Edip Yüksel 

1. Gerçeği onaylayanlar, anlaşmalarınızı uygulayın. Size okunacak olanların dışındaki hayvanlar size helal kılındı. Yalnız yasaklı iken avlanmayı helal saymamak koşuluyla… ALLAH dilediği hükmü verir.

2. Gerçeği onaylayanlar! Ne ALLAH’ın koyduğu dinsel törenlere, ne sınırlanmış aya, ne kurbana, ne onları işaretleyen çelenklere ve ne de Rab’lerinin lütuf ve rızasını aramak için Sınırlanmış Ev’e doğru yola çıkanlara saygısızlık etmeyin. İhramdan çıktığınız zaman avlanabilirsiniz. Sizi Sınırlanmış Mescit’ten çeviren bir topluluğa olan kininizden dolayı provokasyona gelip saldırganlaşmayın. İyilik ve erdemlilikte yardımlaşın. Kötülük ve düşmanlıkta yardımlaşmayın. ALLAH’ı dinleyin. ALLAH’ın cezası çetindir.

3. Leş, kan, domuzun eti ve ALLAH’tan başkasına adananlar size haram kılındı. Canları çıkmadan kesmeniz hariç, boğulmuş, vurulmuş, düşmüş, boynuzlanmış ve canavar tarafından yenmiş hayvanlar, putlaştırılmış taşlar üzerinde boğazlanarak fal oklarıyla dağıtılanlar, evet bunlar kötüdür. Bugün size dininizi olgunlaştırdım, size nimetimi tamamladım ve size din olarak İslam’ı beğendim. İnkarcılar bugün dininizden umut kesmişlerdir. Onlardan çekinmeyin; benden çekinin. Kim açlıktan dolayı zorda kalırsa, günaha istekle yönelmeden yerse ona günah yoktur. Çünkü ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir.

4. Kendilerine neyin helal olduğunu sana soruyorlar. De ki "Size temiz yiyecekler helal edilmiştir. ALLAH’ın size öğrettiğinden öğreterek yetiştirdiğiniz köpek ve şahin gibi avcı hayvanların sizin için yakaladıklarını da yiyin ve üzerlerinde ALLAH’ın ismini anın."ALLAH’ı dinleyin. ALLAH hesabı çabuk görür.

5. Bugün size iyi ve temiz şeyler helal kılındı. Kitap halkının yiyeceği size helaldir. Sizin de yiyecekleriniz onlara helaldir. Mehirlerini ödemeniz, zina etmeyip namuslu davranmanız ve gizli dost tutmamanız koşuluyla, gerçeği onaylayanlardan korunmuş kadınlarla ve sizden önce kendilerine kitap verilenlerden korunmuş kadınlarla evlenmeniz size helaldir. Kim gerçeği onaylamayı reddederse tüm yaptıkları boşa çıkmıştır ve o, ahirette de kaybedenlerdendir.

6. Gerçeği onaylayanlar! Namaza kalktığınız zaman, yıkayınız Yüzünüzü, dirseklere kadar ellerinizi. Sıvazlayınız Başınızı. Ayaklarınızı da topuklara kadar... Cinsel ilişkide bulunmuşsanız yıkanınız. Hasta veya yolcu iseniz, yahut tuvaletten gelmiş, yahut kadınlarla cinsel ilişkide bulunmuş ve su bulamamışsanız, temiz bir toprağa yönelip yüzünüzü ve ellerinizi onunla sıvazlayın. ALLAH size güçlük çıkarmak istemez. Ancak sizi temizlemek ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak istiyor. Olur ki şükredersiniz.

7. ALLAH’ın üzerinizdeki nimetini ve O’nunla yaptığınız sözleşmeyi hatırlayın "İşittik ve itaat ettik" demiştiniz. ALLAH’ı dinleyin; ALLAH içinizde olanları biliyor.

8. Gerçeği onaylayanlar! ALLAH için adaleti gözeterek tanıklık edin. Bir topluluğa olan kininiz sizi adaletli davranmaktan alıkoymasın. Adaletli davranın; bu erdemliliğe daha yakındır. ALLAH’ı dinleyin. ALLAH yaptıklarınızı haber alır.

