecekleri bir yönden derece derece (azaba) yaklaştıracağız.

MÜZZEMMIL
73:11

وَذَرْنِي

ve ƶernī

beni yalnız bırak

Yalanlamakta olan nimet (refah ve servet) sahiplerini sen Bana bırak ve onlara az bir süre tanı.

MÜDDESIR
74:11

ذَرْنِي

ƶernī

beni yalnız bırak

Kendisini tek olarak (ve yapayalnız) yarattığım (şu adam)ı Bana bırak;

MÜDDESIR
74:28

تَذَرُ

teƶeru

bırakmaz

Ne alıkoyar, ne bırakır.

KIYAMET
75:21

وَتَذَرُونَ

ve teƶerūne

ve bırakıyorsunuz

Ve ahireti terk edip-bırakıyorsunuz.

A'RAF
7:70

وَنَذَرَ

ve neƶera

ve bırakalım diye

Dediler ki "Sen bize yalnızca Allah’a kulluk etmemiz ve atalarımızın tapmakta olduklarınızı bırakmamız için mi geldin? Eğer gerçekten doğru isen, bize vadettiğin şeyi getir, bakalım."

A'RAF
7:73

فَذَرُوهَا

feƶerūhā

bırakın onu

Semud (toplumuna da) kardeşleri Salih’i (gönderdik. Salih) "Ey kavmim, Allah’a kulluk edin, sizin O’ndan başka İlahınız yoktur. Size Rabbinizden apaçık bir belge (mucize) gelmiştir Allah’ın bu dişi devesi size bir belgedir; onu salıverin de Allah’ın arzında otlasın, ona bir kötülükle dokunmayın, sonra sizi acı bir azap yakalar" dedi.

A'RAF
7:127

أَتَذَرُ

eteƶeru

bırakacak mısın?

Firavun kavminin önde gelenleri, dediler ki "Musa ve kavmini bu toprakta (Mısır’da) bozgunculuk çıkarmaları, seni ve ilahlarını terk etmeleri için mi (serbest) bırakacaksın?" (Firavun) Dedi ki "Erkek çocuklarını öldüreceğiz ve kadınlarını sağ bırakacağız. Hiç şüphesiz biz, onlara karşı kahir bir üstünlüğe sahibiz."

A'RAF
7:127

وَيَذَرَكَ

ve yeƶerake

ve seni terk edip

Firavun kavminin önde gelenleri, dediler ki "Musa ve kavmini bu toprakta (Mısır’da) bozgunculuk çıkarmaları, seni ve ilahlarını terk etmeleri için mi (serbest) bırakacaksın?" (Firavun) Dedi ki "Erkek çocuklarını öldüreceğiz ve kadınlarını sağ bırakacağız. Hiç şüphesiz biz, onlara karşı kahir bir üstünlüğe sahibiz."

A'RAF
7:180

وَذَرُوا

ve ƶerū

ve bırakın

İsimlerin en güzeli Allah’ındır. Öyleyse O’na bunlarla dua edin. O’nun isimlerinde ’aykırılığa (ve inkara) sapanları’ bırakın. Yapmakta oldukları dolayısıyla yakında cezalandırılacaklardır.

A'RAF
7:186

وَيَذَرُهُمْ

ve yeƶeruhum

ve bırakır onları

Allah’ın saptırdığı kimseye artık hidayet verecek yoktur. Ve onları tuğyanları içinde şaşkınca dolaşır bir durumda bırakıverir.

MERYEM
19:72

وَنَذَرُ

ve neƶeru

ve bırakırız

Sonra, takva sahiplerini kurtarırız ve zulmedenleri diz üstü çökmüş olarak bırakıveririz.

TA-HA
20:106

فَيَذَرُهَا

feyeƶeruhā

bırakacaktır

"Yerlerini bomboş, çırçıplak bırakacaktır."

ŞU'ARA
26:166

وَتَذَرُونَ

ve teƶerūne

ve bırakıyor (musunuz?)

"Rabbinizin sizler için yaratmış bulunduğu eşlerinizi bırakıyorsunuz. Hayır, siz sınırı çiğneyen bir kavimsiniz."

YUNUS
10:11

فَنَذَرُ

feneƶeru

böyle bırakırız

Eğer Allah, onların hayra ulaşmak için çarçabuk davrandıkları gibi, insanlara şerri de çabuklaştırsaydı, mutlaka ecellerine hüküm verilirdi. İşte Bize kavuşmayı ummayanları Biz böylece taşkınlıkları içinde şaşkınca dolaşır bir durumda bırakırız.

HUD
11:64

فَذَرُوهَا

feƶerūhā

onu bırakın

"Ey kavmim, size işte bir ayet olarak Allah’ın devesi; onu serbest bırakın, Allah’ın arzında yesin. Ona kötülük (vermek niyeti)yle dokunmayın. Yoksa sizi yakın bir azap sarıverir."

