Mustafa İslamoğlu 

1. Ha-Mim

2. `Ayn-Sin-Kaf!

3. Her işinde tek mükemmel olan, her hükmünde tam isabet bulunan Allah, sana ve senden öncekilere hakikati işte böyle vahyediyor.

4. Göklerde ve yerde ne varsa, hepsi onundur; O aşkın yüceliğiyle görünmeyen varlıkların da, azamet ve heybetiyle görünen varlıkların da ötesindedir.

5. Neredeyse gökler en tepesinden parçalanırcasına sarsılır; melekler ise Rablerinin sonsuz yüceliğini hamd ile dile getirir ve yeryüzünde yaşayan herkes için af dilenir. Bakın, şüphesiz Allah, evet yalnız O`dur mutlak bağış, sonsuz rahmet kaynağı.

6. Zatından başkalarını sığınılacak dost edinenleri Allah sürekli gözetim altında tutmaktadır; sen onların tercihinden asla sorumlu değilsin!

7. İşte Biz sana, hem Şehirlerin Anası`nı ve onun çevresindekileri uyarman, hem de kendisinde asla kuşku bulunmayan Toplanma Günü`ne karşı (insanlığı) ikaz etmen için Arapça bir Kur`an vahyettik (Sonuçta) bir kısmı cennete girecek, bir kısmı da ateşe.

8. Ama eğer Allah dileseydi onları tek bir ümmet yapardı Ne var ki O, (isteyeni) rahmetine kavuşturmayı diler; zalimler ise ne candan bir dost, ne de bir yardımcı bulabilecekler.

9. Yoksa onlar O`nun dışında hamiler mi edinmeye kalkıyorlar? Oysa ki asıl himaye edici Allah`tır; zira ölüye can veren sadece O`dur, her şeye kadir olan da o`dur.

10. Bu alanda ayrılığa düştüğünüz her hususta hüküm Allah`a aittir. (De ki) "Bakın, işte benim Rabbim olan Allah budur yalnız O`na güvendim ve her daim O`na yönelirim."

11. O, gökleri ve yeri yoktan var edendir. Nasıl ki hayvanları çiftler halinde yaratmışsa, size de kendi türünüzden eşler vermiştir; ve sizi bu sayede çoğaltmaktadır. (Ama) hiçbir şey O`na benzemez; ve O her şeyi işiten, her şeyi görendir.

12. Göklerin ve yerin anahtarları O`na aittir O dilediğine rızkı bol verir, dilediğine sınırlandırır çünkü O her şeyi her yönüyle bilendir.

13. O, dinin (esasa ilişkin) kısmından Nuh`a bildirdiğini -ki o sana vahyettiğimiz, dahası İbrahim, Musa ve İsa`ya da bildirdiğimizdir- size de yol kıldı ki, dini çığrından çıkarmayın ve bu konuda tefrikaya düşmeyin! Şirk koşanlara ağır gelen, işte onları kendisine çağırdığın bu ilkedir Allah dilediğini seçip kendisine yaklaştırır, kendisine yöneleni de doğru yola yöneltir.

14. Onlar, hakikatin bilgisi kendilerine ulaştıktan sonra, sırf aralarındaki kıskançlık yüzünden birbirlerine düştüler Ve eğer Rabbin tarafından daha önceden belirli bir vadeye kadar ertelendiğne dair bir yasa konmasaydı, haklarındaki hüküm hemen infaz edilirdi. İşte onların ardından gelen (eski) vahyin (son) varisleri de, bu (vahiy)den dolayı tereddütle karışık bir şüphe içindedirler.

15. İşte bu yüzden sen (durup dinlenmeden hakikate) çağır ve emrolduğun gibi dosdoğru ol! Onların keyfi taleplerine uyma ve de ki "Ben Allah tarafından indirilen her tür vahye inandım; ben aranızda dengeyi sağlamakla emrolundum; Allah bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir; bizim yaptıklarımızın sonucu bizi bulacak, sizin yaptıklarınızın sonucu da sizi bulacaktır; bizimle sizin aranızda tartışmanın bir yararı yok Allah hepimizi bir araya getirecektir zira varış sadece O`nadır."

16. Bir de O`nun çağrısı kabul edildikten sonra hala Allah hakkında tartışanlar var Onların itirazları Rableri katında tümden geçersizdir; başlarına (O`ndan) bir gazap çökecektir ve onları şiddetli bir azap beklemektedir.

