ظ ن ن kökü Kur'an'da 69 defa geçmektedir.

AYETLER

NECM
53:23

الظَّنَّ

Z-Zenne

zanna

Bu (putlar ise,) sizin ve atalarınızın (kendi istek ve öngörünüze göre) isimlendirdiğiniz (keyfi) isimlerden başkası değildir. Allah, onlarla ilgili ’hiçbir delil’ indirmemiştir. Onlar, yalnızca zanna ve nefislerinin (alçak) heva (istek ve tutku) olarak arzu ettiklerine uyuyorlar. Oysa andolsun, onlara Rablerinden yol gösterici gelmiştir.

NECM
53:28

الظَّنَّ

Z-Zenne

zanna

Oysa onların bununla ilgili hiçbir bilgileri yoktur. Onlar, yalnızca zanna uymaktadırlar. Oysa gerçekte zan, haktan yana hiçbir yarar sağlamaz.

NECM
53:28

الظَّنَّ

Z-Zenne

zan

Oysa onların bununla ilgili hiçbir bilgileri yoktur. Onlar, yalnızca zanna uymaktadırlar. Oysa gerçekte zan, haktan yana hiçbir yarar sağlamaz.

KIYAMET
75:25

تَظُنُّ

teZunnu

anlar

Kendisine, beli büken işlerin yapılacağını anlamaktadır.

KIYAMET
75:28

وَظَنَّ

ve Zenne

ve anlar

Artık gerçekten, kendisi de bir ayrılık olduğunu anlamıştır.

SAD
38:24

وَظَنَّ

ve Zenne

ve sandı

(Davud) Dedi ki "Andolsun senin koyununu, kendi koyunlarına (katmak) istemekle sana zulmetmiştir. Doğrusu, (emek ve mali güçlerini) birleştirip katan (ortak)lardan çoğu, birbirlerine karşı tecavüz ederler; ancak iman edip salih amellerde bulunanlar başka. Onlar da ne kadar azdır." Davud, gerçekten Bizim onu imtihan ettiğimizi sandı, böylece Rabbinden bağışlanma diledi ve rüku ederek yere kapandı ve (Bize gönülden) yönelip-döndü.

SAD
38:27

ظَنُّ

Zennu

zannıdır

Biz gökyüzünü, yeryüzünü ve ikisi arasında bulunan şeyleri batıl olarak yaratmadık. Bu, inkar edenlerin zannıdır. Ateşten (görecekleri azaptan) dolayı vay o inkar edenlere.

A'RAF
7:66

لَنَظُنُّكَ

leneZunnuke

zannediyoruz ki sen

Kavminin önde gelenlerinden inkar edenler dediler ki "Gerçekte biz seni ’aklî bir yetersizlik’ içinde görüyoruz ve doğrusu biz senin yalancılardan olduğunu sanıyoruz."

A'RAF
7:171

وَظَنُّوا

ve Zennū

ve sanmışlardı

Bir zamanlar dağı, sanki bir gölgelikmiş gibi üstlerine geçirmiştik. Onlar ise neredeyse tepelerine düşecek sanmışlardı. (Onlara demiştik ki) "Size verdiklerimize sımsıkı sarılın ve onda olanı düşünün, ki sakınasınız."

CIN
72:5

ظَنَنَّا

Zenennā

sanmıştık

"Oysa biz, insanların ve cinlerin Allah’a karşı asla yalan söylemeyeceklerini sanmıştık."

CIN
72:7

ظَنُّوا

Zennū

sanmışlardı

"Ve onlar, sizin de sandığınız gibi Allah’ın hiç kimseyi kesin olarak diriltmeyeceğini sanmışlardı."

CIN
72:7

ظَنَنْتُمْ

Zenentum

sizin sandığınız

"Ve onlar, sizin de sandığınız gibi Allah’ın hiç kimseyi kesin olarak diriltmeyeceğini sanmışlardı."