YUSUF
12:47

فَذَرُوهُ

feƶerūhu

bırakın onu

Dedi ki "Siz yedi yıl, önceleri (ektiğiniz) gibi ekin ekin, yediğinizin az bir kısmı dışında (kalanını) biçtiklerinizi başağında bırakın."

HICR
15:3

ذَرْهُمْ

ƶerhum

bırak onları

Onları bırak; yesinler, yararlansınlar ve onları (boş) emel oyalayadursun. İlerde bileceklerdir.

EN'ÂM
6:70

وَذَرِ

ve ƶeri

ve bırak

Dinlerini bir oyun ve eğlence (konusu) edinenleri ve dünya hayatı kendilerini mağrur kılanları bırak. Onunla (Kur’an’la) hatırlat ki, bir nefis, kendi kazandıklarıyla helake düşmesin; (böylesinin) Allah’tan başka ne bir velisi, ne bir şefaatçisi vardır; her türlü fidyeyi verse de kabul olunmaz. İşte onlar, kazandıkları nedeniyle helake uğrayanlardır; küfre saptıklarından dolayı onlar için çılgınca kaynar sular ve acıklı bir azap vardır.

EN'ÂM
6:91

ذَرْهُمْ

ƶerhum

bırak onları

Onlar "Allah, beşere hiçbir şey indirmemiştir" demekle Allah’ı, kadrinin hakkını vererek takdir edemediler. De ki "Musa’nın insanlara bir nur ve hidayet olarak getirdiği ve sizin de (parça parça) kağıtlar üzerinde yazılı kılıp (bir kısmını) açıkladığınız ve çoğunu göz ardı ettiğiniz kitabı kim indirdi? Sizin ve atalarınızın bilmediği şeyler size öğretilmiştir." De ki "Allah." Sonra onları bırak, içine ’daldıkları saçma uğraşılarında’ oyalanıp-dursunlar.

EN'ÂM
6:110

وَنَذَرُهُمْ

ve neƶeruhum

ve bırakırız onları

Biz onların kalplerini ve gözlerini, ilkin inanmadıkları gibi tersine çeviririz ve onları tuğyanları içinde şaşkınca dolaşır bir durumda terk ederiz.

EN'ÂM
6:112

فَذَرْهُمْ

feƶerhum

artık onları baş başa bırak

Böylece her peygambere, insan ve cin şeytanlarından bir düşman kıldık. Onlardan bazısı bazısını aldatmak için yaldızlı sözler fısıldarlar. Rabbin dileseydi bunu yapmazlardı. Öyleyse onları yalan olarak düzmekte olduklarıyla baş başa bırak.

EN'ÂM
6:120

وَذَرُوا

veƶerū

ve bırakın

Günahın açıkta olanını da, gizlisini de terk edin. Çünkü günahı kazananlar, yüklenegeldikleri nedeniyle karşılık göreceklerdir.

EN'ÂM
6:137

فَذَرْهُمْ

feƶerhum

öyleyse onları baş başa bırak

Yine bunun gibi onların ortakları, müşriklerden çoğuna çocuklarını öldürmeyi süslü gösterdiler. Hem onları helake düşürmek, hem kendi aleyhlerinde dinlerini karmakarışık kılmak için. Allah dileseydi bunu yapmazlardı; sen onları ve düzmekte oldukları iftiraları bırak.

SAFFAT
37:125

وَتَذَرُونَ

ve teƶerūne

ve bırakıyorsunuz

"Siz Ba’le tapıp da Yaratıcıların en güzeli (olan Allah’ı) mı bırakıyorsunuz?"

MÜ'MIN
40:26

ذَرُونِي

ƶerūnī

bırakın beni

Firavun dedi ki "Bırakın beni, Musa’yı öldüreyim de o (gitsin) Rabbine yalvarıp-yakarsın. Çünkü ben, sizin dininizi değiştirmesinden ya da yeryüzünde fesat çıkarmasından korkuyorum."

ZUHRUF
43:83

فَذَرْهُمْ

feƶerhum

bırak onları

Artık onları bırak; onlara vadedilen günlerine kadar, dalsınlar ve oynaya dursunlar.

ZARIYAT
51:42

تَذَرُ

teƶeru

bırakmıyor

Üzerinden geçtiği hiçbir şeyi bırakmıyor, mutlaka çürütüp-kül gibi dağıtıyordu.

NUH
71:23

تَذَرُنَّ

teƶerunne

bırakmayın

"Ve dediler ki Kendi ilahlarınızı bırakmayın; bırakmayın ne Vedd’i, ne Suva’ı, ne Yeğus’u, ne Ye’uk’u ve ne de Nesr’i."

NUH
71:23

تَذَرُنَّ

teƶerunne

bırakmayın

"Ve dediler ki Kendi ilahlarınızı bırakmayın; bırakmayın ne Vedd’i, ne Suva’ı, ne Yeğus’u, ne Ye’uk’u ve ne de Nesr’i."

