FECR 89:6
|
Rabbinin Ad (kavmin)e ne yaptığını görmedin mi?
|
أَلَمْ تَرَ كَيْفَ فَعَلَ رَبُّكَ بِعَادٍ
Elem tere keyfe fe’ale rabbüke bi’adin.
|
NECM 53:50
|
Doğrusu, önce gelen Ad (halkın)ı O yıkıma uğrattı.
|
وَأَنَّهُ أَهْلَكَ عَادًا الْأُولَىٰ
Ve ennehu ehleke adenil ula
|
BÜRUC 85:13
وَيُعِيدُ
ve yuǐydu
sonra yeniden devam eden
|
Çünkü O, ilkin var eden, (sonra dirilterek) döndürecek olandır.
|
إِنَّهُ هُوَ يُبْدِئُ وَيُعِيدُ
İnnehu hüve yübdiü ve yü’ıydü.
|
KAF 50:13
|
Ad, Firavun ve Lut’un kardeşleri,
|
وَعَادٌ وَفِرْعَوْنُ وَإِخْوَانُ لُوطٍ
Ve aduv ve fir’avnu ve ıhvanu lut
|
KAMER 54:18
|
Ad (kavmi) de yalanladı. Şu halde Benim azabım ve uyarmam nasılmış?
|
كَذَّبَتْ عَادٌ فَكَيْفَ كَانَ عَذَابِي وَنُذُرِ
Kezzebet adun fe keyfe kane azabi ve nuzur
|
SAD 38:12
وَعَادٌ
ve ǎādun
ve Ad (kavmi)
|
Onlardan önce Nuh kavmi, Ad ve kazıklar sahibi Firavun da yalanlamıştı.
|
كَذَّبَتْ قَبْلَهُمْ قَوْمُ نُوحٍ وَعَادٌ وَفِرْعَوْنُ ذُو الْأَوْتَادِ
Kezzebet kablehüm kavmü nuhıv ve adüv ve fir’avnü zül evtad
|
A'RAF 7:29
تَعُودُونَ
teǔdūne
O’na döneceksiniz
|
De ki "Rabbim adaletle davranmayı emretti. Her mescid yanında (secde yerinde) yüzlerinizi (O’na) doğrultun ve dini yalnız Kendisi’ne has kılarak O’na dua edin. "Başlangıçta sizi yarattığı" gibi döneceksiniz."
|
قُلْ أَمَرَ رَبِّي بِالْقِسْطِ ۖ وَأَقِيمُوا وُجُوهَكُمْ عِنْدَ كُلِّ مَسْجِدٍ وَادْعُوهُ مُخْلِصِينَ لَهُ الدِّينَ ۚ كَمَا بَدَأَكُمْ تَعُودُونَ
Kul emere rabbî bil kıst(kısti) ve ekîmû vucûhekum inde kulli mescidin ved'ûhu muhlisîne lehud dîn(dîne), kemâ bedeekum teûdûn(teûdûne)
|
A'RAF 7:65
عَادٍ
ǎādin
Ad(kavmin)e de
|
Ad (toplumuna da) kardeşleri Hud’u (gönderdik.) (Hud, kavmine) "Ey kavmim, Allah’a kulluk edin, sizin O’ndan başka İlahınız yoktur. Hala korkup-sakınmayacak mısınız?" dedi.
|
وَإِلَىٰ عَادٍ أَخَاهُمْ هُودًا ۗ قَالَ يَا قَوْمِ اعْبُدُوا اللَّهَ مَا لَكُمْ مِنْ إِلَٰهٍ غَيْرُهُ ۚ أَفَلَا تَتَّقُونَ
Ve ila adin ehahüm huda kale ya kavmı’büdüllahe maleküm min ilahin ğayruh e fe la tettekun
|
A'RAF 7:74
|
"(Allah’ın) Ad (kavminden) sonra sizi halifeler kıldığını ve sizi yeryüzünde (güç ve servetle) yerleştirdiğini hatırlayın. Ki onun düzlüklerinde köşkler kuruyor, dağlardan evler yontuyordunuz. Şu halde Allah’ın nimetlerini hatırlayın, yeryüzünde bozguncular olarak karışıklık çıkarmayın."
|
وَاذْكُرُوا إِذْ جَعَلَكُمْ خُلَفَاءَ مِنْ بَعْدِ عَادٍ وَبَوَّأَكُمْ فِي الْأَرْضِ تَتَّخِذُونَ مِنْ سُهُولِهَا قُصُورًا وَتَنْحِتُونَ الْجِبَالَ بُيُوتًا ۖ فَاذْكُرُوا آلَاءَ اللَّهِ وَلَا تَعْثَوْا فِي الْأَرْضِ مُفْسِدِينَ
Vezküru iz cealeküm hulefae mim ba’di adiv ve bevveeküm fil erdı tettehızune min sühuliha kusurav ve tenhıtunel cibale büyuta fezküru alaellahi ve la ta’sev fil erdı müfsidın
|
A'RAF 7:88
لَتَعُودُنَّ
leteǔdunne
dönersiniz
|
Kavminin önde gelenlerinden büyüklük taslayanlar (müstekbirler) dediler ki "Ey Şuayb, seni ve seninle birlikte iman edenleri ya ülkemizden sürüp-çıkaracağız veya mutlaka bizim dinimize geri döneceksiniz." (Şuayb) "Biz istemesek de mi?" dedi.
|
قَالَ الْمَلَأُ الَّذِينَ اسْتَكْبَرُوا مِنْ قَوْمِهِ لَنُخْرِجَنَّكَ يَا شُعَيْبُ وَالَّذِينَ آمَنُوا مَعَكَ مِنْ قَرْيَتِنَا أَوْ لَتَعُودُنَّ فِي مِلَّتِنَا ۚ قَالَ أَوَلَوْ كُنَّا كَارِهِينَ
Kalel meleüllezınestekberu min kavmihı le nuhricenneke ya şüaybü vellezıne amenu meake min karyetina ev leteudünne fı milletina kale e ve lev künna karihın
|
A'RAF 7:89
عُدْنَا
ǔdnā
tekrar ona dönersek
|
"Allah bizi ondan kurtardıktan sonra, bizim tekrar sizin dininize dönmemiz Allah’a karşı yalan yere iftira düzmemiz olur. Rabbimiz olan Allah’ın dilemesi dışında, ona geri dönmemiz bizim için olacak iş değildir. Rabbimiz, ilim bakımından herşeyi kuşatmıştır. Biz Allah’a tevekkül ettik. ’Rabbimiz, bizimle kavmimiz arasında ’Sen hak ile hüküm ver,’ Sen ’hüküm verenlerin’ en hayırlısısın."
