م س س kökü Kur'an'da 61 defa geçmektedir.

AYETLER

KAF
50:38

مَسَّنَا

messenā

bize dokunmadı

Andolsun, Biz gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları altı günde yarattık; Bize hiçbir yorgunluk dokunmadı.

KAMER
54:48

مَسَّ

messe

dokunuşunu

Ateşin içinde yüzükoyun sürüklenecekleri gün cehennemin dokunuşunu tadın" (denecek)

SAD
38:41

مَسَّنِيَ

messeniye

dokundurdu

Kulumuz Eyyub’u da hatırla. Hani o "Herhalde şeytan, bana kahredici bir acı ve azap dokundurdu" diye Rabbine seslenmişti.

A'RAF
7:73

تَمَسُّوهَا

temessūhā

ona dokundurmayın

Semud (toplumuna da) kardeşleri Salih’i (gönderdik. Salih) "Ey kavmim, Allah’a kulluk edin, sizin O’ndan başka İlahınız yoktur. Size Rabbinizden apaçık bir belge (mucize) gelmiştir Allah’ın bu dişi devesi size bir belgedir; onu salıverin de Allah’ın arzında otlasın, ona bir kötülükle dokunmayın, sonra sizi acı bir azap yakalar" dedi.

A'RAF
7:95

مَسَّ

messe

dokunmuştu

Sonra kötülüğün yerini iyilikle değiştirdik, öyle ki onlar, çoğaldılar ve "Atalarımıza da (bazen) şiddetli sıkıntılar (bazen de) refah ve genişlikler dokunmuştu" dediler. Bunun üzerine, Biz de onları kendileri hiç şuurunda değilken apansız kıskıvrak yakalayıverdik.

A'RAF
7:188

مَسَّنِيَ

messeniye

bana dokunmamıştır

De ki "Allah’ın dilemesi dışında kendim için yarardan ve zarardan (hiçbir şeye) malik değilim. Eğer gaybı bilebilseydim muhakkak hayırdan yaptıklarımı arttırırdım ve bana bir kötülük dokunmazdı. Ben, iman eden bir topluluk için, bir uyarıcı ve bir müjde vericiden başkası değilim."

A'RAF
7:201

مَسَّهُمْ

messehum

kendilerine dokunduğu

(Allah’tan) Sakınanlara şeytandan bir vesvese eriştiğinde (önce) iyice düşünürler (Allah’ı zikredip-anarlar), sonra hemen bakarsın ki görüp bilmişlerdir.

YASIN
36:18

وَلَيَمَسَّنَّكُمْ

veleyemessennekum

ve size dokunur

Dediler ki "Herhalde biz, sizlerden dolayı uğursuzluğa uğradık. Eğer (bu söylediklerinize) bir son vermeyecek olursanız, andolsun, sizi taşa tutacağız ve mutlaka bizden yana size acı bir azap dokunacaktır."

FATIR
35:35

يَمَسُّنَا

yemessunā

bize dokunmaz

"Ki O, bizi Kendi fazlından (ebedi olarak) kalınacak bir yurda yerleştirdi; burada bize bir yorgunluk dokunmaz ve burada bize bir bıkkınlık da dokunmaz."

FATIR
35:35

يَمَسُّنَا

yemessunā

bize dokunmaz

"Ki O, bizi Kendi fazlından (ebedi olarak) kalınacak bir yurda yerleştirdi; burada bize bir yorgunluk dokunmaz ve burada bize bir bıkkınlık da dokunmaz."

MERYEM
19:20

يَمْسَسْنِي

yemsesnī

bana dokunmadı

O "Benim nasıl bir erkek çocuğum olabilir? Bana hiçbir beşer dokunmamışken ve ben azgın utanmaz (bir kadın) değilken" dedi.

MERYEM
19:45

يَمَسَّكَ

yemesseke

sana dokunacak

"Babacığım, gerçekten ben, sana Rahman tarafından bir azabın dokunacağından korkuyorum, o zaman şeytanın velisi olursun."

TA-HA
20:97

مِسَاسَ

misāse

bana dokunmayın!

Dedi ki "Haydi çekip git, artık senin hayatta (hakettiğin ceza "Bana dokunulmasın") deyip yerinmendir." Ve şüphesiz senin için kendisinden asla kaçınamayacağın (azap dolu) bir buluşma zamanı vardır. Üstüne kapanıp bel bükerek önünde eğildiğin ilahına bir bak; biz onu mutlaka yakacağız, sonra darmadağın edip denizde savuracağız."

