İlyas Yorulmaz | |
---|---|
1. İnsan henüz anılmaya değer bir şey değilken, o zamandan bir bölümünün haberi gelmedi mi? |
هَلْ أَتَىٰ عَلَى الْإِنْسَانِ حِينٌ مِنَ الدَّهْرِ لَمْ يَكُنْ شَيْئًا مَذْكُورًا Hel eta alel’insani hıynüm mined dehri lem yekun şey’en mezkura. |
إِنَّا خَلَقْنَا الْإِنْسَانَ مِنْ نُطْفَةٍ أَمْشَاجٍ نَبْتَلِيهِ فَجَعَلْنَاهُ سَمِيعًا بَصِيرًا İnna halaknel’insane min nutfetin emşacin nebteliyhi fece’alnahu semiy’an basıyra. |
|
3. Biz ona doğru olan yolunu gösterdik ki, ya şükredecek, ya da inkar edecek. |
إِنَّا هَدَيْنَاهُ السَّبِيلَ إِمَّا شَاكِرًا وَإِمَّا كَفُورًا İnna hedeynahussebiyle imma şakirav ve imma kefura. |
4. Biz doğruları inkâr edenler için zincirler, boyunduruklar ve yakıcı bir ateş hazırladık. |
إِنَّا أَعْتَدْنَا لِلْكَافِرِينَ سَلَاسِلَ وَأَغْلَالًا وَسَعِيرًا İnna a’tedna lilkafiriyne selasile ve ağlalen ve se’ıyren. |
5. Muhakkak ki iyilik yapanlar, karışımı kâfur olan içeceklerle dolu bir bardaktan içerler. |
إِنَّ الْأَبْرَارَ يَشْرَبُونَ مِنْ كَأْسٍ كَانَ مِزَاجُهَا كَافُورًا İnnel’ebrare yeşrebune min ke’sin kane mizacuha kafura |
عَيْنًا يَشْرَبُ بِهَا عِبَادُ اللَّهِ يُفَجِّرُونَهَا تَفْجِيرًا Aynen yeşrebu biha ’ıbadullahi yufecciruneha tefciyra. |
|
يُوفُونَ بِالنَّذْرِ وَيَخَافُونَ يَوْمًا كَانَ شَرُّهُ مُسْتَطِيرًا Yufune binnezri ve yehafune yevmen kane şerruhu mustetıyren. |
|
8. Sevdikleri yiyeceklerden fakirlere, yetimlere ve esirlere yedirirler. |
وَيُطْعِمُونَ الطَّعَامَ عَلَىٰ حُبِّهِ مِسْكِينًا وَيَتِيمًا وَأَسِيرًا Ve yut’ımunetta’ame ’ala hubbihi miskiynen ve yetiymen ve esiyren. |
إِنَّمَا نُطْعِمُكُمْ لِوَجْهِ اللَّهِ لَا نُرِيدُ مِنْكُمْ جَزَاءً وَلَا شُكُورًا İnnema nut’ımukum livechillahi la nuriydu minkum cezaen ve la şukuren. |
|
10. Biz Rabbimizin, sıkıntı ve kâbuslarla dolu bir gününden korkuyoruz. |
إِنَّا نَخَافُ مِنْ رَبِّنَا يَوْمًا عَبُوسًا قَمْطَرِيرًا İnna nehafu min rabbina yevmen ’abusen kamtariyren. |
فَوَقَاهُمُ اللَّهُ شَرَّ ذَٰلِكَ الْيَوْمِ وَلَقَّاهُمْ نَضْرَةً وَسُرُورًا Fevekahumullahu şerre zalikelyevmi ve lakkahum nadreten ve sururen. |
|
12. Sabretmelerinin karşılığında onlar için cennet ve ipekten giysiler var. |
وَجَزَاهُمْ بِمَا صَبَرُوا جَنَّةً وَحَرِيرًا Ve cezahum bima saberu cenneten ve hariyren. |
مُتَّكِئِينَ فِيهَا عَلَى الْأَرَائِكِ ۖ لَا يَرَوْنَ فِيهَا شَمْسًا وَلَا زَمْهَرِيرًا Muttekiiyne fiyha ’alel’eraiki la yerevne fiyha şemsen ve la zemheriyren. |
|
وَدَانِيَةً عَلَيْهِمْ ظِلَالُهَا وَذُلِّلَتْ قُطُوفُهَا تَذْلِيلًا Ve daniyeten ’aleyhim zılaluha ve zullilet kutufuha tezliylen. |
|
15. Gümüş ve kristal içinde içecek dolu bardaklarla onların etrafında dolanılır. |
وَيُطَافُ عَلَيْهِمْ بِآنِيَةٍ مِنْ فِضَّةٍ وَأَكْوَابٍ كَانَتْ قَوَارِيرَا Ve yutafu ’aleyhim bianiyetin min fıddatin ve ekvabin kanet kavariyle. |
