İskender Ali Mihr | |
---|---|
وَالسَّمَاءِ ذَاتِ الْبُرُوجِ Vessemai zatilbüruci. |
|
وَالْيَوْمِ الْمَوْعُودِ Velyevmilmev’udi. |
|
3. Ve şahit olana ve şahit olunana (görene ve görülene) (andolsun). |
وَشَاهِدٍ وَمَشْهُودٍ Ve şahidin ve meşhudin. |
قُتِلَ أَصْحَابُ الْأُخْدُودِ Kutile ashabül’uhdudi. |
|
النَّارِ ذَاتِ الْوَقُودِ En nari zatelvekudi. |
|
إِذْ هُمْ عَلَيْهَا قُعُودٌ İz hüm ’aleyha ku’udün. |
|
وَهُمْ عَلَىٰ مَا يَفْعَلُونَ بِالْمُؤْمِنِينَ شُهُودٌ Ve hüm ’ala ma yef’alune bilmü’miniyne şühudün. |
|
وَمَا نَقَمُوا مِنْهُمْ إِلَّا أَنْ يُؤْمِنُوا بِاللَّهِ الْعَزِيزِ الْحَمِيدِ Ve ma nekamu minhüm illa en yü’minu billahil’aziyzilhamiydi. |
|
9. O (Allah) ki, semaların ve yeryüzünün mülkü O’nundur. Ve Allah, herşeye şahittir. |
الَّذِي لَهُ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ ۚ وَاللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ شَهِيدٌ Elleziy lehu mülküssemavati vel’ardı vallahü ’ala külli şey’in şehiydün. |
إِنَّ الَّذِينَ فَتَنُوا الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ ثُمَّ لَمْ يَتُوبُوا فَلَهُمْ عَذَابُ جَهَنَّمَ وَلَهُمْ عَذَابُ الْحَرِيقِ İnnelleziyne fetenülmü’miniyne velmü’minati sümme lem yetubu felehüm ’azabü cehenneme ve lehüm ’azabülhariykı. |
|
إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ جَنَّاتٌ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ ۚ ذَٰلِكَ الْفَوْزُ الْكَبِيرُ İnnelleziyne amenu ve ’amilussalihati lehüm cennatün tecriy min tahtihel’enharü zalikelfevzülkebiyrü. |
|
12. Muhakkak ki Rabbinin yakalaması elbette çok şiddetlidir. |
إِنَّ بَطْشَ رَبِّكَ لَشَدِيدٌ İnne batşe rabbike leşediydün. |
13. Muhakkak ki O, ilk defa (yoktan var ederek) yaratır. Ve (sonra geri) döndürür. |
إِنَّهُ هُوَ يُبْدِئُ وَيُعِيدُ İnnehu hüve yübdiü ve yü’ıydü. |
14. Ve O, Gafur’dur (mağfiret edendir), Vedûd’dur (çok sevendir). |
وَهُوَ الْغَفُورُ الْوَدُودُ Ve hüvelğafurülvedudü. |
15. (O), Arşın Sahibi’dir, Mecid’dir (çok yüce ve şereflidir). |
ذُو الْعَرْشِ الْمَجِيدُ Zül’arşilmeciydü. |
فَعَّالٌ لِمَا يُرِيدُ Fa’’alün lima yüriydü. |
|
هَلْ أَتَاكَ حَدِيثُ الْجُنُودِ Hel etake hadiysülcünudi. |
|
فِرْعَوْنَ وَثَمُودَ Fir’avne ve semude. |
|
19. Hayır, inkâr edenler, tekzip etmektedirler (yalanlama içindedirler). |
بَلِ الَّذِينَ كَفَرُوا فِي تَكْذِيبٍ Belilleziyne keferu fiy tekziybin. |
20. Ve Allah, onları arkalarından ihata edendir (kuşatmıştır). |
وَاللَّهُ مِنْ وَرَائِهِمْ مُحِيطٌ Vallahü min veraihim muhıytun. |
21. Hayır, O Kur’ân, Mecid’dir (yüce ve şerefli Kur’ân’dır). |
بَلْ هُوَ قُرْآنٌ مَجِيدٌ Bel hüve kur’anün meciydün. |
22. (O), Levhi Mahfuz’dadır (merkezî kompüter sisteminde kayıtlıdır). |
فِي لَوْحٍ مَحْفُوظٍ Fiy levhın mahfuzın. |