VAKI'A
56:79

يَمَسُّهُ

yemessuhu

ona dokunmaz

Ona, temizlenip-arınmış olanlardan başkası dokunamaz.

ŞU'ARA
26:156

تَمَسُّوهَا

temessūhā

ona dokundurmayın

"Ona bir kötülükle dokunmayın, sonra büyük bir günün azabı sizi yakalar.

İSRA
17:67

مَسَّكُمُ

messekumu

size dokunduğu

Size denizde bir sıkıntı (tehlike) dokunduğu zaman, O’nun dışında taptıklarınız kaybolur-gider; fakat karaya (çıkarıp) sizi kurtarınca (yine) sırt çevirirsiniz. İnsan pek nankördür.

İSRA
17:83

مَسَّهُ

messehu

ona dokunsa

İnsana bir nimet verdiğimizde sırt çevirir ve yan çizer; ona bir şer dokunduğu zaman da umutsuzluğa kapılır.

YUNUS
10:12

مَسَّ

messe

dokunduğunda

İnsana bir zarar dokunduğunda, yan yatarken, otururken ya da ayaktayken Bize dua eder; zararını üstünden kaldırdığımız zaman ise, sanki kendisine dokunan zarara Bizi hiç çağırmamış gibi döner-gider. İşte, ölçüyü taşıranlara yapmakta oldukları böyle süslenmiştir.

YUNUS
10:12

مَسَّهُ

messehu

kendisine dokunmuş olan

İnsana bir zarar dokunduğunda, yan yatarken, otururken ya da ayaktayken Bize dua eder; zararını üstünden kaldırdığımız zaman ise, sanki kendisine dokunan zarara Bizi hiç çağırmamış gibi döner-gider. İşte, ölçüyü taşıranlara yapmakta oldukları böyle süslenmiştir.

YUNUS
10:21

مَسَّتْهُمْ

messethum

kendilerine dokunan

İnsanlara, şiddetli bir sıkıntı dokunduktan sonra, bir rahmet dokundurduğumuz zaman, ayetlerimiz konusunda hileli bir düzen kurmak (bir entrika çevirmek) onlar için (bir alışkanlık ve kötü bir edinim)dir. De ki "Düzen kurmada (karşılık vermede) Allah daha hızlıdır. Şüphesiz, Bizim elçilerimiz, sizin ’geliştirmekte olduğunuz düzenleri’ yazmaktadırlar."

YUNUS
10:107

يَمْسَسْكَ

yemseske

sana verirse

Allah sana bir zarar dokunduracak olsa, O’ndan başka bunu senden kaldıracak yoktur. Ve eğer sana bir hayır isterse, O’nun bol fazlını geri çevirecek de yoktur. Kullarından dilediğine bundan isabet ettirir. O, bağışlayandır, esirgeyendir.

HUD
11:10

مَسَّتْهُ

messethu

kendisine dokunan

Ve andolsun, kendisine dokunan bir sıkıntıdan sonra, ona bir nimet taddırsak, kuşkusuz; "Kötülükler benden gidiverdi" der. Çünkü o, şımarıktır, böbürlenendir.

HUD
11:48

يَمَسُّهُمْ

yemessuhum

onlara dokunacaktır

"Ey Nuh" denildi. "Sana ve seninle birlikte olan ümmetler üzerine Bizden selam ve bereketlerle (gemiden) in. (Sizden türeyecek diğer kafir) Ümmetleri de yararlandıracağız, sonra onlara Bizden acı bir azap dokunacaktır."

HUD
11:64

تَمَسُّوهَا

temessūhā

ona dokundurmayın

"Ey kavmim, size işte bir ayet olarak Allah’ın devesi; onu serbest bırakın, Allah’ın arzında yesin. Ona kötülük (vermek niyeti)yle dokunmayın. Yoksa sizi yakın bir azap sarıverir."

HUD
11:113

فَتَمَسَّكُمُ

fetemessekumu

yoksa size dokunur

Zulmedenlere eğilim göstermeyin, yoksa size ateş dokunur. Sizin Allah’tan başka velileriniz yoktur, sonra yardım göremezsiniz.