|
قَدِ افْتَرَيْنَا عَلَى اللَّهِ كَذِبًا إِنْ عُدْنَا فِي مِلَّتِكُمْ بَعْدَ إِذْ نَجَّانَا اللَّهُ مِنْهَا ۚ وَمَا يَكُونُ لَنَا أَنْ نَعُودَ فِيهَا إِلَّا أَنْ يَشَاءَ اللَّهُ رَبُّنَا ۚ وَسِعَ رَبُّنَا كُلَّ شَيْءٍ عِلْمًا ۚ عَلَى اللَّهِ تَوَكَّلْنَا ۚ رَبَّنَا افْتَحْ بَيْنَنَا وَبَيْنَ قَوْمِنَا بِالْحَقِّ وَأَنْتَ خَيْرُ الْفَاتِحِينَ
Kadifterayna alellahi keziben in udna fı milletiküm ba’de iz neccanellahü minha ve ma yekunü lena en neude fıha illa ey yeşaellahü rabbüna vesia rabbüna külle şey’in ılma alellahi tevekkelna rabbeneftah beynena ve beyne kavmina bil hakkı ve ente hayrul fatihıyn
|
A'RAF 7:89
|
"Allah bizi ondan kurtardıktan sonra, bizim tekrar sizin dininize dönmemiz Allah’a karşı yalan yere iftira düzmemiz olur. Rabbimiz olan Allah’ın dilemesi dışında, ona geri dönmemiz bizim için olacak iş değildir. Rabbimiz, ilim bakımından herşeyi kuşatmıştır. Biz Allah’a tevekkül ettik. ’Rabbimiz, bizimle kavmimiz arasında ’Sen hak ile hüküm ver,’ Sen ’hüküm verenlerin’ en hayırlısısın."
|
قَدِ افْتَرَيْنَا عَلَى اللَّهِ كَذِبًا إِنْ عُدْنَا فِي مِلَّتِكُمْ بَعْدَ إِذْ نَجَّانَا اللَّهُ مِنْهَا ۚ وَمَا يَكُونُ لَنَا أَنْ نَعُودَ فِيهَا إِلَّا أَنْ يَشَاءَ اللَّهُ رَبُّنَا ۚ وَسِعَ رَبُّنَا كُلَّ شَيْءٍ عِلْمًا ۚ عَلَى اللَّهِ تَوَكَّلْنَا ۚ رَبَّنَا افْتَحْ بَيْنَنَا وَبَيْنَ قَوْمِنَا بِالْحَقِّ وَأَنْتَ خَيْرُ الْفَاتِحِينَ
Kadifterayna alellahi keziben in udna fı milletiküm ba’de iz neccanellahü minha ve ma yekunü lena en neude fıha illa ey yeşaellahü rabbüna vesia rabbüna külle şey’in ılma alellahi tevekkelna rabbeneftah beynena ve beyne kavmina bil hakkı ve ente hayrul fatihıyn
|
YASIN 36:39
عَادَ
ǎāde
bir hale geldi
|
Ay’a gelince, Biz onun için de birtakım uğrak yerleri takdir ettik; sonunda o, eski bir hurma dalı gibi döndü (döner).
|
وَالْقَمَرَ قَدَّرْنَاهُ مَنَازِلَ حَتَّىٰ عَادَ كَالْعُرْجُونِ الْقَدِيمِ
Vel kamera kaddernahü menazile hatta ade kel urcunil kadiym
|
FURKAN 25:38
وَعَادًا
ve ǎāden
ve Ad’ı
|
Ad’ı, Semud’u, Ress halkını ve bunlar arasında birçok nesilleri (yok ettik).
|
وَعَادًا وَثَمُودَ وَأَصْحَابَ الرَّسِّ وَقُرُونًا بَيْنَ ذَٰلِكَ كَثِيرًا
Ve adev ve semude ve ashaber rassi ve kurunem beyne zalike kesıra
|
TA-HA 20:21
سَنُعِيدُهَا
senuǐyduhā
biz onu sokacağız
|
Dedi ki "Onu al ve korkma, Biz onu ilk durumuna çevireceğiz."
|
قَالَ خُذْهَا وَلَا تَخَفْ ۖ سَنُعِيدُهَا سِيرَتَهَا الْأُولَىٰ
Kale huzha ve la tehaf se nüıydüha sıratehel ula
|
TA-HA 20:55
نُعِيدُكُمْ
nuǐydukum
döndürürüz
|
Sizi ondan yarattık, ona geri vereceğiz ve sizi bir kere daha ondan çıkaracağız.
|
مِنْهَا خَلَقْنَاكُمْ وَفِيهَا نُعِيدُكُمْ وَمِنْهَا نُخْرِجُكُمْ تَارَةً أُخْرَىٰ
Minha halaknaküm ve fıha nüıydüküm ve minha nuhricüküm taraten uhra
|
ŞU'ARA 26:123
عَادٌ
ǎādun
Ad (kavmi) de
|
Ad (kavmi) de gönderilen (elçi)leri yalanladı.
|
كَذَّبَتْ عَادٌ الْمُرْسَلِينَ
Kezzebet adünil murselın
|
NEML 27:64
يُعِيدُهُ
yuǐyduhu
onu iade eden
|
Ya da halkı sürekli yaratmakta olan, sonra onu iade edecek olan ve sizi gökten ve yerden rızıklandıran mı? Allah ile beraber başka bir İlah mı? De ki "Eğer doğru söylüyor iseniz, kesin-kanıt (burhan)ınızı getiriniz."
|
أَمَّنْ يَبْدَأُ الْخَلْقَ ثُمَّ يُعِيدُهُ وَمَنْ يَرْزُقُكُمْ مِنَ السَّمَاءِ وَالْأَرْضِ ۗ أَإِلَٰهٌ مَعَ اللَّهِ ۚ قُلْ هَاتُوا بُرْهَانَكُمْ إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ
Emmey yebdeül halka sümme yüıydühu ve mey yerzükuküm mines semai vel ard e ilahüm meallah kul hatu bürhaneküm in küntüm sadikıyn
|
KASAS 28:85
مَعَادٍ
meǎādin
varılacak yere
|
Şüphesiz, sana Kur’an’ı farz kılan, seni dönülecek yere elbette döndürecektir. De ki "Rabbim, hidayetle geleni de, açıkça bir sapıklık içinde olanı da daha iyi bilmektedir."
