ع ي ن kökü Kur'an'da 65 defa geçmektedir.

AYETLER

TEKASÜR
102:7

عَيْنَ

ǎyne

gözle

Sonra onu, gerçekten yakîn gözüyle (Ayne’l Yakîn) görmüş olacaksınız.

MÜRSELAT
77:41

وَعُيُونٍ

ve ǔyūnin

ve çeşme başındadırlar

Şüphesiz muttaki olanlar, gölgeliklerde ve pınar-başlarındadır;

BELED
90:8

عَيْنَيْنِ

ǎyneyni

iki göz

Biz ona iki göz vermedik mi?

KAMER
54:12

عُيُونًا

ǔyūnen

kaynaklar halinde

Yeri de ’coşkun kaynaklar’ halinde fışkırttık. Derken su, takdir edilmiş bir işe karşı (hükmümüzü gerçekleştirmek üzere) birleşti.

KAMER
54:14

بِأَعْيُنِنَا

bieǎ’yuninā

gözlerimizin önünde

Gözlerimiz önünde akıp-gitmekteydi. (Kendisi ve getirdikleri) İnkar edilmiş-nankörlük edilmiş olan (Nuh)a bir mükafaat olmak üzere.

KAMER
54:37

أَعْيُنَهُمْ

eǎ’yunehum

gözlerini

Andolsun onlar, onun konuklarından da murad almak için baskı yaptılar. Biz de onların gözlerini silip kör ettik. "İşte azabımı ve uyarmamı tadın."

A'RAF
7:116

أَعْيُنَ

eǎ’yune

gözlerini

(Musa) "Siz atın" dedi. (Asalarını) atıverince, insanların gözlerini büyüleyiverdiler, onları dehşete düşürdüler ve (ortaya) büyük bir sihir getirmiş oldular.

A'RAF
7:160

عَيْنًا

ǎynen

göze

Biz onları (İsrailoğulları’nı) ayrı ayrı oymaklar olarak on iki topluluk (ümmet) olarak ayırdık. Kavmi kendisinden su istediğinde Musa’ya "Asan’la taşa vur" diye vahyettik. Ondan on iki pınar sızıp-fışkırdı; böylece her bir insan- topluluğu su içeceği yeri öğrenmiş oldu. Üzerlerine bulutla gölge çektik ve onlara kudret helvası ile bıldırcın indirdik. (Sonra da şöyle dedik) "Size rızık olarak verdiklerimizin temiz olanlarından yiyin." Onlar Bize zulmetmedi, ancak kendi nefislerine zulmediyorlardı.

A'RAF
7:179

أَعْيُنٌ

eǎ’yunun

gözleri

Andolsun, cehennem için cinlerden ve insanlardan çok sayıda kişi yarattık (hazırladık). Kalpleri vardır bununla kavrayıp-anlamazlar, gözleri vardır bununla görmezler, kulakları vardır bununla işitmezler. Bunlar hayvanlar gibidir, hatta daha aşağılıktırlar. İşte bunlar gafil olanlardır.

A'RAF
7:195

أَعْيُنٌ

eǎ’yunun

gözleri

Onların yürüyecek ayakları var mı? Ya da tutacakları elleri mi var? Veya görecek gözleri mi var? Yoksa işitecek kulakları mı var? De ki "Ortak koştuklarınızı çağırın, sonra bir düzen (tuzak) kurun da bana göz bile açtırmayın."

YASIN
36:34

الْعُيُونِ

l-ǔyūni

çeşmeler-

Biz, orada hurmalıklardan ve üzüm-bağlarından bahçeler kıldık ve içlerinde pınarlar fışkırttık

YASIN
36:66

أَعْيُنِهِمْ

eǎ’yunihim

gözleri

Eğer dilemiş olsaydık, gözlerinin üstüne bastırır-kör ederdik, böylece yola dökülüp-koşuşurlardı. Fakat nasıl göreceklerdi ki?

