ن د و kökü Kur'an'da 53 defa geçmektedir.

AYETLER

ÂLAK
96:17

نَادِيَهُ

nādiyehu

meclisini

O zaman da meclisini (yakın çevresini ve yandaşlarını) çağırsın.

KALEM
68:21

فَتَنَادَوْا

fe tenādev

birbirlerine seslendiler

Nihayet sabah vakti birbirlerine seslendiler.

KALEM
68:48

نَادَىٰ

nādā

seslenmişti

Şimdi sen, Rabbinin hükmüne sabret ve balık sahibi (Yunus) gibi olma; hani o, içi kahır dolu olarak (Rabbine) çağrıda bulunmuştu.

KAF
50:41

يُنَادِ

yunādi

çağırır

Çağırıcının, yakın bir yerden çağrıda bulunacağı güne kulak ver;

KAF
50:41

الْمُنَادِ

l-munādi

o ünleyici

Çağırıcının, yakın bir yerden çağrıda bulunacağı güne kulak ver;

KAMER
54:29

فَنَادَوْا

fenādev

çağırdılar

Derken arkadaşlarını çağırdılar, o da bıçağını kapıp ’hayvanı ayağından biçip yere devirdi.’

SAD
38:3

فَنَادَوْا

fenādev

feryad ettiler

Biz kendilerinden önce, nice kuşakları yıkıma uğrattık da onlar feryad ettiler; ancak (artık) kurtulma zamanı değildi.

SAD
38:41

نَادَىٰ

nādā

seslenmişti

Kulumuz Eyyub’u da hatırla. Hani o "Herhalde şeytan, bana kahredici bir acı ve azap dokundurdu" diye Rabbine seslenmişti.

A'RAF
7:22

وَنَادَاهُمَا

ve nādāhumā

ve onlara seslendi

Böylece onları aldatarak düşürdü. Ağacı tattıkları anda ise, ayıp yerleri kendilerine beliriverdi ve üzerlerini cennet yapraklarından örtmeye başladılar. (O zaman) Rableri kendilerine seslendi "Ben sizi bu ağaçtan menetmemiş miydim? Ve şeytanın sizin gerçekten apaçık bir düşmanınız olduğunu söylememiş miydim?"

A'RAF
7:43

وَنُودُوا

ve nūdū

onlara seslenildi

Biz onların göğüslerinde kinden ne varsa çekip almışız. Altlarından ırmaklar akar. Derler ki "Bizi buna ulaştıran Allah’a hamd olsun. Eğer Allah bize hidayet vermeseydi biz doğruya ermeyecektik. Andolsun, Rabbimiz’in elçileri hak ile geldiler." Onlara "İşte bu, yaptıklarınıza karşılık olarak mirasçı kılındığınız cennettir" diye seslenilecek.

A'RAF
7:44

وَنَادَىٰ

ve nādā

ve seslendi

Cennet halkı, ateş halkına (şöyle) seslenecekler "Bize Rabbimiz’in vadettiğini gerçek buldunuz mu?" Onlar da "Evet" derler. Bundan sonra içlerinden seslenen biri (şöyle) seslenecektir "Allah’ın laneti zalimlerin üzerine olsun."

A'RAF
7:46

وَنَادَوْا

ve nādev

ve seslendiler

İki taraf arasında bir engel ve burçlar (A’raf) üstünde hepsini yüzlerinden tanıyan adamlar vardır. Cennete gireceklere "Selam size" derler, ki bunlar, henüz girmeyen fakat (girmeyi) ’şiddetle arzu edip umanlardır.’

A'RAF
7:48

وَنَادَىٰ

ve nādā

ve seslendiler

Burcun üstündeki adamlar, kendilerini yüzlerinden tanıdıkları (ileri gelen birtakım) adamlara seslenerek derler ki "Ne (güç ve servet) toplamış olmanız, ne büyüklük taslamanız (istikbarınız) size bir yarar sağlamadı."