9. ALLAH, Gerçeği onaylayıp iyi işler yapanlara bir bağışlanma ve büyük bir ödülü söz verdi.

10. İnkâr edip ayetlerimizi yalanlayanlara gelince, onlar cehennem halkıdır.

11. Gerçeği onaylayanlar! ALLAH’ın size olan nimetini hatırlayın Hani bir topluluk size el uzatmaya yeltenmişti de onların ellerini sizden çekmişti. ALLAH’ı dinleyin. Gerçeği onaylayanlar ALLAH’a güvensin.

12. ALLAH, İsrailoğullarından söz almıştı ve içlerinden on iki başkan göndermiştik. ALLAH demişti ki "Namazı gözetirseniz, zekâtı verirseniz, elçilerimi onaylayıp onlara saygılı olursanız ve ALLAH’a güzel bir borç verirseniz sizinle beraberim. Günahlarınızı örter, içlerinden ırmaklar akan bahçelerde ağırlarım. Artık sizden kim bundan sonra inkâr ederse doğru yolu sapıtmış olur."

13. Sözlerini bozdukları için onları lanetledik, kalplerini katılaştırdık. Sözlerin anlamını bağlamından kaydırırlar. Uyarıldıkları şeylerin bir kısmını unuttular. Onların çoğundan sürekli ihanet göreceksin. Onları affet ve aldırma. ALLAH güzel davrananları sever.

14. "Biz Hıristiyan’ız" diyenlerden de söz almıştık. Ancak onlar da uyarıldıkları şeylerin bir kısmını unuttu. Bu yüzden diriliş gününe kadar aralarına düşmanlık ve kin saldık. Yaptıkları her şeyi ALLAH onlara bildirecek.

15. Kitap halkı, kitabın gizlediğiniz birçok bölümünü açığa çıkaran ve birçoğunu da yüzünüze vurmayan elçimiz geldi size. ALLAH’tan bir ışık ve apaçık bir kitap da geldi size.

16. Onunla ALLAH, rızasını gözetenleri barış ve huzur yollarına ulaştırır, izniyle onları karanlıklardan aydınlığa çıkararak onları dosdoğru yola iletir.

17. "ALLAH Meryem oğlu Mesih’tir" diyenler elbette kâfir olmuşlardır. De ki "ALLAH Meryem oğlu Mesih’i, annesini ve hatta yeryüzündekilerin tümünü helak etmek isterse, kim buna engel olabilir?" Göklerin, yerin ve arasındakilerin egemenliği ALLAH’a aittir. Dilediğini yaratır. ALLAH her şeye Gücü Yetendir.

18. Yahudiler ve Hıristiyanlar, "Biz ALLAH’ın çocukları ve sevgilileriyiz" dediler. "Öyleyse günahlarınızdan ötürü neden sizi cezalandırıyor? Siz sadece O’nun yarattığı insanlardansınız" de. Dileyeni/dilediğini de bağışlar, dileyeni/dilediğini de cezalandırır. Göklerin, yerin ve bunlar arasındakilerin egemenliği ALLAH’a ait olup dönüş de O’nadır.

19. Kitap halkı! Elçiler arasındaki bir boşluk döneminden sonra size elçimiz gelmiş bulunuyor ve size gerçekleri anlatıyor ki "Bize bir müjdeleyici ve uyarıcı gelmedi" demeyesiniz. Oysa size bir müjdeleyici ve uyarıcı gelmiş bulunuyor. ALLAH her şeye Gücü Yetendir.

20. Musa, halkına şöyle demişti "Ey halkım, ALLAH’ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın aranızdan peygamberler çıkardı, sizi özgür kimseler kıldı ve toplumların hiçbirine vermediğini size verdi."

21. "Halkım! ALLAH’ın size ayırdığı kutsal toprağa girin. Geri dönmeyin, yoksa kaybedersiniz."

22. Dediler ki "Musa, orada zorba bir topluluk var. Onlar oradan çıkmadıkça biz asla oraya girmeyiz. Çıkarlarsa gireriz."

23. Korku duyanların arasında, ALLAH’ın kendisine nimet verdiği iki kişi, "Üstlerine kapıdan yürüyün. Kapıdan girerseniz kesinlikle siz yeneceksiniz. Gerçeği onaylıyorsanız ALLAH’a güvenin" dedi.