FURKAN
25:74

أَعْيُنٍ

eǎ’yunin

gözler

Ve onlar "Rabbimiz, bize eşlerimizden ve soyumuzdan, gözün aydınlığı olacak (çocuklar) armağan et ve bizi takva sahiplerine önder kıl," diyenlerdir.

MERYEM
19:26

عَيْنًا

ǎynen

gözün

Artık, ye, iç, gözün aydın olsun. Eğer herhangi bir beşer görecek olursan, de ki "Ben Rahman (olan Allah)’ a oruç adadım, bugün hiç kimseyle konuşmayacağım."

TA-HA
20:39

عَيْنِي

ǎynī

gözümün

"Onu sandığın içine koy, suya bırak, böylece su onu sahile bıraksın; onu Benim de düşmanım, onun da düşmanı olan biri alacaktır. Gözümün önünde yetiştirilmen için, Kendim’den sana bir sevgi yönelttim."

TA-HA
20:40

عَيْنُهَا

ǎynuhā

gözü

"Hani kız kardeşin gezinip; "Onu(n bakımını) üstlenecek birini size haber vereyim mi?" demekteydi. Böylece, seni annene geri çevirmiş olduk ki, gözü aydın olsun ve hüzne kapılmasın. Sen bir insan öldürmüştün de, Biz seni tasadan kurtarmış ve seni ’esaslı bir denemeden geçirip-denemiştik.’ Medyen halkı arasında da yıllarca kalmıştın, sonra bir kader üzerine (buraya) geldin ey Musa."

TA-HA
20:131

عَيْنَيْكَ

ǎyneyke

gözlerini

Onlardan bazı gruplara, kendilerini denemek için yararlandırdığımız dünya hayatının süsüne gözünü dikme. Senin Rabbinin rızkı daha hayırlı ve daha süreklidir.

VAKI'A
56:18

مَعِينٍ

meǐynin

kaynağından doldurulmuş

Kaynağından (doldurulmuş) testiler, ibrikler ve kadehler,

VAKI'A
56:22

عِينٌ

ǐynun

iri gözlü

Ve iri gözlü huriler,

ŞU'ARA
26:57

وَعُيُونٍ

ve ǔyūnin

ve çeşmeler(inden)

Böylelikle Biz onları (Firavun ve kavmini) bahçelerden ve pınarlardan sürüp çıkardık;

ŞU'ARA
26:134

وَعُيُونٍ

ve ǔyūnin

ve çeşmeler

"Bahçeler ve pınarlar da."

ŞU'ARA
26:147

وَعُيُونٍ

ve ǔyūnin

ve çeşme başlarında

"Bahçelerin, pınarların içinde,"

KASAS
28:9

عَيْنٍ

ǎynin

göz

Firavun’un karısı dedi ki "Benim için de, senin için de bir göz bebeği; onu öldürmeyin; umulur ki bize yararı dokunur veya onu evlat ediniriz." Oysa onlar (başlarına geleceklerin) şuurunda değillerdi.

KASAS
28:13

عَيْنُهَا

ǎynuhā

gözü

Böylelikle, gözünün aydın olması, üzülmemesi ve gerçekten Allah’ın va’dinin hak olduğunu bilmesi için, onu annesine geri vermiş olduk. Ancak onların çoğu bilmezler.

HUD
11:31

أَعْيُنُكُمْ

eǎ’yunukum

gözlerinizin

"Ben size Allah’ın hazineleri yanımdadır demiyorum, gaybı da bilmiyorum. Melek olduğumu söylemiyorum ve gözlerinizin aşağılık gördüklerine, Allah kesin olarak bir hayır vermez de demiyorum. Nefislerinde olanı Allah daha iyi bilir. Bu durumda (bunun aksini yaparsam) gerçekten o zaman zalimlerdenim (demek)dir."

HUD
11:37

بِأَعْيُنِنَا

bieǎ’yuninā

bizim gözetimimiz altında

"Bizim gözetimimiz altında ve vahyimizle gemiyi imal et. Zulmedenler konusunda Bana hitapta bulunma. Çünkü onlar suda- boğulacaklardır."