16. Gümüşten kristal bardaklardan ne kadar içeceklerine kendileri karar verirler. |
قَوَارِيرَ مِنْ فِضَّةٍ قَدَّرُوهَا تَقْدِيرًا Kavariyle min fıddatin kadderuha takdiyren. |
17. Karışımı zencefil olan içecekler, cennette onlara içirilirler. |
وَيُسْقَوْنَ فِيهَا كَأْسًا كَانَ مِزَاجُهَا زَنْجَبِيلًا Ve yuskavne fiyha ke’sen kane mizacuha zencebiylen. |
عَيْنًا فِيهَا تُسَمَّىٰ سَلْسَبِيلًا ’Aynen fiyha tusemma selsebiylen. |
|
وَيَطُوفُ عَلَيْهِمْ وِلْدَانٌ مُخَلَّدُونَ إِذَا رَأَيْتَهُمْ حَسِبْتَهُمْ لُؤْلُؤًا مَنْثُورًا Ve yetufu ’aleyhim vildanun muhalledune iza reeytehum hasibtehum lu’luen mensuren. |
|
وَإِذَا رَأَيْتَ ثَمَّ رَأَيْتَ نَعِيمًا وَمُلْكًا كَبِيرًا Ve iza reeyte semme reeyte ne’ıymen ve mulken kebiyren. |
|
عَالِيَهُمْ ثِيَابُ سُنْدُسٍ خُضْرٌ وَإِسْتَبْرَقٌ ۖ وَحُلُّوا أَسَاوِرَ مِنْ فِضَّةٍ وَسَقَاهُمْ رَبُّهُمْ شَرَابًا طَهُورًا ’Aliyehum siyabu sundusin hudrun ve istebrakun ve hullu esavire min fıddatin ve sekahum rabbuhum şeraben tahuren. |
|
22. Bunlar, sizin yaptıklarınızın karşılığı ve gayretleriniz için de bir teşekkür olmuştur. |
إِنَّ هَٰذَا كَانَ لَكُمْ جَزَاءً وَكَانَ سَعْيُكُمْ مَشْكُورًا İnne haza kane lekum cezaen ve kane sa’yukum meşkuren. |
إِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا عَلَيْكَ الْقُرْآنَ تَنْزِيلًا İnna nahnu nezzelna ’aleykelkur’ane tenziylen. |
|
فَاصْبِرْ لِحُكْمِ رَبِّكَ وَلَا تُطِعْ مِنْهُمْ آثِمًا أَوْ كَفُورًا Fasbir lihukmi rabbike ve la tutı’ minhum asimen ev kefuren. |
|
وَاذْكُرِ اسْمَ رَبِّكَ بُكْرَةً وَأَصِيلًا Veskurisme rabbike bukreten ve asıylen. |
|
26. Gecenin bir bölümünde Rabbine secde et ve uzun geceler boyunca onu noksan sıfatlarından arındır. |
وَمِنَ الَّيْلِ فَاسْجُدْ لَهُ وَسَبِّحْهُ لَيْلًا طَوِيلًا Ve minelleyli fescud lehu ve sebbıhhu leylen taviylen. |
27. Doğrusu onlar, şu geçici dünyayı severler ve önlerindeki o zorlu günü gözardı ederler. |
إِنَّ هَٰؤُلَاءِ يُحِبُّونَ الْعَاجِلَةَ وَيَذَرُونَ وَرَاءَهُمْ يَوْمًا ثَقِيلًا İnne haulai yuhıbbunel’acilete ve yezerune veraehum yevmen sekıylen. |
نَحْنُ خَلَقْنَاهُمْ وَشَدَدْنَا أَسْرَهُمْ ۖ وَإِذَا شِئْنَا بَدَّلْنَا أَمْثَالَهُمْ تَبْدِيلًا Nahnu halaknahum ve şededna esrehum ve iza şi’na beddelna emsalehum tebdiylen. |
|
29. İşte bu (Kur’an) bir öğüttür. Dileyen Rabbine bir yol tutar. |
إِنَّ هَٰذِهِ تَذْكِرَةٌ ۖ فَمَنْ شَاءَ اتَّخَذَ إِلَىٰ رَبِّهِ سَبِيلًا İnne hazihi tezkiretun femen şaettehaze ila rabbihi sebiylen. |
وَمَا تَشَاءُونَ إِلَّا أَنْ يَشَاءَ اللَّهُ ۚ إِنَّ اللَّهَ كَانَ عَلِيمًا حَكِيمًا Ve ma teşaune illa en yeşaallahu innallahe kane ’aliymen hakiymen. |
|
31. Allah dilediği kimseyi rahmetine koyar ve zalimler içinde acıklı bir azap hazırlamıştır. |
يُدْخِلُ مَنْ يَشَاءُ فِي رَحْمَتِهِ ۚ وَالظَّالِمِينَ أَعَدَّ لَهُمْ عَذَابًا أَلِيمًا Yudhılu men yeşau fiv rahmetihi vezzalimiyne e’adde lehum ’azaben eliymen. |