24. "Musa, onlar orada oldukça biz oraya asla girmeyiz. Sen ve Efendin gidip savaşın; biz burda oturuyoruz" dediler.

25. O da bunun üzerine "Efendim, ben ancak kendime ve kardeşime söz geçirebiliyorum. Bizimle yoldan çıkmış bu topluluğun arasını ayır" dedi.

26. Dedi ki Orası onlara kırk yıl boyunca yasaklanmıştır; yeryüzünde şaşkın şaşkın dolaşacaklar. Yoldan çıkmış bir topluluk için üzme kendini.

27. Onlara Adem’in iki oğlunun olayını doğru anlat. Birer kurban adamışlardı da, birisinden kabul edilmiş, diğerinden edilmemişti. "Seni öldüreceğim!" dedi. "ALLAH ancak erdemli olanlardan kabul eder" dedi.

28. "Beni öldürmek için elini bana uzatırsan, seni öldürmek için ben elimi sana uzatmayacağım. Ben, tüm yaratıkların sahibi ALLAH’tan korkarım."

29. "Günahımı günahınla birlikte yüklenerek cehenneme girmeni isterim. Zalimler böyle cezalandırılır."

30. Egosu onu, kardeşini öldürmeye kışkırttı. Onu öldürdü ve böylece kaybetti.

31. ALLAH kardeşinin cesedini nasıl gömeceğini göstermek için yeri eşeleyen bir karga gönderdi. "Yazık bana; kardeşimin cesedini gömme konusunda bu karga kadar bile olamadım" diyerek pişman oldu.

32. Bunun için İsrailoğullarına şunu yazdık Kim, cinayet işlememiş veya yeryüzünde bozgunculuk yapmamış bir kişiyi öldürürse tüm insanları öldürmüş gibidir. Kim de o canı yaşatırsa, bütün insanları yaşatmış gibi olur. Elçilerimiz onlara apaçık delillerle geldiler. Buna rağmen onların çoğu hemen sonra yeryüzünde azgınlık yapmaya başladılar.

33. ALLAH ve elçisi ile savaşan ve yeryüzünde bozgunculuk için uğraşanların cezası Öldürülmeleri veya asılmaları veya el ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi veya yerlerinden sürülmeleridir. Bu, dünyada görecekleri bir aşağılanma. Ahirette ise büyük bir ceza var.

34. Kendilerini yakalamadan önce tövbe edenler başka. Bilesiniz ki ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir.

35. Gerçeği onaylayanlar ALLAH’ı dinleyin, O’na ulaşmak için yol arayın ve O’nun yolunda cihat edin ki başarasınız.

36. İnkârcılar, yeryüzündekilerin hepsine ve bir o kadarına da sahip olsalardı ve onları diriliş gününün azabından kurtulmak için fidye verselerdi kendilerinden kabul edilmezdi. Onlara acıklı bir azap var.

37. Ateşten çıkmak isterler; ama çıkamazlar. Onlar sürekli bir cezaya mahkûm olmuşlardır.

38. Erkek hırsızın ve kadın hırsızın ellerini, yaptıklarına karşılık kesin. Bu ALLAH’ın öngördüğü bir caydırma yöntemidir. ALLAH Güçlüdür, Bilgedir.

39. Kim yaptığı bu haksızlıktan sonra tövbe ederek düzelirse, ALLAH yönelişini kabul eder. ALLAH kuşkusuz Bağışlayandır, Rahimdir.

40. Göklerin ve yerin egemenliğinin ALLAH’a ait olduğunu bilmez misin? Dilediğine azap eder, dilediğini bağışlar. ALLAH her şeye Gücü Yetendir.

41. Ey elçi, ağızlarıyla "Onayladık" dedikleri halde kalpleriyle onaylamayanların inkârcılıktaki gayretleri seni üzmesin. Yahudilerin bir grubu var ki yalana kulak veriyor, seninle hiç karşılaşmamış bir topluluğu dinliyor. Kelimelerin anlamını kaydırıp "Size bu verilirse alın, bu verilmezse sakının" diyorlar. ALLAH birini sınamak isterse ALLAH’a karşı kimse ona yardım edemez. İşte onlar, ALLAH’ın kalplerini temizlemeyi dilemediği kişiler. Onlar için dünyada aşağılanma ve ahirette de büyük bir azap var.