|
إِنَّ الَّذِي فَرَضَ عَلَيْكَ الْقُرْآنَ لَرَادُّكَ إِلَىٰ مَعَادٍ ۚ قُلْ رَبِّي أَعْلَمُ مَنْ جَاءَ بِالْهُدَىٰ وَمَنْ هُوَ فِي ضَلَالٍ مُبِينٍ
İnnellezı ferad aleykel kur’ane le raddüke illa mead kur rabbı a’lemü men cae bil hüda ve men hüve fı dalalüm mübın
|
İSRA 17:8
عُدْتُمْ
ǔdtum
siz dönerseniz
|
Umulur ki, Rabbiniz size merhamet eder, fakat siz (bozgunculuğa) dönerseniz Biz de (sizi aşağılık kılmaya ve cezalandırmaya) döneriz. Biz, cehennemi kafirler için bir kuşatma yeri kıldık.
|
عَسَىٰ رَبُّكُمْ أَنْ يَرْحَمَكُمْ ۚ وَإِنْ عُدْتُمْ عُدْنَا ۘ وَجَعَلْنَا جَهَنَّمَ لِلْكَافِرِينَ حَصِيرًا
Asa rabbüküm ey yerhameküm ve in udtüm udna ve cealna cehenneme lil kafirıne hasıyra
|
İSRA 17:8
عُدْنَا
ǔdnā
biz de döneriz
|
Umulur ki, Rabbiniz size merhamet eder, fakat siz (bozgunculuğa) dönerseniz Biz de (sizi aşağılık kılmaya ve cezalandırmaya) döneriz. Biz, cehennemi kafirler için bir kuşatma yeri kıldık.
|
عَسَىٰ رَبُّكُمْ أَنْ يَرْحَمَكُمْ ۚ وَإِنْ عُدْتُمْ عُدْنَا ۘ وَجَعَلْنَا جَهَنَّمَ لِلْكَافِرِينَ حَصِيرًا
Asa rabbüküm ey yerhameküm ve in udtüm udna ve cealna cehenneme lil kafirıne hasıyra
|
İSRA 17:51
يُعِيدُنَا
yuǐydunā
bizi tekrar döndürebilir
|
"Ya da göğüslerinizde büyümekte olan (veya büyüttüğünüz) bir yaratık (olun)." Bizi kim (hayata) geri çevirebilir" diyecekler. De ki "Sizi ilk defa yaratan." Bu durumda sana başlarını alaylıca sallayacaklar ve diyecekler ki "Ne zamanmış o?" De ki "Umulur ki pek yakında."
|
أَوْ خَلْقًا مِمَّا يَكْبُرُ فِي صُدُورِكُمْ ۚ فَسَيَقُولُونَ مَنْ يُعِيدُنَا ۖ قُلِ الَّذِي فَطَرَكُمْ أَوَّلَ مَرَّةٍ ۚ فَسَيُنْغِضُونَ إِلَيْكَ رُءُوسَهُمْ وَيَقُولُونَ مَتَىٰ هُوَ ۖ قُلْ عَسَىٰ أَنْ يَكُونَ قَرِيبًا
Ev halkam mimma yekbüru fı suduriküm fe seyekulune mey yüıydüna kulillezı fetaraküm evvele merrah feseyünğıdune ileyke ruusehüm ve yekulune meta hu kul asa ey yekune karıba
|
İSRA 17:69
يُعِيدَكُمْ
yuǐydekum
sizi gönderip
|
Veya sizi bir kere daha ona (denize) gönderip üzerinize kırıp geçiren bir fırtına salarak nankörlük etmeniz nedeniyle sizi batırmasına karşı emin misiniz? Sonra onun öcünü Bize karşı alacak (kimseyi de) bulamazsınız.
|
أَمْ أَمِنْتُمْ أَنْ يُعِيدَكُمْ فِيهِ تَارَةً أُخْرَىٰ فَيُرْسِلَ عَلَيْكُمْ قَاصِفًا مِنَ الرِّيحِ فَيُغْرِقَكُمْ بِمَا كَفَرْتُمْ ۙ ثُمَّ لَا تَجِدُوا لَكُمْ عَلَيْنَا بِهِ تَبِيعًا
Em emintüm ey yüıydekim fıhi taraten uhra fe yürsile aleyküm kasıfem miner rıhı fe yuğrikaküm bima kefartüm sümme la tecidu leküm aleyna bihı tebıa
|
YUNUS 10:4
يُعِيدُهُ
yuǐyduhu
onu tekrarlayan
|
Sizin tümünüzün dönüşü O’nadır. Allah’ın va’di bir gerçektir. İman edip salih amellerde bulunanlara, adaletle karşılık vermek için yaratmayı başlatan, sonra onu iade edecek olan O’dur. İnkar edenler ise, küfürleri dolayısıyla, onlar için kaynar sudan bir içki ve acı bir azap vardır.
|
إِلَيْهِ مَرْجِعُكُمْ جَمِيعًا ۖ وَعْدَ اللَّهِ حَقًّا ۚ إِنَّهُ يَبْدَأُ الْخَلْقَ ثُمَّ يُعِيدُهُ لِيَجْزِيَ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ بِالْقِسْطِ ۚ وَالَّذِينَ كَفَرُوا لَهُمْ شَرَابٌ مِنْ حَمِيمٍ وَعَذَابٌ أَلِيمٌ بِمَا كَانُوا يَكْفُرُونَ
İleyhi merciuküm cemıa va’dellahi hakka innehu yebdeül halka sümme yüıydühu li yecziyellezıne amenu ve amilus salihati bil kıst vellezıne keferu lehüm şerabüm min hamımiv ve azabün elımüm bima kanu yekfürun
|
YUNUS 10:34
يُعِيدُهُ
yuǐyduhu
yeniden diriltecek
|
De ki "Sizin şirk koştuklarınızdan ilk kez yaratacak, sonra onu iade edecek olan var mı?" De ki "Allah yaratmayı (ilkin) başlatır, sonra onu iade eder. Öyleyse nasıl çevriliyorsunuz?"
|
قُلْ هَلْ مِنْ شُرَكَائِكُمْ مَنْ يَبْدَأُ الْخَلْقَ ثُمَّ يُعِيدُهُ ۚ قُلِ اللَّهُ يَبْدَأُ الْخَلْقَ ثُمَّ يُعِيدُهُ ۖ فَأَنَّىٰ تُؤْفَكُونَ
Kul hel min şürakaiküm mey yebdeül halka sümme yüıydüh kulillahü yebdeül halkü sümme yüıydühu fe enna tü’fekun
|
YUNUS 10:34
يُعِيدُهُ
yuǐyduhu
yeniden diriltir
|
De ki "Sizin şirk koştuklarınızdan ilk kez yaratacak, sonra onu iade edecek olan var mı?" De ki "Allah yaratmayı (ilkin) başlatır, sonra onu iade eder. Öyleyse nasıl çevriliyorsunuz?"