CIN
72:12

ظَنَنَّا

Zenennā

anladık

"Biz şüphesiz, Allah’ı yeryüzünde asla aciz bırakamıyacağımızı, kaçmak suretiyle de O’nu hiçbir şekilde aciz bırakamıyacağımızı anladık."

ŞU'ARA
26:186

نَظُنُّكَ

neZunnuke

biz seni sanıyoruz

"Sen, yalnızca benzerimiz olan bir beşerden başkası değilsin ve biz senin gerçekte yalancılardan olduğunu sanıyoruz."

KASAS
28:38

لَأَظُنُّهُ

leeZunnuhu

sanıyorum ki o

Firavun dedi ki "Ey önde gelenler, sizin için benden başka ilah olduğunu bilmiyorum. Ey Haman, çamurun üstünde bir ateş yak da, bana yüksekçe bir kule inşa et, belki Musa’nın ilahına çıkarım çünkü gerçekten ben onu yalancılardan (biri) sanıyorum."

KASAS
28:39

وَظَنُّوا

ve Zennū

ve sandılar

O ve askerleri, yeryüzünde haksız yere büyüklendiler ve gerçekten Bize döndürülmeyeceklerini sandılar.

İSRA
17:52

وَتَظُنُّونَ

ve teZunnūne

ve sanırsınız

Sizi çağıracağı gün, O’na övgüyle icabet edecek ve (dünyada) pek az bir süre kaldığınızı sanacaksınız.

İSRA
17:101

لَأَظُنُّكَ

leeZunnuke

sanıyorum ki sen

Andolsun, Biz Musa’ya apaçık dokuz ayet (mucize) vermiştik; işte İsrailoğulları’na sor; onlara geldiği zaman Firavun ona "Gerçekten ben seni büyülenmiş sanıyorum" demişti.

İSRA
17:102

لَأَظُنُّكَ

leeZunnuke

seni görüyorum

O da "Andolsun, bunları görülecek belgeler olarak göklerin ve yerin Rabbinden başkasının indirmediğini sen de bilmişsin; gerçekten ben de seni yıkılmış-harab olmuş sanıyorum" demişti.

YUNUS
10:22

وَظَنُّوا

ve Zennū

ve kanaat getirdiklerinde

Karada ve denizde sizi gezdiren O’dur. Öyle ki siz gemide bulunduğunuz zaman, onlar da güzel bir rüzgarla onu yüzdürürlerken ve (tam) bununla sevinmektelerken, ona çılgınca bir rüzgar gelip çatar ve her yandan dalgalar onları kuşatıverir; onlar artık bu (dalgalarla) gerçekten kuşatıldıklarını sanmışlarken, dinde O’na ’gönülden katıksız bağlılar (muhlisler)’ olarak Allah’a dua etmeye başlarlar "Andolsun eğer bundan bizi kurtaracak olursan, muhakkak Sana şükredenlerden olacağız."

YUNUS
10:24

وَظَنَّ

ve Zenne

ve sandıkları

Dünya hayatının örneği, ancak gökten indirdiğimiz, onunla insanların ve hayvanların yediği yeryüzünün bitkisi karışmış olan bir su gibidir. Öyle ki yer, güzelliğini takınıp süslendiği ve ahalisi gerçekten ona güç yetirdiklerini sanmışlarken (işte tam bu sırada) gece veya gündüz ona emrimiz gelmiştir de, dün sanki hiçbir zenginliği yokmuş gibi, onu kökünden biçilip atılmış bir durumda kılmışız. Düşünen bir topluluk için Biz ayetleri böyle birer birer açıklarız.

YUNUS
10:36

ظَنًّا

Zennen

zandan

Onların çoğunluğu zandan başkasına uymaz. Gerçekten zan ise, haktan hiçbir şeyi sağlayamaz. Şüphesiz Allah, onların işlemekte olduklarını bilendir.

