و ح ي kökü Kur'an'da 79 defa geçmektedir.

AYETLER

NECM
53:4

وَحْيٌ

veHyun

vahiy(den)

O (söyledikleri), yalnızca vahyolunmakta olan bir vahiydir.

NECM
53:4

يُوحَىٰ

yūHā

kendisine vahyedilen

O (söyledikleri), yalnızca vahyolunmakta olan bir vahiydir.

NECM
53:10

فَأَوْحَىٰ

feevHā

sonra vahyetti

Böylece O’nun kuluna vahyettiğini vahyetti.

NECM
53:10

أَوْحَىٰ

evHā

vahyettiğini

Böylece O’nun kuluna vahyettiğini vahyetti.

SAD
38:70

يُوحَىٰ

yūHā

vahyedilmiyor

"Bana ancak, yalnızca apaçık bir uyarıcı olduğum vahyolunmaktadır."

A'RAF
7:117

وَأَوْحَيْنَا

ve evHaynā

ve biz de vahyettik

Biz de Musa’ya "Asanı fırlatıver" diye vahyettik. (O da fırlatıverince) bir de baktılar ki, o bütün uydurduklarını derleyip-toparlayıp yutuyor.

A'RAF
7:160

وَأَوْحَيْنَا

ve evHaynā

vahyettik

Biz onları (İsrailoğulları’nı) ayrı ayrı oymaklar olarak on iki topluluk (ümmet) olarak ayırdık. Kavmi kendisinden su istediğinde Musa’ya "Asan’la taşa vur" diye vahyettik. Ondan on iki pınar sızıp-fışkırdı; böylece her bir insan- topluluğu su içeceği yeri öğrenmiş oldu. Üzerlerine bulutla gölge çektik ve onlara kudret helvası ile bıldırcın indirdik. (Sonra da şöyle dedik) "Size rızık olarak verdiklerimizin temiz olanlarından yiyin." Onlar Bize zulmetmedi, ancak kendi nefislerine zulmediyorlardı.

A'RAF
7:203

يُوحَىٰ

yūHā

vahyolunana

Onlara bir ayet getirmediğin zaman "Sen onu (inmeyen ayeti) derleyip-toplasana" derler. De ki "Ben, yalnızca bana Rabbimden vahyolunana uyarım. Bu, Rabbinizden olan basiretlerdir; iman edecek bir topluluk için bir hidayet ve bir rahmettir."

CIN
72:1

أُوحِيَ

ūHiye

vahyolundu

De ki "Bana gerçekten şu vahyolundu Cinlerden bir grup dinleyip de şöyle demişler -Doğrusu biz, (büyük) hayranlık uyandıran bir Kur’an dinledik"

FATIR
35:31

أَوْحَيْنَا

evHaynā

vahyettiğimiz

Kendinden öncekini doğrulayıcı olarak sana Kitap’tan vahyettiğimiz gerçeğin ta kendisidir. Şüphesiz Allah, elbette haber alandır, görendir.

MERYEM
19:11

فَأَوْحَىٰ

fe evHā

işaret etti

Böylelikle (Zekeriya) mescidten kavminin karşısına çıkıp onlara (şu anlamları) işaret etti "Sabah akşam tesbih edin."

TA-HA
20:13

يُوحَىٰ

yūHā

vahyolunanı

"Ben seni seçmiş bulunuyorum; bundan böyle vahyolunanı dinle."

TA-HA
20:38

أَوْحَيْنَا

evHaynā

vahyetmiştik

"Hani, annene vahyolunan şeyi vahyetmiştik, (şöyle ki)"

TA-HA
20:38

يُوحَىٰ

yūHā

vahyedilen

"Hani, annene vahyolunan şeyi vahyetmiştik, (şöyle ki)"

TA-HA
20:48

أُوحِيَ

ūHiye

vahyolundu

"Gerçekten bize vahyolundu ki Doğrusu azap, yalanlayan ve yüz çevirenlerin üstünedir."

TA-HA
20:77

أَوْحَيْنَا

evHaynā

biz vahyetmiştik

Andolsun, Biz Musa’ya vahyetmiştik "Kullarımı geceleyin yürüyüşe geçir, onlara denizde kuru bir yol aç, yetişilmekten korkmadan ve endişeye kapılmadan."

TA-HA
20:114

وَحْيُهُ

veHyuhu

vahyedilmesi

Hak olan, biricik hükümdar olan Allah Yücedir. Onun vahyi sana gelip-tamamlanmadan evvel, Kur’an’ı (okumada) acele etme ve de ki "Rabbim, ilmimi arttır."