42. Yalana kulak veriyor, yasa dışı yoldan yiyorlar. Sana gelirlerse, ister aralarında hüküm ver, istersen yüz çevir. Onlardan yüz çevirdiğin taktirde sana hiçbir zarar veremezler. Hüküm verirsen, aralarında adaletle hüküm ver. ALLAH adaletli olanları sever.

43. İçinde ALLAH’ın hükmü bulunan Tevrat yanlarında dururken nasıl olur da ondan yüz çevirip de seni hakem yapıyorlar? Onlar aslında gerçeği onaylamıyor.

44. İçinde hidayet ve ışık bulunan Tevrat’ı biz indirdik. Müslüman peygamberler onunla Yahudiler arasında hüküm veriyorlardı. Hahamlar ve din bilginleri de ALLAH’ın kitabından emredildikleri şeylerle hüküm verirler ve onun üzerine tanık olurlardı. Halkı yüceltmeyin, beni yüceltin ve ayetlerimi ucuz bir fiyata satmayın. ALLAH’ın indirdiği ile hüküm vermeyenler inkârcıdır.

45. Orada onlara Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş ve yaralara ödeşmeyi emrettik. Kim bu hakkından vazgeçerse günahlarını örter. ALLAH’ın indirdiği ile hüküm vermeyenler zalimdir.

46. Onların ardından, önceki Tevrat’ı doğrulayıcı olarak Meryem oğlu İsa’yı gönderdik. Ona, içinde hidayet ve ışık bulunan, önceki Tevrat’ı doğrulayan ve erdemliler için bir kılavuz ve öğüt olan İncil’i verdik.

47. İncil halkı ALLAH’ın onda indirdiğiyle hüküm versin. Kim ALLAH’ın indirdiği ile hüküm vermezse işte onlar yoldan çıkanlardır.

48. Kendinden önceki kitapları doğrulayan, onların yerine geçen bu kitabı, gerçekleri kapsayıcı olarak sana indirdik. ALLAH’ın sana indirdiğiyle aralarında hüküm ver. Sana gelen gerçekleri bırakıp onların hevesine uyma. Her biriniz için bir yasa ve yöntem belirledik. ALLAH dileseydi hepinizi bir tek toplum yapardı. Ancak, size verdikleriyle sizleri sınıyor. İyilikte yarışın. Hepinizin dönüşü ALLAH’adır. Ayrılığa düştüğünüz konuları size bildirecek.

49. Aralarında ALLAH’ın indirdiği ile hüküm vermelisin. Onların keyfine uyma. ALLAH’ın sana indirdiklerinin bir kısmından sakın seni şaşırtmasınlar. Yüz çevirirlerse, demek ki ALLAH bazı günahları yüzünden onları cezalandırmak istiyor. Gerçekten insanların çoğu yoldan çıkmıştır.

50. Yoksa cahillik dönemindeki yasaları mı arıyorlar? Kuşkusuz bir bilgiye sahip olanlar için ALLAH’tan daha güzel yasa koyucu olabilir mi?

51. Gerçeği onaylayanlar, Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudur. Sizden kim onlarla dost olursa onlardan sayılır. ALLAH zalim toplumu doğru yola iletmez.

52. Kalplerinde hastalık bulunanların, "Başımıza bir bela gelmesinden korkuyoruz" diyerek onların arasında dolanıp durduklarını göreceksin. Olur ki ALLAH, zaferi veya kendi tarafından bir emri getirir de, içlerinde gizledikleri düşüncelerinden dolayı pişman olurlar.

53. O zaman gerçeği onaylayanlar, "Sizinle beraber olduklarına bütün güçleriyle ALLAH adına yemin edenler bunlar mı" diyecek. Çabaları boşa çıkmış ve zarar etmişlerdir.

54. Gerçeği onaylayanlar, kim dininden dönerse şunu bilsin ALLAH sevdiği bir toplumu getirir; onlar da O’nu sever. Gerçeği onaylayanlara karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı güçlü ve pektirler. ALLAH yolunda cihat ederler, kınayanın kınamasından çekinmezler. Bu, ALLAH’ın lütfudur; onu dilediğine verir. ALLAH Cömerttir, Bilendir.

