س و ي kökü Kur'an'da 83 defa geçmektedir.

AYETLER

A'LA
87:2

فَسَوَّىٰ

fesevvā

düzenledi

Ki O, yarattı, ’bir düzen içinde biçim verdi’,

NECM
53:6

فَاسْتَوَىٰ

festevā

ve doğruldu

(Ki O,) Görünümüyle çarpıcı bir güzelliğe sahiptir. Hemen doğruldu.

ŞEMS
91:7

سَوَّاهَا

sevvāhā

onu biçimlendirene

Nefse ve ona ’bir düzen içinde biçim verene’,

ŞEMS
91:14

فَسَوَّاهَا

fe sevvāhā

ve orayı dümdüz etti

Fakat, onu yalanladılar, deveyi yere yıkıp öldürdüler. Rableri de günahları dolayısıyla ’onları yerle bir etti, kırıp geçirdi’; orasını da dümdüz etti.

KIYAMET
75:4

نُسَوِّيَ

nusevviye

düzenlemeğe

Evet; onun parmak uçlarını dahi derleyip-(yeniden) düzene koymaya güç yetirenleriz.

KIYAMET
75:38

فَسَوَّىٰ

fe sevvā

ve düzenledi

Sonra bir alak (embriyo) oldu, derken (Allah, onu) yarattı ve bir ’düzen içinde biçim verdi.’

SAD
38:22

سَوَاءِ

sevā'i

ortasına (adalete)

Davud’a girdiklerinde, o, onlardan ürkmüştü; dediler ki "Korkma, iki davacıyız, birimiz diğerimize haksızlıkta bulundu. Şimdi sen aramızda hak ile hükmet, kararında zulme sapma ve bizi doğru yolun ortasına yöneltip-ilet."

SAD
38:72

سَوَّيْتُهُ

sevveytuhu

onu biçimlendirdiğim

"Onu bir biçime sokup, ona Ruhum’dan üflediğim zaman siz onun için hemen secdeye kapanın."

A'RAF
7:54

اسْتَوَىٰ

stevā

istiva etti

Gerçekten sizin Rabbiniz, altı günde gökleri ve yeri yaratan, sonra arşa istiva eden Allah’tır. Gündüzü, durmaksızın kendisini kovalayan geceyle örten, Güneş’e, Ay’a ve yıldızlara Kendi buyruğuyla baş eğdirendir. Haberiniz olsun, yaratmak da, emir de (yalnızca) O’nundur. Alemlerin Rabbi olan Allah ne Yücedir.

A'RAF
7:193

سَوَاءٌ

sevā'un

birdir

Onları hidayete çağırırsanız size uymazlar. Onları çağırırsanız da, suskun dursanız da size karşı (tutumları) birdir.

YASIN
36:10

وَسَوَاءٌ

ve sevā'un

birdir

Kendilerini uyarsan da, uyarmasan da onlar için birdir; inanmazlar.

FURKAN
25:59

اسْتَوَىٰ

stevā

kuruldu

O, gökleri ve yeri ve ikisinin arasındakileri altı günde yaratan ve sonra arşa istiva edendir. Rahman (olan Allah)dır. Bunu (bundan) haberi olana sor.

FATIR
35:12

يَسْتَوِي

yestevī

eşit

İki deniz bir değildir. Şu, tatlı, susuzluğu keser ve içimi kolay; şu da, tuzlu ve acıdır. Ancak her birinden taze et yersiniz ve takınmakta olduğunuz süs eşyalarını çıkarırsınız. O’nun fazlından aramanız ve umulur ki şükretmeniz için gemilerin onda (denizde) suları yara yara akıp gittiğini görürsün.

FATIR
35:19

يَسْتَوِي

yestevī

eşit

Kör olanla (basiretle) gören bir değildir;

FATIR
35:22

يَسْتَوِي

yestevī

eşit

Diri olanlarla ölüler de bir değildir. Gerçekten Allah, dilediğine işittirir; sen ise kabirlerde olanlara işittirecek değilsin.

