Ahmet Varol 

1. Elif. Lam. Mim.

2. Rumlar yenildiler.

3. (Arap yarımadasına) en yakın bir yerde. Ancak onlar bu yenilgilerinden sonra yeneceklerdir.

4. Bir kaç yıl içinde. Bundan önce de sonra da iş (emir) Allah’ındır. O gün Müslümanlar sevinirler.

5. Allah’ın yardımıyla. O, dilediğine yardım eder. O güçlüdür, merhamet sahibidir.

6. (Bu) Allah’ın vaadidir. Allah vaadinden dönmez. Fakat insanların çoğu bilmezler.

7. Onlar dünya hayatından sadece dış görünüşü bilirler. Ahiretten ise habersizdirler.

8. Kendi nefisleri üzerinde düşünmediler mi? Allah gökleri, yeri ve bunların arasındakileri ancak hak üzere ve belirlenmiş bir süre ile yaratmıştır. Gerçekten insanların çoğu Rablerine kavuşmayı inkar etmektedirler.

9. Yeryüzünde dolaşıp da, kendilerinden öncekilerin sonlarının nasıl olduğuna bakmadılar mı? Onlar kendilerinden daha güçlü idiler, toprağı kazıp alt üst etmişler ve onu bunların imar ettiklerinden daha çok imar etmişlerdi. Peygamberleri de onlara açık delillerle gelmişlerdi. Demek ki Allah onlara haksızlık etmiyordu; ama onlar kendi kendilerine haksızlık ediyorlardı.

10. Sonra Allah’ın ayetlerini yalanlayarak ve onlarla alay ederek kötülük edenlerin sonları çok kötü oldu.

11. Allah yaratmayı ilk olarak başlatır, sonra onu yeniden gerçekleştirir. Sonra O’na döndürülürsünüz.

12. Kıyametin koptuğu gün suçlular umutsuz kalırlar.

13. Ortak koştuklarından kendilerine şefaatçiler olmaz ve ortak koştuklarını inkar ederler.

14. Kıyametin koptuğu gün, işte o gün (mü’minlerle kâfirler) birbirlerinden ayrılırlar.

15. İman edip salih ameller işleyenler; işte onlar bir bahçede sevinç içinde ağırlanırlar.

16. İnkar eden, ayetlerimizi ve ahiret buluşmasını yalanlayanlara gelince, işte onlar da azabın içine getirilirler.

17. O halde akşama girerken ve sabaha ererken Allah’ı tesbih edin.

18. Göklerde ve yerde hamd O’na aittir. Gündüzün sonunda ve öğleye erdiğiniz vakit de (O’nu tesbih edin).

19. O ölüden diriyi çıkarır; diriden de ölüyü çıkarır ve yeryüzünü ölümünden sonra diriltir. İşte siz de böyle çıkarılacaksınız.

20. Sizi topraktan yaratması O’nun ayetlerindendir. Sonra siz etrafa yayılan insanlar oldunuz.

21. Size, kendileriyle huzur bulmanız için kendi nefislerinizden eşler yaratması ve aranıza bir sevgi ve merhamet koyması da O’nun ayetlerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir topluluk için ibretler vardır.

22. Göklerin ve yerin yaratılışı, dillerinizin ve renklerinizin farklılığı da O’nun ayetlerindendir. Şüphesiz bunda bilenler için ibretler vardır.

23. Geceleyin ve gündüzün uyumanız ve O’nun lütfundan (nasip) aramanız da O’nun ayetlerindendir. Şüphesiz bunda duyan bir topluluk için ibretler vardır.

24. Size korku ve ümit içinde şimşeği göstermesi ve gökten su indirip onunla ölümünden sonra yeryüzünü diriltmesi de O’nun ayetlerindendir. Şüphesiz bunda akıl eden bir topluluk için ibretler vardır.

25. Göğün ve yerin O’nun emriyle durması da O’nun ayetlerindendir. Sonra sizi yerden bir çağrıyla çağırdığı zaman bir de bakarsınız ki çıkarılıyorsunuz.

26. Göklerde ve yerde ne varsa O’nundur. Hepsi O’na boyun eğmişlerdir.

27. Yaratmayı ilk başlatan, sonra onu yeniden gerçekleştirecek olan O’dur. Bu O’na daha kolaydır. Göklerde ve yerde en yüce örnek O’nundur. O güçlüdür, hikmet sahibidir.

28. Size rızık olarak verdiklerimizde, ellerinizin sahip olduklarından (kölelerinizden), sizinle eşit derecede, birbirinizden çekindiğiniz gibi kendilerinden çekindiğiniz ortaklarınız var mı? Akıl eden bir topluluk için ayetlerimizi işte böyle etraflıca açıklıyoruz.

29. Hayır, zulmedenler bilgisizce arzularına uydular. Allah’ın saptırdığını kim doğru yola iletebilir? Onların yardımcıları da yoktur.

30. (tm)yleyse sen dosdoğru bir inançla yüzünü dine, Allah’ın fıtratına çevir ki O insanları bu (fıtrat) üzere yaratmıştır. Allah’ın yaratması değiştirilemez. İşte dosdoğru din budur. Ancak insanların çoğu bilmezler.

31. Gönülden boyun eğerek O’na yönelin, O’ndan sakının, namazı kılın ve müşriklerden olmayın.

32. O dinlerini parça parça eden ve kendileri de değişik gruplara ayrılanlardan (olmayın). Her grup kendi yanında olanla sevinmektedir.