55. Gerçek dostlarınız, ALLAH, elçisi ve namazı gözetip alçak gönüllü olarak zekâtı veren müminlerdir.

56. Kim ALLAH’ı, elçisini ve gerçeği onaylayanları dost edinirse bilsin ki ALLAH’ın partisi üstün gelecek.

57. Gerçeği onaylayanlar, sizden önceki kitap halkı ve inkârcılar arasında dininizi alay ve eğlence konusu yapanları dost edinmeyin. Onaylamış iseniz ALLAH’ı dinlemelisiniz.

58. Namaza çağırdığınızda onunla alay edip eğlendiler. Düşünmeyen bir topluluktur onlar.

59. De "Kitaplılar! ALLAH’ı, bize indirileni ve önceki indirilenleri onayladık diye mi yoldan çıkmış olan çoğunluğunuzla bize karşı nefret besliyorsunuz?"

60. De "ALLAH katında bundan daha kötü bir durumu size bildireyim mi? ALLAH kime lanet ve gazap ederek maymunlar, domuzlar, azgınların ve küstahların kulları haline sokmuşsa, işte o kimseler yer bakımından daha kötü ve doğru yoldan en çok sapmış olanlardır.

61. Size geldiklerinde, "Gerçeği onayladık" dediler. Oysa yanınıza inkârlarıyla girip inkârlarıyla çıkmışlardı. Onların gizlediklerini ALLAH daha iyi biliyor.

62. Onların çoğunu günahta, düşmanlıkta ve haram yemekte koşuşurken görürsün. Yaptıkları ne kötü!

63. Hahamları ve din adamları onları bu günah sözleri söylemekten, haram yemekten menetmeli değil miydi? İşledikleri ne fena!

64. Yahudiler "ALLAH’ın eli bağlı" dedi. Aslında elleri bağlı olanlar kendileri. Söylediklerinden ötürü lanetlendiler. Halbuki O’nun iki eli de açık olup dilediği gibi harcamakta. Efendinden sana indirilenler çoğunun azgınlığını ve inkârını arttıracak. Diriliş Gününe kadar aralarına düşmanlık ve kin saldık. Her ne zaman savaş için ateş yaksalar ALLAH onu söndürmüştür. Yeryüzünde bozgunculuk yapmak için dolaşırlar. ALLAH ise bozguncuları sevmez.

65. Kitap halkı gerçeği onaylayıp erdemli davransa günahlarını örterek onları bol nimetli bahçelere yerleştirirdik.

66. Tevrat’ı, İncil’i ve kendilerine indirilenleri uygulasalardı onları baştan ayağa nimetlere boğardık. İçlerinde ılımlı bir toplum varsa da çoğu kötülük işlemekte.

67. Elçi, Efendinden sana indirileni duyur. Bunu yapmazsan O’nun elçiliğini duyurmamış olursun. ALLAH seni halktan koruyacak. ALLAH inkârcıları doğru yola iletmez.

68. De, "Kitaplılar! Tevrat’ı, İncil’i ve Efendinizden size indirileni uygulamadıkça hiçbir dayanağınız olmaz." Efendinden sana indirilenler, onların çoğunun azgınlık ve inkârını arttırır. İnkârcı toplum için kendini üzme.

69. Gerçeği onaylayanlar, Yahudiler, diğer dinlerden olanlar ve Hıristiyanlardan kim ALLAH’ı ve ahiret gününü onaylar ve erdemli bir yaşam sürerse onlar için bir korku yoktur ve onlar üzülmeyecekler de…

70. İsrailoğullarından söz almış, onlara elçiler göndermiştik. Her ne zaman hoşlarına gitmeyen bir şeyle onlara bir elçi gittiyse bir kısmını yalanlayıp bir kısmını da öldürdüler.

71. Test edilmeyeceklerini sandılar, körleşip sağırlaştılar. Sonra ALLAH yönelişlerini kabul etti; fakat buna rağmen çoğu yine körleşip sağırlaştı. ALLAH Yaptıklarını görmekte.

72. "ALLAH, Meryem oğlu Mesih’tir" diyenler elbette inkâr etmiştir. Oysa Mesih, "İsrailoğulları! benim de sizin de Efendiniz olan ALLAH’a kul olun" demişti. Kim ALLAH’a ortak koşarsa ALLAH ona bahçeyi yasaklar, yeri de ateş olur. Zalimler için yardımcı da bulunmaz.