ŞU'ARA
26:52

وَأَوْحَيْنَا

ve evHaynā

ve vahyettik

Musa’ya "Kullarımı gece yürüyüşe geçir, çünkü izleneceksiniz" diye vahyettik.

ŞU'ARA
26:63

فَأَوْحَيْنَا

feevHaynā

diye vahyettik

Bunun üzerine Musa’ya "Asanla denize vur" diye vahyettik. (Vurdu ve) Deniz hemencecik yarılıverdi de her parçası kocaman bir dağ gibi oldu.

KASAS
28:7

وَأَوْحَيْنَا

ve evHaynā

ve vahyettik

Musa’nın annesine "Onu emzir, şayet onun için korkacak olursan, onu suya bırak, korkma ve üzülme; çünkü onu Biz sana tekrar geri vereceğiz ve onu gönderilen (elçilerden) kılacağız" diye vahyettik (bildirdik).

İSRA
17:39

أَوْحَىٰ

evHā

vahyettiği

Bunlar, Rabbinin sana hikmet olarak vahyettiği şeylerdir. Rabbin ile beraber başka ilahlar kılma, yoksa yerilmiş, kovulmuş olarak cehenneme bırakılırsın.

İSRA
17:73

أَوْحَيْنَا

evHaynā

vahyettiğimizden

Onlar neredeyse, sana vahyettiğimizden başkasını Bize karşı düzüp uydurman için seni fitneye düşüreceklerdi; o zaman seni dost edineceklerdi.

İSRA
17:86

أَوْحَيْنَا

evHaynā

vahyettiğimizi

Andolsun, eğer dilersek, sana vahyettiklerimizi gerçekten gideriveririz, sonra bunun için Bize karşı bir vekil bulamazsın.

YUNUS
10:2

أَوْحَيْنَا

evHaynā

vahyetmemiz

İçlerinden bir adama "İnsanları uyar ve iman edenlere, muhakkak kendileri için Rableri Katında ’gerçek bir makam’ olduğunu müjde ver" diye vahyetmemiz, insanlara şaşırtıcı mı geldi? İnkar edenler "Gerçekten bu, açıkça bir büyücüdür" dediler.

YUNUS
10:15

يُوحَىٰ

yūHā

vahyedilene

Onlara ayetlerimiz apaçık belgeler olarak okunduğunda, Bizimle karşılaşmayı ummayanlar, derler ki "Bundan başka bir Kur’an getir veya onu değiştir." De ki "Benim onu kendi nefsimin bir öngörmesi olarak değiştirmem benim için olacak şey değildir. Ben, yalnızca bana vahyolunana uyarım. Eğer Rabbime isyan edersem, gerçekten ben, büyük günün azabından korkarım."

YUNUS
10:87

وَأَوْحَيْنَا

ve evHaynā

ve vahyettik

Musa ve kardeşine (şöyle) vahyettik "Mısır’da kavminiz için evler hazırlayın, evlerinizi namaz kılınan (ve kıbleye dönük) yerler yapın ve namazı dosdoğru kılın. Mü’minleri de müjdele."

YUNUS
10:109

يُوحَىٰ

yūHā

vahyedilen

Sana vahyolunana uy ve Allah hükmünü verinceye kadar sabret. O, hükmedenlerin en hayırlısıdır.

HUD
11:12

يُوحَىٰ

yūHā

vahyedilenin

Şimdi onların "Ona bir hazine indirilmeli veya onunla birlikte bir melek gelmeli değil miydi?" demeleri dolayısıyla göğsün daralıp sana vahyolunanlardan bir kısmını terk mi edeceksin? Sen yalnızca bir uyarıcısın. Allah herşeye vekildir.

HUD
11:36

وَأُوحِيَ

ve ūHiye

vahyolundu

Nuh’a vahyedildi "Gerçekten iman edenlerin dışında, kesin olarak kimse inanmayacak. Şu halde onların işlemekte olduklarından dolayı üzülme."

HUD
11:37

وَوَحْيِنَا

ve veHyinā

ve vahyimizle

"Bizim gözetimimiz altında ve vahyimizle gemiyi imal et. Zulmedenler konusunda Bana hitapta bulunma. Çünkü onlar suda- boğulacaklardır."

HUD
11:49

نُوحِيهَا

nūHīhā

vahyettiğimiz

Bunlar Sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Bunları sen ve kavmin bundan önce bilmiyordun. Şu halde sabret. Şüphesiz (güzel olan) sonuç takva sahiplerinindir.

