Gültekin Onan 

1. Gerçek şu ki, insanın üzerinden, daha kendisi anılmaya değer bir şey değilken, uzun zamanlardan (dehr) bir süre (hin) gelip geçti.

2. Şüphesiz biz insanı, karmaşık olan bir damla sudan yarattık. Onu deniyoruz. Bundan dolayı onu işiten ve gören yaptık.

3. Biz ona yolu gösterdik; (artık o) ya şükredici olur ya da (pek) kafir.

4. Doğrusu biz kafirlere zincirler, demir halkalar (tomruklar) ve çılgınca yanan bir ateş hazırladık.

5. Şüphesiz ki iyiler (ebrar), karışımı kafur olan bir kadehten içerler.

6. Tanrı’nın kullarının kendisinden içtikleri bir kaynak; onu fışkırttıkça fışkırtıp (yüfecciruneha) akıtırlar (tefciyra).

7. Adaklarını yerine getirirler ve şerri (kötülüğü) yaygın olan bir günden korkarlar.

8. Kendileri, ona duydukları sevgiye rağmen yemeği, yoksula, yetime ve esire yedirirler.

9. "Biz size, ancak Tanrı’nın yüzü (rızası) için yediriyoruz; sizden ne bir karşılık istiyoruz, ne bir teşekkür."

10. "Çünkü biz, asık suratlı, zorlu bir gün nedeniyle rabbimizden korkuyoruz."

11. Artık Tanrı, onları böyle bir günün şerrinden korumuş ve onlara parıltılı bir aydınlık ve bir sevinç vermiştir.

12. Ve sabretmeleri dolayısıyla cennetle ve ipekle ödüllendirmiştir.

13. Orada tahtlar üzerinde yaslanıp dayanmışlardır. Orada ne (yakıcı) bir güneş ve ne de dondurucu bir soğuk görürler.

14. (Meyvelerin) Gölgeleri onlara pek yakın ve devşirilmeleri kolaylaştırıldıkça kolaylaştırılmış.

15. Çevrelerinde gümüşten billur kablar, kupalar dolaştırılır.

16. Gümüşten billur kaplar ki, onları belli bir ölçüyle tesbit etmişlerdir.

17. Orada onlara bir kadeh içirilir ki, karışımı zencefildir.

18. Bir pınar ki orada ’selsebil’ olarak adlandırılır.

19. Çevrelerinde (gençlikleri ve dinçlikleri) ebedi kılınmış civanlar dolaşır durur; sen onları gördüğün zaman saçılmış birer inci sanırsın.

20. Her nereye baksan, bir nimet ve büyük bir mülk görürsün.

21. Onların üzerinde hafif ipek ve ağır işlenmiş atlastan yeşil elbiseler vardır. Gümüşten bileziklerle bezenmişlerdir. Rableri onlara tertemiz bir şarab içirmiştir.

22. Şüphesiz, bu, sizin için bir mükafaattır. Sizin çaba harcamanız şükre değer (meşkur/makbul) görülmüştür.

23. Gerçek şu ki, Kuran’ı senin üzerine ’safhalar halinde bir indirme tarzıyla (tenzil)’ indiren biziz, biz.

24. Öyleyse, rabbinin hükmüne sabır göster. Onlardan günahkar veya (çok) kafirlere itaat etme.

25. Ve sabah, akşam rabbinin adını zikret.

26. Gecenin bir bölümünde O’na secde et ve geceleyin uzun uzadıya O’nu tesbih et.

27. Gerçek şu ki bunlar, çarçabuk geçmekte olan (dünyay)ı seviyorlar. Önlerinde bulunan ağır bir günü bırakıyorlar.

28. Onları biz yarattık ve bağlarını sımsıkı bağladık. Dilediğimiz zaman da onları benzerleriyle değiştiririz.

29. Şüphesiz, bu bir öğüttür. Artık dileyen rabbine bir yol bulabilir.

30. Tanrı dilemedikçe siz dileyemezsiniz. Gerçekten Tanrı, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

31. Dilediğini kendi rahmetine sokar. Zalimlere ise, onlar için acı bir azab hazırlamıştır.