A'RAF
7:50

وَنَادَىٰ

ve nādā

ve seslendiler

Ateşin halkı cennet halkına seslenir "Bize biraz sudan ya da Allah’ın size verdiği rızıktan aktarın." Derler ki "Doğrusu Allah, bunları inkar edenlere haram (yasak) kılmıştır."

MERYEM
19:3

نَادَىٰ

nādā

yalvarmıştı

Hani o, Rabbine gizlice seslendiği zaman;

MERYEM
19:3

نِدَاءً

nidā'en

bir seslenişle

Hani o, Rabbine gizlice seslendiği zaman;

MERYEM
19:24

فَنَادَاهَا

fenādāhā

ona şöyle seslendi

Altından (bir ses) ona seslendi "Hüzne kapılma, Rabbin senin alt (yan)ında bir ark kılmıştır."

MERYEM
19:52

وَنَادَيْنَاهُ

ve nādeynāhu

ve ona seslendik

Ona, Tur’un sağ yanından seslendik ve onu (kendisiyle) gizlice söyleşmek için yakınlaştırdık.

MERYEM
19:73

نَدِيًّا

nediyyen

meclisi (mevkii)

Onlara apaçık ayetlerimiz okunduğunda, o inkar edenler, iman edenlere derler ki "İki gruptan hangisi, makam bakımından daha iyi, topluluk bakımından daha güzeldir?"

TA-HA
20:11

نُودِيَ

nūdiye

kendisine seslenildi

Nitekim ona gidince, kendisine seslenildi "Ey Musa."

ŞU'ARA
26:10

نَادَىٰ

nādā

seslenmişti

Hani senin Rabbin, Musa’ya seslenmişti "Zulmetmekte olan kavme git;"

NEML
27:8

نُودِيَ

nūdiye

seslenildi

Oraya gittiğinde, kendisine seslenildi "Ateş (yerin)de olanlar da, çevresinde bulunanlar da kutlu kılınmıştır. Alemlerin Rabbi olan Allah Yücedir.

KASAS
28:30

نُودِيَ

nūdiye

şöyle seslenildi

Derken oraya geldiğinde, o kutlu yerdeki vadinin sağ yanında olan bir ağaçtan "Ey Musa, Alemlerin Rabbi olan Allah Benim;" diye seslenildi.

KASAS
28:46

نَادَيْنَا

nādeynā

seslendiğimiz

(Musa’ya) Seslendiğimiz zaman da, sen Tur’un yanında değildin. Ancak Rabbinden bir rahmet olmak üzere senden önce kendilerine bir uyarıcı gelmemiş olan bir kavmi uyarman için (gönderildin). Umulur ki, öğüt alıp düşünürler diye.

KASAS
28:62

يُنَادِيهِمْ

yunādīhim

(Allah) onlara seslenerek

O gün (Allah) onlara seslenerek "Bana ortak olarak öne sürdükleriniz nerede?" der.

KASAS
28:65

يُنَادِيهِمْ

yunādīhim

onlara seslenerek

O gün (Allah) onlara seslenerek "Gönderilen (elçilere) ne cevab verdiniz?" der.

KASAS
28:74

يُنَادِيهِمْ

yunādīhim

onlara seslenerek

O gün (Allah) onlara seslenerek "Bana ortak olarak öne sürdükleriniz nerede" der.

HUD
11:42

وَنَادَىٰ

ve nādā

ve seslendi

(Gemi) Onlarla dağlar gibi dalga(lar) içinde yüzüyorken Nuh, bir kenara çekilmiş olan oğluna seslendi "Ey oğlum, bizimle birlikte bin ve kafirlerle birlikte olma."

HUD
11:45

وَنَادَىٰ

ve nādā

ve seslendi

Nuh, Rabbine seslendi. Dedi ki "Rabbim, şüphesiz benim oğlum ailemdendir ve Senin va’din de doğrusu haktır. Sen hakimlerin hakimisin."