YUSUF
12:3

أَوْحَيْنَا

evHaynā

vahyetmekle

Biz bu Kur’an’ı sana vahyetmemizle, en güzel kıssaları gerçek bir haber (kıssa) olarak sana aktarıyoruz, oysa sen, daha önce, bundan haberi olmayanlardandın.

YUSUF
12:15

وَأَوْحَيْنَا

veevHaynā

ve biz vahyettik

Nitekim onu götürdükleri ve kuyunun derinliklerine atmaya topluca davrandıkları zaman, Biz ona (şöyle) vahyettik "Andolsun, sen onlara kendileri, farkında değilken bu yaptıklarını haber vereceksin."

YUSUF
12:102

نُوحِيهِ

nūHīhi

vahyettiğimiz

Bu, sana (ey Muhammed) vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Yoksa onlar, (Yusuf’un kardeşleri) o hileli-düzeni kurarlarken, yapacakları işe topluca karar verdikleri zaman sen yanlarında değildin.

YUSUF
12:109

نُوحِي

nūHī

vahyettiğimiz

Biz senden önce, şehirler halkına kendilerine vahyettiğimiz kimseler dışında (başkalarını elçi olarak) göndermedik. Hiç yeryüzünde dolaşmıyorlar mı, ki kendilerinden öncekilerin nasıl bir sona uğradıklarını görmüş olsunlar? Korkup-sakınanlar için ahiret yurdu elbette daha hayırlıdır. Siz yine de akıl erdirmeyecek misiniz?

EN'ÂM
6:19

وَأُوحِيَ

ve ūHiye

ve vahyolundu

De ki "Şahidlik bakımından hangi şey daha büyüktür?" De ki "Allah benimle sizin aranızda şahiddir. Sizi -ve kime ulaşırsa- kendisiyle uyarmam için bana şu Kur’an vahyedildi. Gerçekten Allah’la beraber başka ilahların da bulunduğuna siz mi şahidlik ediyorsunuz?" De ki "Ben şehadet etmem." De ki "O, ancak bir tek olan İlah’tır ve gerçekten ben, sizin şirk koşmakta olduklarınızdan uzağım."

EN'ÂM
6:50

يُوحَىٰ

yūHā

vahyolunan

De ki "Size Allah’ın hazineleri yanımdadır demiyorum, gaybı da bilmiyorum ve ben size bir meleğim de demiyorum. Ben, bana vahyedilenden başkasına uymam." De ki "Kör olanla, gören bir olur mu? Yine de düşünmeyecek misiniz?"

EN'ÂM
6:93

أُوحِيَ

ūHiye

vahyolundu

Allah’a karşı yalan uydurup iftira düzenden veya kendisine hiçbir şey vahyolunmamışken "Bana da vahy geldi" diyen ve "Allah’ın indirdiğinin bir benzerini de ben indireceğim" diyenden daha zalim kimdir? Sen bu zalimleri, ölümün ’şiddetli sarsıntıları’ sırasında meleklerin ellerini uzatarak onlara "Canlarınızı (bu kıskıvrak yakalanıştan) çıkarın, bugün Allah’a karşı haksız olanı söylediğiniz ve O’nun ayetlerinden büyüklenerek (yüz çevirmeniz) dolayısıyla alçaltıcı bir azapla karşılık göreceksiniz" (dediklerinde) bir görsen...

EN'ÂM
6:93

يُوحَ

yūHa

vahyedilmemiş iken

Allah’a karşı yalan uydurup iftira düzenden veya kendisine hiçbir şey vahyolunmamışken "Bana da vahy geldi" diyen ve "Allah’ın indirdiğinin bir benzerini de ben indireceğim" diyenden daha zalim kimdir? Sen bu zalimleri, ölümün ’şiddetli sarsıntıları’ sırasında meleklerin ellerini uzatarak onlara "Canlarınızı (bu kıskıvrak yakalanıştan) çıkarın, bugün Allah’a karşı haksız olanı söylediğiniz ve O’nun ayetlerinden büyüklenerek (yüz çevirmeniz) dolayısıyla alçaltıcı bir azapla karşılık göreceksiniz" (dediklerinde) bir görsen...

EN'ÂM
6:106

أُوحِيَ

ūHiye

vahyolunan

Rabbinden sana vahyedilene uy. O’ndan başka İlah yoktur. Ve müşriklerden yüz çevir.