YUNUS
10:36

الظَّنَّ

Z-Zenne

zan ise

Onların çoğunluğu zandan başkasına uymaz. Gerçekten zan ise, haktan hiçbir şeyi sağlayamaz. Şüphesiz Allah, onların işlemekte olduklarını bilendir.

YUNUS
10:60

ظَنُّ

Zennu

zanları

Allah hakkında yalan uydurup iftira edenlerin kıyamet günü zanları nedir? Şüphesiz Allah, insanlara karşı büyük ihsan (Fazl) sahibidir, ancak onların çoğu şükretmezler.

YUNUS
10:66

الظَّنَّ

Z-Zenne

zanna

Haberiniz olsun; şüphesiz göklerde kim var, yerde kim var tümü Allah’ındır. Allah’tan başkasına tapanlar bile, şirk koştukları varlıklara ve güçlere (gerçekte) uymazlar. Onlar yalnızca bir zanna uyarlar ve onlar ancak ’zan ve tahminde bulunarak yalan söylemektedirler.’

HUD
11:27

نَظُنُّكُمْ

neZunnukum

zannediyoruz ki siz

Kavminden, ileri gelen inkarcılar "Biz seni yalnızca bizim gibi bir beşerden başkası görmüyoruz; sana, sığ görüşlü olan en aşağılıklarımızdan başkasının uyduğunu görmüyoruz ve sizin bize bir üstünlüğünüzü de görmüyoruz. Aksine, biz sizi yalancılar sanıyoruz" dedi.

YUSUF
12:42

ظَنَّ

Zenne

sandığı

İkisinden kurtulacağını sandığı kişiye dedi ki "Efendinin katında beni hatırla." Fakat şeytan, efendisine hatırlatmayı ona unutturdu, böylece daha nice yıllar (Yusuf) zindanda kaldı.

YUSUF
12:110

وَظَنُّوا

ve Zennū

ve sandılar

Öyle ki elçiler, umutlarını kesip de, artık onların gerçekten yalanladıklarını sandıkları bir sırada onlara yardımımız gelmiştir; Biz kimi dilersek o kurtulmuştur. Suçlu-günahkarlar topluluğundan zorlu azabımız kesin olarak geri çevrilmeyecektir.

EN'ÂM
6:116

الظَّنَّ

Z-Zenne

zanna

Yeryüzünde olanların çoğunluğuna uyacak olursan, seni Allah’ın yolundan şaşırtıp-saptırırlar. Onlar ancak zanna uyarlar ve onlar ancak ’zan ve tahminle yalan söylerler.’

EN'ÂM
6:148

الظَّنَّ

Z-Zenne

zanna

Şirk koşanlar diyecekler ki "Allah dileseydi ne biz şirk koşardık, ne atalarımız ve hiçbir şeyi de haram kılmazdık." Onlardan öncekiler de, Bizim zorlu-azabımızı tadıncaya kadar böyle yalanladılar. De ki "Sizin yanınızda, bize çıkarabileceğiniz bir ilim mi var? Siz ancak zanna uymaktasınız ve siz ancak "zan ve tahminle yalan söylersiniz."

SAFFAT
37:87

ظَنُّكُمْ

Zennukum

zannınız

"Alemlerin Rabbi hakkındaki zannınız nedir?"

SEBE
34:20

ظَنَّهُ

Zennehu

zannını

Andolsun, İblis, kendileri hakkında zannını doğrulamış oldu, böylelikle iman eden bir grup dışında, ona uymuş oldular.

MÜ'MIN
40:37

لَأَظُنُّهُ

leeZunnuhu

onu sanıyorum

"Göklerin yollarına. Böylelikle Musa’nın ilahına çıkabilirim. Çünkü ben, onun yalancı olduğunu sanıyorum." İşte Firavun’a, kötü ameli böyle çekici kılındı ve yoldan alıkonuldu. Firavun’un hileli-düzeni, ’yıkım ve kayıpta’ olmaktan başka (bir şey) olmadı.