|
قُلْ هَلْ مِنْ شُرَكَائِكُمْ مَنْ يَبْدَأُ الْخَلْقَ ثُمَّ يُعِيدُهُ ۚ قُلِ اللَّهُ يَبْدَأُ الْخَلْقَ ثُمَّ يُعِيدُهُ ۖ فَأَنَّىٰ تُؤْفَكُونَ
Kul hel min şürakaiküm mey yebdeül halka sümme yüıydüh kulillahü yebdeül halkü sümme yüıydühu fe enna tü’fekun
|
HUD 11:50
|
Ad (halkına da) kardeşleri Hud’u (gönderdik). Dedi ki "Ey kavmim, Allah’a ibadet edin, sizin O’ndan başka İlahınız yoktur. Siz yalan olarak (tanrılar) düzenlerden başkası değilsiniz.
|
وَإِلَىٰ عَادٍ أَخَاهُمْ هُودًا ۚ قَالَ يَا قَوْمِ اعْبُدُوا اللَّهَ مَا لَكُمْ مِنْ إِلَٰهٍ غَيْرُهُ ۖ إِنْ أَنْتُمْ إِلَّا مُفْتَرُونَ
Ve ila adin ehahüm huda kale ya kavmı’büdüllahe ma leküm min ilahin ğayruh in entüm illa müfterun
|
HUD 11:59
|
İşte Ad (halkı) Rablerinin ayetlerini tanımayıp reddettiler. O’nun elçilerine isyan ettiler ve her inatçı zorbanın emri ardınca yürüdüler.
|
وَتِلْكَ عَادٌ ۖ جَحَدُوا بِآيَاتِ رَبِّهِمْ وَعَصَوْا رُسُلَهُ وَاتَّبَعُوا أَمْرَ كُلِّ جَبَّارٍ عَنِيدٍ
Ve tilke adün cehadu bi ayati rabbihim ve asav rusülehu vettebeu emra külli cebbarin anıd
|
HUD 11:60
|
Ve bu dünyada da, kıyamet gününde de lanete tabi tutuldular. Haberiniz olsun; gerçekten Ad (halkı), Rablerine (karşı) inkar ettiler. Haberiniz olsun; Hud kavmi Ad’a (Allah’ın rahmetinden) uzaklık (verildi).
|
وَأُتْبِعُوا فِي هَٰذِهِ الدُّنْيَا لَعْنَةً وَيَوْمَ الْقِيَامَةِ ۗ أَلَا إِنَّ عَادًا كَفَرُوا رَبَّهُمْ ۗ أَلَا بُعْدًا لِعَادٍ قَوْمِ هُودٍ
Ve ütbiu fı hazihid dünya la’netev ve yevmel kıyameh e la inne aden keferu rabbehüm e la bu’del li adin kavmi hud
|
HUD 11:60
|
Ve bu dünyada da, kıyamet gününde de lanete tabi tutuldular. Haberiniz olsun; gerçekten Ad (halkı), Rablerine (karşı) inkar ettiler. Haberiniz olsun; Hud kavmi Ad’a (Allah’ın rahmetinden) uzaklık (verildi).
|
وَأُتْبِعُوا فِي هَٰذِهِ الدُّنْيَا لَعْنَةً وَيَوْمَ الْقِيَامَةِ ۗ أَلَا إِنَّ عَادًا كَفَرُوا رَبَّهُمْ ۗ أَلَا بُعْدًا لِعَادٍ قَوْمِ هُودٍ
Ve ütbiu fı hazihid dünya la’netev ve yevmel kıyameh e la inne aden keferu rabbehüm e la bu’del li adin kavmi hud
|
EN'ÂM 6:28
لَعَادُوا
leǎādū
yine dönerlerdi
|
Hayır, önceden saklı tuttukları kendilerine açıklandı. Şayet (dünyaya) geri çevrilseler bile, kendisinden sakındırıldıkları şeylere şüphesiz yine döneceklerdir. Çünkü onlar, gerçekten kafirlerdir.
|
بَلْ بَدَا لَهُمْ مَا كَانُوا يُخْفُونَ مِنْ قَبْلُ ۖ وَلَوْ رُدُّوا لَعَادُوا لِمَا نُهُوا عَنْهُ وَإِنَّهُمْ لَكَاذِبُونَ
Bel bedalehüm ma kanu yuhfune min kabl ve lev ruddu le adu lima nühu anhü ve innehüm le kazibun
|
SEBE 34:49
يُعِيدُ
yuǐydu
geri getiremez
|
De ki "Hak geldi; batıl ise ne (bir şey) ortaya çıkarabilir, ne geri getirebilir."
|
قُلْ جَاءَ الْحَقُّ وَمَا يُبْدِئُ الْبَاطِلُ وَمَا يُعِيدُ
Kul cael hakku ve ma yübdiül batılü ve ma yüıyd
|
MÜ'MIN 40:31
|
"Nuh kavmi, Ad, Semud ve onlardan sonra gelenlerin durumuna benzer (bir gün). Allah, kullar için zulüm istemez."
|
مِثْلَ دَأْبِ قَوْمِ نُوحٍ وَعَادٍ وَثَمُودَ وَالَّذِينَ مِنْ بَعْدِهِمْ ۚ وَمَا اللَّهُ يُرِيدُ ظُلْمًا لِلْعِبَادِ
Misle de’bi kavmi nuhıv ve adiv ve semude vellezıne mim ba’dihim ve mellahü yürıdü zulmel lil ıbad
|
FUSSILET 41:13
|
Bu durumda eğer onlar yüz çevirirlerse, artık de ki "Ben sizi, Ad ve Semud (kavimlerinin) yıldırımına benzer bir yıldırımla uyardım."
|
فَإِنْ أَعْرَضُوا فَقُلْ أَنْذَرْتُكُمْ صَاعِقَةً مِثْلَ صَاعِقَةِ عَادٍ وَثَمُودَ
Fe in a’radu fe kul enzertüküm saıkatem misle saıkati adiv ve semud
|
FUSSILET 41:15
|
Ad (kavmin)e gelince; onlar yeryüzünde haksız yere büyüklendiler ve dediler ki "Kuvvet bakımından bizden daha üstünü kimmiş?" Onlar, gerçekten kendilerini yaratan Allah’ı görmediler mi? O, kuvvet bakımından kendilerinden daha üstündür. Oysa onlar, Bizim ayetlerimizi (bilerek) inkar ediyorlardı.