17. O Allah ki, indirdiği vahiylerle hem hakikati ortaya sermiş hem de (adil ve mutedil) ölçüp tartacak (bir tasavvur) inşa etmiştir; hem sen (ey muhatab), nerden bileceksin, belki de Son Saat çok yakındır!

18. Ona inanmayan kimseler, onun çabuk gelmesini isteyenlerdir; iman edenlerinse ondan dolayı yürekleri titrer ve bilirler ki o hakikatin ta kendisidir. Bakın! Son Saat hakkında kuşku yayan kimseler, derin bir sapıklığa gömülmüşlerdir.

19. Allah kullarına karşı sonsuz lütuf sahibidir; dilediğine (dilediği) rızkı verir zira O mutlak güç, sınırsız yücelik sahibidir.

20. Kim ahiret kazancını elde etmek isterse, onun bu alandaki yatırım (şevkini) artırırız; kim de bu dünya kazancını elde etmek isterse, ona da onu veririz ama onun ahirette bir payı olmaz.

21. Yoksa onları, Allah`ın izin vermediği şeyleri kendileri için dinin koyduğu şer`i bir kural haline getiren (Allah`a) ortak yaptıkları güçler mi var? Eğer konulmuş kesin bir yasa olmasaydı, haklarında hüküm hemen infaz edilirdi şu kesin ki, zalimleri (ahirette) can yakıcı bir azap beklemektedir.

22. (O gün) kazandıkları yüzünden zalimlerin korkudan titrediklerini görürsün; ama korktukları başlarına gelmiştir bir kere. Ne ki iman eden ve Allah`ın razı olduğu eylem üretenler, cennetlerin (kişiyi) mest eden köşelerinde olacaklar; onlar Rablerinin katında dilediklerine nail olacaklar Bu, işte budur muhteşem lütuf!

23. İşte bu, Allah`ın iman eden ve o imana uygun eylem üreten kullarına verdiği müjdedir. De ki (ey Peygamber) "Bu davete karşılık sizden bir ücret istemiyorum; sadece (Allah`a) yakınlık hususunda tam bir ilgi ve sevgi (uyandırmak) istiyorum!" Her kim bir güzelliği bedel ödeyerek gerçekleştirirse, Biz ona daha fazla güzellikler bahşederiz şüphesiz Allah emsalsiz bir bağışlayıcıdır, şükre hadsiz hesapsız bir karşılık veren tek otoritedir.

24. Yoksa, "Uydurduğu yalanı Allah`a isnat etmek suretiyle iftira etti" mi diyorlar? Fakat Allah dilerse senin kalbini de mühürleyebilir. Evet, Allah batılı siler hakkı kendi sözleriyle ortaya koyar Şüphesiz O göğüslerin en mahrem sırlarını bilendir.

25. Ne var ki O kullarının tevbelerini kabul eder, günahlarını affeder ve yaptıklarınızı bilir;

26. iman edip o imana uygun davranışta bulunanların (dualarını) kabul eder ve kendi lutfundan onların payını artırır; ama hakkı inkar edenleri çetin bir azap beklemektedir.

27. Ve eğer Allah kullarına rızkı bol bol verseydi, elbet yeryüzünde azıp saparlardı; lakin O dilediğine akıl sır ermez bir ölçüyle indirmektedir çünkü O kullarının her halinden haberdardır, her şeyi tarifsiz bir görüşle görmektedir.

28. Ve O, (insanlar) tüm umutlarını yitirdikten sonra yağmuru indirir ve rahmetini yayar zira O`dur (insanların) gerçek velisi, hamd O`na mahsustur.

29. Gökleri ve yeri yaratması, bunlarda yaşayan her türden yürüyen canlılar üretmesi O`nun delillerindendir Ve O, dilediği zaman onları kendi katında toplama gücüne de sahiptir.

30. Başınıza gelen her musibet, kendi ellerinizle yaptıklarınızın sonucudur; üstelik O bir çoğunu da affetmektedir.

31. Siz O`nu daha yeryüzünde atlatmaktan acizsiniz; (ahirette) ise Allah dışında ne candan bir dost, ne de işe yarar bir yardımcı bulacaksınız.

32. Denizde süzülerek giden dağlar gibi gemiler de O`nun delillerindendir;

33. Dilerse rüzgarı kesiverir de, o zaman denizin üzerinde hareketsiz kala kalırlar şüphesiz bunda da her daim sabreden ve şükrü eda etmek için çaba harcayan herkes için ibretler vardır.

