İskender Ali Mihr 

1. İnsanın üzerinden, henüz "anılmaya değer bir şey" değilken,(anılmaya değer bir varlık olana kadar) uzun bir zaman geçmedi mi? (ilk defa tek hücre olarak yaratılmasının üzerinden,anılmaya değer bir varlık haline gelmesine,doğmasına kadar geçen süre)

2. Muhakkak Biz, insanı (iki hücrenin) birleşimi olan bir nutfeden yarattık. Onu imtihan edeceğiz. Bu sebeple onu işiten, gören (bir varlık) kıldık.

3. Muhakkak ki Biz, onu (Allah’a ulaştıran) yola hidayet ettik. Fakat o, ya (Allah’a ulaşmayı diler) şükreden olur, ya da (Allah’a ulaşmayı dilemez) küfreden olur.

4. Muhakkak ki Biz, kâfirler için zincirler, demir halkalar ve alevli ateş hazırladık.

5. Muhakkak ki ebrar olanlar, içinde kâfur bulunan kadehlerden içecekler.

6. Allah’ın kulları, içtikleri o pınarı, fışkıra fışkıra (gürül gürül) akıtırlar.

7. Nezirlerini (adaklarını) ifa ederler (yerine getirirler). Ve şerri (heryere) yayılan günden korkarlar.

8. Ve sevdiği taamı (yemeği), miskinlere (fakir ve yoksullara), yetimlere ve esir olanlara yedirirler.

9. Biz sadece Allah’ın vechi için sizi doyuruyoruz. Sizden bir karşılık ve teşekkür istemiyoruz.

10. Muhakkak ki biz, yüzlerin asık olduğu, belâlı, zor günde Rabbimizden korkuyoruz.

11. Oysa Allah, onları işte böyle bir günün şerrinden korudu. Ve onları, pırıl pırıl bir yüze ve surura (sevince) kavuşturdu.

12. Ve sabırlarından dolayı onları cennetle ve ipek elbiselerle mükâfatlandırdı.

13. Orada tahtlar üzerinde yaslanırlar. Orada güneş (şiddetli sıcak) ve şiddetli dondurucu soğuk görmezler.

14. Onun (ağaçlarının) gölgesi, onların üzerine yakındır. Ve onun (olgunlaşmış) meyveleri emre hazır olarak yaklaştırılmıştır.

15. Ve gümüşten kaplar ve billur kadehler ile onların etrafından dolaşılır.

16. Gümüşten kadehler ki onların miktarını belirlemişlerdir.

17. Ve orada, muhtevası zencefil olan kadehler sunulur.

18. Orada "selsebîl" diye isimlendirilen bir pınar vardır.

19. Ve ölümsüz genç delikanlılar onların etrafında dolaşırlar. Sen onları gördüğün zaman saçılmış inciler sanırsın.

20. Ve baktığın zaman orada ni’metler, büyük bir mülk ve saltanat görmüş olursun.

21. Onların üstlerinde yeşil ince ipekten ve işlenmiş atlastan elbiseler vardır. Gümüşten bileziklerle süslenmişlerdir. Ve Rab’leri onlara temiz (lezzetli) içecekler (şaraplar) sundu.

22. Muhakkak ki bu, sizin mükâfatınız oldu. Ve sizin çabalarınız teşekküre lâyık olmuştur (takdir edilmiştir).

23. Muhakkak ki Biz, Biz sana Kur’ân’ı, tenzil ederek (âyet âyet) indirdik.

24. Artık Rabbinin hükmüne sabret. Onlardan kâfir veya günahkâr olanlara itaat etme.

25. Ve Rabbinin ismini sabah ve akşam zikret.

26. Ve artık, gecenin bir kısmında O’na secde et. Ve geceleyin uzun uzun O’nu tesbih et.

27. İşte onlar, muhakkak ki çabuk geçen (dünya hayatını) seviyorlar. Zor, çetin günü arkalarına atıyorlar (umursamıyorlar).

28. Onları Biz yarattık. Ve bağlarını Biz kuvvetlendirdik. Ve dilediğimiz zaman onları emsalleri ile değiştiririz.

29. Muhakkak ki bu bir öğüttür. Artık kim dilerse Rabbine bir yol ittihaz eder (edinir).

30. Ve Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. Muhakkak ki Allah; Alîm’dir, Hakîm’dir (hüküm ve hikmet sahibidir).

31. O dilediği kişiyi, rahmetinin içine dahil eder. Ve zalimler, onlar için elîm azap hazırladı.