YUSUF
12:88

مَسَّنَا

messenā

bize dokundu

Böylece onun (Yusuf’un) huzuruna girdikleri zaman, dediler ki "Ey Vezir, bize ve ailemize şiddetli bir darlık dokundu; önemi olmayan bir sermaye ile geldik. Bize artık (yine) ölçeği tam olarak ver ve bize ilave bir bağışta bulun. Şüphesiz Allah, tasaddukta bulunanlara karşılığını verir."

HICR
15:48

يَمَسُّهُمْ

yemessuhum

onlara dokunmaz

Orda onlara hiçbir yorgunluk dokunmaz ve onlar ordan çıkarılacak değildirler.

HICR
15:54

مَسَّنِيَ

messeniye

bana dokunasına

Dedi ki "Bana ihtiyarlık gelip-çökmüşken mi müjdeliyorsunuz? Beni ne ile müjdelemektesiniz?"

EN'ÂM
6:17

يَمْسَسْكَ

yemseske

sana dokundursa

Şayet Allah sana bir zarar dokunduracak olursa, O’ndan başka bunu giderecek yoktur. Sana bir iyilik dokunduracak olursa da O, herşeye güç yetirendir.

EN'ÂM
6:17

يَمْسَسْكَ

yemseske

sana dokundursa

Şayet Allah sana bir zarar dokunduracak olursa, O’ndan başka bunu giderecek yoktur. Sana bir iyilik dokunduracak olursa da O, herşeye güç yetirendir.

EN'ÂM
6:49

يَمَسُّهُمُ

yemessuhumu

dokunacaktır

Ayetlerimizi yalanlayanlara, fıska sapmalarından dolayı azap dokunacaktır.

ZÜMER
39:8

مَسَّ

messe

dokunduğu

İnsana bir zarar dokunduğu zaman, gönülden katıksızca yönelmiş olarak Rabbine dua eder. Sonra ona Kendinden bir nimet verdiği zaman, daha önce O’na dua ettiğini unutur ve O’nun yolundan saptırmak amacıyla Allah’a eşler koşmaya başlar. De ki "İnkarınla biraz (dünya zevklerinden) yararlan; çünkü sen, ateşin halkındansın."

ZÜMER
39:49

مَسَّ

messe

dokunduğu

İnsana bir zarar dokunduğu zaman, Bize dua eder; sonra tarafımızdan ona bir nimet ihsan ettiğimizde, der ki "Bu, bana ancak bir bilgi(m) dolayısıyla verildi." Hayır; bu bir fitne (kendisini bir deneme)dir. Ancak çoğu bilmiyorlar.

ZÜMER
39:61

يَمَسُّهُمُ

yemessuhumu

onlara dokunmaz

Allah, takva sahiplerini (inanarak ve inançlarını uygulayarak) zafere ulaşmaları dolayısıyla kurtarır. Onlara kötülük dokunmaz ve onlar hüzne kapılmayacaklardır.

FUSSILET
41:49

مَسَّهُ

messehu

kendisine dokunursa

İnsan, hayır istemekten bıkkınlık duymaz; fakat ona bir şer dokundu mu, artık o, ye’se düşen bir umutsuzdur.

FUSSILET
41:50

مَسَّتْهُ

messethu

ona dokunan

Oysa ona dokunan bir zarardan sonra tarafımızdan bir rahmet taddırsak, mutlaka "Bu benim (hakkım)dır. Ve ben kıyamet-saatinin kopacağını da sanmıyorum; eğer Rabbime döndürülsem bile, muhakkak O’nun Katında benim için daha güzel olanı vardır." der. Ama andolsun Biz, o kafirlere yaptıklarını haber vereceğiz ve andolsun onlara, en kaba bir azaptan taddıracağız.

FUSSILET
41:51

مَسَّهُ

messehu

ona dokunduğunda

İnsana nimet verdiğimiz zaman, yüz çevirir ve yan çizer; ona bir şer dokunduğu zaman ise, artık o, geniş (kapsamlı ve derinlemesine) bir dua sahibidir.

NAHL
16:53

مَسَّكُمُ

messekumu

size dokunduğu

Nimet olarak size ulaşan ne varsa, Allah’tandır, sonra size bir zarar dokunduğunda (yine) ancak O’na yalvarmaktasınız.

ENBIYA
21:46

مَسَّتْهُمْ

messethum

onlara dokunsa

Andolsun, onlara Rabbinin azabından ’bir ufak esinti’ dokunacak olsa hiç tartışmasız; "Eyvahlar bize, gerçekten bizler zulme sapanlarmışız" diyecekler.