EN'ÂM
6:112

يُوحِي

yūHī

fısıldarlar

Böylece her peygambere, insan ve cin şeytanlarından bir düşman kıldık. Onlardan bazısı bazısını aldatmak için yaldızlı sözler fısıldarlar. Rabbin dileseydi bunu yapmazlardı. Öyleyse onları yalan olarak düzmekte olduklarıyla baş başa bırak.

EN'ÂM
6:121

لَيُوحُونَ

leyūHūne

fısıldarlar

Üzerinde Allah’ın isminin anılmadığı şeyi yemeyin; çünkü bu fısk’tır (yoldan çıkıştır). Gerçekten şeytanlar, sizinle mücadele etmeleri için kendi dostlarına gizli-çağrılarda bulunurlar. Onlarla itaat ederseniz şüphesiz siz de müşriklersiniz.

EN'ÂM
6:145

أُوحِيَ

ūHiye

vahyolunan

De ki "Bana vahyolunanlar içinde, yiyen bir kimsenin yiyeceği (şeyler) için, ölü eti, dökülen kan, domuz eti -ki bu gerçekten murdardır- ya da Allah’tan başkası adına kesilmiş bir fısk dışında, haram kılınmış bir şey bulmuyorum. Kim kaçınılmaz bir ihtiyaçla karşı karşıya kalırsa, -saldırmamak ve haddi aşmamak şartıyla- (bu sayılanlardan ölmeyecek kadar yiyebilir). Şüphesiz senin Rabbin bağışlayandır, esirgeyendir.

SEBE
34:50

يُوحِي

yūHī

vahyettiği

De ki "Eğer ben sapacak olsam, artık kendi nefsim aleyhine sapmış olurum; eğer hidayeti bulacak olsam, bu da Rabbimin bana vahyetmekte olduğu (Kur’an) sayesindedir. Şüphesiz O, işitendir, yakın olandır."

ZÜMER
39:65

أُوحِيَ

ūHiye

şöyle vahyedildi

Andolsun, sana ve senden öncekilere vahyolundu (ki) "Eğer şirk koşacak olursan, şüphesiz amellerin boşa çıkacak ve elbette sen, hüsrana uğrayanlardan olacaksın.

FUSSILET
41:6

يُوحَىٰ

yūHā

vahyediliyor

De ki "Ben ancak sizin benzeriniz olan bir beşerim. Bana yalnızca, sizin İlahınızın bir tek İlah olduğu vahyolunur. Öyleyse O’na yönelin ve O’ndan mağfiret dileyin. Vay haline o müşriklerin."

FUSSILET
41:12

وَأَوْحَىٰ

ve evHā

ve vahyetti

Böylece onları iki gün içinde yedi gök olarak tamamladı ve her bir göğe emrini vahyetti. Biz dünya göğünü de kandillerle süsleyip-donattık ve bir koruma (altına aldık). İşte bu, üstün ve güçlü olan, bilen (Allah)’ın takdiridir.

ŞURA
42:3

يُوحِي

yūHī

vahyeder

O, Aziz ve Hakim olan Allah, sana ve senden öncekilere böyle vahyetmektedir.

ŞURA
42:7

أَوْحَيْنَا

evHaynā

biz vahyettik ki

İşte Biz sana, böyle Arapça bir Kur’an vahyettik; şehirlerin anası (olan Mekke halkı)nı ve çevresinde olanları uyarman için ve kendisinde şüphe olmayan toplanma gününü (haber verip onları) uyarman için de. (O gün onların) Bir bölümü cennette, bir bölümü çılgınca yanan ateşin içerisindedirler.

ŞURA
42:13

أَوْحَيْنَا

evHaynā

vahyettiğimizi

O "Dini dosdoğru ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin" diye dinden Nuh’a vasiyet ettiğini ve sana vahyettiğimizi, İbrahim’e, Musa’ya ve İsa’ya vasiyet ettiğimizi sizin için de teşri’ etti (bir şeriat kıldı). Senin kendilerini çağırdığın şey, müşriklere ağır geldi. Allah, dilediğini buna seçer ve içten Kendisi’ne yöneleni hidayete erdirir.

ŞURA
42:51

وَحْيًا

veHyen

vahiy

Kendisiyle Allah’ın konuşması, bir beşer için olacak (şey) değildir; ancak bir vahy ile ya da perde arkasından veya bir elçi gönderip Kendi izniyle dilediğine vahyetmesi (durumu) başka. Gerçekten O, Yüce olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.

