Hasan Basri Çantay 

1. Ey (esvabına) bürünen (Habîbim),

2. gece (nin) birazından gayrı (saatlerinde) kalk,

3. (Gecenin) yarısı mıkdârınca. Yahud ondan «birazını eksilt.

4. Yahud (o yarının) üzerine (ilâve edib) artır. Kur’ânı da açık açık, tane tane oku.

5. Hakıykat biz sana ağır bir söz vahyediyoruz.

6. Gerçek, gece (yatağından ibâdete) kalkan nefs (yok mu?) o, hem uygunluk i’tibariyle daha kuvvetlidir, hem kıraatçe daha sağlamdır.

7. Çünkü gündüz senin için uzun bir meşguuliyyet var.

8. Rabbinin adını an. (İbâdetinde Ondan başka herşeyden kesilerek) yalnız Ona yönel.

9. (O), doğunun da, batının da Rabbidir. Ondan başka hiçbir Tanrı yok. O halde (umuurunda) güvenek ve dayanak olarak onu tut.

10. Onlar ne derlerse katlan. Onlardan sızıltısızca ayrıl.

11. Yalan sayacak olan o varlık saahiblerini bana bırak ve onlara biraz mühlet ver.

12. Çünkü bizim yanımızda (ağır) bukağılar var, yakıcı bir ateş var,

13. boğazda tıkanıb kalan bir yiyecek var. (Bunlardan başka da) elem verici bir azâb var,

14. o günde ki yer (ler), dağlar (zelzeleyle) sarsılır. Dağlar akıb dağılan bir kum yığınına döner.

15. Hakıykat, bir Fir’avne bir’ peygamber yolladığımız gibi size de (kıyamet günü) üzerinize şâhid olarak bir peygamber gönderdik.

16. Fir’avn, o peygambere ısyânetdi de biz de onu ağır ve çetin bir tutuşla yakalayıverdik.

17. Eğer siz (dünyâda) küfrederseniz çocukları ak saçlı ihtiyarlara çevirecek olan bir günde kendinizi nasıl koruyabileceksiniz?

18. Gök bile o sebeble (o günün şiddetinden) yarılmış, Onun va’di? fiile çıkarılmış (yerine getirilmiş olacak) dır.

19. İşte bu (korkutucu âyetler) hakıykî birer öğüddür. Artık kim dilerse Rabbine bir yol edinir.

20. Şübhe yok ki Rabbin, senin, gecenin üçde ikisinden biraz eksik, yarısı, üçde biri kadar ayakda durmakda olduğunu ve senin maiyyetinde bulunanlardan bir zümrenin de (böyle yapdığını) biliyor. Geceyi, gündüzü Allah saymakdadır. O, bunu sizin sayamayacağınızı bildiği için size karşı (ruhsat canibine) döndü. Artık Kur’andan kolay geleni (ne ise onu) okuyun. Allah muhakkak bilmişdir ki içinizden hasta (lanan) lar olacak, diğer bir kısmı Allahın fazlından (nasıyb) aramak üzere yer (yüzün) de yol tepecekler, başka bir takımı da Allah yolunda çarpışaçaklardır. O halde ondan (Kur’andan size) kolay geleni okuyun. Namazı dosdoğru kılın. Zekâtı verin. Allaha gönül hoşluğuyle ödüne verin. Önden nefisleriniz için ne hayır gönderirseniz onu Allahın nezdinde bulursunuz, (hem) bu daha hayırlı, sevabca daha büyük olmak üzere. Allahdan mağfiret isteyin. Şübhesiz ki Allah (mü’minleri) çok yarlığayıcı, çok esirgeyicidir.