Edip Yüksel 

1. Gökleri ve yeri yaratan; melekleri ikişer, üçer, dörder korumalı/boyutlu elçiler kılan ALLAH’a övgüler olsun. Yaratmada dilediğini güçlendirir. ALLAH her şeye gücü yetendir.

2. ALLAH’ın insanlara bağışladığı bir rahmeti engelleyebilecek yoktur. Onun alıkoyduğunu da O’ndan başka gönderebilecek yoktur. O Üstündür, Bilgedir.

3. Ey insanlar, ALLAH’ın size olan nimetlerini hatırlayın. Sizi gökten ve yerden rızıklandıran ALLAH’tan başka bir yaratıcı mı var? O’ndan başka tanrı yoktur. Nasıl da saptırılıyorsunuz?

4. Seni yalanlarlarsa, senden önceki elçiler de yalanlandı. Tüm işlerin kontrolü ALLAH’a aittir.

5. Ey insanlar ALLAH’ın sözü gerçektir; dünya hayatı sizi aldatmasın. Kandırıcı, sizi ALLAH hakkında kandırmasın.

6. Sapkın sizin düşmanınızdır, siz de onu düşman edinin. O partisini sadece cehennem halkı olmaya çağırır.

7. İnkar edenler çetin bir cezaya mahkûm olmuştur. Gerçeği onaylayıp erdemli davrananlar ise bir bağışlanma ve büyük bir ödül haketmişlerdir.

8. Kötü işi, kendisine süslenip de onu güzel gören kimseye ne dersin? ALLAH dileyeni saptırır ve dileyeni yola iletir. Öyleyse onlar için kendini üzüp durma. ALLAH onların yaptıklarını iyi Bilir.

9. ALLAH, bulutları karıştıran rüzgarları gönderendir. Daha sonra onları ölü bir toprağa süreriz de ölümünden sonra toprağı diriltiriz. Diriliş de böyledir.

10. Onuru arzulayanlar, bilsin ki tüm onur ALLAH’a aittir. Güzel söz O’na çıkar, iyi iş de O’nu yükseltir. Kötülük planlayanlar için çetin bir azap vardır ve onların planı başarısızlıkla sonuçlanacaktır.

11. ALLAH sizi topraktan, sonra bir damlacıktan yaratmış ve sonra da sizi çiftler halinde üretmiştir. Bir dişinin gebe kalması ve doğurması ancak O’nun bilgisiyledir. Bir canlının uzun ömürlü olması da ömrünün kısa tutulması da ancak bir kitaptaki kayda göredir. Bu, ALLAH’a kolaydır.

12. İki deniz birbirine eşit değildir. Bu taze ve tatlı olup içimi yumuşaktır, şu ise tuzlu ve acıdır. Hepsinden taze et yersiniz ve takınacağınız mücevherleri çıkarırsınız. O’nun lütfunu arayan gemilerin onu yararak aktığını görürsün. Belki artık şükredersiniz.

13. Geceyi gündüzün içine sokar, gündüzü de gecenin içine sokar. Belirlenmiş bir süreye kadar akıp giden güneşi ve ayı emri altına almıştır. Efendiniz ALLAH işte böyledir; egemenlik O’na aittir. O’nun dışında çağırdıklarınız ise bir çekirdek zarını bile yönetemezler.

14. Onları çağırsanız sizin çağrınızı işitemezler. İşitseler bile size cevap veremezler. Diriliş gününde de sizin ortak koşmanızı inkâr ederler. Her şeyden Haberi Olan gibi kimse sana haber veremez.

15. Ey insanlar, siz ALLAH’a muhtaçsınız, ALLAH ise hiç kimseye muhtaç değildir, Övülendir.

16. Dilerse sizi götürür ve yerinize yeni yaratıkları getirir.

17. Bu, ALLAH için zor değildir.

18. Kimse kimsenin günahını yüklenmez. Günahla yüklenmiş birisi yükünü taşımak üzere akrabalarını bile çağırsa onun yükünden hiçbir şey taşınmaz. Sen yalnızca, kendi başlarına iken Rab’lerini sayan ve namazı gözeten kişileri uyarabilirsin. Kim kendisini arındırırsa kendisi yararına arınmıştır. Dönüş ALLAH’adır.

19. Kör ile gören bir olmaz.

20. Ne karanlıklar ile ışık.

21. Ne gölge ile sıcaklık.

22. Ne de diriler ile ölüler birdir. ALLAH, kim/kimi dilerse ona işittirir. Sen mezarlarda bulunanlara işittiremezsin.

23. Sen ancak bir uyarıcısın.

24. Seni bir müjdeci ve uyarıcı olarak gerçekle gönderdik. Her toplum içinde mutlaka bir uyarıcı gelmiştir.

25. Seni yalanlıyorlarsa, senden öncekiler de yalanlamışlardı. Elçileri kendilerine apaçık belgeler, ilahiler ve aydınlatıcı kitaplar getirdiler.

26. Sonra ben de inkâr edenleri yakaladım. Beni inkâr da nasılmış!

27. ALLAH’ın gökten bir su indirdiğini görmedin mi? Onunla çeşitli renklerde ürünler çıkarırız. Hatta dağlarda bile beyaz, kırmızı, rengarenk veya kuzgun karası katmanlar vardır.

28. Aynı şekilde, insanlar, hayvanlar, çiftlik hayvanları da çeşitli renklerdedir. Bundan dolayıdır ki kulları arasında ALLAH’ı gereği gibi sayanlar bilim adamlarıdır. ALLAH Üstündür, Bağışlayandır.

29. ALLAH’ın kitabını okuyanlar, namazı gözetenler ve kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli ve açık yardım için verenler, tükenmeyen bir kazanç umarlar.

30. Çünkü onların ücretlerini tam verecek ve onlara olan lütfunu arttıracaktır. O Bağışlayandır, Takdir Edendir.

31. Bu kitapta sana vahyettiklerimiz, kendisinden öncekileri doğrulayan gerçektir. ALLAH kullarından Haberdardır, Görendir.

32. Sonra kullarımızdan seçtiklerimizi kitaba varis kıldık. Onlardan kimi kendilerine zulmedenlerdir, kimi orta yolu tutar, kimi de ALLAH’ın izniyle iyi işlerde öncüdür. İşte büyük lütuf budur.

33. Sonsuzluğa dek süren bahçelere gireceklerdir. Orada altın bilezikler ve inciler takacaklardır, oradaki elbiseleri ise ipektendir.

34. Ve derler "Endişelerimizi gideren ALLAH’a övgüler olsun. Efendimiz gerçekten Bağışlayandır, Takdir Edendir."

35. "O ki lütfuyla bizi durulacak yurda yerleştirdi. Orada ne bir yorulma ne de bir bıkkınlık duyarız."

36. İnkar edenler için cehennem ateşi vardır. Ne ölmelerine izin verilir, ne de onlardan cehennem cezası hafifletilir. Nankörleri böyle cezalandırırız.

37. Orada, "Efendimiz, bizi çıkar da yapmış olduğumuzdan farklı işler yapalım" diye feryat ederler. Öğüt alabilecek bir kişinin öğüt alabileceği kadar uzun bir süre sizi yaşatmadık mı? Size uyarıcı da gelmişti. Öyleyse tadın. Zalimlerin yardımcısı yoktur.

38. ALLAH göklerin ve yerin geleceğini ve gizemlerini bilendir. O, göğüslerin gizlediğini Bilendir.

39. O ki sizi yeryüzünde yöneticiler kıldı. Kim inkâr ederse kendi zararına inkâr etmiştir. İnkarcıların inkârı, Rab’leri katında nefretten başka bir şey arttırmaz. İnkarcıların inkârı kayıptan başka bir şey artırmaz.

40. De ki "ALLAH’ın dışında çağırdığınız ortaklarınızı düşündünüz mü; onlar yeryüzünde neyi yaratmışlar bana gösterin?" Yoksa onların gökte bir ortaklıkları mı var? Veya onlara bir kitap verdik de ondaki bir delile mi dayanıyorlar? Doğrusu, zalimler birbirlerine ancak aldatıcı sözler verirler.

41. ALLAH, gökleri ve yeri kaos içine girmekten alıkoymaktadır. Kaosa girseler O’ndan başka kim onu engelleyebilir? O Şefkatlidir, Bağışlayandır.

42. Kendilerine bir uyarıcı gelse, tüm topluluklardan daha doğru yolda olacaklarına dair var güçleriyle ALLAH’a yemin ettiler. Kendilerine bir elçi geldiğinde, bu durum, onların ancak nefretini artırdı.

43. Yeryüzünde büyüklendiler, kötülük planladılar. Halbuki kötü plan sahibine geri teper. Geçmişlere uygulanan sünnet(yasa)den başkasını mı bekliyorlar? ALLAH’ın sünnetinde bir değişiklik göremezsin; ALLAH’ın sünnetinde bir sapma göremezsin.

44. Kendilerinden öncekilerin sonunun nasıl olduğuna bakmak için yeryüzünü dolaşmadılar mı? Onlar kendilerinden daha güçlüydüler. Göklerde ve yerde hiçbir şey ALLAH’ı aciz bırakamaz. O, Bilendir, Güçlüdür.

45. ALLAH insanları yaptıkları yüzünden cezalandırsaydı yeryüzünde hiçbir yaratık bırakmazdı. Fakat, onları belli bir süreye kadar ertelemektedir. Ne zaman ki süreleri biter, işte o zaman ALLAH kullarının (hesabını) görür.