ENBIYA
21:83

مَسَّنِيَ

messeniye

bana dokundu

Eyüp de; hani o Rabbine çağrıda bulunmuştu "Şüphesiz bu dert (ve hastalık) beni sarıverdi. Sen merhametlilerin en merhametli olanısın."

ME'ARIC
70:20

مَسَّهُ

messehu

kendisine dokunduğu

Kendisine bir şer (kötülük) dokunduğu zaman feryadı basar.

ME'ARIC
70:21

مَسَّهُ

messehu

dokunduğu

Ona bir hayır dokunduğunda engelleyici olur (veya cimrilik eder).

RUM
30:33

مَسَّ

messe

dokunduğu

İnsanlara bir zarar dokunduğu zaman, ’gönülden katıksız bağlılar’ olarak, Rablerine dua ederler; sonra kendinden onlara bir rahmet taddırınca hemencecik bir grup Rablerine şirk koşarlar.

BAKARA
2:80

تَمَسَّنَا

temessenā

bize dokunmayacaktır

Dediler ki "Sayılı günlerin dışında, ateş asla bize değmeyecektir." De ki "Allah Katından bir ahid mi aldınız? -ki Allah asla ahdinden dönmez- Yoksa Allah’a karşı bilmediğiniz bir şeyi mi söylüyorsunuz?"

BAKARA
2:214

مَسَّتْهُمُ

messethumu

onlara dokunmuştu

Yoksa sizden önce gelip-geçenlerin hali başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara öyle bir yoksulluk, öyle dayanılmaz bir zorluk çattı ve öylesine sarsıldılar ki, sonunda elçi, beraberindeki mü’minlerle; "Allah’ın yardımı ne zaman?" diyordu. Dikkat edin. Şüphesiz Allah’ın yardımı pek yakındır.

BAKARA
2:236

تَمَسُّوهُنَّ

temessūhunne

henüz dokunmadan

Kendilerine el sürmediğiniz, mehirlerini tespit etmediğiniz kadınları boşamanızda sizin için bir sakınca yoktur. Onları yararlandırın, zengin olan kendi gücü, darda olan da kendi gücü oranında, maruf (meşru ve örfe uygun) bir şekilde yararlandırsın. (Bu,) iyilik edenler üzerinde bir haktır.

BAKARA
2:237

تَمَسُّوهُنَّ

temessūhunne

henüz dokunmadan

Eğer onlara mehir tespit eder de, el sürmeden boşarsanız, bu durumda -kendileri veya nikah bağı elinde olanın bağışlaması hariç- tespit ettiğiniz (mehr)in yarısı onlarındır. Sizin (tümünü veya fazlasını) bağışlamanız takvaya daha yakındır. Aranızdaki üstünlüğü (derece farkını) unutmayın. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızı görendir.

BAKARA
2:275

الْمَسِّ

l-messi

dokunup

Faiz (riba) yiyenler, ancak şeytan çarpmış olanın kalkışı gibi, çarpılmış olmaktan başka (bir tarzda) kalkmazlar. Bu, onların "Alım-satım da ancak faiz gibidir" demelerinden dolayıdır. Oysa Allah, alış-verişi helal, faizi haram kılmıştır. Kime Rabbinden bir öğüt gelir de (faize) bir son verirse, artık geçmişi kendisine, işi de Allah’a aittir. Kim (faize) geri dönerse, artık onlar ateşin halkıdır, orada sürekli kalacaklardır.

ENFAL
8:68

لَمَسَّكُمْ

lemessekum

size mutlaka dokunurdu

Eğer Allah’ın geçmişte bir yazması (söz vermesi) olmasaydı, aldıklarınıza karşılık size gerçekten büyük bir azap dokunurdu.

ÂL-I İMRAN
3:24

تَمَسَّنَا

temessenā

bize dokunmayacak

Bu, onların "Ateş bize sayılı günler dışında kesinlikle dokunmayacak" demelerindendir. Onların bu iftiraları, dinleri konusunda kendilerini yanılgıya düşürmüştür.

ÂL-I İMRAN
3:47

يَمْسَسْنِي

yemsesnī

bana dokunmamışken

"Rabbim, bana bir beşer dokunmamışken, nasıl bir çocuğum olabilir?" dedi. (Fakat) Allah neyi dilerse yaratır. Bir işin olmasına karar verirse, yalnızca ona "ol" der, o da hemen oluverir."