SAFFAT
37:75

نَادَانَا

nādānā

bize yalvarmıştı

Andolsun, Nuh Bize (dua edip) seslenmişti de, ne güzel icabet etmiştik.

SAFFAT
37:104

وَنَادَيْنَاهُ

ve nādeynāhu

ve biz ona seslendik

Biz ona "Ey İbrahim" diye seslendik.

MÜ'MIN
40:10

يُنَادَوْنَ

yunādevne

(şöyle) seslenilir

Şüphesiz küfredenlere de (şöyle) seslenilir "Allah’ın gazablanması, elbette sizin kendi nefislerinize gazablanmanızdan daha büyüktür. Çünkü siz, imana çağrıldığınız zaman inkar ediyordunuz.

MÜ'MIN
40:32

التَّنَادِ

t-tenādi

o çağırma

"Ve ey kavmim, doğrusu ben sizin için o feryat (edeceğiniz kıyamet) gününden korkuyorum."

FUSSILET
41:44

يُنَادَوْنَ

yunādevne

çağırılıyorlar

Eğer Biz onu A’cemi (Arapça olmayan bir dilde) olan bir Kur’an kılsaydık, herhalde derlerdi ki "Onun ayetleri açıklanmalı değil miydi? Arap olana, A’cemi (Arapça olmayan bir dil)mi?" De ki "O, iman edenler için bir hidayet ve bir şifadır. İman etmeyenlerin ise kulaklarında bir ağırlık vardır ve o (Kur’an), onlara karşı bir körlüktür. İşte onlara (sanki) uzak bir yerden seslenilir."

FUSSILET
41:47

يُنَادِيهِمْ

yunādīhim

onlara seslenildiği

Kıyamet-saatinin ilmi O’na döndürülür. O’nun ilmi olmaksızın, hiçbir meyve tomurcuğundan çıkmaz, hiçbir dişi gebe kalmaz ve doğurmaz da. Onlara "Benim ortaklarım nerede" diye sesleneceği gün, dediler ki "Sana arzettik ki, bizden hiçbir şahid yok."

ZUHRUF
43:51

وَنَادَىٰ

ve nādā

ve seslendi

Firavun, kendi kavmi içinde bağırdı; dedi ki "Ey kavmim, Mısır’ın mülkü ve şu altımda akmakta olan nehirler benim değil mi? Yine de görmeyecek misiniz?"

ZUHRUF
43:77

وَنَادَوْا

ve nādev

ve seslendiler

(Cehennem bekçisine) "Ey Malik (bekçi), Rabbin bizim işimizi bitirsin" diye haykırdılar. O "Gerçek şu ki siz, (burda) kalacak kimselersiniz" dedi.

KEHF
18:52

نَادُوا

nādū

çağırın

(Kafirlere) "Benim ortaklarım sandığınız şeyleri çağırın" diyeceği gün; işte onları çağırmışlardır, ama onlar, kendilerine cevap vermemişlerdir. Biz onların aralarında bir uçurum koyduk.

ENBIYA
21:76

نَادَىٰ

nādā

bize yalvarmıştı

Nuh da; daha önce çağrıda bulunduğu zaman, Biz onun çağrısına cevap verdik, onu ve ailesini büyük bir üzüntüden kurtardık.

ENBIYA
21:83

نَادَىٰ

nādā

du’a etmişti

Eyüp de; hani o Rabbine çağrıda bulunmuştu "Şüphesiz bu dert (ve hastalık) beni sarıverdi. Sen merhametlilerin en merhametli olanısın."

ENBIYA
21:87

فَنَادَىٰ

fenādā

nihayet yalvardı

Balık sahibi (Yunus’u da); hani o, kızmış vaziyette gitmişti ki; bundan dolayı kendisini sıkıntıya düşürmeyeceğimizi sanmıştı. (Balığın karnındaki) Karanlıklar içinde "Senden başka İlah yoktur, Sen Yücesin, gerçekten ben zulmedenlerden oldum" diye çağrıda bulunmuştu.