34. Bir ihtimal onları kazançlarıyla birlikte helak da edebilir; ne ki bir çoğunu affetmektedir.

35. Ve ayetlerimiz hakkında polemik yapanlar, asla sığınacak bir yer bulamayacaklarını iyi bilmelidirler.

36. Size verdiğimiz her şey, şu dünya hayatının kısa vadeli bir hazzıdır; ama Allah katında bulunan daha değerli, daha kalıcıdır. Bu, iman eden ve Rablerine güvenen kimseler için böyledir

37. İşte onlar, büyük günahlardan ve hayasızca davranışlardan kaçınırlar, dahası öfkeli zamanlarında bile affetme (erdemini) gösterirler.

38. Yine onlar Rablerinin (davetine) koşarlar, namazı hakkını vererek eda ederler, toplumsal işlerini aralarında danışma yoluyla görürler ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden harcarlar;

39. yine onlar, haksız bir saldırıya muhatap olduklarında meşru müdaafa için dayanışma sergilerler.

40. Ama kötülüğün cezası, ancak ona denk bir karşılık olabilir; ne var ki kim affeder ve barış yaparsa, işte onun mükafatı Allah`a aittir Şüphe yok ki O, zalimleri asla sevmez.

41. Haksız bir saldırıya karşı meşru müdafaa dayanışması sergileyenlere gelince onlar hiçbir yolla sorumlu tutulamazlar

42. Sorumlu olanlar, sadece insanlara zulmeden ve yeryüzünde haksız yere güç kullanıp saldırganlık yapan kimselerdir Onları acıklı bir azap beklemektedir.

43. Yine de kim sabreder ve affederse, iyi bilsin ki bu kararlılık ve direnç isteyen (büyük) bir davranıştır.

44. Allah kimin sapmasına (izin) verirse, artık onun için candan bir dost bulunmaz; ve sen bu zalimlerin azabı gördüklerinde, "Geri dönüşün bir yolu yok mu?" dediklerini bir görmelisin.

45. Yine sen onları, zilletten iki büklüm vaziyette, etrafı feri kaçmış gözlerle ve kaçamak bakışlarla süzerek (ateşe) atılırlarken bir izlemelisin! Zaten iman edenler de "Kıyamet Günü kaybedenler, hem kendilerini hem de takipçilerini mahvedenlerdir" demişlerdi. Bakın, işte bu zalimler kalıcı bir azaba mahkum olacaklar;

46. ve Allah`a karşı onlara yardım eden candan bir dost olmayacak zira Allah kimin sapmasına izin verirse, onun için hiçbir çıkış yolu kalmaz.

47. (Ey insanlar!) Allah`ın fermanıyla geri dönüşün mümkün olmadığı gün gelmeden önce Rabbinizin davetine uyun! O gün ne sığınacağınız bir yer bulabilirsiniz, ne de delilleri karartabilirsiniz.

48. Ne ki eğer onlar yüz çevirirlerse, unutma ki seni onların muhafızı olarak göndermedik sana düşen sadece mesajı ulaştırmaktır. Ve Biz ne zaman insana katımızdan ikramda bulursak onunla gurur duyar, ne zaman da yaptıkları yüzünden başına bir musibet gelse, bu kez de insan kıymet bilmez bir nankör olup çıkar.

49. Göklerin ve yerin hükümranlığı Allah`a aittir, O dilediğini yaratır dilediğine kız çocukları bağışlar ve dilediğine de erkek çocukları bağışlar;

50. veya (dilediğine) kızlar ve erkekleri birlikte bağışlar; dilediğini de çocuktan mahrum eder çünkü O her şeyi bilendir, her şeye güç yetirendir.

51. Hiçbir ölümlüyle Allah`ın (yüz yüze) konuşması olacak şey değildir; ancak O ani ve içe tesir eden ilahi bir ilham yoluyla, veya bir perde arkasından, ya da O`nun dilediği şeyi yine O`nun izniyle bildirsin diye bir elçi göndermek suretiyle konuşur Şüphesiz O aşkın ve yücedir, her hükmünde tam isabet sahibidir.

52. Ve (ey Nebi,) işte sana da kendi emrimizden hayat bahşeden bir mesaj vahyettik; sen daha önce kitap nedir iman nedir bilmezdin Fakat şimdi onu bir nur kıldık ki, kullarımızdan dilediklerimizi onunla doğru yola yöneltelim. Ve şüphe yok ki sen de insanları dosdoğru bir yola yöneltmektesin;

53. göklerde ve yerdeki her şeyin asli sahibi olan Allah`ın yoluna... Bakın Her iş döner dolaşır sonunda mutlaka Allah`a varır!