ÂL-I İMRAN
3:120

تَمْسَسْكُمْ

temseskum

size dokunsa

Size bir iyilik dokununca tasalanırlar, size bir kötülük isabet ettiğindeyse buna sevinirler. Eğer siz sabreder ve sakınırsanız, onların ’hileli düzenleri’ size hiçbir zarar veremez. Şüphesiz, Allah, yapmakta olduklarını kuşatandır.

ÂL-I İMRAN
3:140

يَمْسَسْكُمْ

yemseskum

size dokunduysa

Eğer bir yara aldıysanız, o kavme de benzeri bir yara değmiştir. İşte o günleri Biz onları insanlar arasında devrettirip dururuz. Bu, Allah’ın iman edenleri belirtip-ayırması ve sizden şahidler (veya şehidler) edinmesi içindir. Allah, zulmedenleri sevmez;

ÂL-I İMRAN
3:140

مَسَّ

messe

dokunmuştu

Eğer bir yara aldıysanız, o kavme de benzeri bir yara değmiştir. İşte o günleri Biz onları insanlar arasında devrettirip dururuz. Bu, Allah’ın iman edenleri belirtip-ayırması ve sizden şahidler (veya şehidler) edinmesi içindir. Allah, zulmedenleri sevmez;

ÂL-I İMRAN
3:174

يَمْسَسْهُمْ

yemseshum

kendilerine dokunmadı

Bundan dolayı, kendilerine hiçbir kötülük dokunmadan bir bolluk (fazl) ve Allah’tan bir nimetle geri döndüler. Onlar, Allah’ın rızasına uydular. Allah, büyük fazl (ve ihsan) sahibidir.

AHZAB
33:49

تَمَسُّوهُنَّ

temessūhunne

onlara dokunmadan

Ey iman edenler, mü’min kadınları nikahlayıp sonra onlara dokunmadan boşarsanız, bu durumda sizin için üzerlerine sayacağınız bir iddet yoktur. Artık (hemen) onları yararlandırın (onlara yetecek bir miktar verin) ve güzel bir salma tarzıyla onları salıverin.

NUR
24:14

لَمَسَّكُمْ

lemessekum

size mutlaka dokunurdu

Eğer Allah’ın dünyada ve ahirette sizin üzerinizde fazlı ve rahmeti olmasaydı, içine daldığınız dedikodudan dolayı size büyük bir azap dokunurdu.

NUR
24:35

تَمْسَسْهُ

temseshu

değmese (bile)

Allah, göklerin ve yerin nurudur. O’nun nurunun misali, içinde çerağ bulunan bir kandil gibidir; çerağ bir sırça içerisindedir; sırça, sanki incimsi bir yıldızdır ki, doğuya da, batıya da ait olmayan kutlu bir zeytin ağacından yakılır; (bu öyle bir ağaç ki) neredeyse ateş ona dokunmasa da yağı ışık verir. (Bu,) Nur üstüne nurdur. Allah, kimi dilerse onu Kendi nuruna yöneltip-iletir. Allah insanlar için örnekler verir. Allah, herşeyi bilendir.

MÜCADELE
58:3

يَتَمَاسَّا

yetemāssā

temaslarından

Kadınlarına "zıhar"da bulunanlar, sonra söylediklerinden geri dönenlerin, birbirleriyle temas etmeden önce bir köleyi özgürlüğüne kavuşturmaları gerekir. İşte size bununla öğüt verilmektedir. Allah, yaptıklarınızı haber alandır.

MÜCADELE
58:4

يَتَمَاسَّا

yetemāssā

temaslarından

Ancak buna (imkan) bulamayanlar (için de) birbirleriyle temas etmeden önce, kesintisiz iki ay oruç (yüklenmiştir); buna güç yetiremeyenler altmış yoksulu doyursun. Bu (kolaylık), Allah’a ve O’nun Resûlü’ne iman etmeniz dolayısıyladır. Bunlar, Allah’ın sınırlarıdır. Kafirler içinse acı bir azap vardır.

MAIDE
5:73

لَيَمَسَّنَّ

leyemessenne

elbette dokunacaktır

Andolsun, "Allah üçün üçüncüsüdür" diyenler küfre düşmüştür. Oysa tek bir İlah’tan başka İlah yoktur. Eğer söylemekte olduklarından vazgeçmezlerse, onlardan inkar edenlere mutlaka (acı) bir azap dokunacaktır.