FUSSILET
41:22

ظَنَنْتُمْ

Zenentum

sanıyordunuz ki

"Siz, işitme, görme (duyularınız) ve derileriniz aleyhinize şahitlik eder diye sakınmıyordunuz. Aksine, yaptıklarınızın birçoğunu Allah’ın bilmeyeceğini sanıyordunuz."

FUSSILET
41:23

ظَنُّكُمُ

Zennukumu

zannınız

"İşte bu sizin zannınız; Rabbiniz hakkında beslediğiniz-zannınız, sizi bir yıkıma uğrattı, böylelikle hüsrana uğrayan kimseler olarak sabahladınız."

FUSSILET
41:23

ظَنَنْتُمْ

Zenentum

zannettiğiniz

"İşte bu sizin zannınız; Rabbiniz hakkında beslediğiniz-zannınız, sizi bir yıkıma uğrattı, böylelikle hüsrana uğrayan kimseler olarak sabahladınız."

FUSSILET
41:48

وَظَنُّوا

ve Zennū

ve onlar anlamışlardır

Önceden kendilerine taptıkları (bugün) onlardan kaybolup gitti ve onlar kaçacak hiçbir yerleri olmadığını anlamışlardır.

FUSSILET
41:50

أَظُنُّ

eZunnu

sanmıyorum

Oysa ona dokunan bir zarardan sonra tarafımızdan bir rahmet taddırsak, mutlaka "Bu benim (hakkım)dır. Ve ben kıyamet-saatinin kopacağını da sanmıyorum; eğer Rabbime döndürülsem bile, muhakkak O’nun Katında benim için daha güzel olanı vardır." der. Ama andolsun Biz, o kafirlere yaptıklarını haber vereceğiz ve andolsun onlara, en kaba bir azaptan taddıracağız.

CASIYE
45:24

يَظُنُّونَ

yeZunnūne

zannediyorlar

Dediler ki "(Bütün olup biten,) Bu dünya hayatımızdan başkası değildir, ölürüz ve diriliriz; bizi "kesintisi olmayan zaman’ (dehrin akışın)dan başkası yıkıma (helake) uğratmıyor." Oysa onların bununla ilgili hiçbir bilgileri yoktur; yalnızca zannediyorlar.

CASIYE
45:32

نَظُنُّ

neZunnu

sanıyoruz ki

"Gerçekten Allah’ın va’di haktır, kıyamet-saatinde hiçbir kuşku yoktur" denildiği zaman, siz "Kıyamet-saati de neymiş, biz bilmiyoruz; biz yalnızca bir zan (ve tahmin)da bulunup zannediyoruz; biz, kesin bir bilgiyle inanmakta olanlar değiliz" demiştiniz.

CASIYE
45:32

ظَنًّا

Zennen

bir kuruntudur

"Gerçekten Allah’ın va’di haktır, kıyamet-saatinde hiçbir kuşku yoktur" denildiği zaman, siz "Kıyamet-saati de neymiş, biz bilmiyoruz; biz yalnızca bir zan (ve tahmin)da bulunup zannediyoruz; biz, kesin bir bilgiyle inanmakta olanlar değiliz" demiştiniz.

KEHF
18:35

أَظُنُّ

eZunnu

sanmam

Kendi nefsinin zalimi olarak (böylece) bağına girdi (ve) "Bunun sonsuza kadar kuruyup-yok olacağını sanmıyorum" dedi.

KEHF
18:36

أَظُنُّ

eZunnu

zannetmem

"Kıyamet-saatinin kopacağını da sanmıyorum. Buna rağmen Rabbime döndürülecek olursam, şüphesiz bundan daha hayırlı bir sonuç bulacağım."

KEHF
18:53

فَظَنُّوا

fe Zennū

artık iyice anladılar

Suçlu-günahkarlar ateşi görmüşlerdir, artık içine kendilerinin gireceklerini de anlamışlardır; ancak ondan bir kaçış yolu bulamamışlardır.