|
فَأَمَّا عَادٌ فَاسْتَكْبَرُوا فِي الْأَرْضِ بِغَيْرِ الْحَقِّ وَقَالُوا مَنْ أَشَدُّ مِنَّا قُوَّةً ۖ أَوَلَمْ يَرَوْا أَنَّ اللَّهَ الَّذِي خَلَقَهُمْ هُوَ أَشَدُّ مِنْهُمْ قُوَّةً ۖ وَكَانُوا بِآيَاتِنَا يَجْحَدُونَ
Fe emma adün festekberu fil erdı bi ğayril hakkı ve kalu men eşeddü minna kuvveh e ve lem yerav ennellahellezı halekahüm hüve eşeddü minhüm kuvveh kanu bi ayatina yechadun
|
DUHAN 44:15
عَائِدُونَ
ǎāidūne
dönersiniz
|
Biz sizden bu azabı biraz açıp-gidereceğiz; (ama yine) dönecek olanlarsınız siz.
|
إِنَّا كَاشِفُو الْعَذَابِ قَلِيلًا ۚ إِنَّكُمْ عَائِدُونَ
İnna kaşifül azib kaliylen inneküm aidun
|
AHKAF 46:21
|
Ad’ın kardeşini hatırla; onun önünden ve ardından nice uyarıcılar gelip geçmişti; hani o, Ahkaf’taki kavmini "Allah’tan başkasına kulluk etmeyin, gerçekten ben, sizin için büyük bir günün azabından korkarım" diye uyarmıştı.
|
وَاذْكُرْ أَخَا عَادٍ إِذْ أَنْذَرَ قَوْمَهُ بِالْأَحْقَافِ وَقَدْ خَلَتِ النُّذُرُ مِنْ بَيْنِ يَدَيْهِ وَمِنْ خَلْفِهِ أَلَّا تَعْبُدُوا إِلَّا اللَّهَ إِنِّي أَخَافُ عَلَيْكُمْ عَذَابَ يَوْمٍ عَظِيمٍ
Vezkür eha ad iz enzera kavmehu bil ahkafi ve kad haletin nüzüru mim beyni yedeyhi ve min halfihı ella ta’büdu illellah innı ehafü aleyküm azabe yevmin azıym
|
ZARIYAT 51:41
|
Ad (kavmin)de de (ayetler vardır). Hani onların üzerine köklerini kesen (akim) bir rüzgar gönderdik.
|
وَفِي عَادٍ إِذْ أَرْسَلْنَا عَلَيْهِمُ الرِّيحَ الْعَقِيمَ
Ve fi adin iz erselna aleyhimur rihal akıym
|
KEHF 18:20
يُعِيدُوكُمْ
yuǐydūkum
döndürürler
|
"Çünkü onlar üzerinize çıkıp gelirlerse, sizi taşa tutarlar veya dinlerine geri çevirirler; bu durumda ebedi olarak kurtuluş bulamazsınız."
|
إِنَّهُمْ إِنْ يَظْهَرُوا عَلَيْكُمْ يَرْجُمُوكُمْ أَوْ يُعِيدُوكُمْ فِي مِلَّتِهِمْ وَلَنْ تُفْلِحُوا إِذًا أَبَدًا
İnnehüm iy yazheru aleyküm yercümuküm ev yüıyduküm fı milletihim ve len tüflihu izen ebeda
|
NUH 71:18
يُعِيدُكُمْ
yuǐydukum
geri çevirecektir
|
"Sonra sizi yine oraya geri çevirecek ve sizi (diriltici) bir çıkarışla diriltip-çıkaracaktır."
|
ثُمَّ يُعِيدُكُمْ فِيهَا وَيُخْرِجُكُمْ إِخْرَاجًا
Summe yu’ıydukum fiyha ve yuhricukum ıhracen.
|
İBRAHIM 14:9
|
Sizden öncekilerin, Nuh kavminin, Ad ve Semud ile onlardan sonra gelenlerin haberi size gelmedi mi? Ki onları, Allah’tan başkası bilmez. Elçileri onlara apaçık delillerle gelmişlerdi de, ellerini ağızlarına götürüp (öfkelerinden ısırdılar) ve dediler ki "Tartışmasız, biz sizin kendisiyle gönderildiğiniz şeyleri inkar ettik ve bizi kendisine çağırdığınız şeyden de gerçekten kuşku verici bir tereddüt içindeyiz."
|
أَلَمْ يَأْتِكُمْ نَبَأُ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِكُمْ قَوْمِ نُوحٍ وَعَادٍ وَثَمُودَ ۛ وَالَّذِينَ مِنْ بَعْدِهِمْ ۛ لَا يَعْلَمُهُمْ إِلَّا اللَّهُ ۚ جَاءَتْهُمْ رُسُلُهُمْ بِالْبَيِّنَاتِ فَرَدُّوا أَيْدِيَهُمْ فِي أَفْوَاهِهِمْ وَقَالُوا إِنَّا كَفَرْنَا بِمَا أُرْسِلْتُمْ بِهِ وَإِنَّا لَفِي شَكٍّ مِمَّا تَدْعُونَنَا إِلَيْهِ مُرِيبٍ
E lem ye’tiküm nebeüllezıne min kabliküm kavmi nuhıv ve adiv ve semude vellezıne mim ba’dihim la ya’lemühüm ilellah caethüm rusülühüm bil beyyinati fe raddu eydiyehüm fı efvahihim ve kalu inna kefarna bima ürsiltüm bihı ve inna le fı şekkim mimma ted’unena ileyhi mürıb
|
İBRAHIM 14:13
لَتَعُودُنَّ
leteǔdunne
dönersiniz
|
İnkar edenler, resullerine dediler ki "Muhakkak (ya) sizi kendi toprağımızdan süreceğiz veya dinimize geri döneceksiniz." Böylelikle Rableri kendilerine vahyetti ki "Şüphesiz Biz, zulmedenleri helak edeceğiz.
|
وَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا لِرُسُلِهِمْ لَنُخْرِجَنَّكُمْ مِنْ أَرْضِنَا أَوْ لَتَعُودُنَّ فِي مِلَّتِنَا ۖ فَأَوْحَىٰ إِلَيْهِمْ رَبُّهُمْ لَنُهْلِكَنَّ الظَّالِمِينَ
Ve kalellezıne keferu li rusülihim le nuhricenneküm min erdına ev leteudünne fı milletina fe evha ileyhim rabbühüm le nühlikennez zalimın
|
ENBIYA 21:104
نُعِيدُهُ
nuǐyduhu
onu iade ederiz
|
Bizim, göğü kitabın sahifelerini katlar gibi katlayacağımız gün, ilk yaratmaya başladığımız gibi, yine onu (eski durumuna) iade edeceğiz. Bu, Bizim üzerimizde bir vaiddir. Elbette, Biz yapıcılarız.