MERYEM
19:10

سَوِيًّا

seviyyen

sapasağlam olduğun halde

Dedi ki "Rabbim, bana bir alamet (ayet) ver." Dedi ki "Senin alametin, sapasağlam iken, üç tam gece insanlarla konuşmamandır."

MERYEM
19:17

سَوِيًّا

seviyyen

düzgün

Sonra onlardan yana (kendini gizleyen) bir perde çekmişti. Böylece ona ruhumuz (Cibril’i) göndermiştik, o da, düzgün bir beşer kılığında görünmüştü.

MERYEM
19:43

سَوِيًّا

seviyyen

düzgün

"Babacığım, gerçek şu ki, bana, sana gelmeyen bir ilim geldi. Artık bana tabi ol, seni düzgün bir yola ulaştırayım."

TA-HA
20:5

اسْتَوَىٰ

stevā

istiva etmiş(kurulmuş)tur

Rahman (olan Allah) arşa istiva etmiştir.

TA-HA
20:58

سُوًى

suven

uygun

"Madem böyle, biz de sana buna benzer bir sihirle geleceğiz; şimdi sen, bir ’buluşma zamanı ve yeri’ tespit et, bizim de, senin de karşı olamayacağımız açık, geniş bir yer olsun" dedi.

TA-HA
20:135

السَّوِيِّ

s-seviyyi

düzgün

De ki "Herkes gözetlemektedir; siz de gözleyip durun. Sonunda, dümdüz (dosdoğru) yolun sahipleri kimlermiş ve doğru yola ulaşan kimlermiş, pek yakında öğreneceksiniz."

ŞU'ARA
26:98

نُسَوِّيكُمْ

nusevvīkum

sizi eşit tutuyorduk

"Çünkü sizi (yalancı olanları) alemlerin Rabbiyle eşit tutuyorduk.

ŞU'ARA
26:136

سَوَاءٌ

sevā'un

aynıdır

Dediler ki "Bizim için fark etmez; öğüt versen de, öğüt verenlerden olmasan da."

KASAS
28:14

وَاسْتَوَىٰ

vesteve

ve olgunlaşınca

O, erginlik çağına ulaşıp olgunlaşınca, ona bir ’hüküm ve hikmet’ ve ilim verdik. Biz iyilikte bulunanları işte böyle ödüllendiririz.

KASAS
28:22

سَوَاءَ

sevā'e

doğru

Medyen’e doğru yöneldiğinde de "Umarım Rabbim, beni doğru bir yola yöneltip iletir" dedi.

YUNUS
10:3

اسْتَوَىٰ

stevā

kuşattı

Şüphesiz sizin Rabbiniz, altı günde gökleri ve yeri yaratan, sonra arşa istiva eden, işleri evirip-çeviren Allah’tır. O’nun izni olmadıktan sonra, hiç kimse şefaatçi olamaz. İşte Rabbiniz olan Allah budur, öyleyse O’na kulluk edin. Yine de öğüt alıp düşünmeyecek misiniz?

HUD
11:24

يَسْتَوِيَانِ

yesteviyāni

ikisi eşit

Bu iki grubun örneği; kör ve sağır ile gören ve işiten gibidir. Örnekçe bunlar eşit olur mu? Yine de öğüt alıp-düşünmeyecek misiniz?

HUD
11:44

وَاسْتَوَتْ

vestevet

ve oturdu

Denildi ki "Ey yer, suyunu yut ve ey gök, sen de tut." Su çekildi, iş bitiriliverdi, (gemi de) Cudi (dağı) üstünde durdu ve zalimler topluluğuna da "Uzak olsunlar" denildi.

HICR
15:29

سَوَّيْتُهُ

sevveytuhu

onu düzenlediğim

"Ona bir biçim verdiğimde ve ona Ruhum’dan üfürdüğümde hemen ona secde ederek (yere) kapanın."

EN'ÂM
6:50

يَسْتَوِي

yestevī

eşit

De ki "Size Allah’ın hazineleri yanımdadır demiyorum, gaybı da bilmiyorum ve ben size bir meleğim de demiyorum. Ben, bana vahyedilenden başkasına uymam." De ki "Kör olanla, gören bir olur mu? Yine de düşünmeyecek misiniz?"