NUH
71:26

تَذَرْ

teƶer

bırakma

Nuh "Rabbim, yeryüzünde kafirlerden yurt edinen hiç kimseyi bırakma." dedi.

NUH
71:27

تَذَرْهُمْ

teƶerhum

onları bırakırsan

"Çünkü Sen onları bırakacak olursan, Senin kullarını şaşırtıp-saptırırlar ve onlar, kötülükten sınırı aşan (facir’den) kafirden başkasını doğurmazlar."

ENBIYA
21:89

تَذَرْنِي

teƶernī

beni bırakma

Zekeriya da; hani Rabbine çağrıda bulunmuştu "Rabbim, beni yalnız başıma bırakma, sen mirasçıların en hayırlısısın."

MÜ'MINUN
23:54

فَذَرْهُمْ

feƶerhum

onları bırak

Artık sen onları, belli bir süreye kadar kendi gafletleri içinde bırak.

TUR
52:45

فَذَرْهُمْ

feƶerhum

bırak onları

Öyleyse sen onları (en dayanılmaz azapla) çarpılacakları günlerine kavuşuncaya kadar bırak.

ME'ARIC
70:42

فَذَرْهُمْ

feƶerhum

bırak onları

Şu halde sen, kendilerine vadedilen (azap) günlerine kavuşuncaya kadar onları bırak; dalıp-oynasınlar, oyalansınlar.

İNSAN
76:27

وَيَذَرُونَ

ve yeƶerūne

ve bırakıyorlar

Gerçek şu ki bunlar, çarçabuk geçmekte olan (dünyay)ı seviyorlar. Önlerinde bulunan ağır bir günü bırakıyorlar.

BAKARA
2:234

وَيَذَرُونَ

ve yeƶerūne

geriye bıraktıkları

İçinizden ölenlerin (geride) bıraktığı eşler, kendi kendilerine dört ay on (gün) beklerler. Bu bekleme süresi dolduğunda, artık onların kendi haklarında maruf (meşru) bir şekilde yaptıklarından dolayı size sorumluluk yoktur. Allah, işlediklerinizden haberi olandır.

BAKARA
2:240

وَيَذَرُونَ

ve yeƶerūne

ve geriye bırakan(erkek)ler

İçinizde ölüp de (geride) eşler bırakanlar, (evlerinden) çıkarılmaksızın, bir yıla kadar yararlanmaları için eşlerine vasiyet (bıraksınlar). Ama onlar, (kendiliklerinden) çıkarlarsa, artık onların maruf (meşru) olarak kendileri için yaptıklarından dolayı size sorumluluk yoktur. Allah güçlü ve üstün olandır. Hüküm ve hikmet sahibidir.

BAKARA
2:278

وَذَرُوا

ve ƶerū

ve bırakın (almayın)

Ey iman edenler, Allah’tan sakının ve eğer inanmışsanız, faizden artakalanı bırakın.

ÂL-I İMRAN
3:179

لِيَذَرَ

liyeƶera

bırakacak

Allah, murdar olanı, temiz olandan ayırt edinceye kadar mü’minleri, sizin kendisi üzerinde bulunduğunuz durumda bırakacak değildir. Allah sizi gayb üzerine muttali kılacak değildir. Ama Allah, elçilerinden dilediğini seçer. Öyleyse siz de Allah’a ve elçisine iman edin. Eğer iman eder ve sakınırsanız, sizin için büyük bir ecir vardır.

CUM'A
62:9

وَذَرُوا

ve ƶerū

ve bırakın

Ey iman edenler, cuma günü namaz için çağrı yapıldığı zaman, hemen Allah’ı zikretmeye koşun ve alış-verişi bırakın. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır.

NISA
4:129

فَتَذَرُوهَا

fe teƶerūhā

ötekini bırakmayın

Kadınlar arasında adaleti sağlamaya -ne kadar özen gösterseniz de- güç yetiremezsiniz. Öyleyse, büsbütün (birine) eğilim (sevgi ve ilgi) gösterip de öbürünü askıdaymış gibi bırakmayın. Eğer arayı düzeltir ve sakınırsanız, şüphesiz, Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.

FETIH
48:15

ذَرُونَا

ƶerūnā

bizi bırakın

(Savaştan) Geride bırakılanlar, siz ganimetleri almaya gittiğiniz zaman diyeceklerdir ki "Bizi bırakın da sizi izleyelim." Onlar, Allah’ın kelamını değiştirmek istiyorlar. De ki "Siz, kesin olarak bizim izimizden gelemezsiniz. Allah, daha evvel böyle buyurdu." Bunun üzerine "Hayır, bizi kıskanıyorsunuz" diyecekler. Hayır, onlar pek az anlayan kimselerdir.

TEVBE
9:86

ذَرْنَا

ƶernā

bizi bırak

"Allah’a iman edin, O’nun elçisi ile cihad etmeye çıkın" diye bir sûre indirildiği zaman onlardan servet sahibi olanlar, senden izin isteyip "Bizi bırakıver, oturanlarla birlikte olalım" dediler.