Bayraktar Bayraklı 

1. Elif, lâm, râ. Bu, Rabblerinin izniyle insanları karanlıklardan aydınlığa, yani her şeye galip ve övgüye lâyık olan Allah`ın yoluna çıkarman için sana indirdiğimiz bir kitaptır.

2. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi kendisinin olan Allah`ın yoluna. Şiddetli azaptan dolayı kâfirlerin vay haline!

3. O kâfirler, dünya hayatını âhirete tercih ederler, Allah yolundan alıkoyarlar ve onun yolunu eğri göstermek isterler. İşte onlar uzak bir sapıklık içindedirler.

4. Onlara iyice açıklasın diye her peygamberi yalnız kendi kavminin dili ile gönderdik. Artık Allah dileyeni saptırır, dileyeni de doğru yola iletir. Çünkü O, güçlüdür; hikmet sahibidir.

5. Andolsun ki biz, Mûsâ`yı, “Toplumunu karanlıklardan aydınlığa çıkar ve onlara Allah`ın günlerini hatırlatıp bellet!” diye âyetlerimizle gönderdik. Şu bir gerçek ki, bunda iyice sabreden, çokça şükreden herkes için nice deliller vardır.

6. “Allah`ın üzerinizdeki nimetini hatırlayınız! Hani, O sizi Firavun`un hanedanından, adamlarından kurtarmıştı. Onlar size azabın en kötüsüyle acı çektiriyorlar, erkek çocuklarınızı doğruyorlar, kadınlarınızı sağ bırakıyorlardı.” İşte bunda sizin için Rabbinizden gelen çok büyük bir imtihan vardır.

7. “Eğer şükrederseniz, ben de sizin için nimetimi mutlaka arttıracağım. Eğer nankörlük ederseniz, hiç şüphesiz benim azabım çok çok şiddetlidir.”

8. “Siz ve yeryüzünde bulunanların tümü inkâr etseniz, hiç şüphesiz Allah mutlak zengindir; övülmeye lâyıktır.”

9. “Biz, size gönderileni inkâr ettik ve bizi kendisine çağırdığınız şeye karşı derin bir kuşku içindeyiz.”

10. “Siz de bizim gibi bir insandan başka bir şey değilsiniz. Siz, bizi atalarımızın tapmış olduğu şeylerden döndürmek istiyorsunuz. Öyleyse bize, bu iddianız konusunda apaçık bir delil getiriniz!”

11. “Evet, biz sizin gibi bir insandan başkası değiliz. Fakat Allah, nimetini kullarından dilediğine lütfeder. Allah`ın izni olmadan bizim size bir delil getirmemize imkân yoktur. Müminler ancak Allah`a dayansınlar.”

12. “Hem, bize yollarımızı göstermiş olduğu halde ne diye biz, Allah`a dayanıp güvenmeyelim? Sizin bize verdiğiniz eziyete elbette katlanacağız. Allah`a güvenip dayananlar bunda süreklilik göstersinler!”

13. “Elbette sizi ya yurdumuzdan çıkaracağız ya da mutlaka yolumuza döneceksiniz!” Rabbleri de onlara, “Zâlimleri mutlaka helâk edeceğiz!” diye vahyetti.

14. “Ey inananlar! Onlardan sonra sizi mutlaka o yerde yerleştireceğiz. İşte bu, makamımdan korkan ve tehdidimden sakınan kimselere aittir.”

15. Peygamberler fetih istediler, Allah da verdi. Her inatçı zorba da hüsrana uğradı.

16. Ardından da cehennem vardır ve orada kendisine irinli su içirilecektir.

17. Onu yudumlamaya çalışacak, fakat boğazından geçiremeyecek ve ona her yandan ölüm gelecek, oysa o ölecek değildir. Bundan öte şiddetli bir azap da vardır.

18. Rabblerini inkâr edenlerin amelleri, fırtınalı bir günde rüzgârın tarumar ettiği küle benzer. Kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. İşte bu, dönüşü olmayan sapıklığın ta kendisidir.

19. (19-20) Allah`ın, gökleri ve yeri bir amaç uğruna yarattığını görmedin mi? O dilerse sizi ortadan kaldırıp yepyeni bir halk getirir. Bu, Allah`a güç değildir.

20. (19-20) Allah`ın, gökleri ve yeri bir amaç uğruna yarattığını görmedin mi? O dilerse sizi ortadan kaldırıp yepyeni bir halk getirir. Bu, Allah`a güç değildir.

21. “Allah bize yol gösterseydi, biz de size yol gösterirdik. Artık şimdi sızlansak da sabretsek de bizim için birdir, kaçıp sığınacak bir yerimiz yoktur!”

22. “Şüphesiz Allah, size gerçek olanı (ahireti) vaad etmişti. Ben de size (ahiretin olmadığını) vaad etmiştim. Söz verdim ama (gördüğünüz gibi) yalancı çıktım. Zaten benim sizi zorlayacak bir gücüm de yoktu. Ben sizi sadece (isyana ve inkâra) çağırdım, (işinize geldiği için) siz de hemen bana geliverdiniz. O hâlde beni kınamayın, kendinizi kınayın. Artık ben sizi kurtaramam, siz de beni kurtaramazsınız. Aslında, beni Allah`a ortak koşmanızı (Allah`ın peygamberlerine uymak yerine benim arkamdan koşmanızı) onaylamış da değildim. Hiç kuşkusuz zalimlere pek de acıklı bir azap vardır.