|
يَوْمَ نَطْوِي السَّمَاءَ كَطَيِّ السِّجِلِّ لِلْكُتُبِ ۚ كَمَا بَدَأْنَا أَوَّلَ خَلْقٍ نُعِيدُهُ ۚ وَعْدًا عَلَيْنَا ۚ إِنَّا كُنَّا فَاعِلِينَ
Yevme natvis semae ke tayyis sicililli lil kütüb kema bede’na evvele halkın nüıydüh va’den aleyna inna künna faılın
|
MÜ'MINUN 23:107
عُدْنَا
ǔdnā
bir daha dönersek
|
"Rabbimiz, bizi (ateşin) içinden çıkar, eğer yine (inkara) dönersek, artık gerçekten zalim kimseler oluruz."
|
رَبَّنَا أَخْرِجْنَا مِنْهَا فَإِنْ عُدْنَا فَإِنَّا ظَالِمُونَ
Rabbena ahricna minha fe in udna fe inna zalimun
|
SECDE 32:20
أُعِيدُوا
uǐydū
yine geri çevrilirler
|
Fasık olanlar içinse, artık onların da barınma yeri ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde, geri çevrilirler ve onlara "Kendisini yalanladığınız ateş azabını tadın" denir.
|
وَأَمَّا الَّذِينَ فَسَقُوا فَمَأْوَاهُمُ النَّارُ ۖ كُلَّمَا أَرَادُوا أَنْ يَخْرُجُوا مِنْهَا أُعِيدُوا فِيهَا وَقِيلَ لَهُمْ ذُوقُوا عَذَابَ النَّارِ الَّذِي كُنْتُمْ بِهِ تُكَذِّبُونَ
Ve emmellezıne feseku fe me’vahümün nar küllema eradü ey yahrucu minha üıydu fiyha ve kıyle lehüm zuku azaben narillezı küntüm bihı tükezzibun(15. Ayet secde ayetidir.)
|
HAKKA 69:4
|
Semud ve Ad (toplumları), karia’yı yalan saydılar.
|
كَذَّبَتْ ثَمُودُ وَعَادٌ بِالْقَارِعَةِ
Kezzebet semudu ve ’adun bilkari’ati.
|
HAKKA 69:6
عَادٌ
ǎādun
Ad (kavmi ise)
|
Ad (halkın)a gelince; onlar da, uğultu yüklü, azgın bir kasırga ile helak edildiler.
|
وَأَمَّا عَادٌ فَأُهْلِكُوا بِرِيحٍ صَرْصَرٍ عَاتِيَةٍ
Ve emma ’adun feuhliku birıyhın sarsarin ’atiyetin.
|
RUM 30:11
يُعِيدُهُ
yuǐyduhu
onu devam ettirir
|
Allah, yaratmayı başlatır, sonra onu iade eder, sonra da siz O’na döndürülürsünüz.
|
اللَّهُ يَبْدَأُ الْخَلْقَ ثُمَّ يُعِيدُهُ ثُمَّ إِلَيْهِ تُرْجَعُونَ
Allahü yebdeül hakka sümme yüıydühu sümme ileyhi türceun
|
RUM 30:27
يُعِيدُهُ
yuǐyduhu
onu tekrarlar
|
Yaratmayı başlatan, sonra onu iade edecek olan O’dur; bu O’na göre pek kolaydır. Göklerde ve yerde en Yüce misal O’nundur. O, güçlü ve üstün olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.
|
وَهُوَ الَّذِي يَبْدَأُ الْخَلْقَ ثُمَّ يُعِيدُهُ وَهُوَ أَهْوَنُ عَلَيْهِ ۚ وَلَهُ الْمَثَلُ الْأَعْلَىٰ فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ ۚ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ
Ve hüvellezı yebdeül halka sümme yüıydühu ve hüve ehvenü aleyh ve lehül meselül a’la fis semavati vel ard ve hüvel azızül hakım
|
ANKEBUT 29:19
يُعِيدُهُ
yuǐyduhu
onu iade ediyor
|
Onlar görmediler mi ki, Allah yaratmaya nasıl başlıyor, sonra onu iade ediyor? Şüphesiz, bu Allah’a göre kolaydır.
|
أَوَلَمْ يَرَوْا كَيْفَ يُبْدِئُ اللَّهُ الْخَلْقَ ثُمَّ يُعِيدُهُ ۚ إِنَّ ذَٰلِكَ عَلَى اللَّهِ يَسِيرٌ
E ve lem yerav keyfe yübdiüllahül halka sümme yüıydüh inne zalike alellahi yesır
|
ANKEBUT 29:38
وَعَادًا
ve ǎāden
ve Ad’ı
|
Ad’ı ve Semud’u da (yıkıma uğrattık). Gerçek şu ki, kendi oturdukları yerlerden size (durumları) belli olmaktadır. Kendi yaptıklarını şeytan süsleyip-çekici kıldı, böylece onları yoldan alıkoydu. Oysa onlar görebilen kimselerdi.
|
وَعَادًا وَثَمُودَ وَقَدْ تَبَيَّنَ لَكُمْ مِنْ مَسَاكِنِهِمْ ۖ وَزَيَّنَ لَهُمُ الشَّيْطَانُ أَعْمَالَهُمْ فَصَدَّهُمْ عَنِ السَّبِيلِ وَكَانُوا مُسْتَبْصِرِينَ
Ve adev ve semude ve kad tebeyyene leküm mim mesakinihim ve zeyyene lehümüş şeytanü a’malehüm fe saddehüm anis sebıli ve kanu müstebsırın
|
HAC 22:22
أُعِيدُوا
uǐydū
geri çevrilirler
|
Ne zaman ordan, sarsıcı-üzüntüden çıkmak isterlerse, oraya geri çevrilirler ve (onlara) "Yakıcı azabı tadın" (denir).
|
كُلَّمَا أَرَادُوا أَنْ يَخْرُجُوا مِنْهَا مِنْ غَمٍّ أُعِيدُوا فِيهَا وَذُوقُوا عَذَابَ الْحَرِيقِ
Küllema eradu ey yahrucu minha min ğammin üıydu fıha ve zuku azabel harıyk
|
HAC 22:42
|
Eğer seni yalanlıyorlarsa, onlardan önce Nuh, Ad, Semud kavmi de yalanlamıştı.