YUSUF
12:84

عَيْنَاهُ

ǎynāhu

gözleri

Ve onlardan yüz(ünü) çevirdi ve "Ey Yusuf’a karşı (artan dayanılmaz) kahrım" dedi ve gözleri üzüntüsünden (ağardıkça) ağardı. Ki yutkundukça yutkunuyordu."

HICR
15:45

وَعُيُونٍ

ve ǔyūnin

pınar başlarındadırlar

Gerçekten takva sahibi olanlar, cennetlerde ve pınar başlarındadır.

HICR
15:88

عَيْنَيْكَ

ǎyneyke

gözlerini

Sakın onlardan bazılarını yararlandırdığımız şeylere gözünü dikme, onlara karşı hüzne kapılma, mü’minler için de (şefkat) kanatlarını ger.

SAFFAT
37:45

مَعِينٍ

meǐynin

akan kaynak-

Kaynaktan (doldurulmuş) kadehlerle çevrelerinde dolaşılır.

SAFFAT
37:48

عِينٌ

ǐynun

iri gözlü (eşler)

Ve yanlarında bakışlarını yalnızca eşlerine çevirmiş iri gözlü kadınlar vardır.

SEBE
34:12

عَيْنَ

ǎyne

kaynağını

Süleyman için de, sabah gidişi bir ay, akşam dönüşü bir ay (mesafe) olan rüzgara (boyun eğdirdik); erimiş bakır madenini ona sel gibi akıttık. Onun eli altında Rabbinin izniyle iş gören bir kısım cinler vardı. Onlardan kim Bizim emrimizden çıkıp-sapacak olsa, ona çılgın ateşin azabından taddırırdık.

MÜ'MIN
40:19

الْأَعْيُنِ

l-eǎ’yuni

gözlerin

(Allah,) Gözlerin hainliklerini ve göğüslerin sakladıklarını bilir.

ZUHRUF
43:71

الْأَعْيُنُ

l-eǎ’yunu

gözlerin

"Onların etrafında altın tepsiler ve testilerle dolaşılır; orada nefislerin arzu ettiği ve gözlerin lezzet (zevk) aldığı herşey var. Ve siz orada süresiz kalacaksınız."

DUHAN
44:25

وَعُيُونٍ

ve ǔyūnin

ve çeşmeler(den)

Onlar nice bahçeler ve pınarlar terk etmişlerdi;

DUHAN
44:52

وَعُيُونٍ

ve ǔyūnin

ve çeşme başlarında

Cennetlerde ve pınarlarda,

DUHAN
44:54

عِينٍ

ǐynin

iri gözlü

İşte böyle; ve Biz onları iri gözlü hurilerle evlendirmişizdir.

ZARIYAT
51:15

وَعُيُونٍ

ve ǔyūnin

ve çeşme başlarındadırlar

Şüphesiz muttaki olanlar, cennetlerde ve pınarlardadırlar;

GAŞIYE
88:5

عَيْنٍ

ǎynin

bir göze-

Kaynar bir kaynaktan içirilirler.

GAŞIYE
88:12

عَيْنٌ

ǎynun

bir kaynak

Orda ’durmaksızın akan’ bir kaynak vardır.

KEHF
18:28

عَيْنَاكَ

ǎynāke

gözlerin

Sen de sabah akşam O’nun rızasını isteyerek Rablerine dua edenlerle birlikte sabret. Dünya hayatının (aldatıcı) süsünü isteyerek gözlerini onlardan kaydırma. Kalbini Bizi zikretmekten gaflete düşürdüğümüz, kendi ’istek ve tutkularına (hevasına)’ uyan ve işinde aşırılığa gidene itaat etme.

