Mustafa İslamoğlu | |
---|---|
وَالسَّمَاءِ ذَاتِ الْبُرُوجِ Vessemai zatilbüruci. |
|
وَالْيَوْمِ الْمَوْعُودِ Velyevmilmev’udi. |
|
3. her bir tanık ve sanık şahit olsun (da şu gerçeği ünlesin) |
وَشَاهِدٍ وَمَشْهُودٍ Ve şahidin ve meşhudin. |
قُتِلَ أَصْحَابُ الْأُخْدُودِ Kutile ashabül’uhdudi. |
|
5. O ateş (hendekleri), ağzına kadar doldurulup tutuşturulmuştur. |
النَّارِ ذَاتِ الْوَقُودِ En nari zatelvekudi. |
إِذْ هُمْ عَلَيْهَا قُعُودٌ İz hüm ’aleyha ku’udün. |
|
وَهُمْ عَلَىٰ مَا يَفْعَلُونَ بِالْمُؤْمِنِينَ شُهُودٌ Ve hüm ’ala ma yef’alune bilmü’miniyne şühudün. |
|
وَمَا نَقَمُوا مِنْهُمْ إِلَّا أَنْ يُؤْمِنُوا بِاللَّهِ الْعَزِيزِ الْحَمِيدِ Ve ma nekamu minhüm illa en yü’minu billahil’aziyzilhamiydi. |
|
9. O Allah ki, göklerin ve yerin hakimiyeti sadece O`na aittir; üstelik Allah her şeye şahittir. |
الَّذِي لَهُ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ ۚ وَاللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ شَهِيدٌ Elleziy lehu mülküssemavati vel’ardı vallahü ’ala külli şey’in şehiydün. |
إِنَّ الَّذِينَ فَتَنُوا الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ ثُمَّ لَمْ يَتُوبُوا فَلَهُمْ عَذَابُ جَهَنَّمَ وَلَهُمْ عَذَابُ الْحَرِيقِ İnnelleziyne fetenülmü’miniyne velmü’minati sümme lem yetubu felehüm ’azabü cehenneme ve lehüm ’azabülhariykı. |
|
إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ جَنَّاتٌ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ ۚ ذَٰلِكَ الْفَوْزُ الْكَبِيرُ İnnelleziyne amenu ve ’amilussalihati lehüm cennatün tecriy min tahtihel’enharü zalikelfevzülkebiyrü. |
|
إِنَّ بَطْشَ رَبِّكَ لَشَدِيدٌ İnne batşe rabbike leşediydün. |
|
13. çünkü O, evet O`dur yoktan var eden ve o yaratmayı sürekli tekrar eden de yine O`dur. |
إِنَّهُ هُوَ يُبْدِئُ وَيُعِيدُ İnnehu hüve yübdiü ve yü’ıydü. |
14. Ve mutlak bağış sahibi, hep seven ve sınırsızca sevilmeye layık olan O`dur; |
وَهُوَ الْغَفُورُ الْوَدُودُ Ve hüvelğafurülvedudü. |
ذُو الْعَرْشِ الْمَجِيدُ Zül’arşilmeciydü. |
|
فَعَّالٌ لِمَا يُرِيدُ Fa’’alün lima yüriydü. |
|
هَلْ أَتَاكَ حَدِيثُ الْجُنُودِ Hel etake hadiysülcünudi. |
|
فِرْعَوْنَ وَثَمُودَ Fir’avne ve semude. |
|
19. Maalesef inkarı önyargı haline getirenler yalanlamakta ısrar etmişlerdir; |
بَلِ الَّذِينَ كَفَرُوا فِي تَكْذِيبٍ Belilleziyne keferu fiy tekziybin. |
20. Allah ise onları hiç hesaba katmadıkları yerden çepeçevre kuşatandır. |
وَاللَّهُ مِنْ وَرَائِهِمْ مُحِيطٌ Vallahü min veraihim muhıytun. |
بَلْ هُوَ قُرْآنٌ مَجِيدٌ Bel hüve kur’anün meciydün. |
|
فِي لَوْحٍ مَحْفُوظٍ Fiy levhın mahfuzın. |