|
وَإِنْ يُكَذِّبُوكَ فَقَدْ كَذَّبَتْ قَبْلَهُمْ قَوْمُ نُوحٍ وَعَادٌ وَثَمُودُ
Ve iy yükezzibuke fe kad kezzebet kablehüm kavmü nuhıv ve adüv ve semud
|
BAKARA 2:275
عَادَ
ǎāde
tekrar (ribaya) dönerse
|
Faiz (riba) yiyenler, ancak şeytan çarpmış olanın kalkışı gibi, çarpılmış olmaktan başka (bir tarzda) kalkmazlar. Bu, onların "Alım-satım da ancak faiz gibidir" demelerinden dolayıdır. Oysa Allah, alış-verişi helal, faizi haram kılmıştır. Kime Rabbinden bir öğüt gelir de (faize) bir son verirse, artık geçmişi kendisine, işi de Allah’a aittir. Kim (faize) geri dönerse, artık onlar ateşin halkıdır, orada sürekli kalacaklardır.
|
الَّذِينَ يَأْكُلُونَ الرِّبَا لَا يَقُومُونَ إِلَّا كَمَا يَقُومُ الَّذِي يَتَخَبَّطُهُ الشَّيْطَانُ مِنَ الْمَسِّ ۚ ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمْ قَالُوا إِنَّمَا الْبَيْعُ مِثْلُ الرِّبَا ۗ وَأَحَلَّ اللَّهُ الْبَيْعَ وَحَرَّمَ الرِّبَا ۚ فَمَنْ جَاءَهُ مَوْعِظَةٌ مِنْ رَبِّهِ فَانْتَهَىٰ فَلَهُ مَا سَلَفَ وَأَمْرُهُ إِلَى اللَّهِ ۖ وَمَنْ عَادَ فَأُولَٰئِكَ أَصْحَابُ النَّارِ ۖ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ
Ellezıne ye’küluner riba la yekumune illa kema yekumüllezı yetehabbetuhüş şeytanü minel mess zalike bi ennehüm kalu innemel bey’u mislür riba ve ehalellahül bey’a ve harramer riba fe min caehu mevızatüm mir rabbihı fenteha fe lehu ma selef ve emruhu ilellah ve men ade fe ülaike ashabün nar hüm fıha halidun
|
ENFAL 8:19
تَعُودُوا
teǔdū
dönerseniz
|
Eğer fetih istiyor idiyseniz (ey kafirler,) işte size fetih; ama eğer (inkardan ve eski yaptıklarınızdan) vazgeçerseniz bu sizin için daha hayırlıdır. Yok, geri dönerseniz Biz de döneriz. Topluluğunuz çok da olsa, size bir şey sağlayamaz. Çünkü Allah mü’minlerle beraberdir.
|
إِنْ تَسْتَفْتِحُوا فَقَدْ جَاءَكُمُ الْفَتْحُ ۖ وَإِنْ تَنْتَهُوا فَهُوَ خَيْرٌ لَكُمْ ۖ وَإِنْ تَعُودُوا نَعُدْ وَلَنْ تُغْنِيَ عَنْكُمْ فِئَتُكُمْ شَيْئًا وَلَوْ كَثُرَتْ وَأَنَّ اللَّهَ مَعَ الْمُؤْمِنِينَ
İn testeftihu fekad caekümül feth ve in tentehu fe hüve hayrul leküm ve in teudu neud ve len tuğniye anküm fietüküm şey’ev ve lev kesürat ve ennellahe meal mü’minın
|
ENFAL 8:19
نَعُدْ
neǔd
biz de döneriz
|
Eğer fetih istiyor idiyseniz (ey kafirler,) işte size fetih; ama eğer (inkardan ve eski yaptıklarınızdan) vazgeçerseniz bu sizin için daha hayırlıdır. Yok, geri dönerseniz Biz de döneriz. Topluluğunuz çok da olsa, size bir şey sağlayamaz. Çünkü Allah mü’minlerle beraberdir.
|
إِنْ تَسْتَفْتِحُوا فَقَدْ جَاءَكُمُ الْفَتْحُ ۖ وَإِنْ تَنْتَهُوا فَهُوَ خَيْرٌ لَكُمْ ۖ وَإِنْ تَعُودُوا نَعُدْ وَلَنْ تُغْنِيَ عَنْكُمْ فِئَتُكُمْ شَيْئًا وَلَوْ كَثُرَتْ وَأَنَّ اللَّهَ مَعَ الْمُؤْمِنِينَ
İn testeftihu fekad caekümül feth ve in tentehu fe hüve hayrul leküm ve in teudu neud ve len tuğniye anküm fietüküm şey’ev ve lev kesürat ve ennellahe meal mü’minın
|
ENFAL 8:38
يَعُودُوا
yeǔdū
dönerlerse
|
O inkar edenlere de ki "Eğer vazgeçerlerse geçmişte (yaptıkları) şeyler bağışlanacaktır. Ama yine dönecek olurlarsa, önceki (toplumlara uygulanan) sünnet, muhakkak (onların başından da) geçmiş olacaktır.
|
قُلْ لِلَّذِينَ كَفَرُوا إِنْ يَنْتَهُوا يُغْفَرْ لَهُمْ مَا قَدْ سَلَفَ وَإِنْ يَعُودُوا فَقَدْ مَضَتْ سُنَّتُ الْأَوَّلِينَ
Kul lillezıne keferu iy yentehu yuğfer lehüm ma kad selef ve iy yeudu fe kad medat sünnetül evvelın
|
NUR 24:17
تَعُودُوا
teǔdū
dönmemeniz için
|
Eğer iman edenlerden iseniz, bunun gibisine bir daha dönmemeniz için Allah size öğüt vermektedir.
|
يَعِظُكُمُ اللَّهُ أَنْ تَعُودُوا لِمِثْلِهِ أَبَدًا إِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنِينَ
Yeızukümullahü en teudu li mislihı ebeden in küntüm mü’minın
|
MÜCADELE 58:3
يَعُودُونَ
yeǔdūne
dönenler
|
Kadınlarına "zıhar"da bulunanlar, sonra söylediklerinden geri dönenlerin, birbirleriyle temas etmeden önce bir köleyi özgürlüğüne kavuşturmaları gerekir. İşte size bununla öğüt verilmektedir. Allah, yaptıklarınızı haber alandır.