KEHF
18:86

عَيْنٍ

ǎynin

bir gözede

Sonunda güneşin battığı yere kadar ulaştı ve onu kara çamurlu bir gözede batmakta buldu, yanında bir kavim gördü. Dedik ki "Ey Zu’l-Karneyn, (istiyorsan onları) ya azaba uğratırsın veya içlerinde güzelliği (geçerli ilke) edinirsin."

KEHF
18:101

أَعْيُنُهُمْ

eǎ’yunuhum

gözleri

Ki onlar, Beni zikretme (konusun)da gözleri bir perde içindeydi. (Kur’an’ı) dinlemeye katlanamazlardı.

ENBIYA
21:61

أَعْيُنِ

eǎ’yuni

gözü

Dediler ki "Öyleyse, onu insanların gözü önüne getirin ki ona (nasıl bir ceza vereceğimize) şahid olsunlar."

MÜ'MINUN
23:27

بِأَعْيُنِنَا

bieǎ’yuninā

gözlerimizin önünde

Böylelikle Biz ona "Gözetimimiz altında ve vahyimizle gemi yap. Nitekim Bizim emrimiz gelip de tandır kızışınca, onun içine her (tür hayvandan) ikişer çift ile, içlerinden aleyhlerine söz geçmiş (azap gerekmiş) olanlar dışında olan aileni de alıp koy; zulmedenler konusunda Bana muhatap olma, çünkü onlar boğulacaklardır" diye vahyettik.

MÜ'MINUN
23:50

وَمَعِينٍ

ve meǐynin

ve suyu bulunan

Biz, Meryem’in oğlunu ve annesini bir ayet kıldık ve ikisini barınmaya elverişli ve akar suyu olan bir tepede yerleştirdik.

SECDE
32:17

أَعْيُنٍ

eǎ’yunin

gözler

Artık hiçbir nefis, yaptıklarına karşılık olmak üzere kendileri için gözler aydınlığı olarak nelerin (sayısız nimetlerin) saklandığını bilmez.

TUR
52:20

عِينٍ

ǐynin

iri gözlü

Özenle dizilmiş tahtlar üzerinde yaslanmışlardır. Ve Biz onları iri-ceylan gözlü hurilerle evlendirmişiz.

TUR
52:48

بِأَعْيُنِنَا

bieǎ’yuninā

gözlerimizin önündesin

Artık, Rabbinin hükmüne sabret; çünkü gerçekten sen, Bizim gözlerimizin önündesin. Ve her kalkışında Rabbini hamd ile tesbih et.

MÜLK
67:30

مَعِينٍ

meǐynin

akar

De ki "Haber verin; eğer suyunuz yerin dibine göçüverecek olsa, bu durumda kim size bir akar su kaynağı getirebilir?

MUTAFFIFIN
83:28

عَيْنًا

ǎynen

bir çeşme (ki)

Bir kaynak ki, yakınlaştırılmış (mukarreb) olanlar ondan içer.

RAHMAN
55:50

عَيْنَانِ

ǎynāni

iki kaynak

İkisinde de akmakta olan iki pınar vardır.

RAHMAN
55:66

عَيْنَانِ

ǎynāni

iki kaynak

İçlerinde durmaksızın fışkırıp-akan iki pınar vardır.

İNSAN
76:6

عَيْنًا

ǎynen

bir kaynak

Allah’ın kullarının kendisinden içtikleri bir kaynak; onu fışkırttıkça fışkırtıp akıtırlar.

İNSAN
76:18

عَيْنًا

ǎynen

bir çeşme

Bir pınar ki orada "selsebil" olarak adlandırılır.

BAKARA
2:60

عَيْنًا

ǎynen

göze (pınar)

(Yine) Hatırlayın; Musa kavmi için su aramıştı, o zaman Biz ona "Asanı taşa vur" demiştik de ondan on iki pınar fışkırmıştı, böylece herkes içeceği yeri bilmişti. Allah’ın verdiği rızıktan yiyin, için ve yeryüzünde bozgunculuk (fesad) yaparak karışıklık çıkarmayın.