23. İman edip de iyi işler yapanlar, Rabblerinin izniyle içinde uzun süreli kalacakları ve zemininden ırmaklar akan cennetlere sokulacaklardır. Orada birbirleriyle karşılaştıkça söyleyecekleri söz, “selâm”dır.

24. Görmedin mi Allah nasıl bir örnekleme yaptı. Güzel söz, kökü yerde sabit, dalları gökte olan verimli bir ağaca benzer.

25. O ağaç, Rabbinin izniyle meyvesini her zaman verir. Allah, insanlara böyle örnekler verir ki, düşünebilsinler.

26. Çirkin bir söz de, gövdesi toprağın üstünde destek bulamamış bir ağaca benzer.

27. Allah, sağlam sözle iman edenleri hem dünya hayatında hem de âhirette sapasağlam tutar. Zâlimleri ise saptırır. Allah dilediğini yapar.

28. Allah`ın nimetine nankörlükle karşılık veren ve sonunda toplumlarını helâk yurduna sürükleyenleri görmedin mi?

29. Onlar cehenneme girecekler. O, ne kötü karargâhtır!

30. “Biraz daha oyalanınız! Sonunda dönüşünüz ateşedir.”

31. İnanan kullarıma söyle! “Namazı kılsınlar; kendilerine verdiğimiz rızıklardan, hiçbir alış verişin, hiçbir dostluğun olmadığı gün gelmeden önce gizli ve âşikâr infak etsinler.”

32. Gökleri ve yeri yaratan, gökten suyu indirip onunla rızık olarak size türlü meyveler çıkaran; izni ile denizde yüzüp gitmeleri için gemileri emrinize veren; nehirleri de sizin için akıtan O`dur.

33. Düzenli seyreden güneşi ve ayı size faydalı kılan; geceyi ve gündüzü de istifadenize sunan O`dur.

34. O size istediğiniz her şeyden verdi. Allah`ın nimetini sayacak olsanız sayamazsınız. Doğrusu insan çok zâlimdir; çok nankördür!

35. “Ey Rabbim! Bu şehri güvenli kıl, beni ve oğullarımı putlara tapmaktan uzak tut!”

36. “Ey Rabbim! Onlar insanlardan birçoğunu şaşırttılar. Artık bundan böyle kim bana uyarsa o bendendir; kim bana karşı gelirse, şüphesiz sen, affedicisin; merhamet sahibisin.”

37. “Ey Rabbimiz! Ben çocuklarımdan bazısını ekilebilir toprağı olmayan vadiye, senin Kutsal Ev`inin yakınına yerleştirdim. Ey Rabbimiz! Namazı dosdoğru kılsınlar diye böyle yaptım. Artık sen de insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meylettir ve meyvelerden onlara rızık ver! Umulur ki bu nimetlere şükrederler.”

38. “Ey Rabbimiz! Sen bizim gizlediğimizi ve açığa vurduğumuzu bilirsin.” Ne yerde ne de gökte hiçbir şey Allah`a gizli kalmaz.

39. “İhtiyarlık çağımda bana İsmail`i ve İshak`ı lütfeden Allah`a hamdolsun! Şüphesiz Rabbim, duayı işitendir.”

40. “Ey Rabbim! Beni, soyumdan gelenleri, namazı devamlı kılanlardan eyle! Ey Rabbimiz! Duamı kabul et!”

41. “Ey Rabbimiz! Hesabın görüleceği gün beni, anamı, babamı ve bütün müminleri bağışla!”

42. Sakın, Allah`ı zâlimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Sadece Allah onları, korkudan gözlerin dışarı fırlayacağı bir güne erteliyor.

43. O gün başlarını dikerek koşarlar; bakışları kendilerine dönmez. Yüreklerinin içi de bomboştur.

44. Kendilerine azabın geleceği güne karşı insanları uyar ki, zâlimler, “Ey Rabbimiz!” derler, “Bizi yakın bir süreye kadar ertele de senin çağrına uyalım, peygamberlere tâbi olalım!” Peki önceden, sizin için son olmadığına yemin etmemiş miydiniz?

45. Siz de kendilerine zulmedenlerin yurtlarında oturdunuz. Onlara nasıl muamele ettiğimiz size apaçık belli oldu. Size misaller de verdik.

46. Kâfirler tuzaklarını kurdular. Onların tuzakları sebebiyle dağlar yerinden oynayacak nitelikte olsa bile, tuzakları Allah`ın katındadır.

47. O halde sakın Allah`ın peygamberlerine verdiği sözden cayacağını sanma! Çünkü Allah mutlak üstündür; öç alandır.

48. (48-49) Yerin başka bir yere, göklerin başka göklere dönüştürüleceği ve insanların bir olan ve gücüne karşı durulamaz olan Allah`ın huzuruna çıktıkları gün, işte o gün, günahkârların zincirlere vurulmuş olduğunu görürsün.

49. (48-49) Yerin başka bir yere, göklerin başka göklere dönüştürüleceği ve insanların bir olan ve gücüne karşı durulamaz olan Allah`ın huzuruna çıktıkları gün, işte o gün, günahkârların zincirlere vurulmuş olduğunu görürsün.

50. Onların gömlekleri katrandandır; yüzlerini de ateş bürümektedir.

51. Allah herkese kazandığının karşılığını vermek için onları diriltecektir. Şüphesiz Allah, hesabı çabuk görendir.

52. İşte bu, kendisiyle uyarılsınlar, Allah`ın ancak bir tek tanrı olduğunu bilsinler ve akıl sahipleri iyice düşünüp öğüt alsınlar diye, insanlara bir bildiridir.