SAFFAT
37:55

سَوَاءِ

sevā'i

ortasında

Derken, bakıverdi, onu ’çılgınca yanan ateşin’ tam ortasında gördü.

ZÜMER
39:9

يَسْتَوِي

yestevī

eşit-

Yoksa o, gece saatinde kalkıp da secde ederek ve kıyama durarak gönülden itaat (ibadet) eden, ahiretten sakınan ve Rabbinin rahmetini umud eden (gibi) midir? De ki "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Şüphesiz, temiz akıl sahipleri öğüt alıp-düşünürler."

ZÜMER
39:29

يَسْتَوِيَانِ

yesteviyāni

eşit

Allah (ortak koşanlar için) bir örnek verdi Kendisi hakkında uyumsuz ve geçimsiz bulunan, sahipleri de çok ortaklı olan (köle) bir adam ile yalnızca bir kişiye teslim olmuş bir adam. Bu ikisinin durumu bir olur mu? Hamd, Allah’ındır. Hayır onların çoğu bilmiyorlar.

MÜ'MIN
40:58

يَسْتَوِي

yestevī

eşit

Kör olanla (basiretle) gören bir olmaz; iman edip salih amellerde bulunanlarla kötülük yapan da. Ne az öğüt alıp-düşünüyorsunuz.

FUSSILET
41:10

سَوَاءً

sevā'en

eşit olarak

Orda (yerde) onun üstünde sarsılmaz dağlar var etti, onda bereketler yarattı ve isteyip-arayanlar için eşit olmak üzere ordaki rızıkları dört günde takdir etti.

FUSSILET
41:11

اسْتَوَىٰ

stevā

yöneldi

Sonra, duman halinde olan göğe yöneldi; böylece ona ve yere dedi ki "İsteyerek veya istemeyerek gelin." İkisi de "İsteyerek (İtaat ederek) geldik" dediler.

FUSSILET
41:34

تَسْتَوِي

testevī

eşit

İyilikle kötülük eşit olmaz. Sen, en güzel olan bir tarzda (kötülüğü) uzaklaştır; o zaman, (görürsün ki) seninle onun arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki sıcak bir dost(un) oluvermiştir.

ZUHRUF
43:13

لِتَسْتَوُوا

litestevū

binmeniz için

Onların sırtlarına binip-doğrulmanız, sonra doğrulduğunuz zaman, Rabbinizin nimetini zikretmeniz ve "Bunlara bizim için boyun eğdiren (Allah) ne Yücedir, yoksa biz bunu (kendi hizmetimize) yanaştıramazdık" demeniz için.

ZUHRUF
43:13

اسْتَوَيْتُمْ

steveytum

bindiğiniz

Onların sırtlarına binip-doğrulmanız, sonra doğrulduğunuz zaman, Rabbinizin nimetini zikretmeniz ve "Bunlara bizim için boyun eğdiren (Allah) ne Yücedir, yoksa biz bunu (kendi hizmetimize) yanaştıramazdık" demeniz için.

DUHAN
44:47

سَوَاءِ

sevā'i

ortasına

"Onu tutun da cehennemin orta yerine sürükleyin."

CASIYE
45:21

سَوَاءً

sevā'en

bir olacak (öyle mi?)

Yoksa kötülüklere batıp-yara alanlar, kendilerini iman edip salih amellerde bulunanlar gibi kılacağımızı mı sandılar? Hayatları ve ölümleri bir mi (olacak)? Ne kötü hüküm veriyorlar.

KEHF
18:37

سَوَّاكَ

sevvāke

seni biçimlendireni

Kendisiyle konuşmakta olan arkadaşı ona dedi ki "Seni topraktan, sonra bir damla sudan yaratan, sonra da seni düzgün (eli ayağı tutan, gücü kuvveti yerinde) bir adam kılan (Allah)ı inkar mı ettin?"

