ع و د kökü Kur'an'da 63 defa geçmektedir.

AYETLER

FECR
89:6

بِعَادٍ

biǎādin

’Ad’e

Rabbinin Ad (kavmin)e ne yaptığını görmedin mi?

NECM
53:50

عَادًا

ǎāden

’Ad’ı

Doğrusu, önce gelen Ad (halkın)ı O yıkıma uğrattı.

BÜRUC
85:13

وَيُعِيدُ

ve yuǐydu

sonra yeniden devam eden

Çünkü O, ilkin var eden, (sonra dirilterek) döndürecek olandır.

KAF
50:13

وَعَادٌ

ve ǎādun

ve Ad

Ad, Firavun ve Lut’un kardeşleri,

KAMER
54:18

عَادٌ

ǎādun

’Ad (da)

Ad (kavmi) de yalanladı. Şu halde Benim azabım ve uyarmam nasılmış?

SAD
38:12

وَعَادٌ

ve ǎādun

ve Ad (kavmi)

Onlardan önce Nuh kavmi, Ad ve kazıklar sahibi Firavun da yalanlamıştı.

A'RAF
7:29

تَعُودُونَ

teǔdūne

O’na döneceksiniz

De ki "Rabbim adaletle davranmayı emretti. Her mescid yanında (secde yerinde) yüzlerinizi (O’na) doğrultun ve dini yalnız Kendisi’ne has kılarak O’na dua edin. "Başlangıçta sizi yarattığı" gibi döneceksiniz."

A'RAF
7:65

عَادٍ

ǎādin

Ad(kavmin)e de

Ad (toplumuna da) kardeşleri Hud’u (gönderdik.) (Hud, kavmine) "Ey kavmim, Allah’a kulluk edin, sizin O’ndan başka İlahınız yoktur. Hala korkup-sakınmayacak mısınız?" dedi.

A'RAF
7:74

عَادٍ

ǎādin

Ad’dan

"(Allah’ın) Ad (kavminden) sonra sizi halifeler kıldığını ve sizi yeryüzünde (güç ve servetle) yerleştirdiğini hatırlayın. Ki onun düzlüklerinde köşkler kuruyor, dağlardan evler yontuyordunuz. Şu halde Allah’ın nimetlerini hatırlayın, yeryüzünde bozguncular olarak karışıklık çıkarmayın."

A'RAF
7:88

لَتَعُودُنَّ

leteǔdunne

dönersiniz

Kavminin önde gelenlerinden büyüklük taslayanlar (müstekbirler) dediler ki "Ey Şuayb, seni ve seninle birlikte iman edenleri ya ülkemizden sürüp-çıkaracağız veya mutlaka bizim dinimize geri döneceksiniz." (Şuayb) "Biz istemesek de mi?" dedi.

A'RAF
7:89

عُدْنَا

ǔdnā

tekrar ona dönersek

"Allah bizi ondan kurtardıktan sonra, bizim tekrar sizin dininize dönmemiz Allah’a karşı yalan yere iftira düzmemiz olur. Rabbimiz olan Allah’ın dilemesi dışında, ona geri dönmemiz bizim için olacak iş değildir. Rabbimiz, ilim bakımından herşeyi kuşatmıştır. Biz Allah’a tevekkül ettik. ’Rabbimiz, bizimle kavmimiz arasında ’Sen hak ile hüküm ver,’ Sen ’hüküm verenlerin’ en hayırlısısın."

A'RAF
7:89

نَعُودَ

neǔde

dönmemiz

"Allah bizi ondan kurtardıktan sonra, bizim tekrar sizin dininize dönmemiz Allah’a karşı yalan yere iftira düzmemiz olur. Rabbimiz olan Allah’ın dilemesi dışında, ona geri dönmemiz bizim için olacak iş değildir. Rabbimiz, ilim bakımından herşeyi kuşatmıştır. Biz Allah’a tevekkül ettik. ’Rabbimiz, bizimle kavmimiz arasında ’Sen hak ile hüküm ver,’ Sen ’hüküm verenlerin’ en hayırlısısın."

YASIN
36:39

عَادَ

ǎāde

bir hale geldi

Ay’a gelince, Biz onun için de birtakım uğrak yerleri takdir ettik; sonunda o, eski bir hurma dalı gibi döndü (döner).

