Sadık Türkmen 

1. Mutlak iktidar (Kainatın imparatorluğu), kendi elinde (kudretinde) bulunan ne yücedir! O, herşeye kadirdir/gücü yetendir.

2. O ki, hanginizin daha iyi iş/amel yapacağını açığa çıkarmak (ve yaptıklarınızın karşılığını vermek) için ölümü ve hayatı yarattı. O, üstündür, çok bağışlayandır.

3. O ki, yedi kat gökleri yaratmıştır. Rahmân’ın yaratışında bir aksaklık göremezsin. Gözünü (çevreneetrafına) çevir de bak, bir bozukluk/çatlak görüyor musun?

4. Sonra gözünü tekrar tekrar çevirip gezdir; o göz, (çarpıklık bulmaktan) umudunu kesmiş bir halde bitkin olarak sana dönecektir.

5. Ant olsun, Biz dünya göğünü lâmbalarla donattık; onları şeytanlar için kovma araçları kıldık, onlara çılgın azabı hazırladık.

6. Cehennem azabi, Rablerini inkâr edenler içindir. Ne kötü dönüş yeridir o!..

7. Oraya atıldıkları zaman, onun kaynarken çıkardığı korkunç homurtusunu işitirler;

8. Neredeyse öfkesinden çatlayıp parçalanacak! Her bir güruh oraya atıldıkça, onun bekçileri onlara "Size bir uyarıcı gelmedi mi?" diye sorarlar.

9. Derler ki "Evet, tabi ki bize uyarıcı geldi ama biz yalanladık. Allah hiçbir şey indirmemiştir, siz büyük bir sapıklık içindesiniz!" dedik.

10. Dediler ki "Eğer dinleseydik veya aklımızı çalıştırsaydık çılgın ateşin halkı içinde olmazdık."

11. Böylece, günahlarını itiraf ettiler. Çılgın ateşin halkı uzak olsun!

12. Şüphesiz, gizlide Rablerine saygılı olanlar var ya; onlara bir bağışlanma ve büyük bir mükâfat vardır.

13. Ister sözünüzü gizleyin, ister onu açığa vurun; şüphesiz ki O, göğüslerin özünü bilendir.

14. O yaratan bilmez mi hiç? Herşeyi inceden inceye bilendir, herşeyden haberdar olandır.

15. O size, yeryüzünü boyun eğer şekilde yaptı. Haydi onun sırtlarında dolaşın ve O’nun rızkından yiyin. Sonunda dönüş O’nun katınadır.

16. Emin mi oldunuz? Gökte olan(Allah)ın sizi yere batırmayacağından! O zaman bakarsın ki, yer çalkalanıyor.

17. Yoksa gökte olanın, üzerinize taş yağdıran fırtınayı göndermeyeceğinden emin mi oldunuz? O zaman, uyarım nasılmış bileceksiniz!

18. Ant olsun, onlardan öncekiler de yalanladılar. Fakat Beni inkâr etmek nasılmış?

19. Üstlerindeki kuşları görmezler mi? Sıra sıra ve kanat çırparak süzülen... Onlara, Rahmân’dan başkası bu özelliği vermedi. Şüphesiz O, herşeyi görendir.

20. Rahmân’a karşı size yardım edecek olan ordunuz kimdir? İnkârcılar ancak bir aldanış/gurur içindedirler.

21. Eğer o, rızkınızı keserse/yaratmazsa, sizlere rızık verecek olan kimdir? Bilakis onlar azgınlık ve nefret içinde inatla direnmektedirler.

22. Artik bir düşünün! Yüzüstü kapanarak yürüyen kimse mi doğru, yoksa; dosdoğru bir yol/cadde üzerinde dümdüz yürüyen mi?

23. De ki "O’dur ancak sizi yaratan; size kulaklar, gözler ve gönüller veren! Ne de az şükrediyorsunuz!"

24. De ki "Sizi yeryüzünde yaratan/çoğaltıp yayan O’dur. Ve toplanıp O’nun huzuruna götürülürsünüz."

25. Diyorlar ki "Eğer doğru sözlüler iseniz, bu söz ne zamandır?

26. De ki "Bilgi ancak Allah’ın katındadır. Ben, sadece apaçık bir uyarıcıyım."

27. Onu yakından gördükleri zaman, inkâr edenlerin yüzleri kötüleşti "İsteyip çağırmakta olduğunuz şey, işte budur!" denildi.

28. De ki "Baksanıza/gördünüz mü/söyleyin bana Allah beni ve benimle birlikte olanları helak etse/imha etse veya bize merhamet etse acaba bu durumda inkârcıları, can yakıcı azaptan kurtaracak olan kimdir?"

29. De ki "O Rahman’dır. Biz O’na inandık ve O’na tevekkül ettik. Kimin apaçık sapıklık içinde olduğunu yakında bileceksiniz!"

30. De ki "Baksanıza/söyleyin bana, eğer suyunuz, yerin derinliğine/dibine çekilse, size kim temiz bir akar su kaynağı getirebilir?"