ENBIYA
21:87

فَظَنَّ

fe Zenne

sanmıştı

Balık sahibi (Yunus’u da); hani o, kızmış vaziyette gitmişti ki; bundan dolayı kendisini sıkıntıya düşürmeyeceğimizi sanmıştı. (Balığın karnındaki) Karanlıklar içinde "Senden başka İlah yoktur, Sen Yücesin, gerçekten ben zulmedenlerden oldum" diye çağrıda bulunmuştu.

HAKKA
69:20

ظَنَنْتُ

Zenentu

sezmiştim

"Çünkü ben, gerçekten hesabıma kavuşacağımı sanmış (anlamış)tım."

İNŞIKAK
84:14

ظَنَّ

Zenne

sanmıştı

Doğrusu o, (Rabbine) bir daha dönmeyeceğini sanmıştı.

MUTAFFIFIN
83:4

يَظُنُّ

yeZunnu

sanmıyorlar mı?

Yoksa onlar, diriltileceklerini sanmıyor mu?

HAC
22:15

يَظُنُّ

yeZunnu

sanıyor

Kim, Allah’ın ona, dünyada ve ahirette kesin olarak yardım etmeyeceğini sanıyorsa, göğe bir araç uzatsın sonra kesiversin de bir bakıversin, kurduğu düzen, onun öfkesini giderebilecek mi?

BAKARA
2:46

يَظُنُّونَ

yeZunnūne

bilirler

Onlar, (mü’minler ise), şüphesiz, Rableriyle karşılaşacaklarını ve (yine) şüphesiz, O’na döneceklerini bilirler.

BAKARA
2:78

يَظُنُّونَ

yeZunnūne

zannediyorlar

Onlardan bir kısmı ümmidir. Kitabı bilmezler; (bildikleri) bir sürü asılsız şeylerden başkası değildir ve yalnızca zannederler.

BAKARA
2:230

ظَنَّا

Zennā

inanırlarsa

Yine onu (kadını üçüncü defa) boşarsa, (kadın) onun dışında bir başka kocayla nikahlanmadıkça ona helal olmaz. Eğer (bu koca da) onu boşarsa, onlar (ilk koca ile karısı) Allah’ın sınırlarını ayakta tutacaklarını sanıyorlarsa, tekrar birbirlerine dönmelerinde ikisi için günah yoktur. İşte bunlar, Allah’ın sınırlarıdır; bilen bir topluluk için bunları (böyle) açıklar.

BAKARA
2:249

يَظُنُّونَ

yeZunnūne

kanaat getiren

Talut, orduyla birlikte ayrıldığında dedi ki "Doğrusu Allah sizi bir ırmakla imtihan edecektir. Kim bundan içerse, artık o benden değildir ve kim de -eliyle bir avuç alanlar hariç- onu tadmazsa bendendir. Küçük bir kısmı hariç (hepsi sudan) içti. O, kendisiyle beraber iman edenlerle (ırmağı) geçince onlar (geride kalanlar) "Bugün bizim Calut’a ve ordusuna karşı (koyacak) gücümüz yok" dediler. (O zaman) Muhakkak Allah’a kavuşacaklarını umanlar (şöyle) dediler "Nice küçük topluluk, daha çok olan bir topluluğa Allah’ın izniyle galib gelmiştir; Allah sabredenlerle beraberdir."

ÂL-I İMRAN
3:154

يَظُنُّونَ

yeZunnūne

bir zanda bulunuyorlar

Sonra kederin ardından üzerinize bir güvenlik (duygusu) indirdi, bir uyuklama ki, içinizden bir grubu sarıveriyordu. Bir grup da, canları derdine düşmüştü; Allah’a karşı haksız yere cahiliye zannıyla zanlara kapılarak "Bu işten bize ne var ki?" diyorlardı. De ki "Şüphesiz işin tümü Allah’ındır." Onlar, sana açıklamadıkları şeyi içlerinde gizli tutuyorlar, "Bu işten bize bir şey olsaydı, biz burada öldürülmezdik" diyorlar. De ki "Evlerinizde olsaydınız da üzerlerine öldürülmesi yazılmış olanlar, yine devrilecekleri yerlere gidecekti. (Bunu) Allah, sinelerinizdekini denemek ve kalplerinizde olanı arındırmak için (yaptı). Allah, sinelerin özünde saklı duranı bilendir.