FURKAN
25:38

وَعَادًا

ve ǎāden

ve Ad’ı

Ad’ı, Semud’u, Ress halkını ve bunlar arasında birçok nesilleri (yok ettik).

TA-HA
20:21

سَنُعِيدُهَا

senuǐyduhā

biz onu sokacağız

Dedi ki "Onu al ve korkma, Biz onu ilk durumuna çevireceğiz."

TA-HA
20:55

نُعِيدُكُمْ

nuǐydukum

döndürürüz

Sizi ondan yarattık, ona geri vereceğiz ve sizi bir kere daha ondan çıkaracağız.

ŞU'ARA
26:123

عَادٌ

ǎādun

Ad (kavmi) de

Ad (kavmi) de gönderilen (elçi)leri yalanladı.

NEML
27:64

يُعِيدُهُ

yuǐyduhu

onu iade eden

Ya da halkı sürekli yaratmakta olan, sonra onu iade edecek olan ve sizi gökten ve yerden rızıklandıran mı? Allah ile beraber başka bir İlah mı? De ki "Eğer doğru söylüyor iseniz, kesin-kanıt (burhan)ınızı getiriniz."

KASAS
28:85

مَعَادٍ

meǎādin

varılacak yere

Şüphesiz, sana Kur’an’ı farz kılan, seni dönülecek yere elbette döndürecektir. De ki "Rabbim, hidayetle geleni de, açıkça bir sapıklık içinde olanı da daha iyi bilmektedir."

İSRA
17:8

عُدْتُمْ

ǔdtum

siz dönerseniz

Umulur ki, Rabbiniz size merhamet eder, fakat siz (bozgunculuğa) dönerseniz Biz de (sizi aşağılık kılmaya ve cezalandırmaya) döneriz. Biz, cehennemi kafirler için bir kuşatma yeri kıldık.

İSRA
17:8

عُدْنَا

ǔdnā

biz de döneriz

Umulur ki, Rabbiniz size merhamet eder, fakat siz (bozgunculuğa) dönerseniz Biz de (sizi aşağılık kılmaya ve cezalandırmaya) döneriz. Biz, cehennemi kafirler için bir kuşatma yeri kıldık.

İSRA
17:51

يُعِيدُنَا

yuǐydunā

bizi tekrar döndürebilir

"Ya da göğüslerinizde büyümekte olan (veya büyüttüğünüz) bir yaratık (olun)." Bizi kim (hayata) geri çevirebilir" diyecekler. De ki "Sizi ilk defa yaratan." Bu durumda sana başlarını alaylıca sallayacaklar ve diyecekler ki "Ne zamanmış o?" De ki "Umulur ki pek yakında."

İSRA
17:69

يُعِيدَكُمْ

yuǐydekum

sizi gönderip

Veya sizi bir kere daha ona (denize) gönderip üzerinize kırıp geçiren bir fırtına salarak nankörlük etmeniz nedeniyle sizi batırmasına karşı emin misiniz? Sonra onun öcünü Bize karşı alacak (kimseyi de) bulamazsınız.

YUNUS
10:4

يُعِيدُهُ

yuǐyduhu

onu tekrarlayan

Sizin tümünüzün dönüşü O’nadır. Allah’ın va’di bir gerçektir. İman edip salih amellerde bulunanlara, adaletle karşılık vermek için yaratmayı başlatan, sonra onu iade edecek olan O’dur. İnkar edenler ise, küfürleri dolayısıyla, onlar için kaynar sudan bir içki ve acı bir azap vardır.

YUNUS
10:34

يُعِيدُهُ

yuǐyduhu

yeniden diriltecek

De ki "Sizin şirk koştuklarınızdan ilk kez yaratacak, sonra onu iade edecek olan var mı?" De ki "Allah yaratmayı (ilkin) başlatır, sonra onu iade eder. Öyleyse nasıl çevriliyorsunuz?"

YUNUS
10:34

يُعِيدُهُ

yuǐyduhu

yeniden diriltir

De ki "Sizin şirk koştuklarınızdan ilk kez yaratacak, sonra onu iade edecek olan var mı?" De ki "Allah yaratmayı (ilkin) başlatır, sonra onu iade eder. Öyleyse nasıl çevriliyorsunuz?"