ŞURA
42:51

فَيُوحِيَ

feyūHiye

vahyedecek

Kendisiyle Allah’ın konuşması, bir beşer için olacak (şey) değildir; ancak bir vahy ile ya da perde arkasından veya bir elçi gönderip Kendi izniyle dilediğine vahyetmesi (durumu) başka. Gerçekten O, Yüce olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.

ŞURA
42:52

أَوْحَيْنَا

evHaynā

vahyettik

Böylece sana emrimizden bir ruh vahyettik. Sen, kitap nedir, iman nedir bilmiyordun. Ancak Biz onu bir nur kıldık; onunla kullarımızdan dilediklerimizi hidayete erdiririz. Şüphesiz sen, dosdoğru olan bir yola yöneltip-iletiyorsun.

ZUHRUF
43:43

أُوحِيَ

ūHiye

vahyedilene

Şu halde, sana vahyedilene sımsıkı-tutun; çünkü sen dosdoğru bir yol üzerindesin.

AHKAF
46:9

يُوحَىٰ

yūHā

vahyedilen

De ki "Ben elçilerden bir türedi değilim, bana ve size ne yapılacağını da bilemiyorum. Ben, yalnızca bana vahyedilmekte olana uyuyorum ve ben, apaçık bir uyarıcıdan başkası değilim."

KEHF
18:27

أُوحِيَ

ūHiye

vahyedilen

Sana Rabbinin kitabından vahyedileni oku. O’nun sözlerini değiştirici yoktur ve O’nun dışında kesin olarak bir sığınacak (makam) bulamazsın.

KEHF
18:110

يُوحَىٰ

yūHā

vahyolunuyor

De ki "Şüphesiz ben, ancak sizin benzeriniz olan bir beşerim; yalnızca bana sizin İlahınızın tek bir İlah olduğu vahyolunuyor. Kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, artık salih bir amelde bulunsun ve Rabbine ibadette hiç kimseyi ortak tutmasın."

NAHL
16:43

نُوحِي

nūHī

vahyettiğimiz

Biz senden evvel kendilerine vahyettiğimiz erkeklerden başka (peygamberler) göndermedik. Eğer bilmiyorsanız, zikir ehline sorun.

NAHL
16:68

وَأَوْحَىٰ

ve evHā

şöyle vahyetti

Rabbin bal arısına vahyetti Dağlarda, ağaçlarda ve onların kurdukları çardaklarda kendine evler edin.

NAHL
16:123

أَوْحَيْنَا

evHaynā

vahyettik

Sonra sana vahyettik "Hanif (muvahhid) olan İbrahim’in dinine uy. O, müşriklerden değildi."

İBRAHIM
14:13

فَأَوْحَىٰ

feevHā

şöyle vahyetti

İnkar edenler, resullerine dediler ki "Muhakkak (ya) sizi kendi toprağımızdan süreceğiz veya dinimize geri döneceksiniz." Böylelikle Rableri kendilerine vahyetti ki "Şüphesiz Biz, zulmedenleri helak edeceğiz.

ENBIYA
21:7

نُوحِي

nūHī

vahyedilen

Biz senden önce de kendilerine vahyettiğimiz erkekler dışında elçi göndermedik. Eğer bilmiyorsanız, o halde zikir ehline sorun.

ENBIYA
21:25

نُوحِي

nūHī

diye vahyetmediğimiz

Senden önce hiçbir elçi göndermedik ki, ona şunu vahyetmiş olmayalım "Benden başka İlah yoktur, öyleyse Bana ibadet edin."

ENBIYA
21:45

بِالْوَحْيِ

bil-veHyi

vahiyle

De ki "Ben sizi yalnızca vahy ile uyarıp-korkutuyorum. Ancak sağır olanlar, uyarıldıklarında çağrıyı işitmezler."

ENBIYA
21:73

وَأَوْحَيْنَا

ve evHaynā

ve vahyettik

Ve onları, Kendi emrimizle hidayete yönelten önderler kıldık ve onlara hayrı kapsayan-fiilleri, namaz kılmayı ve zekat vermeyi vahyettik. Onlar Bize ibadet edenlerdi.

ENBIYA
21:108

يُوحَىٰ

yūHā

vahyolunur

De ki "Gerçekten bana -Sizin İlahınız yalnızca bir tek İlah’tır" diye vahyolunuyor; artık siz Müslüman olacak mısınız?"

