Sadık Türkmen | |
---|---|
1. Ant olsun Güneş’e ve onun (kuşluk vaktindeki) aydınlığına! |
وَالشَّمْسِ وَضُحَاهَا Veşşemsi ve duhaha. |
وَالْقَمَرِ إِذَا تَلَاهَا Velkameri iza telaha. |
|
وَالنَّهَارِ إِذَا جَلَّاهَا Vennehari iza cellaha. |
|
وَالَّيْلِ إِذَا يَغْشَاهَا Velleyli iza yağşaha. |
|
وَالسَّمَاءِ وَمَا بَنَاهَا Vessmai ve ma benaha. |
|
وَالْأَرْضِ وَمَا طَحَاهَا Vel’ardı ve ma tahaha. |
|
وَنَفْسٍ وَمَا سَوَّاهَا Ve nefsin ve ma sevvaha. |
|
8. Ona bozulabilme özelliğini ve korunma yeteneğini verene ant olsun ki; |
فَأَلْهَمَهَا فُجُورَهَا وَتَقْوَاهَا Feelhemeha fücureha ve takvaha. |
قَدْ أَفْلَحَ مَنْ زَكَّاهَا Kad efleha men zekkaha. |
|
10. Ve onu kirletip örten, elbette kayba uğramış/mahvolmuştur. |
وَقَدْ خَابَ مَنْ دَسَّاهَا Ve kad habe men dessaha. |
كَذَّبَتْ ثَمُودُ بِطَغْوَاهَا Kezzebet semudü bitağvaha. |
|
12. Onların en azılısı (deveyi boğazlamak için) ortaya atıldığı zaman, |
إِذِ انْبَعَثَ أَشْقَاهَا İzinbe’ase eşkaha. |
13. Allah’ın elçisi onlara dedi ki "Allah’ın devesini bırakın suyunu içsin!" |
فَقَالَ لَهُمْ رَسُولُ اللَّهِ نَاقَةَ اللَّهِ وَسُقْيَاهَا Fekale lehüm resulullahi nakatallahi ve sukyaha. |
فَكَذَّبُوهُ فَعَقَرُوهَا فَدَمْدَمَ عَلَيْهِمْ رَبُّهُمْ بِذَنْبِهِمْ فَسَوَّاهَا Fekezzebuhü fe’akaruha fedemdeme ’aleyhim rabbühüm bizenbihim fesevvaha. |
|
وَلَا يَخَافُ عُقْبَاهَا Ve la yehafi ’ukbaha. |