ENFAL
8:44

أَعْيُنِكُمْ

eǎ’yunikum

sizin gözlerinize

Karşı karşıya geldiğinizde, Allah, ’olacağı olan işi gerçekleştirmek’ için, onları gözlerinizde az gösteriyor, sizi de onların gözlerinde azaltıyordu. Ve (bütün) işler Allah’a döndürülür.

ENFAL
8:44

أَعْيُنِهِمْ

eǎ’yunihim

onların gözlerinde

Karşı karşıya geldiğinizde, Allah, ’olacağı olan işi gerçekleştirmek’ için, onları gözlerinizde az gösteriyor, sizi de onların gözlerinde azaltıyordu. Ve (bütün) işler Allah’a döndürülür.

ÂL-I İMRAN
3:13

الْعَيْنِ

l-ǎyni

gözlerinin

Karşı karşıya gelen iki toplulukta, sizin için andolsun bir ayet (ibret) vardır. Bir topluluk, Allah yolunda çarpışıyordu, diğeri ise kafirdi ki göz görmesiyle karşılarındakini kendilerinin iki katı görüyorlardı. İşte Allah, dilediğini yardımıyla destekler. Şüphesiz bunda, basiret sahipleri için gerçekten bir ibret vardır.

AHZAB
33:19

أَعْيُنُهُمْ

eǎ’yunuhum

gözleri

(Geldiklerinde de) Size karşı ’cimri ve bencildirler.’ Şayet korku gelecek olsa, ölümden dolayı üstüne baygınlık çökmüş kimseler gibi gözleri dönerek sana bakmakta olduklarını görürsün. Korku gidince, hayra karşı oldukça düşkünlük göstererek sizi keskin dilleriyle (eleştirip inciterek) karşılarlar. İşte onlar iman etmemişlerdir; böylece Allah onların yaptıklarını boşa çıkarmıştır. Bu Allah’a göre pek kolaydır.

AHZAB
33:51

أَعْيُنُهُنَّ

eǎ’yunuhunne

onların gözlerinin

Onlardan dilediğini geri bırakır, dilediğini de yanına alıp-barındırabilirsin; ayrıldıklarından, istek duyduklarına (dönmende) senin için bir sakınca yoktur. Onların gözlerinin aydınlanıp hüzne kapılmamalarına ve kendilerine verdiğinle hepsinin hoşnut olmalarına en yakın (en uygun) olan budur. Allah, kalplerinizde olanı bilir. Allah bilendir, halimdir.

MAIDE
5:45

وَالْعَيْنَ

vel’ǎyne

ve göze

Biz onda, onların üzerine yazdık Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş ve (bütün) yaralara (karşılık da) kısas vardır. Ama kim bunu sadaka olarak bağışlarsa o kendisi için bir kefarettir. Kim Allah’ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar, zalim olanlardır.

MAIDE
5:45

بِالْعَيْنِ

bil-ǎyni

göz

Biz onda, onların üzerine yazdık Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş ve (bütün) yaralara (karşılık da) kısas vardır. Ama kim bunu sadaka olarak bağışlarsa o kendisi için bir kefarettir. Kim Allah’ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar, zalim olanlardır.

MAIDE
5:83

أَعْيُنَهُمْ

eǎ’yunehum

gözlerinin

Elçiye indirileni dinlediklerinde hakkı tanıdıklarından dolayı gözlerinin yaşlarla dolup taştığını görürsün. Derler ki "Rabbimiz inandık; öyleyse bizi şahidlerle birlikte yaz."

TEVBE
9:92

وَأَعْيُنُهُمْ

veeǎ’yunuhum

ve gözlerinden

Bir de (savaşa katılabilecekleri bir bineğe) bindirmen için sana her gelişlerinde "Sizi bindirecek bir şey bulamıyorum" dediğin ve infak edecek bir şey bulamayıp hüzünlerinden dolayı gözlerinden yaşlar boşana boşana geri dönenler üzerinde de (sorumluluk) yoktur.