Edip Yüksel 

1. H. M.

2. A. S. Q.

3. Üstün ve Bilge olan ALLAH sana ve senden öncekilere böyle vahyeder.

4. Göklerde, yerde ne varsa O’nundur. O Yücedir, Büyüktür.

5. Gökler (O’na olan saygıdan ötürü) nerdeyse üstlerinden çatlayacak. Denetçiler Rab’lerini överek yüceltirler ve yerdekiler için bağışlanma dilerler. ALLAH kesinlikle Bağışlayandır, Rahimdir.

6. O’ndan başkasını veliler edinenleri ALLAH’a bırak. Sen onların avukatı değilsin.

7. Kentlerin anası ve çevresini uyarman için ve gerçekleşecek olan Toplanma Gününe karşı uyarman için biz kusursuz bir dile sahip olan bir Kuran’ı böylece sana vahyediyoruz. Onlardan bir kısmı bahçeye, bir kısmı da cehenneme girecektir.

8. ALLAH dileseydi onları bir tek toplum kılardı. Ancak O, dilediğini rahmetine sokar. Zalimlerin bir sahibi ve yardımcısı yoktur.

9. O’nun dışında veliler (sahipler) mi edindiler? Biricik veli ALLAH’tır, ölüleri O diriltir ve O her şeye Kadirdir.

10. Bu mesajın herhangi bir bölümünde anlaşmazlığa düşerseniz hüküm ALLAH’a aittir. Efendim ALLAH işte böyledir. Ben O’na güvendim ve O’na yönelirim.

11. O gökleri ve yeri yararak yaratandır. İçinizden sizin için eşler yarattı ve çiftlik hayvanlarını da çiftler halinde yarattı. Böylece sizi orada üretiyor. O’na benzer hiçbir şey yoktur. O, İşitendir, Görendir.

12. Göklerin ve yerin tüm kontrolü O’na aittir. Dilediğine rızkı bol verir veya kısar. O her şeyi Bilendir.

13. Daha önce Nuh’a buyrulan dini size yasa olarak belirledik. Sana vahyettiğimiz gibi İbrahim’e, Musa’ya ve İsa’ya da öğütledik "Bu dini doğru tutun ve onda ayrılığa düşmeyin." Fakat kendilerini çağırdığın şey, ortak koşanlara ağır gelmektedir. ALLAH dileyeni kendine seçer ve kendisine yöneleni doğruya ulaştırır.

14. Kendilerine bilgi ulaştıktan sonra sırf aralarındaki çekememezlik yüzünden ayrılığa düştüler. Belli bir zaman için Efendinin verilmiş bir söz olmasaydı onların arasında hemen hüküm verilirdi. Onlardan sonra kitaba mirasçı olanlar da ondan kuşku ve şüphe içindedirler.

15. Sen buna çağır ve sana emredildiği gibi dosdoğru uygula. Onların fantazilerine ve de ki "ALLAH’ın bana indirdiği kitabı onayladım. Sizin aranızda adaletle davranmakla emrolundum. ALLAH bizim de Efendimiz, sizin de Efendinizdir. Bizim işlediklerimiz bize, sizin işledikleriniz ise sizedir. Bizimle sizin aranızda herhangi bir tartışma yoktur. Bizi ALLAH biraraya getirecektir. Sonunda dönüş O’nadır.

16. ALLAH hakkında, O’nun çağrısına yanıt verildikten sonra tartışanların delilleri Rab’leri katında geçersizdir. Gazabı haketmişlerdir ve onlara çetin bir azap vardır.

17. O ALLAH ki kitabı gerçek ve adaletle indirmiştir. Ne bilirsin, belki o an yakındır.

18. Onu onaylamayanlar onun hakkında meydan okuyorlar. Onu onaylayanlar ise ondan kaygı duyarlar ve onun gerçek olduğunu bilirler. O an konusunda kuşku duyanlar büyük bir sapıklık içindedirler.

19. ALLAH kullarına lütfedendir. Dilediğini/dileyeni rızıklandırır. O Güçlüdür, Üstündür.

20. Kim ahiret ödülünü isterse onun ödülünü arttırırız. Dünya ödülünü isteyene de onu veririz ancak onun ahiretten bir payı olmaz.

21. Yoksa ALLAH’ın izni olmadığı halde onlar için dini kurallar ve yasalar ortaya koyan ortakları mı var? Daha önce belirlenmiş bir karar olmasaydı onların arasında yargı verilirdi. Zalimlere acı bir azap vardır.

22. Yaptıkları işler başlarına gelirken zalimleri kaygı içinde görürsün. Gerçeği onaylayıp erdemli davrananlar bahçelerin bahçelerindedir. Rab’leri katında diledikleri her şeyi alırlar. İşte bu, büyük lütuftur.

23. ALLAH, gerçeği onaylayıp erdemli davranan kullarını böyle müjdeler. De ki "Ben sizden, akrabalık sevgisi dışında herhangi bir ücret istemiyorum." Kim bir iyilik işlerse onun iyiliğini arttırırız. ALLAH Bağışlayandır, takdir edendir.