|
وَالَّذِينَ يُظَاهِرُونَ مِنْ نِسَائِهِمْ ثُمَّ يَعُودُونَ لِمَا قَالُوا فَتَحْرِيرُ رَقَبَةٍ مِنْ قَبْلِ أَنْ يَتَمَاسَّا ۚ ذَٰلِكُمْ تُوعَظُونَ بِهِ ۚ وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرٌ
Velleziyne yuzahirune min nisaihim summe ye’udune lima kalu fetahriyru rekabetin min kabli en yetemassa zalikum tu’azune bihi vallahu bima ta’melune habiyrun.
|
MÜCADELE 58:8
يَعُودُونَ
yeǔdūne
dönüyorlar
|
’Gizli toplantıların fısıldaşmalarından’ (kulis) men’ edilip sonra men’ edildikleri şeye dönenleri; günah, düşmanlık ve Peygamber’e isyanı (aralarında) fısıldaşanları görmüyor musun? Onlar sana geldikleri zaman, seni Allah’ın selamladığı biçimde selamlıyorlar. Ve kendi kendilerine "Söylediklerimiz dolayısıyla Allah bize azap etse ya." derler. Onlara cehennem yeter; oraya gireceklerdir. Artık o, ne kötü bir gidiş yeridir.
|
أَلَمْ تَرَ إِلَى الَّذِينَ نُهُوا عَنِ النَّجْوَىٰ ثُمَّ يَعُودُونَ لِمَا نُهُوا عَنْهُ وَيَتَنَاجَوْنَ بِالْإِثْمِ وَالْعُدْوَانِ وَمَعْصِيَتِ الرَّسُولِ وَإِذَا جَاءُوكَ حَيَّوْكَ بِمَا لَمْ يُحَيِّكَ بِهِ اللَّهُ وَيَقُولُونَ فِي أَنْفُسِهِمْ لَوْلَا يُعَذِّبُنَا اللَّهُ بِمَا نَقُولُ ۚ حَسْبُهُمْ جَهَنَّمُ يَصْلَوْنَهَا ۖ فَبِئْسَ الْمَصِيرُ
Elem tere ilelleziyne nuhu ’aninnecva summe ye’udune lima nuhu ’anhu ve yetenacevne bil’ismi vel’udvani ve ma’sıyetirresuli ve iza cauke hayyevke bima lem yuhayyike bilillahu ve yekulune fiy enfusihim lev la yu’azzibunallahu bima nekulu hasbuhum cehennemu yaslevneha febi;’selmasıyru.
|
MAIDE 5:95
عَادَ
ǎāde
düşmanlık ederse
|
Ey iman edenler, siz ihramlıyken avı öldürmeyin. Sizden kim onu kasıtlı olarak (taammüden) öldürürse, cezası, hayvandan öldürdüğünün bir benzeridir. Buna da, Kabe’ye ulaşmış bir kurbanlık olarak içinizden adalet sahibi iki kişi hükmedecektir. Veya yoksulları doyurmak veya onun dengi oruç tutmak olan bir kefaret vardır. Böylelikle işlediğinin vebalini tatmış olsun. Allah geçmişte olanı bağışladı. Ama kim tekrarlarsa, Allah ondan öç alacaktır. Allah üstün ve güçlü olandır, öç sahibidir.
|
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَقْتُلُوا الصَّيْدَ وَأَنْتُمْ حُرُمٌ ۚ وَمَنْ قَتَلَهُ مِنْكُمْ مُتَعَمِّدًا فَجَزَاءٌ مِثْلُ مَا قَتَلَ مِنَ النَّعَمِ يَحْكُمُ بِهِ ذَوَا عَدْلٍ مِنْكُمْ هَدْيًا بَالِغَ الْكَعْبَةِ أَوْ كَفَّارَةٌ طَعَامُ مَسَاكِينَ أَوْ عَدْلُ ذَٰلِكَ صِيَامًا لِيَذُوقَ وَبَالَ أَمْرِهِ ۗ عَفَا اللَّهُ عَمَّا سَلَفَ ۚ وَمَنْ عَادَ فَيَنْتَقِمُ اللَّهُ مِنْهُ ۗ وَاللَّهُ عَزِيزٌ ذُو انْتِقَامٍ
Ya eyyühellezıne amenu la taktülüs sayde ve entüm hurram ve men katelehu minküm müteammiden fe ceazüm mislü ma katele minen neami yahkümü bihı zeva adlim minküm hedyem baliğal ka’beti ev keffaratün taamü mesakıne ev adlü zalike sıyamel li yezuka ve bale emrih afallahü amma selef ve men ade fe yentekımüllahü minh vallahü azızün züntikam
|
MAIDE 5:114
|
Meryem oğlu İsa "Allah’ım, Rabbimiz, bize gökten bir sofra indir, öncemiz ve sonramız için bir bayram ve Senden de bir belge olsun. Bizi rızıklandır, Sen rızık vericilerin en hayırlısısın" demişti.
|
قَالَ عِيسَى ابْنُ مَرْيَمَ اللَّهُمَّ رَبَّنَا أَنْزِلْ عَلَيْنَا مَائِدَةً مِنَ السَّمَاءِ تَكُونُ لَنَا عِيدًا لِأَوَّلِنَا وَآخِرِنَا وَآيَةً مِنْكَ ۖ وَارْزُقْنَا وَأَنْتَ خَيْرُ الرَّازِقِينَ
Kale ıysebnü meryemellahümme rabbena enzil aleyna maidetem mines semai tekunü lena ıydel li evvelina ve ahırina ve ayetem mink verzukna ve ente hayrır razikıyn
|
TEVBE 9:70
|
Onlara, kendilerinden öncekilerin; Nuh, Ad, Semud kavminin, İbrahim kavminin, Medyen ahalisinin ve yerle bir olan şehirlerin haberi gelmedi mi? Onlara resulleri apaçık deliller getirmişlerdi. Demek ki Allah, onlara zulmediyor değildi, ama onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı.
|
أَلَمْ يَأْتِهِمْ نَبَأُ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ قَوْمِ نُوحٍ وَعَادٍ وَثَمُودَ وَقَوْمِ إِبْرَاهِيمَ وَأَصْحَابِ مَدْيَنَ وَالْمُؤْتَفِكَاتِ ۚ أَتَتْهُمْ رُسُلُهُمْ بِالْبَيِّنَاتِ ۖ فَمَا كَانَ اللَّهُ لِيَظْلِمَهُمْ وَلَٰكِنْ كَانُوا أَنْفُسَهُمْ يَظْلِمُونَ
E lem ye’tihim nebüllezıne min kablihim kavmi nuhıv ve adiv ve semude ve kavmi ibrahıme ve ashabi medyene vel mü’tefikat etethüm rusülühüm bil beyyinat fe ma kanellahü li yazlimehüm ve lakin kanu enfüsehüm yazlimun
|