Abdullah Parlıyan 

1. İnsanın tarih sahnesinde görünmesinden önceki dönem, insan henüz anılır birşey değildi.

2. Gerçekten biz insan soyunu erkek ve dişi sularıyla birleşik bir damla sudan yarattık ve onu imtihan etmekteyiz. Biz onu işitme ve görme duyularıyla donatılmış bir varlık kıldık.

3. Gerçek şu ki biz ona yolu yöntemi gösterdik. İmana gelerek şükredici ya da Allah’tan gelen gerçekleri örtbas etme yolunu tercih ederek nankör olması artık kendisine bağlıdır.

4. Biz kafirler için zincirler, kelepçeler ve çılgın alevli cehennem hazırladık.

5. Bu cehenneme değil de cennete giren iyi kişiler,  en güzel koku olan kâfûr karıştırılmış meşrubatı, kadehlerden içerler.

6. Allah’ın has kullarının içtikleri bu has meşrubat öyle bir kaynaktan çıkar ki, o kullar onu istedikleri zaman ve zeminde emirleri altında bulundurup içebilirler.

7. Bu kullar adaklarını yerine getirirler ve şerri her yanı saran ve kaplayan kıyamet gününden korkarlardı.

8. Allah’a olan sevgileri için veya mala olan sevgilerine rağmen yemeklerini yoksula, yetime ve tutsağa verirler, onları doyururlardı.

9. "Biz sizi yalnız Allah rızası için doyuruyoruz. Sizden ne bir karşılık ne de bir teşekkür bekliyoruz.

10. Doğrusu sıkıntı ve dehşet dolu bir günde Rabbimize vereceğimiz hesabın korkusunu duyuyoruz."

11. Ve bu yüzden Allah onları o günün dehşetinden koruyacak, aydınlık ve sevinç verecektir.

12. Dinleri uğrunda her türlü eziyet ve işkencelere katlanmalarına karşılık mükafatları cennettir ve ipekli elbiselerdir.

13. Orada sedirlere yaslanıp uzanacaklar ve ne yakıcı bir güneş ve ne de şiddetli bir soğuk görecekler.

14. Cennet ağaçlarının gölgeleri onları kuşatmıştır. O ağaçların meyveleri kolay toplanacak şekilde onlara iyice yaklaştırılmıştır.

15. Çevrelerinde gümüşten kaplar ve kristal kadehler dolaştırılır.

16. Gümüş beyazlığında ve cam gibi parlak kadehlerdir ki, hepside cennetliklerin içecekleri ölçüye ve susuzluklarına göre ayarlanmıştır.

17. Ve bir kadehle susuzlukları giderilir ki, içindeki meşrubata zencefil karıştırılmıştır,

18. oradaki selsebil isimli bir kaynaktan.

19. Çevrelerinde öyle ölümsüz gençler dolaşır. Onları görünce sanırsın ki saçılmış incilerdir.

20. Orada nereye baksan hep nimet ve büyük bir saltanat görürsün.

21. O kimselerin üzerinde yeşil ipekten ve atlastan elbiseler olacak, onlar gümüş bileziklerle süslenecekler ve Rableri onlara en temiz içeceklerden ikram edecektir.

22. "Bunlar sizin ödüllerinizdir. Çünkü hayatta iken yaptığınız işlerle Allah’ın rızasını kazandınız" denilecek.

23. Şüphe yok ki, biz indirdik Kur’ân’ı sana ayet ayet, zaman zaman.

24. Öyleyse Rabbının hükmünü sabırla bekle ve onlardan hiçbir günahkara ve Allah’tan gelen gerçekleri örtbas eden kimselere uyma.

25. Rabbının adını sabah akşam an.

26. Geceleyin uyandığında da O’na secde et, namaz kıl ve uzun geceler boyunca da boş durma, Allah’ın sınırsız şanını yücelt.

27. Gerçekten bu inkârcılar o çabucak geçen dünyayı severler ve önlerinde gelecek olan son derece ağır günü ihmal edip bırakıp giderler.

28. Onları biz yarattık ve yaratılışlarını her yönden sağlamlaştırıp pekiştirdik. Dilediğimiz zaman değişikliğe uğratıp onların yerine Allah’a daha çok ibadet eden onlardan daha hayırlılarını getiririz.

29. Muhakkak ki bütün bu anlatılanlar, bir uyarı ve öğüttür. Öyleyse dileyen Rabbine giden doğru yolu tutar.

30. Ama Allah size o yolu göstermeyi dilemedikçe, siz onu dileyemezsiniz. Çünkü bilin ki Allah herşeyi görendir ve yaptığı herşeyi yerli yerince yapandır.

31. Dileyeni yahut dilediğini rahmetine kabul eder ama yaratılış gayesi dışında yaşamış olanlara öteki dünyada şiddetli bir azap hazırlamıştır.