ENBIYA
21:89

نَادَىٰ

nādā

du’a etmişti

Zekeriya da; hani Rabbine çağrıda bulunmuştu "Rabbim, beni yalnız başıma bırakma, sen mirasçıların en hayırlısısın."

NAZI'AT
79:16

نَادَاهُ

nādāhu

ona seslenmişti

Hani Rabbi ona, kutsal vadi Tuva’da seslenmişti

NAZI'AT
79:23

فَنَادَىٰ

fe nādā

ve bağırdı

Sonunda (yardımcı güçlerini) topladı, seslendi;

ANKEBUT
29:29

نَادِيكُمُ

nādīkumu

toplantılarınızda

"Siz, (yine de) erkeklere yaklaşacak, yol kesecek ve biraraya gelişlerinizde çirkinlikler yapacak mısınız?" Bunun üzerine kavminin cevabı yalnızca "Eğer doğru söylüyor isen, bize Allah’ın azabını getir" demek oldu.

BAKARA
2:171

وَنِدَاءً

ve nidā'en

ve bağırtıdan

İnkar edenlerin örneği bağırıp çağırmadan başka bir şey işitmeyip (duyduğu veya bağırdığı şeyin anlamını bilmeyen ve sürekli) haykıran (bir hayvan)ın örneği gibidir. Onlar, sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler; bundan dolayı akıl erdiremezler.

ÂL-I İMRAN
3:39

فَنَادَتْهُ

fenādethu

ona seslendiler

O mihrapta namaz kılarken, melekler ona seslendi "Allah, sana Yahya’yı müjdeler. O, Allah’tan olan bir kelimeyi (İsa’yı) doğrulayan, efendi, iffetli ve salihlerden bir peygamberdir."

ÂL-I İMRAN
3:193

مُنَادِيًا

munādiyen

bir davetçi

"Rabbimiz, biz "Rabbinize iman edin" diye imana çağrıda bulunan bir çağırıcıyı işittik, hemen iman ettik. Rabbimiz, bizim günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört ve bizi de iyilik yapanlarla birlikte öldür."

ÂL-I İMRAN
3:193

يُنَادِي

yunādī

çağıran

"Rabbimiz, biz "Rabbinize iman edin" diye imana çağrıda bulunan bir çağırıcıyı işittik, hemen iman ettik. Rabbimiz, bizim günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört ve bizi de iyilik yapanlarla birlikte öldür."

CUM'A
62:9

نُودِيَ

nūdiye

çağrıldığı(nız)

Ey iman edenler, cuma günü namaz için çağrı yapıldığı zaman, hemen Allah’ı zikretmeye koşun ve alış-verişi bırakın. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır.

HUCURAT
49:4

يُنَادُونَكَ

yunādūneke

sana bağıranların

Şüphesiz, hücrelerin ardından sana seslenenler de, onların çoğu aklını kullanmıyor.

MAIDE
5:58

نَادَيْتُمْ

nādeytum

çağırıldığınız

Onlar, siz birbirinizi namaza çağırdığınızda onu alay ve oyun (konusu) edinirler. Bu, gerçekten onların akıl erdirmeyen bir topluluk olmalarındandır.

HADID
57:14

يُنَادُونَهُمْ

yunādūnehum

onlara seslenirler

(Münafıklar) Onlara seslenirler "Biz sizlerle birlikte değil miydik?" Derler ki "Evet, ancak siz kendinizi fitneye düşürdünüz, (Müslümanları acıların ve yıkımların sarmasını) gözetip-beklediniz, (Allah’a ve İslam’a karşı) kuşkulara kapıldınız. Sizleri kuruntular yanıltıp-aldattı. Sonunda Allah’ın emri (olan ölüm) geliverdi; ve o aldaltıcı da sizi Allah ile (Allah’ın adını kullanarak, hatta masumca sizden görünerek) aldatmış oldu."