73. "ALLAH, üçün üçüncüsüdür" diyenler inkâr etmiştir. Oysa bir tek Tanrı’dan başka tanrı yok. Bu sözlerine son vermezlerse, inkârcılarına acıklı bir azap dokunacak.

74. Hâlâ ALLAH’a yönelip ondan bağışlanma dilemeyecekler mi? ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir.

75. Meryem oğlu Mesih elçiden başka bir şey değildi. Ondan önce de nice elçiler gelip geçmişti. Annesi de doğru sözlüydü. Her ikisi de yemek yerdi. Ayetlerimizi onlara nasıl açıkladığımıza dikkat et de buna rağmen nasıl da yüz çevirmekte olduklarını gör!

76. De, "ALLAH’tan başka, size zarar ve yarar veremeyenlere mi hizmet ediyorsunuz? ALLAH İşitir, Bilir."

77. De, "Kitaplılar, dininiz konusunda gerçeğin ötesine gitmeyin. Daha önce sapan, çok kimseyi de saptıran, böylece doğru yolu kaybeden bir topluluğun heveslerini izlemeyin.

78. İsrailoğullarının inkârcıları, hem Davut’un hem Meryem oğlu İsa’nın diliyle lanetlenmişti. Zira onlar isyan edip sınır tanımıyorlardı.

79. Yaptıkları kötülükler konusunda birbirlerini uyarmıyorlardı. Yaptıkları ne kötü idi.

80. Çoklarının inkârcılarla dost olduğunu görürsün. Nefislerinin kendileri için gönderdiği şey ne kötü. ALLAH onlara gazap etmiştir; azapta sürekli kalacaklar.

81. ALLAH’ı, peygamberi ve ona indirileni onaylasalardı onları dost edinmezlerdi. Ne var ki, çoğu yoldan çıkmış bulunuyor.

82. İnsanlar arasında gerçeği onaylayanların en azılı düşmanı olarak Yahudileri ve müşrikleri bulacaksın. Gerçeği onaylayanlara sevgice en yakınları da "Biz Hıristiyan’ız" diyenleri bulursun. Çünkü onlar arasında büyüklük taslamayan papazlar ve rahipler var.

83. Elçiye inenleri işittiklerinde, gerçeği tanımalarından ötürü gözlerinin yaşla dolup taştığını görürsün. Derler ki, "Efendimiz, gerçeği onayladık, bizi tanıklardan say."

84. "Efendimizin bizi iyiler arasına katmasını umduğumuz halde neden ALLAH’ı ve bize ulaşan gerçeklere onaylamayalım?"

85. Bu sözlerinden ötürü ALLAH onlara, içlerinde ırmaklar akan ve sürekli kalacakları bahçeler verdi. İyi davrananların karşılığı budur.

86. İnkâr edip ayet ve mucizelerimizi yalanlayanlar ise cehennem halkı.

87. Gerçeği onaylayanlar, ALLAH’ın size helal yaptığı iyi şeyleri haram etmeyin. Sınırı aşmayın. ALLAH sınırı aşanları sevmez.

88. ALLAH’ın size rızık olarak verdiklerini, helal ve temiz olarak yiyin. Onayladığınız ALLAH’ı dinleyin.

89. ALLAH rastgele ettiğiniz yeminlerden sizi sorumlu tutmaz. Ancak bile bile ettiklerinizden sizi sorumlu tutar. Yemininizi bozarsanız cezası, ailenize genellikle yedirdiğiniz yemeklerden on yoksulu doyurmak veya giydirmek veya bir köleyi salmaktır. Kim bulamazsa üç gün oruç tutmalı. Bu, bile bile ettiğiniz yeminlerinizin cezası. Yeminlerinizi tutun. ALLAH güzel karşılık veresiniz diye ayetlerini böyle açıklıyor.

90. Gerçeği onaylayanlar, sarhoş edici maddeler, kumar, putlaştırılmış taş ve türbeler, şans oyunları sapkın işi birer pisliktir. Bunlardan sakının ki kurtulasınız.