ÂL-I İMRAN
3:154

ظَنَّ

Zenne

zannı (gibi)

Sonra kederin ardından üzerinize bir güvenlik (duygusu) indirdi, bir uyuklama ki, içinizden bir grubu sarıveriyordu. Bir grup da, canları derdine düşmüştü; Allah’a karşı haksız yere cahiliye zannıyla zanlara kapılarak "Bu işten bize ne var ki?" diyorlardı. De ki "Şüphesiz işin tümü Allah’ındır." Onlar, sana açıklamadıkları şeyi içlerinde gizli tutuyorlar, "Bu işten bize bir şey olsaydı, biz burada öldürülmezdik" diyorlar. De ki "Evlerinizde olsaydınız da üzerlerine öldürülmesi yazılmış olanlar, yine devrilecekleri yerlere gidecekti. (Bunu) Allah, sinelerinizdekini denemek ve kalplerinizde olanı arındırmak için (yaptı). Allah, sinelerin özünde saklı duranı bilendir.

HAŞR
59:2

ظَنَنْتُمْ

Zenentum

siz sanmamıştınız

Kitap Ehlinden inkar edenleri ilk sürgünde yurtlarından çıkaran O’dur. Onların çıkacaklarını siz sanmamıştınız, onlar da kalelerinin kendilerini Allah’tan koruyacağını sanmışlardı. Böylece Allah(ın azabı) da, onlara hesaba katmadıkları bir yönden geldi, yüreklerine korku saldı; öyle ki evlerini kendi elleriyle ve mü’minlerin elleriyle tahrip ediyorlardı. Artık ey basiret sahipleri ibret alın.

HAŞR
59:2

وَظَنُّوا

ve Zennū

onlar da sanmışlardı

Kitap Ehlinden inkar edenleri ilk sürgünde yurtlarından çıkaran O’dur. Onların çıkacaklarını siz sanmamıştınız, onlar da kalelerinin kendilerini Allah’tan koruyacağını sanmışlardı. Böylece Allah(ın azabı) da, onlara hesaba katmadıkları bir yönden geldi, yüreklerine korku saldı; öyle ki evlerini kendi elleriyle ve mü’minlerin elleriyle tahrip ediyorlardı. Artık ey basiret sahipleri ibret alın.

AHZAB
33:10

وَتَظُنُّونَ

ve teZunnūne

ve zanda bulunuyordunuz

Hani onlar, size hem üstünüzden, hem alt tarafınızdan gelmişlerdi; gözler kaymış, yürekler hançereye gelip dayanmıştı ve siz Allah hakkında (birtakım) zanlarda bulunuyordunuz.

AHZAB
33:10

الظُّنُونَا

Z-Zunūnā

türlü düşüncelerle

Hani onlar, size hem üstünüzden, hem alt tarafınızdan gelmişlerdi; gözler kaymış, yürekler hançereye gelip dayanmıştı ve siz Allah hakkında (birtakım) zanlarda bulunuyordunuz.

NISA
4:157

الظَّنِّ

Z-Zenni

zanna

Ve "Biz, Allah’ın Resulü Meryem oğlu Mesih İsa’yı gerçekten öldürdük" demeleri nedeniyle de (onlara böyle bir ceza verdik.) Oysa onu öldürmediler ve onu asmadılar. Ama onlara (onun) benzeri gösterildi. Gerçekten onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, kesin bir şüphe içindedirler. Onların bir zanna uymaktan başka buna ilişkin hiçbir bilgileri yoktur. Onu kesin olarak öldürmediler.