24. Onlar, "O, ALLAH hakkında yalan mı uydurdu?" mu diyorlar? ALLAH dilese senin kalbini mühürler. ALLAH yanlışı siler ve sözleriyle gerçeği yerleştirir. O en gizli düşünceleri bilir.

25. O, kullarından tövbeleri kabul eder, günahları affeder ve yaptıklarınızı bilir.

26. Gerçeği onaylayıp erdemli davrananların çağrısına cevap verir ve onlara lütfunu arttırır. İnkarcılar ise çetin bir cezayı haketmiştir.

27. ALLAH kullarına rızkı bollaştırsaydı, yeryüzünde azacaklardı. Nitekim dilediği ölçüde gönderir. O, kullarından Haberdardır, Görendir.

28. Umutlarını kesmelerinden sonra yağmuru indiren ve rahmetini yayandır. O, Övgüye Layık bir Dosttur.

29. Gökleri ve yeri yaratıp onlarda çeşitli yaratıklar yayması O’nun ayetlerindendir. O, dilediği zaman onları toplayabilir.

30. Size dokunan bir kötülük, işlediklerinizin bir sonucudur. O, birçoğunu da affeder.

31. Siz yeryüzünde kaçamazsınız. Sizin ALLAH ‘tan başka bir sahibiniz ve yardımcınız yoktur.

32. Okyanusta dağlar gibi akıp giden gemiler de O’nun ayetlerindendir.

33. Dilerse rüzgarı durdurur ve onlar suyun üzerinde hareketsiz kalırdı. Bunda, her sabreden ve şükreden kişi için ibretler vardır.

34. Yahut, yaptıkları yüzünden onları yok eder. Bunun yerine birçoğunu da bağışlar.

35. Ayetlerimiz ve mucizelerimiz üzerinde tartışanlar kendilerinin kaçacak bir yeri olmadığını bilirler.

36. Size ne verildiyse dünya hayatının geçimliğidir. Ancak gerçeği onaylayanlar ve Rab’lerine güvenenler için ALLAH’ın yanında bulunanlar daha iyidir ve süreklidir.

37. Onlar ki büyük günahlardan çirkin işlerden kaçınırlar ve kızdıkları zaman bağışlarlar.

38. Onlar, Rab’lerinin çağrısına karşılık verirler, namazı gözetirler, işlerini aralarında danışma ile kararlaştırırlar ve kendilerine verdiğimiz rızıklardan yardım için verirler.

39. Haksızlığa uğradıklarında kendilerini savunurlar.

40. Kötülüğün cezası, benzeri bir kötülüktür ancak kim affeder ve erdemli davranırsa ALLAH tarafından ödüllendirilir. O, zalimleri sevmez.

41. Haksızlığa uğradıktan sonra hakları için direnenler kınanmazlar, cezalandırılmazlar.

42. Ancak, halka zulmedenlere ve yeryüzünde haksız yere saldıranlara karşı durulmalıdır. Onlara acı bir azap vardır.

43. Sabredip bağışlamak, sağlam bir karakteri gösterir.

44. ALLAH kimi saptırmışsa, artık O’ndan sonra onun bir koruyucusu yoktur. Azabı gördükleri zaman zalimlerin, "Bizim için bir şans daha yok mu?" dediklerini görürsün.

45. Aşağılanmış ve başları eğilmiş olarak ateşe sunulurlarken göz ucuyla çevrelerine bakındıklarını görürsün. Gerçeği onaylayanlar, "Gerçek kaybedenler, Diriliş Gününde kendilerini ve ailelerini kaybedenlerdir. Zalimler sürekli bir azaba mahkûm olmuştur" derler.

46. Onların, ALLAH’tan başka kendilerine yardım edecek bir dostları yoktur. ALLAH’ın saptırdığı kimse için bir yol bulunmaz.

47. ALLAH katından, geri çevrilmesi olanaksız olan gün gelmezden önce Efendinize cevap veriniz. O gün sizin için ne bir sığınak ne de bir koruyucu vardır.

48. Yüz çevririrlerse, biz seni onlara bir bekçi olarak göndermedik. Sana düşen sadece bildirmektir. Biz insana tarafımızdan bir rahmet tattırdığımız zaman onunla sevinir; ama kendi yaptıklarının bir sonucu olarak başlarına bir kötülük gelse, o zaman insan nankörleşir.

49. Göklerin ve yerin yönetimi ALLAH’ındır. Dilediğini yaratır. Dilediğine dişiler, dilediğine de erkekler verir.

50. Yahut hem erkek hem dişi olarak çift verir. Dilediğini de kısır yapar. O Bilendir, her şeye gücü yetendir.

51. ALLAH bir insanla ancak vahiy yoluyla veya bir perde arkasından iletişim kurar yahut bir elçi gönderip izniyle dilediğini vahyeder. O, Yücedir, Bilgedir.

52. Biz böylece sana katımızdan bir ruh vahyettik. Sen kitap nedir gerçeği onaylama nedir bilmezdin. Ancak onu, dilediğimiz kulları doğruya ulaştıran bir ışık kıldık. Sen elbette doğru yola kılavuzluk ediyorsun.

53. Göklerde ve yerde bulunan her şeyin sahibi ALLAH’ın yoluna… Kesinlikle, tüm işler ALLAH’a döner.