KEHF
18:96

سَاوَىٰ

sāvā

aynı seviyeye getirince

"Bana demir kütleleri getirin", iki dağın arası eşit düzeye gelince, "Körükleyin" dedi. Onu ateş haline getirinceye kadar (bu işi yaptı, sonra) dedi ki "Bana getirin, üzerine eritilmiş bakır dökeyim."

NAHL
16:71

سَوَاءٌ

sevā'un

eşit olacak şekilde

Allah rızıkta kiminizi kiminize üstün kıldı; üstün kılınanlar, rızıklarını ellerinin altında bulunanlara onda eşit olacak şekilde çevirip-verici değildirler. Şimdi Allah’ın nimetini inkar mı ediyorlar?

NAHL
16:75

يَسْتَوُونَ

yestevūne

bunlar eşit

Allah, (Kendisi’ne ortak koştuğunuz ilahlar konusunda) hiçbir şeye gücü yetmeyen ve başkasının mülkünde olan ile, tarafımızdan kendisine güzel bir rızık verdiğimiz, böylelikle ondan gizli ve açık infak eden kimseyi örnek olarak gösterdi; bunlar hiç eşit olur mu? Hamd Allah’ındır; fakat onların çoğu bilmezler.

NAHL
16:76

يَسْتَوِي

yestevī

gibi olur mu?

Allah şu örneği verdi İki kişi; bunlardan birisi dilsiz, hiçbir şeye gücü yetmez ve herşeyiyle efendisinin üstünde (bir yük), o, onu hangi yöne gönderse bir hayır getirmez; şimdi bu, adaletle emreden ve dosdoğru yol üzerinde bulunanla eşit olabilir mi?

İBRAHIM
14:21

سَوَاءٌ

sevā'un

artık birdir

Onların tümü-toplanıp (kıyamette) Allah’ın huzuruna çıktılar da zayıflar (müstaz’aflar) büyüklük taslayanlara (müstekbirlere) dedi ki "Şüphesiz, biz size tabi idik; şimdi siz, bizden Allah’ın azabından herhangi bir şeyi önleyebiliyor musunuz?" Dediler ki "Eğer Allah bize doğru yolu gösterseydi biz de sizlere doğru yolu gösterirdik. Şimdi yakınsak da, sabretsek de fark etmez, bizim için kaçacak bir yer yoktur."

ENBIYA
21:109

سَوَاءٍ

sevā'in

eşit biçimde

Buna rağmen yüz çevirecek olurlarsa, de ki "Size eşitlik üzere açıklamada bulundum. Tehdit edildiğiniz (sorgu ve azap günü) yakın mı, uzak mı, bilemem."

MÜ'MINUN
23:28

اسْتَوَيْتَ

steveyte

yerleştiğiniz

"Böylece sen, beraberinde olanlarla gemiye bindiğinde o zaman de ki "Bizi o zulmeden kavimden kurtaran Allah’a hamd olsun."

SECDE
32:4

اسْتَوَىٰ

stevā

istiva etti

Allah; gökleri, yeri ve ikisi arasında olanları altı günde yarattı, sonra arşa istiva etti. Sizin O’nun dışında bir yardımcınız ve şefaatçiniz yoktur. Yine de öğüt alıp-düşünmeyecek misiniz?

SECDE
32:9

سَوَّاهُ

sevvāhu

ona biçim verdi

Sonra onu ’düzeltip bir biçime soktu’ ve ona Ruhundan üfledi. Sizin için de kulak, gözler ve gönüller var etti. Ne az şükrediyorsunuz?

SECDE
32:18

يَسْتَوُونَ

yestevūne

bir olmazlar

Öyleyse, iman eden kimse, fasık olan gibi olur mu? Bunlar eşit olmazlar.

TUR
52:16

سَوَاءٌ

sevā'un

birdir

"Girin ona; artık ister sabredin, ister sabretmeyin. Sizin için birdir. Siz ancak, yaptıklarınızla cezalandırılıyorsunuz."

MÜLK
67:22

سَوِيًّا

seviyyen

düzgün

Şu halde yüzükoyun sürünerek yürüyen mi daha çok hidayete erer, yoksa dosdoğru yol üzerinde dümdüz yürümekte olan mı?