91. Sapkın, sarhoş edicilerle, kumarla aranıza düşmanlık ve kin sokmak, sizi ALLAH’ı anmaktan, namazdan alıkoymak ister. Artık vazgeçiyorsunuz değil mi?

92. ALLAH’a uyun, elçiye uyun, dikkatli olun. Yüz çevirirseniz bilesiniz ki elçimize düşen görev, açıkça bildirmektir.

93. Gerçeği onaylayıp erdemli işler yapanlar, emirlere uyarak gerçeği onaylayıp erdemli davrandıkları, günahlardan sakınıp onayladıkları ve yine sakınıp iyilik yaptıkları sürece yediklerinden ötürü kendilerine bir günah yoktur. ALLAH iyi davrananları sever.

94. Gerçeği onaylayanlar, ellerinizin ve mızraklarınızın ulaşacağı avlarla ALLAH sizi sınayacak ki yalnızken de kendisinden korkanları ALLAH ayırsın. Kim bundan sonra sınırı aşarsa onun için acıklı bir azap var.

95. Gerçeği onaylayanlar, yasaklıyken/sınırlanmışken av hayvanı öldürmeyin. Sizden kim kasten onu öldürürse cezası, aranızdan iki adaletli kişinin kararlaştıracağı ona denk bir evcil hayvanı hediye olarak Kâbe’ye göndermesidir. Yahut ceza olarak, yoksulları doyurması ya da buna denk oruç tutması gerekir. Böylece yaptığının vebalini tatmış olsun. Geçmiştekileri ALLAH affetti. Kim bunu tekrarlarsa ALLAH ondan öç alır. ALLAH Üstündür, Öç alandır.

96. Deniz hayvanlarını avlamak ve onları yemek size helal kılındı. Size ve yolculara geçimlik olmak üzere… İhramlı bulunduğunuz sürece kara avı size yasaklandı. Huzuruna toplanacağınız ALLAH’ı dinleyin.

97. ALLAH, sınırlanmış ev Kâbe’yi, sınırlanmış ayları, adakları ve onları işaretleyen çelenkleri, insanlar için güvenlik unsuru yaptı. Bilesiniz ki ALLAH göklerde ve yerde olanları biliyor. ALLAH her şeyi Bilir.

98. Bilin ki ALLAH’ın cezası çetindir. ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir.

99. Elçiye düşen görev sadece duyurmak. ALLAH ise açıkladıklarınızı da gizlediklerinizi de bilir.

100. De "Kötü ile iyi bir olmaz; kötünün çokluğu ilgini çekse bile… Akıl sahipleri, başarmak istiyorsanız ALLAH’ı dinleyin."

101. Gerçeği onaylayanlar, açıklandığı vakit hoşunuza gitmeyecek şeyler hakkında sorular sormayın. Kuran’ın ışığında sorarsanız size açık olurlar. ALLAH özellikle onlardan söz etmedi. ALLAH Bağışlayandır, Yumuşaktır.

102. Sizden önce bir topluluk o tip soruları sordu da, o sorularından dolayı inkârcı oldular.

103. Belli bir erkek ve dişi kombinasyonuyla yavrulayanların, yemin sonucu salıverilenlerin, arka arkaya iki erkek doğuranların ve on kez döl veren erkek develerin haram edilişini ALLAH onaylamıyor; inkârcılar ALLAH’a iftira ediyor. Çoğu akletmez onların.

104. Kendilerine, "ALLAH’ın indirdiğine ve elçiye gelin" denildiğinde, "Atalarımızı üzerinde bulduğumuz yol bize yeter!" derler. Ataları, bir şey bilmeyen ve doğru yolu bulamayan kimseler olsa da mı?

105. Gerçeği onaylayanlar, siz kendinize bakın. Doğru yolda iseniz sapıtan kimse size zarar veremez. Hepinizin dönüşü ALLAH’adır. Yaptıklarınızı size haber verecek.

106. Gerçeği onaylayanlar, birinize ölüm yaklaşınca, vasiyet anında aranızdan iki adil şahit tanık bulunsun. Yolculuk anında size ölüm gelirse, sizden olmayan iki kişi… Kuşkulanıyorsanız, namazdan sonra tanıkları alıkoyup ALLAH adıyla "Akraba dahi olsa tanıklığımızı hiçbir değerle değiştirmeyeceğiz, ALLAH’ın tanıklığını gizlemeyeceğiz. Aksi taktirde, günahkarlardan oluruz" diye yemin ettirin.