HUD
11:50

عَادٍ

ǎādin

Ad

Ad (halkına da) kardeşleri Hud’u (gönderdik). Dedi ki "Ey kavmim, Allah’a ibadet edin, sizin O’ndan başka İlahınız yoktur. Siz yalan olarak (tanrılar) düzenlerden başkası değilsiniz.

HUD
11:59

عَادٌ

ǎādun

Ad (halkı)

İşte Ad (halkı) Rablerinin ayetlerini tanımayıp reddettiler. O’nun elçilerine isyan ettiler ve her inatçı zorbanın emri ardınca yürüdüler.

HUD
11:60

عَادًا

ǎāden

Ad (halkı)

Ve bu dünyada da, kıyamet gününde de lanete tabi tutuldular. Haberiniz olsun; gerçekten Ad (halkı), Rablerine (karşı) inkar ettiler. Haberiniz olsun; Hud kavmi Ad’a (Allah’ın rahmetinden) uzaklık (verildi).

HUD
11:60

لِعَادٍ

liǎādin

Ad

Ve bu dünyada da, kıyamet gününde de lanete tabi tutuldular. Haberiniz olsun; gerçekten Ad (halkı), Rablerine (karşı) inkar ettiler. Haberiniz olsun; Hud kavmi Ad’a (Allah’ın rahmetinden) uzaklık (verildi).

EN'ÂM
6:28

لَعَادُوا

leǎādū

yine dönerlerdi

Hayır, önceden saklı tuttukları kendilerine açıklandı. Şayet (dünyaya) geri çevrilseler bile, kendisinden sakındırıldıkları şeylere şüphesiz yine döneceklerdir. Çünkü onlar, gerçekten kafirlerdir.

SEBE
34:49

يُعِيدُ

yuǐydu

geri getiremez

De ki "Hak geldi; batıl ise ne (bir şey) ortaya çıkarabilir, ne geri getirebilir."

MÜ'MIN
40:31

وَعَادٍ

ve ǎādin

ve ’Ad

"Nuh kavmi, Ad, Semud ve onlardan sonra gelenlerin durumuna benzer (bir gün). Allah, kullar için zulüm istemez."

FUSSILET
41:13

عَادٍ

ǎādin

’Ad

Bu durumda eğer onlar yüz çevirirlerse, artık de ki "Ben sizi, Ad ve Semud (kavimlerinin) yıldırımına benzer bir yıldırımla uyardım."

FUSSILET
41:15

عَادٌ

ǎādun

Ad (kavmi)

Ad (kavmin)e gelince; onlar yeryüzünde haksız yere büyüklendiler ve dediler ki "Kuvvet bakımından bizden daha üstünü kimmiş?" Onlar, gerçekten kendilerini yaratan Allah’ı görmediler mi? O, kuvvet bakımından kendilerinden daha üstündür. Oysa onlar, Bizim ayetlerimizi (bilerek) inkar ediyorlardı.

DUHAN
44:15

عَائِدُونَ

ǎāidūne

dönersiniz

Biz sizden bu azabı biraz açıp-gidereceğiz; (ama yine) dönecek olanlarsınız siz.

AHKAF
46:21

عَادٍ

ǎādin

Ad’ın

Ad’ın kardeşini hatırla; onun önünden ve ardından nice uyarıcılar gelip geçmişti; hani o, Ahkaf’taki kavmini "Allah’tan başkasına kulluk etmeyin, gerçekten ben, sizin için büyük bir günün azabından korkarım" diye uyarmıştı.

ZARIYAT
51:41

عَادٍ

ǎādin

Ad’de

Ad (kavmin)de de (ayetler vardır). Hani onların üzerine köklerini kesen (akim) bir rüzgar gönderdik.

KEHF
18:20

يُعِيدُوكُمْ

yuǐydūkum

döndürürler

"Çünkü onlar üzerinize çıkıp gelirlerse, sizi taşa tutarlar veya dinlerine geri çevirirler; bu durumda ebedi olarak kurtuluş bulamazsınız."

NUH
71:18

يُعِيدُكُمْ

yuǐydukum

geri çevirecektir

"Sonra sizi yine oraya geri çevirecek ve sizi (diriltici) bir çıkarışla diriltip-çıkaracaktır."