NAZI'AT
79:28

فَسَوَّاهَا

fe sevvāhā

onu düzenledi

Boyunu yükseltti, ona belli bir düzen verdi.

İNFITAR
82:7

فَسَوَّاكَ

fesevvāke

seni düzenledi

Ki O, seni yarattı, ’sana bir düzen içinde biçim verdi’ ve seni bir itidal üzere kıldı.

RUM
30:28

سَوَاءٌ

sevā'un

eşit olan

Size kendi nefislerinizden bir örnek verdi "Size rızık olarak verdiğimiz şeylerde, sağ ellerinizin malik olduklarınızdan, sizinle eşit olup kendi kendinizden korktuğunuz gibi kendilerinden de korktuğunuz (veya çekinip saygı duyduğunuz) ortaklar var mıdır? "İşte Biz, aklını kullanabilen bir kavim için ayetleri böyle birer birer açıklarız.

RA'D
13:2

اسْتَوَىٰ

stevā

istiva etti

Allah O’dur ki, gökleri dayanak olmaksızın yükseltti; onları görmektesiniz. Sonra arşa istiva etti ve güneş ile aya boyun eğdirdi, her biri adı konulmuş bir süreye kadar akıp gitmektedirler. Her işi evirip düzenler, ayetleri birer birer açıklar. Umulur ki, Rabbinize kavuşacağınıza kesin bilgiyle inanırsınız.

RA'D
13:10

سَوَاءٌ

sevā'un

birdir

Sizden sözü saklı tutan da, onu açığa vuran da, geceleyin gizlenen de ve gündüzün ortaklıkta gezen de (O’nun Katında bilme bakımından) birdir.

RA'D
13:16

يَسْتَوِي

yestevī

bir olur mu?

De ki "Göklerin ve yerin Rabbi kimdir?" De ki "Allah’tır." De ki "Öyleyse, O’nu bırakıp kendilerine bile yarar da, zarar da sağlamaya güç yetiremeyen birtakım veliler mi (tanrılar) edindiniz?" De ki "Hiç görmeyen (a’ma) ile gören (basiret sahibi) eşit olabilir mi? Veya karanlıklarla nur eşit olabilir mi?" Yoksa Allah’a, O’nun yaratması gibi yaratan ortaklar buldular da, bu yaratma, kendilerince birbirine mi benzeşti? De ki "Allah, herşeyin Yaratıcısı’dır ve O, tektir, kahredici olandır."

RA'D
13:16

تَسْتَوِي

testevī

bir olur mu?

De ki "Göklerin ve yerin Rabbi kimdir?" De ki "Allah’tır." De ki "Öyleyse, O’nu bırakıp kendilerine bile yarar da, zarar da sağlamaya güç yetiremeyen birtakım veliler mi (tanrılar) edindiniz?" De ki "Hiç görmeyen (a’ma) ile gören (basiret sahibi) eşit olabilir mi? Veya karanlıklarla nur eşit olabilir mi?" Yoksa Allah’a, O’nun yaratması gibi yaratan ortaklar buldular da, bu yaratma, kendilerince birbirine mi benzeşti? De ki "Allah, herşeyin Yaratıcısı’dır ve O, tektir, kahredici olandır."

HAC
22:25

سَوَاءً

sevā'en

eşit (ibadet yeri)

Gerçek şu ki, inkar edip Allah yolundan ve yerlilerle dışarıdan gelenler için eşit olarak (haram ve kıble) kıldığımız Mescid-i Haram’dan alıkoyanlara, orada zulmederek adaletten ayrılanlara acı bir azap taddırırız.

BAKARA
2:6

سَوَاءٌ

sevā'un

eşittir

Şüphesiz, inkar edenleri uyarsan da, uyarmasan da, onlar için fark etmez; inanmazlar.

BAKARA
2:29

اسْتَوَىٰ

stevā

yöneldi

Sizin için yerde olanların tümünü yaratan O’dur. Sonra göğe yönelip (istiva edip) de onları yedi gök olarak düzenleyen O’dur. Ve O, herşeyi bilendir.