33. İnsanlara bir darlık dokunduğunda gönülden boyun eğerek Rablerine dua ederler. Sonra kendinden onlara bir rahmet tattırdığında hemen içlerinden bir grup Rablerine ortak koşarlar.

34. Kendilerine verdiğimize karşı nankörlük etmek için (böyle yaparlar). Yararlanın bakalım. Yakında bileceksiniz.

35. Yoksa onlara kesin bir delil indirdik de o mu onlara ortak koşmalarını söylüyor?

36. İnsanlara bir rahmet tattırdığımızda onunla rahatlayıp şımarırlar. Elleriyle yaptıklarından dolayı başlarına bir kötülük geldiğinde de hemen ümitsizliğe kapılırlar.

37. Allah’ın dilediğine rızkı genişlettiğini ve daralttığını görmediler mi? Şüphesiz bunda iman edecek bir topluluk için ibretler vardır.

38. Yakına, yoksula ve yolda kalmışa hakkını ver. Bu Allah’ın rızasını isteyenler için daha hayırlıdır. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.

39. İnsanların malları içinde artması için verdiğiniz faiz Allah katında artmaz. Ama Allah’ın rızasını isteyerek verdiğiniz zekat(a gelince) işte (zekatı verenler ecirlerini) kat kat artıranlardır.

40. Sizi yaratan, sonra rızıklandıran, sonra öldüren daha sonra da dirilten Allah’dır. O’na koştuğunuz ortaklarınızdan böyle bir şey yapan var mıdır? Allah onların ortak koştuklarından münezzehtir ve yücedir.

41. İnsanların ellerinin kazandıklarından dolayı karada ve denizde fesat çıktı. Umulur ki dönerler diye, (Allah) yaptıklarının bazılarını böylece onlara tattırmaktadır.

42. ’Yeryüzünde dolaşın da daha öncekilerin sonları nasıl olmuş bir bakın!’ Onların çoğu müşriklerdi.

43. Allah’tan, geri çevrilmesi mümkün olmayan o gün gelmeden önce yüzünü dosdoğru dine çevir. O gün (insanlar) bölük bölük ayrılırlar.

44. Kim inkar ederse inkarı kendi aleyhinedir. Kim de salih amel işlerse işte onlar kendileri için (cennette) yer hazırlamaktadırlar.

45. Bu, (Allah’ın) iman edip salih amel işleyenleri kendi lütfundan mükafatlandırması içindir. Şüphesiz O, inkarcıları sevmez.

46. Size rahmetinden tattırması, emriyle gemilerin yürümesi ve O’nun lütfundan (rızık) aramanız için ve belki şükredersiniz diye rüzgarları müjdeleyici olarak göndermesi O’nun ayetlerindendir.

47. Andolsun ki, senden önce peygamberleri kendi kavimlerine gönderdik ve onlara apaçık deliller getirdiler. Suç işleyenlerden öç aldık. Mü’minlere yardım etmek ise bizim üzerimize bir haktır.

48. Allah O’dur ki rüzgarları gönderir, onlar bir bulutu kaldırırlar, ardından onu gökte dilediği gibi yayar ve onu parça parça eder. Böylece yağmurun onların arasından çıktığını görürsün. Sonunda onu kullarından dilediğine uğrattığında onlar hemen sevinirler.

49. Oysa onlar bundan önce, üzerlerine (yağmurun) indirilmesinden umutlarını kesmişlerdi.

50. Allah’ın rahmetinin eserlerine bak ki, yeryüzünü ölümünden sonra nasıl diriltiyor? Şüphesiz o ölüleri de diriltecektir. O her şeye güç yetirendir.

51. Andolsun ki biz bir rüzgar göndersek de onu(n etkisiyle ekini) sararmış görseler ardından hemen nankörlük etmeye başlarlar.

52. Doğrusu sen ölülere duyuramazsın; arkalarını dönüp giderlerken sağırlara da çağrıyı duyuramazsın.

53. Sen körleri sapıklıklarından çıkarıp doğru yola iletemezsin. Sen ancak ayetlerimize inananlara duyurabilirsin. İşte Müslüman olanlar onlardır.

54. Allah, sizi bir zaaftan yaratan, sonra zayıflığın ardından kuvvet veren, sonra kuvvetin ardından zayıflık ve yaşlılık verendir. O dilediğini yaratır. O bilendir, güç yetirendir.

55. Kıyametin koptuğu gün suçlular bir saatten fazla kalmadıklarına yemin ederler. İşte onlar böyle uzaklaştırılıyorlar.

56. ’Andolsun ki Allah’ın kitabında (yazılı) olana göre siz yeniden diriliş gününe kadar kaldınız. İşte bu yeniden diriliş günüdür. Ancak siz bilmiyordunuz.’

57. O gün zulmedenlere özürleri bir yarar sağlamaz, onlardan artık (Allah’ı) hoşnut edecek bir şey yapmaları da istenmez.

58. ’Siz ancak batıla yöneltenlersiniz’ diyeceklerdir.

59. İşte Allah bilmeyenlerin kalplerini böyle mühürler.

60. O halde sen sabret. Şüphesiz Allah’ın vaadi gerçektir. Kesin bir şekilde inanmayanlar sakın seni hafifliğe yöneltmesinler.