107. Tanıkların taraflı olduğu anlaşılırsa, önceki tanıkların haksızlığına uğrayan taraftan iki tanık onların yerine geçer ve ALLAH adına şöyle yemin ederler "Tanıklığımız diğer ikisinin tanıklığından daha doğrudur. Biz sapmayacağız; yoksa zalim oluruz."

108. Bu uygulama, tanıklığı gereği gibi yapmalarını ve yemin ettikten sonra yeminlerinin reddedilmesinden korkmalarını sağlamak içindir. ALLAH’ı sayın ve dinleyin. ALLAH yoldan iyice çıkmış topluluğu doğru yola iletmez.

109. ALLAH elçileri topladığı gün "Size ne cevap verildi" der. "Bir bilgimiz yok. Gizemleri sen bilirsin" derler.

110. ALLAH diyecek ki Ey Meryem oğlu İsa, sana ve annene bağışladığım nimetimi hatırla. Seni Kutsal Ruh ile desteklemiştim; böylece beşikteyken de yetişkin iken de halkla konuşuyordun. Sana kitabı, bilgeliği, Tevrat’ı ve İncil’i öğretmiştim. İznimle balçıktan kuş heykeli yaratıyordun ve ona üfleyince de iznimle kuş oluveriyordu. Körü ve cüzzamlıyı iznimle iyileştiriyordun. Yine benim iznimle ölüleri diriltiyordun. İsrailoğullarına apaçık kanıtlar götürmene rağmen, içlerindeki inkârcılar, "Bu apaçık bir büyüden başka bir şey değil" demişlerdi de seni onlardan kurtarmıştım.

111. Sohbet arkadaşlarına (havariyun), "Beni ve elçimi onaylayın" diye vahyettiğimde; "Onayladık, bizim barış içinde teslim (müslimun) oluşumuza tanık ol" demişlerdi.

112. Havariler, "Meryem oğlu İsa, Efendin bize gökten bir ziyafet çekebilir mi" demişlerdi. "Gerçeği onaylıyorsanız ALLAH’a saygı gösterin" demişti.

113. "İstiyoruz ki ondan yiyelim, kalbimiz yatışsın, senin bize doğru söylediğini bilelim ve ona tanık olalım."

114. Meryem oğlu İsa "Tanrımız, Efendimiz, bize gökten bir ziyafet indir de hepimiz ve her birimiz için bir bayram ve Sen’den bir delil olsun. Bizi rızıklandır. Sen en iyi rızık verensin" dedi.

115. ALLAH, "Onu size indireceğim" dedi, "Kim artık bundan sonra inkâr ederse, onu, hiç kimseye vermediğim bir azapla cezalandıracağım."

116. ALLAH şöyle diyecek "Ey Meryem oğlu İsa, sen mi halka, ’ALLAH’tan başka beni ve annemi de tanrı edinin’ dedin?" O şöyle cevap verecek "Sen yücesin, hakkım olmayan bir şeyi söylemek bana yakışmaz. Zaten böyle bir şey söylemiş olsaydım sen bilirdin. Sen benim düşüncemi bilirsin; ancak ben senin düşünceni bilmem. Sen tüm gizemleri biliyorsun."

117. "Ben onlara ‘Efendim ve Efendiniz olan ALLAH’a hizmet edin’ diye bana emrettiğinden başkasını demedim. Aralarında bulunduğum sürece onlara tanıktım. Canımı aldıktan sonra ise sen onların üzerine gözetleyici oldun. Sen her şeye Tanıksın."

118. "Onları cezalandırırsan, onlar senin kullarındır. Onları bağışlarsan, kuşkusuz sen Üstünsün, Bilgesin."

119. ALLAH ilan edecek "Bu, doğrulara doğruluklarının yarar sağladığı gündür." Onlar için içlerinden ırmaklar akan ve orada sürekli kalacakları bahçeler var. ALLAH onlardan, onlar da O’ndan hoşnut olmuştur. Büyük başarı işte bu…

120. Göklerin, yerin ve aralarındaki her şeyin egemenliği ALLAH’a aittir. O’nun gücü her şeye yeter.