İBRAHIM
14:9

وَعَادٍ

ve ǎādin

ve Ad

Sizden öncekilerin, Nuh kavminin, Ad ve Semud ile onlardan sonra gelenlerin haberi size gelmedi mi? Ki onları, Allah’tan başkası bilmez. Elçileri onlara apaçık delillerle gelmişlerdi de, ellerini ağızlarına götürüp (öfkelerinden ısırdılar) ve dediler ki "Tartışmasız, biz sizin kendisiyle gönderildiğiniz şeyleri inkar ettik ve bizi kendisine çağırdığınız şeyden de gerçekten kuşku verici bir tereddüt içindeyiz."

İBRAHIM
14:13

لَتَعُودُنَّ

leteǔdunne

dönersiniz

İnkar edenler, resullerine dediler ki "Muhakkak (ya) sizi kendi toprağımızdan süreceğiz veya dinimize geri döneceksiniz." Böylelikle Rableri kendilerine vahyetti ki "Şüphesiz Biz, zulmedenleri helak edeceğiz.

ENBIYA
21:104

نُعِيدُهُ

nuǐyduhu

onu iade ederiz

Bizim, göğü kitabın sahifelerini katlar gibi katlayacağımız gün, ilk yaratmaya başladığımız gibi, yine onu (eski durumuna) iade edeceğiz. Bu, Bizim üzerimizde bir vaiddir. Elbette, Biz yapıcılarız.

MÜ'MINUN
23:107

عُدْنَا

ǔdnā

bir daha dönersek

"Rabbimiz, bizi (ateşin) içinden çıkar, eğer yine (inkara) dönersek, artık gerçekten zalim kimseler oluruz."

SECDE
32:20

أُعِيدُوا

uǐydū

yine geri çevrilirler

Fasık olanlar içinse, artık onların da barınma yeri ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde, geri çevrilirler ve onlara "Kendisini yalanladığınız ateş azabını tadın" denir.

HAKKA
69:4

وَعَادٌ

ve ǎādun

ve ’Ad

Semud ve Ad (toplumları), karia’yı yalan saydılar.

HAKKA
69:6

عَادٌ

ǎādun

Ad (kavmi ise)

Ad (halkın)a gelince; onlar da, uğultu yüklü, azgın bir kasırga ile helak edildiler.

RUM
30:11

يُعِيدُهُ

yuǐyduhu

onu devam ettirir

Allah, yaratmayı başlatır, sonra onu iade eder, sonra da siz O’na döndürülürsünüz.

RUM
30:27

يُعِيدُهُ

yuǐyduhu

onu tekrarlar

Yaratmayı başlatan, sonra onu iade edecek olan O’dur; bu O’na göre pek kolaydır. Göklerde ve yerde en Yüce misal O’nundur. O, güçlü ve üstün olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.

ANKEBUT
29:19

يُعِيدُهُ

yuǐyduhu

onu iade ediyor

Onlar görmediler mi ki, Allah yaratmaya nasıl başlıyor, sonra onu iade ediyor? Şüphesiz, bu Allah’a göre kolaydır.

ANKEBUT
29:38

وَعَادًا

ve ǎāden

ve Ad’ı

Ad’ı ve Semud’u da (yıkıma uğrattık). Gerçek şu ki, kendi oturdukları yerlerden size (durumları) belli olmaktadır. Kendi yaptıklarını şeytan süsleyip-çekici kıldı, böylece onları yoldan alıkoydu. Oysa onlar görebilen kimselerdi.

HAC
22:22

أُعِيدُوا

uǐydū

geri çevrilirler

Ne zaman ordan, sarsıcı-üzüntüden çıkmak isterlerse, oraya geri çevrilirler ve (onlara) "Yakıcı azabı tadın" (denir).

HAC
22:42

وَعَادٌ

ve ǎādun

ve ’Ad

Eğer seni yalanlıyorlarsa, onlardan önce Nuh, Ad, Semud kavmi de yalanlamıştı.

BAKARA
2:275

عَادَ

ǎāde

tekrar (ribaya) dönerse

Faiz (riba) yiyenler, ancak şeytan çarpmış olanın kalkışı gibi, çarpılmış olmaktan başka (bir tarzda) kalkmazlar. Bu, onların "Alım-satım da ancak faiz gibidir" demelerinden dolayıdır. Oysa Allah, alış-verişi helal, faizi haram kılmıştır. Kime Rabbinden bir öğüt gelir de (faize) bir son verirse, artık geçmişi kendisine, işi de Allah’a aittir. Kim (faize) geri dönerse, artık onlar ateşin halkıdır, orada sürekli kalacaklardır.