NUR
24:12

ظَنَّ

Zenne

zanda bulunup

Onu işittiğiniz zaman, erkek mü’minler ile kadın mü’minlerin kendi nefisleri adına hayırlı bir zanda bulunup "Bu, açıkça uydurulmuş iftira bir sözdür" demeleri gerekmez miydi?

HUCURAT
49:12

الظَّنِّ

Z-Zenni

zan-

Ey iman edenler, zandan çok kaçının; çünkü zannın bir kısmı günahtır. Tecessüs etmeyin (birbirinizin gizli yönlerini araştırmayın). Kiminiz kiminizin gıybetini yapmasın (arkasından çekiştirmesin.) Sizden biriniz, ölü kardeşinin etini yemeyi sever mi? İşte, bundan tiksindiniz. Allah’tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, tevbeleri kabul edendir, çok esirgeyendir.

HUCURAT
49:12

الظَّنِّ

Z-Zenni

zannın

Ey iman edenler, zandan çok kaçının; çünkü zannın bir kısmı günahtır. Tecessüs etmeyin (birbirinizin gizli yönlerini araştırmayın). Kiminiz kiminizin gıybetini yapmasın (arkasından çekiştirmesin.) Sizden biriniz, ölü kardeşinin etini yemeyi sever mi? İşte, bundan tiksindiniz. Allah’tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, tevbeleri kabul edendir, çok esirgeyendir.

FETIH
48:6

الظَّانِّينَ

Z-Zānnīne

zanda bulunan

Bir de; kötü bir zan ile zanda bulunan münafık erkeklerle münafık kadınları ve müşrik erkeklerle müşrik kadınları azaplandırması için. O kötülük çemberi, tepelerine insin. Allah, onlara karşı gazablanmış, onları lanetlemiş ve onlara cehennemi hazırlamıştır. Varacakları yer ne kötüdür.

FETIH
48:6

ظَنَّ

Zenne

zan ile

Bir de; kötü bir zan ile zanda bulunan münafık erkeklerle münafık kadınları ve müşrik erkeklerle müşrik kadınları azaplandırması için. O kötülük çemberi, tepelerine insin. Allah, onlara karşı gazablanmış, onları lanetlemiş ve onlara cehennemi hazırlamıştır. Varacakları yer ne kötüdür.

FETIH
48:12

ظَنَنْتُمْ

Zenentum

siz sandınız

Hayır, siz Peygamberin ve mü’minlerin, ailelerine ebedi olarak bir daha dönmeyeceklerini zannettiniz; bu, kalplerinizde çekici kılındı ve kötü bir zan ile zanda bulundunuz da, yıkıma uğramış bir topluluk oldunuz.

FETIH
48:12

وَظَنَنْتُمْ

ve Zenentum

ve zanda bulundunuz

Hayır, siz Peygamberin ve mü’minlerin, ailelerine ebedi olarak bir daha dönmeyeceklerini zannettiniz; bu, kalplerinizde çekici kılındı ve kötü bir zan ile zanda bulundunuz da, yıkıma uğramış bir topluluk oldunuz.

FETIH
48:12

ظَنَّ

Zenne

bir zan ile

Hayır, siz Peygamberin ve mü’minlerin, ailelerine ebedi olarak bir daha dönmeyeceklerini zannettiniz; bu, kalplerinizde çekici kılındı ve kötü bir zan ile zanda bulundunuz da, yıkıma uğramış bir topluluk oldunuz.

TEVBE
9:118

وَظَنُّوا

ve Zennū

ve anlamışlardı

(Savaştan) Geri bırakılan üç (kişiyi) de (bağışladı). Öyle ki, bütün genişliğine rağmen yeryüzü onlara dar gelmişti, nefisleri de kendilerine dar (sıkıntılı) gelmişti ve O’nun dışında (yine) Allah’tan başka bir sığınacak olmadığını iyice anladılar. Sonra tevbe etsinler diye onların tevbesini kabul etti. Şüphesiz Allah, (yalnızca) O, tevbeleri kabul edendir, esirgeyendir.