MÜ'MINUN
23:27

فَأَوْحَيْنَا

feevHaynā

biz de vahyettik

Böylelikle Biz ona "Gözetimimiz altında ve vahyimizle gemi yap. Nitekim Bizim emrimiz gelip de tandır kızışınca, onun içine her (tür hayvandan) ikişer çift ile, içlerinden aleyhlerine söz geçmiş (azap gerekmiş) olanlar dışında olan aileni de alıp koy; zulmedenler konusunda Bana muhatap olma, çünkü onlar boğulacaklardır" diye vahyettik.

MÜ'MINUN
23:27

وَوَحْيِنَا

ve veHyinā

ve vahyimizle

Böylelikle Biz ona "Gözetimimiz altında ve vahyimizle gemi yap. Nitekim Bizim emrimiz gelip de tandır kızışınca, onun içine her (tür hayvandan) ikişer çift ile, içlerinden aleyhlerine söz geçmiş (azap gerekmiş) olanlar dışında olan aileni de alıp koy; zulmedenler konusunda Bana muhatap olma, çünkü onlar boğulacaklardır" diye vahyettik.

HAKKA
69:16

وَاهِيَةٌ

vāhiyetun

zayıftır

Gök yarılıp-çatlamıştır; artık o gün, ’sarkmış-za’fa uğramıştır.’

ANKEBUT
29:45

أُوحِيَ

ūHiye

vahyedileni

Sana Kitap’tan vahyedileni oku ve namazı dosdoğru kıl. Gerçekten namaz, çirkin utanmazlıklar (fahşa)dan ve kötülüklerden alıkoyar. Allah’ı zikretmek ise muhakkak en büyük (ibadet)tür. Allah, yaptıklarınızı bilir.

RA'D
13:30

أَوْحَيْنَا

evHaynā

vahyettiğimiz

Böylece Biz seni, kendisinden önce nice ümmetler gelip-geçmiş olan bir ümmete (elçi olarak) gönderdik; sana vahyettiklerimizi onlara okuyasın diye. Oysa onlar Rahman’a nankörlük ediyorlar. De ki "O, benim Rabbimdir, O’ndan başka İlah yoktur. Ben O’na tevekkül ettim ve son dönüş O’nadır."

ZILZAL
99:5

أَوْحَىٰ

evHā

vahyetmiştir

Çünkü senin Rabbin, ona vahyetmiştir.

ENFAL
8:12

يُوحِي

yūHī

vahyediyordu

Rabbin meleklere vahyetmişti ki "Şüphesiz Ben sizinleyim, iman edenlere sağlamlık katın, inkar edenlerin kalplerine amansız bir korku salacağım. Öyleyse (ey Müslümanlar,) vurun boyunlarının üstüne, vurun onların bütün parmaklarına."

ÂL-I İMRAN
3:44

نُوحِيهِ

nūHīhi

vahyettiğimiz

Bunlar, gayb haberlerindendir; bunları sana vahyediyoruz. Onlardan hangisi Meryem’i sorumluluğuna alacak diye kalemleriyle kur’a atarlarken sen yanlarında değildin; çekişirlerken de yanlarında değildin.

AHZAB
33:2

يُوحَىٰ

yūHā

vahyedilen

Sana Rabbinden vahyedilene uy. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.

NISA
4:163

أَوْحَيْنَا

evHaynā

vahyettik

Nuh’a ve ondan sonraki peygamberlere vahyettiğimiz gibi, sana da vahyettik. İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakub’a, torunlarına, İsa’ya, Eyyub’a, Yunus’a, Harun’a ve Süleyman’a da vahyettik. Davud’a da Zebur verdik.

NISA
4:163

أَوْحَيْنَا

evHaynā

vahyettiğimiz

Nuh’a ve ondan sonraki peygamberlere vahyettiğimiz gibi, sana da vahyettik. İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakub’a, torunlarına, İsa’ya, Eyyub’a, Yunus’a, Harun’a ve Süleyman’a da vahyettik. Davud’a da Zebur verdik.

NISA
4:163

وَأَوْحَيْنَا

ve evHaynā

nitekim vahyetmiştik

Nuh’a ve ondan sonraki peygamberlere vahyettiğimiz gibi, sana da vahyettik. İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakub’a, torunlarına, İsa’ya, Eyyub’a, Yunus’a, Harun’a ve Süleyman’a da vahyettik. Davud’a da Zebur verdik.

MAIDE
5:111

أَوْحَيْتُ

evHaytu

vahyetmiştim

Hani Havarilere "Bana ve elçime iman edin" diye vahy (ilham) etmiştim; onlar da "İman ettik, gerçekten Müslümanlar olduğumuza sen de şahid ol" demişlerdi.