ENFAL
8:19

تَعُودُوا

teǔdū

dönerseniz

Eğer fetih istiyor idiyseniz (ey kafirler,) işte size fetih; ama eğer (inkardan ve eski yaptıklarınızdan) vazgeçerseniz bu sizin için daha hayırlıdır. Yok, geri dönerseniz Biz de döneriz. Topluluğunuz çok da olsa, size bir şey sağlayamaz. Çünkü Allah mü’minlerle beraberdir.

ENFAL
8:19

نَعُدْ

neǔd

biz de döneriz

Eğer fetih istiyor idiyseniz (ey kafirler,) işte size fetih; ama eğer (inkardan ve eski yaptıklarınızdan) vazgeçerseniz bu sizin için daha hayırlıdır. Yok, geri dönerseniz Biz de döneriz. Topluluğunuz çok da olsa, size bir şey sağlayamaz. Çünkü Allah mü’minlerle beraberdir.

ENFAL
8:38

يَعُودُوا

yeǔdū

dönerlerse

O inkar edenlere de ki "Eğer vazgeçerlerse geçmişte (yaptıkları) şeyler bağışlanacaktır. Ama yine dönecek olurlarsa, önceki (toplumlara uygulanan) sünnet, muhakkak (onların başından da) geçmiş olacaktır.

NUR
24:17

تَعُودُوا

teǔdū

dönmemeniz için

Eğer iman edenlerden iseniz, bunun gibisine bir daha dönmemeniz için Allah size öğüt vermektedir.

MÜCADELE
58:3

يَعُودُونَ

yeǔdūne

dönenler

Kadınlarına "zıhar"da bulunanlar, sonra söylediklerinden geri dönenlerin, birbirleriyle temas etmeden önce bir köleyi özgürlüğüne kavuşturmaları gerekir. İşte size bununla öğüt verilmektedir. Allah, yaptıklarınızı haber alandır.

MÜCADELE
58:8

يَعُودُونَ

yeǔdūne

dönüyorlar

’Gizli toplantıların fısıldaşmalarından’ (kulis) men’ edilip sonra men’ edildikleri şeye dönenleri; günah, düşmanlık ve Peygamber’e isyanı (aralarında) fısıldaşanları görmüyor musun? Onlar sana geldikleri zaman, seni Allah’ın selamladığı biçimde selamlıyorlar. Ve kendi kendilerine "Söylediklerimiz dolayısıyla Allah bize azap etse ya." derler. Onlara cehennem yeter; oraya gireceklerdir. Artık o, ne kötü bir gidiş yeridir.

MAIDE
5:95

عَادَ

ǎāde

düşmanlık ederse

Ey iman edenler, siz ihramlıyken avı öldürmeyin. Sizden kim onu kasıtlı olarak (taammüden) öldürürse, cezası, hayvandan öldürdüğünün bir benzeridir. Buna da, Kabe’ye ulaşmış bir kurbanlık olarak içinizden adalet sahibi iki kişi hükmedecektir. Veya yoksulları doyurmak veya onun dengi oruç tutmak olan bir kefaret vardır. Böylelikle işlediğinin vebalini tatmış olsun. Allah geçmişte olanı bağışladı. Ama kim tekrarlarsa, Allah ondan öç alacaktır. Allah üstün ve güçlü olandır, öç sahibidir.

MAIDE
5:114

عِيدًا

ǐyden

bir bayram

Meryem oğlu İsa "Allah’ım, Rabbimiz, bize gökten bir sofra indir, öncemiz ve sonramız için bir bayram ve Senden de bir belge olsun. Bizi rızıklandır, Sen rızık vericilerin en hayırlısısın" demişti.

TEVBE
9:70

وَعَادٍ

ve ǎādin

ve Ad

Onlara, kendilerinden öncekilerin; Nuh, Ad, Semud kavminin, İbrahim kavminin, Medyen ahalisinin ve yerle bir olan şehirlerin haberi gelmedi mi? Onlara resulleri apaçık deliller getirmişlerdi. Demek ki Allah, onlara zulmediyor değildi, ama onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı.