İlyas Yorulmaz 

1. Elif, Lam, Ra. Bu kitabı sana insanları karanlıklardan aydınlığa çıkarman ve Rablerinin izni ile güçlü ve övgüye layık olanın dosdoğru yoluna iletmen için indirdik.

2. Allah, göklerde ve yerdekilerin tamamı kendisine ait olandır. Çok şiddetli azaptan dolayı inkârcıların vay haline.

3. Ahiret hayatına karşılık dünya hayatını sevmek isteyenler ve Allah’ın yolunda eğrilikler arayarak, insanları O nun yolundan çevirip alıkoyanlar, çok uzak bir sapıklığa düşmüşlerdir.

4. Biz hiçbir elçiyi, kendi kavminin dilinden başka bir dille göndermedik ki, onlara Allah’ın ayetlerini açıklasın. Allah dileyeni sapıklık içinde bırakır, dileyeni de doğru yola iletir. Çünkü O çok güçlü ve her şeyin hükmünü verendir.

5. Biz Musa’yı, kavmini karanlıklardan aydınlıklara çıkar ve onlara "Allah’ın günlerini hatırlat" diye ayetlerimizle birlikte gönderdik. Bu hatırlatmada, tüm sabredip şükredenler için alınacak ibretler var.

6. Musa kavmine "Allah’ın size yapmış olduğu iyilikleri hatırlayın. Bir zamanlar oğlan çocuklarınızı kesip öldürerek, kız çocuklarınızın yaşamasına müsaade etmek suretiyle, size azabın en kötüsüyle azap eden, firavun ailesinden kurtarmıştı. Bu azap sizin için Rabbinizden çok büyük imtihandı" demişti.

7. Rabbiniz size "Eğer şükrederseniz, (verdiğim nimetlerimi) elbette artıracağım. Yok, eğer inkar ederseniz, muhakkak ki benim azabım çok şiddetlidir" diye bildirmişti.

8. Musa "Eğer siz ve yeryüzündekilerin tamamı inkar etseniz, (şunu unutmayın ki) Allah, sizin kulluğunuza ihtiyacı olamayan ve övülmeye layık olandır" dedi.

9. Sizden önce yaşamış Nuh, Ad, Semud kavimlerinin ve onlardan sonra gelenlerin haberleri size gelmedi mi? Onları yalnızca Allah biliyor. Elçileri onlara açıklayıcı delillerle geldiklerinde, ellerini ağızlarına götürerek "Sizinle beraber gönderilenleri kabul etmiyoruz ve bizi davet ettiğiniz şeyler hakkında da şüphe ve tereddüt içindeyiz" demişlerdi.

10. Elçilerde onlara "Göklerin ve yerin yaratıcısı Allah hakkında şüpheye mi düşüyorsunuz? Halbuki Allah sizin hatalarınızı bağışlamak ve belli bir zamana kadar da size vereceği cezaları ertelemek istiyor" demişler. Onlarda "Sizde bizim gibi bir insansınız. Siz bizi atalarımızın ibadet ettiklerinden vaz geçirmek istiyorsunuz. O zaman bize apaçık güçlü deliller getirin" demişlerdi.

11. Elçiler onlara "Şüphesiz biz de sizin gibi insanız. Ancak Allah kullarından dilediğine iyilikler (elçilik görevi) veriyor. Allah’ın izni olmadıkça, bizim sizi ikna edebilecek güçlü bir delil getirmemiz mümkün değildir. İnananlar yalnızca Allah’a güvenip dayansınlar. "

12. "Biz, ancak bizi en doğru yollarımıza ileten Allah’a güveniriz. Bize yaptığınız bunca baskı ve eziyet karşısında asla bu inançlarımızdan vazgeçmeyeceğiz (sabredeceğiz). Güvence ve dayanak arayanlar yalnızca Allah’a güvenip dayansınlar" dediler.

13. Doğruları inkâr edenler, içlerinden seçilen elçilere "Ya sizi topraklarımızdan çıkartıp atacağız veyahut da bizim inançlarımıza geri döneceksiniz" dediler. Bizde elçilerimize "Haksızlık yapan zalimleri mutlaka helak edeceğiz. "

14. "Onlardan sonra sizi bu topraklara elbette yerleştireceğiz. Bu uyarım, benim otoritemden ve vaatlerimi mutlak yerine getirdiğimi bilip korkanlar içindir" diye vahyettik.

15. (Elçiler ve onlara inananlar Allah dan) Zafer istediler ve inkar etmekte ısrar edenlerin bütün çabaları boşa gitti.

16. Bunların arkasından (onlar için) cehennem var. Onlara orada içilemez irinli sulardan içirilir.

17. O suları yutkunacak ama, bir türlü boğazdan geçmeyecek. Ölüm ona her taraftan gelecek, fakat onun için ölmek yok ve bunların ardından müthiş bir azap gelecek.

18. Rablerini inkâr edenlerin yaptıklarının misali, fırtınalı bir günde rüzgarın şiddetle saçıp savurduğu küle benzer. Kazandıkları şeylerin hiçbirisinden (azaba dayanacak) güç elde edemeyecekler. Bu, gerçeklerden çok uzak bir sapıklık.

19. Görmüyor musunuz? Gökleri ve yeri gerçekten yaratan Allah dır. Eğer Allah dilerse sizi yok eder, yeni yaratılışta başkalarını getirir.

20. Allah için bunu yapmak hiçte zor değildir.

21. (Hesap günü) Toplu olarak bir araya geldiklerinde, dünyada iken güçsüz bırakılmış olanlar büyüklenenlere "Biz dünyada iken size tabi olmuştuk. Şimdi siz bizi Allah’ın azabından bir miktar koruyabilecek misiniz?" dediler. Onlarda "Allah bizi doğru yola iletmiş olsaydı, bizde sizi doğru yola iletirdik. Şu anda bağırıp çağırsak da, azaba katlanıp sesimizi çıkarmasak da fark etmez. Çünkü bizim buradan başka kaçacak yerimiz yok" dediler.

22. Emir verilip de yeniden diriliş olduğunda şeytan "(Dünya hayatında) Allah size doğru şeyleri vaat etmişti. Bunun yanı sıra bende size bir takım vaatlerde bulunarak sizleri çelişki içinde bıraktım (size vaat ettiğimin tersini yaptım). Benim vaat ettiklerim hususunda sizi zorlayacak gücüm yoktu. Ben size vaatte bulundum sizde benim çağrıma icabet ettiniz. Şimdi bu saatte beni suçlamayın, kendi kendinizi suçlayın. Şu anda ne ben sizi kurtarabilirim, nede siz beni kurtarabilirsiniz. Dünyada iken beni Allah’a ortak koşmanızı reddediyorum. Elbetteki haksızlık yapanlar için acıklı bir azap var" dedi.

23. İman edip doğru davranışlar içinde bulunanlar, Rablerinin izni ile, altlarından ırmakların aktığı bahçelere, ebedi kalmak üzere konulacak. Orada onlar için hep esenlik ve güvenlik olacak.

24. Görmüyor musun? Allah, yararlı faydalı bir kelimeyi (sözü) misallerle nasıl anlatıyor. O söz tıpkı, kökleri sağlam bir şekilde toprağı kavramış ve dalları göklere uzanmış ağaç gibidir.

25. Bu ağaçlar Rablerinin izni ile meyvelerini her zaman verirler. Allah insanlar için bu misalleri veriyor ki, belki düşünebilirler.

26. Çirkin kötü sözün misali, kötü ağaç gibidir. Kökleri toprağın üzerine çıkmış dayanağı az olan ağaç böyledir.

27. Allah, dünya ve ahirette inananların kalplerini, sağlam ve doğru sözlerle güçlendiriyor. Allah haksızlık (zalimleri) yapanları sapıklıkları içinde bırakır ve Allah dilediğini yapar.

28. Allah’ın nimetlerini, inkâr etmeleri karşılığında değiştirenleri ve kavimlerinin yok olması için çalışanları görmüyor musun?

29. (Ki o helak yurdu) Cehennemdir. Ona girerler. Pek de kötü bir yerleşme yeridir o!

30. İnsanları Allah’ın yolundan çevirmek için, kendilerinin icat ettikleri putları Allah’ın yerine koydular. Böylelerine deki "(Dilediğiniz gibi) Yaşayın. Sizin döneceğiniz yer ateştir. "

31. İman eden kullarıma deki "Alışverişin ve dostluğun olmadığı bir gün gelmezden önce, namazı kılsınlar, kendilerine verdiğimiz rızıklardan gerek gizli, gerekse açıkça ihtiyaç sahiplerine versinler. "

32. Gökleri ve yeri yaratan Allah dır. Allah gökten su indirmiş, bu su ile meyveleri sizin için çıkarmıştır. Emri ile denizlerde akıp giden gemileri sizin emrinize vermiş, yine ırmakları da bu şekilde sizin istifadenize sunmuştur.

33. Birbiriyle benzer amaca (takvim yapmak) yönelik güneşi ve ayı sizin emrinize verdi. Gece ve gündüzü de aynı şekilde sizin emrinize veren de O dur.

34. İstediğiniz her şeyi veren ve sayamayacağınız kadar pek çok nimetleri sizin için artıran da O dur. Buna rağmen insan Rabbinin nimetlerini hep inkâr ederek, kendisine haksızlık ediyor.

35. İbrahim Rabbine "Rabbim! Bu beldeyi güvenli kıl. Beni ve evlatlarımı putlara tapmaktan uzak tut. "

36. "Rabbim! Bu putlar, insanların pek çoğunu saptırıyor. Kim (bu putları reddederek) benim yoluma uyarsa, o bendendir. Kimde benim bu uygulamama isyan ederse (benden değildir). Elbetteki sen bağışlayıcı ve merhametli olansın. "

37. "Rabbimiz! Zürriyetimden bir kısmını, senin harem beytinin yanındaki hiçbir ekimin yapılmadığı bu çorak vadiye yerleştirdim. Rabbimiz onlar (burada) namaz kılsınlar. İnsanlardan bir kısmının kalplerinin burayı arzulamalarını ve bu belde halkını çeşitli meyvelerden rızıklanmalarını sağla ki, sana şükretsinler. "

38. "Rabbimiz! İçimizde gizlediklerimizi de, açıkça yaptıklarımızı da şüphesiz sen bilirsin. Göklerde ve yerde hiçbir şey Allah dan gizli kalamaz. "

39. "Yaşlılığımda İsmail’i ve İshak’ı bana bağışlayan Allah’a hamd olsun. Benim Rabbim duaları işitendir. "

40. "Rabbimiz! Beni ve benim soyumu namaz kılanlardan eyle ve dualarımı kabul et. "

41. "Rabbimiz! Beni, ana babamı ve inananları hesap gününde bağışla" dedi.

42. Onlar, Allah’ın zalimlerin yaptıklarından habersiz olduğunu zannetmesinler. Allah onların cezalarını, gözlerin dehşetle açıldığı güne kadar ertelemiştir.

43. Başları kalkık, gözleri kendi hallerini göremeyecek durumda ve kalpleri boş bir halde koşuşturup duruyorlar.

44. İnsanları azabın kendilerine geleceği gün ile uyar. Zalimler "Rabbimiz yakın bir zamana kadar bizim (hesabımızı) ertele de, senin davetine icabet edip, elçilere tabi olalım" derler. Sizin için hesap gününde hiçbir sıkıntı olmayacağına dair, daha önceden de yemin edip durmuyor muydunuz?

45. Siz kendi nefislerine zulmedenlerin bulundukları mekânlara yerleştiğinizde, zulmedenlere neler yapacağımızı sizlere açıklamış ve onların misallerini sizin için anlatmıştık.

46. Buna rağmen yinede tuzaklar hazırladılar. Kurdukları tuzaklar Allah tarafından bilindiği için, hazırladıkları tuzaklar dağları yok edecek kadar büyük de olsa, Allah onların tuzaklarına karşı tuzak hazırlamıştır.

47. Asla Allah’ın vaadinden döndüğünü ve elçilerine yardım etmeyeceğini zannetme. Allah güçlü ve intikam sahibidir.

48. O gün (kıyamet günü) yer, başka bir yerle değiştirilecek ve gökler her şeye gücü yeten ve bir olan Allah için toplanacaklar.

49. O gün mücrimleri (günahkârları) birbirlerine yakın bağlanmış olarak görürsün.

50. Onların giysileri simsiyah katran olup, yüzlerini her tarafından ateşler sarmıştır.

51. Bu, Allah’ın her nefsi yaptıkları ile cezalandırması içindir. Şüphesiz Allah, hesabı çok çabuk olandır.

52. Bu anlatımlar, Allah’ın Kur’an ile insanlara açıklaması, onunla uyarısı, insanların O nun, yalnızca tek bir ilah olduğunu bilmeleri ve akıl sahiplerinin düşünmesi içindir.