BAKARA
2:29

فَسَوَّاهُنَّ

fe sevvāhunne

onları düzenledi

Sizin için yerde olanların tümünü yaratan O’dur. Sonra göğe yönelip (istiva edip) de onları yedi gök olarak düzenleyen O’dur. Ve O, herşeyi bilendir.

BAKARA
2:108

سَوَاءَ

sevā'e

dümdüz

Yoksa daha önce Musa’nın sorguya çekildiği gibi, siz de Resulünüzü sorguya mı çekmek istiyorsunuz? Kim imanı inkar ile değişirse, artık o, dümdüz yoldan sapmış olur.

ENFAL
8:58

سَوَاءٍ

sevā'in

aynı şekilde

Eğer bir kavmin ihanet edeceğinden kesin olarak korkarsan, sen de açık ve adil bir tutumla (onlarla olan anlaşma metnini ve diplomatik ilişkiyi) at. Gerçekten Allah, ihanet edenleri sevmez.

ÂL-I İMRAN
3:64

سَوَاءٍ

sevā'in

eşit olan

De ki "Ey Kitap Ehli, bizimle sizin aranızda müşterek (olan) bir kelimeye (tevhide) gelin. Allah’tan başkasına kulluk etmeyelim, O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım ve Allah’ı bırakıp bir kısmımız (diğer) bir kısmımızı Rabler edinmeyelim." Eğer yine yüz çevirirlerse, deyin ki "Şahid olun, biz gerçekten Müslümanlarız."

ÂL-I İMRAN
3:113

سَوَاءً

sevā'en

aynı

Onların hepsi bir değildir. Kitap Ehli’nden bir topluluk vardır ki, gece vaktinde ayakta durup Allah’ın ayetlerini okuyarak secdeye kapanırlar.

HAŞR
59:20

يَسْتَوِي

yestevī

eşit

Ateş halkı ile cennet halkı bir olmaz. Cennet halkı ’umduklarına kavuşup mutluluk içinde olanlardır.’

NISA
4:42

تُسَوَّىٰ

tusevvā

bir olmayı

O gün, küfre sapıp da elçiye isyan edenler, yerle bir olmayı ’severek-isteyecekler.’ Oysa Allah’tan hiçbir sözü gizleyemezler.

NISA
4:89

سَوَاءً

sevā'en

eşit

Onlar, kendilerinin inkara sapmaları gibi sizin de inkara sapmanızı istediler. Böylelikle bir olacaktınız. Öyleyse Allah yolunda hicret edinceye kadar onlardan veliler (dostlar) edinmeyin. Şayet yine yüz çevirirlerse, artık onları tutun ve her nerede ele geçirirseniz öldürün. Onlardan ne bir veli (dost) edinin, ne de bir yardımcı.

NISA
4:95

يَسْتَوِي

yestevī

eşit

Mü’minlerden, özür olmaksızın oturanlar ile, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenler eşit değildir. Allah, mallarıyla ve canlarıyla cihad edenleri oturanlara göre derece olarak üstün kılmıştır. Tümüne güzelliği (cenneti) va’detmiştir; ancak Allah, cihad edenleri oturanlara göre büyük bir ecirle üstün kılmıştır.

MUNAFIKUN
63:6

سَوَاءٌ

sevā'un

eşittir

Senin onlar adına mağfiret dilemen ile mağfiret dilememen onlar için birdir. Allah, onlara kesin olarak mağfiret etmeyecektir. Şüphesiz Allah, fasık bir kavme hidayet vermez.

FETIH
48:29

فَاسْتَوَىٰ

festevā

derken dikilen

Muhammed, Allah’ın elçisidir. Ve onunla birlikte olanlar da kafirlere karşı zorlu, kendi aralarında ise merhametlidirler. Onları, rüku edenler, secde edenler olarak görürsün; onlar, Allah’tan bir fazl (lütuf ve ihsan) ve hoşnutluk arayıp-isterler. Belirtileri, secde izinden yüzlerindedir. İşte onların Tevrat’taki vasıfları budur İncil’deki vasıfları ise Sanki bir ekin; filizini çıkarmış, derken onu kuvvetlendirmiş, derken kalınlaşmış, sonra sapları üzerinde doğrulup-boy atmış (ki bu,) ekicilerin hoşuna gider. (Bu örnek,) Onunla kafirleri öfkelendirmek içindir. Allah, içlerinden iman edip salih amellerde bulunanlara bir mağfiret ve büyük bir ecir va’detmiştir.

MAIDE
5:12

سَوَاءَ

sevā'e

düz

Andolsun, Allah İsrailoğulları’ndan kesin söz (misak) almıştı. Onlardan on iki güvenilir- gözetleyici göndermiştik. Ve Allah onlara "Gerçekten Ben sizinle birlikteyim. Eğer namazı kılar, zekatı verir, elçilerime inanır, onları savunup-desteklerseniz ve Allah’a güzel bir borç verirseniz, şüphesiz sizin kötülüklerinizi örter ve sizi gerçekten, altından ırmaklar akan cennetlere sokarım. Bundan sonra sizden kim inkar ederse, cidden dümdüz bir yoldan sapmıştır."

MAIDE
5:60

سَوَاءِ

sevā'i

düz

De ki "Allah Katında, ’kesinleşmiş bir ceza olarak’ bundan daha kötüsünü haber vereyim mi? Allah’ın kendisine lanet ettiği, ona karşı gazablandığı ve onlardan maymunlar ve domuzlar kıldığı ile tağuta tapanlar; işte bunlar, yerleri daha kötü ve dümdüz yoldan daha çok sapmışlardır."

MAIDE
5:77

سَوَاءِ

sevā'i

doğrusu-

De ki "Ey Kitap Ehli, haksız yere dininiz konusunda aşırı gitmeyin ve daha önce sapmış, birçoğunu saptırmış ve dümdüz yoldan kaymış bir topluluğun heva (istek ve tutku)larına uymayın."

MAIDE
5:100

يَسْتَوِي

yestevī

eşit

De ki "Murdar ile temiz -murdarın çokluğu hoşuna gitse de- bir olmaz. Ey temiz akıl sahipleri, Allah’tan korkup-sakının. Umulur ki kurtuluşa erersiniz.

MÜMTEHINE
60:1

سَوَاءَ

sevā'e

doğru

Ey iman edenler, Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları veliler edinmeyin. Siz onlara karşı sevgi yöneltiyorsunuz; oysa onlar haktan size geleni inkar etmişler, Rabbiniz olan Allah’a inanmanızdan dolayı elçiyi de, sizi de (yurtlarınızdan) sürüp-çıkarmışlardır. Eğer siz, Benim yolumda cihad etmek ve Benim rızamı aramak amacıyla çıkmışsanız (nasıl) onlara karşı hala sevgi gizliyorsunuz? Ben, sizin gizlediklerinizi ve açığa vurduklarınızı bilirim. Kim sizden bunu yaparsa, artık o, elbette yolun ortasından şaşırıp-sapmış olur.

HADID
57:4

اسْتَوَىٰ

stevā

oturan

Gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra arşa istiva eden O’dur. Yere gireni, ondan çıkanı, gökten ineni ve ona çıkanı bilir. Her nerede iseniz, O sizinle beraberdir, Allah, yaptıklarınızı görendir.

HADID
57:10

يَسْتَوِي

yestevī

bir olmaz

Size ne oluyor ki, Allah yolunda infak etmiyorsunuz? Oysa göklerin ve yerin mirası Allah’ındır. İçinizden, fetihten önce infak eden ve savaşanlar (başkasıyla) bir olmaz. İşte onlar, derece olarak sonradan infak eden ve savaşanlardan daha büyüktür. Allah, her birine en güzel olanı va’detmiştir. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.

TEVBE
9:19

يَسْتَوُونَ

yestevūne

eşit

Hacılara su dağıtmayı ve Mescid-i Haram’ı onarmayı, Allah’a ve ahiret gününe iman eden ve Allah yolunda cihad edenin (yaptıkları) gibi mi saydınız? (Bunlar) Allah Katında bir olmazlar. Allah zulmeden bir topluluğa hidayet vermez.